1. YAZARLAR

  2. Av. Cem CONGAR

  3. Uluslararası Deniz Hukuku Açısından Gönderilenin Yükü Teslim Almaktan...
Av. Cem CONGAR

Av. Cem CONGAR

BIMCO Üyesi

Uluslararası Deniz Hukuku Açısından Gönderilenin Yükü Teslim Almaktan...

A+A-

Uluslararası Deniz Hukuku Açısından Gönderilenin Yükü Teslim Almaktan Kaçınması ve Taşıyıcının Hakları

Uluslararası taşıma hukuku, ülkeler arasındaki ticari ilişkilerin ve mal hareketlerinin düzenlenmesinde temel bir rol üstlenmektedir. Bu hukuki düzenlemeler, taşıyıcı, gönderici ve gönderilen arasında doğabilecek uyuşmazlıkların çözümüne yönelik esasları belirleyerek, ticari faaliyetlerin kesintisiz devamını sağlar. Gönderilenin yükü teslim almaktan kaçınması, uluslararası taşıma hukukunda oldukça karmaşık hukuki sorunlara yol açabilir. Alıcının malları reddetmesi, özellikle hasar görmüş veya değersiz hale gelmiş yüklerin taşınması ve depolanmasında taşıyıcılar için ciddi operasyonel ve finansal zorluklar yaratmaktadır. Bu nedenle, tarafların hak ve yükümlülüklerinin net bir şekilde belirlenmesi, uyuşmazlıkların adil ve etkin bir şekilde çözülmesi açısından kritik bir öneme sahiptir. Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 1207. maddesi, taşıma sözleşmelerinde gönderilenin eşyayı teslim almaktan kaçınması durumunda tarafların hak ve yükümlülüklerini ayrıntılı bir şekilde düzenleyerek, bu tür uyuşmazlıkların çözümünde yol gösterici bir rol oynamaktadır.

Uluslararası taşıma hukuku, taşıma sözleşmeleri çerçevesinde tarafların hak ve yükümlülüklerini belirleyen bir sistem sunar. Bu sistemde taşıyıcı, gönderici ve gönderilen olarak üç ana taraf bulunmaktadır. Taşıyıcı, malın güvenli ve zamanında taşınmasından sorumlu olan taraftır. Gönderici, malı taşıma için teslim eden kişiyken, gönderilen ise malın teslim edilmesi gereken nihai muhataptır. Bu hukuki düzenlemeler çerçevesinde, gönderilenin eşyanın teslimini talep etmesi beklenir. Ancak, bazı durumlarda gönderilen, çeşitli sebeplerle eşyanın teslimini talep etmekten kaçınabilir.

Türk Hukuku Açısından
Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 1207. maddesi, taşıyıcının eşyanın teslim edilmemesi durumunda alabileceği önlemler ve bu durumun hukuki sonuçlarını açıkça belirlemektedir. TTK m. 1207 hükmü, "Gönderilen, eşyanın teslimini isteme hakkını kullanmazsa, taşıtan navlun sözleşmesi gereği navlunu ve diğer alacakları taşıyana ödemekle yükümlüdür." şeklinde düzenlenmiştir. Maddenin ilk fıkrası, gönderilenin eşyayı teslim almayı reddetmesi veya teslim almak için gerekli ödemeleri yapmaması durumunda, taşıyıcının eşyanın depolanması ve uygun bir süre sonra satılması hakkını düzenler. Bu düzenleme, taşıyıcının haklarını koruma altına alarak, olası zararların önlenmesini amaçlar. Taşıyıcının bu hakları, uluslararası taşıma hukukunda taraflar arasında denge sağlayarak, ticari faaliyetlerin sürekliliğini ve güvenliğini teminat altına alır. Ayrıca, TTK 1173. madde gereğince, kararlaştırılan süre içinde gönderilen eşyanın tamamının teslim alınmaması veya boşaltma süresinin geçmesi halinde, taşıyıcı gecikmeden kaynaklanan zararının tazminini taşıtandan talep edebilir.

Bazı nedenlerden dolayı veya alıcının teslim alma konusundaki hataları sebebiyle malların taşıyıcı tarafından tutulması sık rastlanmayan bir durum değildir. Gönderilenin teslimi talep etmekten kaçınmasının çeşitli sebepleri olabilir. Öncelikle, mali sorunlar gönderilenin eşyanın bedelini ödeyememesine yol açabilir. Ayrıca, gönderilen, teslim edilen eşyanın kalitesinden veya sözleşme şartlarına uygunluğundan memnun olmayabilir; bu tür kalite ve uygunluk sorunları teslimi reddetmenin yaygın nedenlerindendir. Diğer yandan, gönderilen, uygun depolama veya nakliye koşullarının sağlanmadığını düşünerek teslimi talep etmekten kaçınabilir. Ticari strateji değişiklikleri veya beklenmedik piyasa koşulları gibi ticari kararlar da gönderilenin teslimatı kabul etmek istememesine neden olabilir.

Teslimata yönelik bu engeller, konşimentonun gecikmesi ve alıcının teslimat süresindeki gecikmeleri gibi çeşitli nedenlerden kaynaklanabilir. Ayrıca, alıcı, transit sırasında malların zarar görmesi, satış sözleşmesi kapsamındaki anlaşmazlıklar veya piyasa ya da politikadaki zorluklar nedeniyle malları kabul etmeyi reddedebilir. Bu durumlar, uluslararası taşıma hukukunda sıkça karşılaşılan ve taşıyıcının haklarını ve yükümlülüklerini yeniden değerlendirmeyi gerektiren karmaşık hukuki sorunlara yol açmaktadır.

Gönderilenin teslimi talep etmekten kaçınması durumunda, uluslararası taşıma hukuku çerçevesinde çeşitli olası sonuçlar ve işlemler bulunmaktadır. Anlaşmazlık durumunda, taraflar uluslararası tahkim merkezlerine veya mahkemelere başvurarak çözüm arayabilirler. 

Taşıyıcı, teslim alınmayan eşyayı belirli bir süre depolayabilir ve bu sürede masrafların karşılanmaması durumunda eşyayı satma hakkına sahiptir. Bu düzenlemeler, taşıyıcının zarara uğramasını önlemek için belirli koruma mekanizmaları sunar. Ayrıca, gönderici veya taşıyıcı, eşyanın teslim alınmamasından kaynaklanan zararlar için tazminat talebinde bulunabilir. Bu tür tazminat talepleri, taraflar arasındaki mali dengelerin korunmasına yardımcı olur ve ticari ilişkilerin sürdürülebilirliğini sağlar.

TTK'nın 1207. maddesi, gönderilenin teslimi talep etmekten kaçınmasının hukuki sonuçlarını net bir şekilde düzenler. Bu düzenleme, taşıyıcının haklarını korurken, gönderilenin de sorumluluklarını yerine getirmesini sağlar. Ayrıca, taşıyıcı ve gönderici arasındaki anlaşmazlıkların çözümünde adil bir yol sunar. TTK'nın 1207. maddesi, taraflar arasındaki mali dengelerin korunmasını ve uyuşmazlıkların adil bir şekilde çözülmesini hedefler.

Türk Ticaret Kanunu'nun (TTK) 1207. maddesi, gönderilenin teslimi talep etmekten kaçınması durumunda taşıyıcının haklarını korumak için belirli prosedürler öngörmektedir. Maddenin ikinci fıkrası, taşıyıcının, eşyanın depolanması ve bu süre zarfında gönderilenin eşyayı teslim alması veya masrafları ödemesi gerektiği konusunda bilgilendirilmesini zorunlu kılar. Eğer gönderilen, bu süre içinde gerekli ödemeleri yapmazsa veya eşyayı teslim almazsa, taşıyıcı eşyayı açık artırma yoluyla satma hakkına sahiptir. Elde edilen gelir, taşıma ve depolama masraflarını karşılamak için kullanılır ve kalan tutar gönderilene iade edilir.

deniz-hukuku.jpg

Uluslararası taşıma hukuku, bu gibi durumlarda tarafların haklarını ve yükümlülüklerini net bir şekilde belirleyerek, olası uyuşmazlıkların çözümünde önemli bir rol oynar. Taşıyıcının haklarının korunması, ticari faaliyetlerin güvenliği ve sürekliliği açısından kritik öneme sahiptir. Benzer düzenlemeler, CMR (m. 13), CIM (m. 3, 17), Montreal Sözleşmesi (m. 13) ve Alman Ticaret Kanunu'nda (HGB § 407) de bulunmaktadır. Bu yasal düzenlemeler, gönderilenin kimliği açıkça tanımlanmamış olsa dahi, eşyanın varış yerine ulaşmasının ardından teslimini talep etme hakkına sahip olduğunu vurgulamaktadır. Konvansiyon gereği, taşıyıcı, alıcının malları teslim almaması durumunda dahi, malları alıcıya teslim etme yükümlülüğünden muaf tutulamaz. Ancak, bir sonraki seferin aciliyeti, malları muhafaza etmenin ekstra maliyetleri, malların güvenliğine ilişkin ek riskler ve diğer nedenler taşıyıcı üzerinde büyük bir baskı oluşturabilir.

Bu durumda, taşıyıcının malları alıcı teslim almaya gelene kadar muhafaza etmek zorunda olup olmadığı sorusu gündeme gelir. Yasal düzenlemeler, taşıyıcının belirli bir süre boyunca malları muhafaza etmesini ve alıcının teslim alması için gerekli ödemeleri yapmasını bekler. Ancak, taşıyıcının uzun süreli muhafaza yükümlülüğü, malların güvenliği ve maliyetler gibi faktörlerle sınırlıdır. Taşıyıcı, malların teslim alınmaması durumunda uygun prosedürleri izleyerek kendisini zarardan koruma hakkına sahiptir. Bu şekilde, taşıyıcının hakları korunurken, ticari faaliyetlerin kesintisiz ve güvenli bir şekilde devamı sağlanır.

Alman Hukuku Açısından
Deniz taşımacılığında alıcının teslim almayı reddetmesinin Alman hukukundaki sonuçları, Alman Ticaret Kanunu (HGB) ve Alman Medeni Kanunu'ndaki (BGB) genel borçlar hukuku hükümlerine dayanmaktadır. Alman Ticaret Kanunu (HGB), Türk Ticaret Kanunu’nun 1203. maddesine benzer düzenlemelere sahiptir. HGB § 494/2, gönderilenin eşyayı teslim alma yükümlülüğünü ve taşıma senetleri gereği doğan mali yükümlülüklerden sorumlu olduğunu belirtir. Bu hükümler, gönderilenin teslim alma yükümlülüğünü ve taşıma sürecine ilişkin mali sorumluluklarını açıkça ortaya koymaktadır.

Alıcı, BGB § 293 ve devamı uyarınca malı teslim almayı reddettiğinde, alacaklı temerrüdüne düşer. Bu durum, alacaklının iş birliği yükümlülüğünü yerine getirmemesi anlamına gelir. Taşıyıcı, HGB § 414’e göre, teslim almayı reddetme nedeniyle oluşan masraf ve zararlar için tazminat talep edebilir. Bu masraflar, depo masrafları, malın geri taşınma masrafları ve kaybedilen navlun gelirini kapsar.

Alman hukukunda, gönderilenin teslimi talep etmekten kaçınması durumunda, taşıyıcı belirli prosedürleri izleyerek kendini koruma altına alabilir. Örneğin, gönderilenin eşyayı teslim almaması veya taşıma senetleri gereği ödemeleri yapmaması halinde, taşıyıcı eşyanın depolanması ve ardından açık artırma yoluyla satılması hakkına sahiptir. Elde edilen gelir, taşıma ve depolama masraflarını karşılamak amacıyla kullanılır ve kalan tutar gönderilene iade edilir.

Malın bozulabilir nitelikte olması veya depolama masraflarının orantısız şekilde yüksek olması durumunda, taşıyıcı uygun bir süre tanıdıktan sonra malı açık artırma ile satabilir. Elde edilen gelir, masraflar düşüldükten sonra alıcıya aktarılır (HGB § 373 Abs. 2). Taşıyıcı, reddedilen mal kendisinde olduğu sürece özenle saklama yükümlülüğüne sahiptir (BGB § 692).

Bu düzenlemeler, taraflar arasındaki mali dengeleri koruyarak, taşıma sürecinde oluşabilecek uyuşmazlıkların adil bir şekilde çözülmesini sağlar. Alman hukuku, bu bağlamda Türk hukuku ile paralellik göstermekte olup, her iki sistem de taşıyıcının haklarını korurken gönderilenin sorumluluklarını yerine getirmesini temin eder.

İngiliz Hukuku Açısından
Birleşik Krallık, taşıyıcıların alıcının teslimi talep etmemesi durumunda başvurabileceği hukuki çözümler sunan öncü ülkelerden biridir. 1984 tarihli Ticaret Gemiciliği Yasası’nın 493 ila 496. bölümleri, taşıyıcının malları depoya koyma ve belirli koşullar altında bunları tasfiye etme yetkilerini düzenlemektedir. Bu hükümler uyarınca, alıcı, eşyayı süresi geçtikten sonra talep ederse, muhafaza ve diğer masrafları taşıyıcıya ödemekle yükümlüdür.

Birleşik Krallık dışında, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve diğer birçok ülke de benzer düzenlemelere sahiptir. 1971 tarihli Deniz Yolu ile Mal Taşıma Yasası ve genel hukuk ilkelerine göre, taşıyıcı, yükleyicinin masrafları karşılaması koşuluyla malları depolayabilir. Çoğu konşimento, tacirin malları belirli bir süre içinde teslim alacağını ve taşıyıcıya depolama, ambalaj açma ve gerektiğinde satış prosedürlerine başvurma hakkı tanıdığını açıkça belirtmektedir.

Örneğin, P&O Nedlloyd Konşimentosunun arka yüzündeki paragraf 20(2) şu şekilde düzenlenmiştir: “Tüccar, taşıyıcının geçerli tarifesinde belirtilen süre içinde malları teslim alacaktır. Eğer tüccar bunu yapmazsa, taşıyıcı, konteynerlerde paketlenmiş malları açma ve/veya malları karada, denizde, açıkta veya örtü altında, yalnızca tüccarın riski altında olacak şekilde depolama hakkına sahiptir.”

Paragraf 20(3) ise şu şekilde düzenlenmiştir: “Tüccar, 20(2) maddesi uyarınca teslimatın vadesi dolduktan sonraki otuz gün içinde malları teslim almazsa veya taşıyıcının görüşüne göre malların bozulması muhtemel ise, taşıyıcı malları satabilir, imha edebilir veya elden çıkarabilir ve satıştan elde edilen geliri tüccarın taşıyıcıya olan borçlarını azaltmak için kullanabilir.”

Bourne v. Gatliff davasında mahkeme, malların iskelede boşaltılmasının uygun bir teslim teşkil etmediğine ve taşıyıcının makul bir süre boyunca malları alıcıya teslim etmesi gerektiğine hükmetmiştir. Teslim zamanı ve yeri konusunda bir anlaşma olsa dahi, aksi kararlaştırılmadıkça, malların genellikle alıcıya doğrudan teslim edilmesi gerekmektedir.

Sonuç olarak, Hague-Visby Kuralları uyarınca alıcının malları teslim almayı reddetmesi hem hukuki hem de mali açıdan önemli sonuçlar doğurabilir. Taşıyıcının malları depolama veya satma, tazminat talep etme ve hapis hakkını kullanma gibi çeşitli hakları bulunmaktadır. Hem taşıyıcıların hem de alıcıların, bu kurallar ve ilgili ulusal yasalar uyarınca hak ve yükümlülüklerini anlamaları kritik öneme sahiptir.

Çin Hukuku Açısından
Çin Deniz Hukuku'nun 86. maddesine göre, alıcı, konşimentoda belirtilen ücretler ve diğer ilgili masrafları ödemekle yükümlüdür. Malların teslim alınmaması, sözleşmeye aykırılık oluşturur ve alıcı, bu durumda ortaya çıkan sorumlulukları üstlenir. Taşıyıcı, taşıma ücreti, konteyner gecikme ücreti ve liman bekleme ücreti gibi masrafları alıcıdan talep etme hakkına sahiptir.

Çin Deniz Hukuku'nun 87. maddesi gereğince, alıcının taşıma ücreti ve diğer masrafları ödememesi durumunda, taşıyıcı mallar üzerinde hapis hakkına sahiptir. Bu, taşıyıcının ücretler ödenene kadar malları alıkoyma hakkı olduğu anlamına gelir.

Alıcı, makul bir süre içinde ödeme yapmazsa, Çin Deniz Hukuku'nun 88. maddesine göre taşıyıcı, malları açık artırma yoluyla satabilir. Açık artırmadan elde edilen gelir, öncelikle taşıma ücreti, konteyner gecikme ücreti ve liman bekleme ücreti gibi masrafların ödenmesinde kullanılır, kalan tutar ise alıcıya iade edilir.

Mallar ciddi şekilde hasar görmüşse veya değerini kaybetmişse, alıcı yine de teslim almakla yükümlü müdür? Çin Denizcilik Kanunu bu durumu açıkça ele almamaktadır. Genel olarak, teslim almanın imkansız olduğu durumlarda (örneğin, çimentonun betonlaşması veya sıvı yükün katı hale gelmesi) alıcı malları reddedebilir. Teslim almanın imkânsız olup olmadığını belirlemek olgusal bir meseledir ve standart bir kriter yoktur. Ayrıca, ciddi hasarın "teslim almanın imkansızlığı" kapsamında olup olmadığı belirsizdir. Çinli bir yazar (1) bu durumu "teslimatın engellenmesi" olarak tanımlamaktadır.

Reddedilen Yükler için P&I Teminatı
Yolculuk sırasında zarar gören, alıcı tarafından reddedilen veya değersiz hale gelen mallar, alıcının teslim almamayı tercih etmesine neden olabilir ve bu durum taşıyıcı için çeşitli sorunlar yaratır. Taşıyıcı, hasar gören malların gemiden çıkarılmasında zorluklarla karşılaşabilir veya alıcı malları reddettiğinde, malların depolanması, kamu açık artırmaları yoluyla satılması veya taşıyıcının masraflarıyla imha edilmesi gibi işlemler için düzenlemeler yapmak zorunda kalır.

P&I (Protection and Indemnity) kulüpleri, taşıyıcılara bu "olağanüstü işlem maliyetleri"ni makul ölçüde karşılamak için kurallarında koruma sağlamıştır. İsveç Kulübü’nün kuralları bu "olağanüstü işlem maliyetleri"ni şu şekilde tanımlar:

Normalde ortaya çıkacak olan maliyetlerin veya masrafların üzerinde olan:

(a) Hasar görmüş, reddedilmiş veya değersiz yükün boşaltılması veya elden çıkarılması,

(b) Gemi, girilen geminin Gemi Gövde sigortası kapsamında tazmin edilebilir bir hasara uğradığında yükün boşaltılması, elleçlenmesi, depolanması ve yeniden yüklenmesi.

Yukarıdaki (a) ve (b) kapsamındaki olağanüstü maliyetler, yalnızca Genel Avarya'da tazmin edilmediği veya başka bir taraftan tahsil edilemediği sürece ve bu tür maliyetlerin üyenin bildiği veya bilmesi gerektiği yükün doğası nedeniyle oluşmaması durumunda geri alınabilir.

P&I kulüpleri, başarısız teslimatlara yol açabilecek hasar görmüş veya değersiz malların boşaltılması ve elden çıkarılmasıyla ilgili ek maliyetleri de kapsar. Bu kulüpler, başka bir tarafça karşılanamayan maliyetleri üstlenir. İskandinavya’daki en büyük P&I kulüplerinden birine göre, malların boşaltma limanında reddedilmesi nadir bir durumdur. Bazen mallar, taşınma sırasında hasar gördüğü için reddedilir ve taşıyıcı hasardan sorumluysa P&I kulübü oluşan maliyetleri karşılayabilir. P&I kulübü, alıcı tarafından teslim alınmayan mallarla ilgili masrafları karşılamaz, ancak hasarlı mallar için bu geçerli olabilir. Satış veya açık artırmadan elde edilen gelir, taşıyıcıya ek bir gelir sağlayabilir.

deniz-ticareti.jpg

Konteyner Demurajı
Konteyner taşımacılığında, alıcının malları reddetmesi ve bu malların açık artırma beklerken veya imha edilene kadar depolanması gerektiği limanlarda konteynerlerin sıkışıp kalması, taşıyıcının mevcut konteyner sayısında azalma yaşamasına yol açabilir. Taşıyıcı tarafından kiralanan konteynerler söz konusu olduğunda, kira kaybı ve konteynerlerin elden çıkarılması sürecinde uygun depolama yerleri bulma zorlukları ortaya çıkabilir.

Örneğin, İsveç'in en büyük konteyner hatlarından birinde, taşıyıcı için ek maliyetlerin başlamasından önce "ücretsiz süre" 5 iş günüdür. Konteynerin sahibi nadiren yükün sahibi olduğundan, teslimatın gecikmesi veya malların boşaltma limanında elden çıkarılması durumunda artan maliyetler oluşur. Taşıyıcı, limanla sözleşme yapan taraf olduğundan, boşaltma limanında mallarla ilgili ek maliyetlerden de sorumludur. Bu durum, hasarlı mallar veya konteynerler boşaltma limanında teslim edildiğinde de geçerlidir.

Konteyner demurajı, konteynerlerin liman sahasında beklemesi sırasında oluşan masrafları ifade eder ve bu masraflar, konteynerlerin limanda uzun süre beklemesi durumunda hızla artabilir. Demuraj masrafları, taşıyıcının karşılamak zorunda olduğu ek maliyetler olarak ortaya çıkar ve bu durum, taşıyıcıyı finansal olarak zorlayabilir.

Emsal Mahkeme (4) kararına göre, Türk Ticaret Kanunu'nun 1207(1) maddesi gereğince, gönderilen eşyanın teslimini isteme hakkını kullanmayan taşıtan, navlun sözleşmesi gereğince navlun ve diğer alacakları taşıyana ödemekle yükümlüdür. Somut olayda, konteynerlerin davacıya iade edilmediği ve davalının talimatı gereği gönderilene de teslim edilmediği sabit olduğundan, zamanında iade edilmeyen konteynerler nedeniyle kararlaştırılan gecikme bedelinin davalı tarafından ödenmesi gerekmektedir. Davacı şirketin, taşıyanın acentesi sıfatıyla davayı açtığı, navlun sözleşmesinin taraflarının taşıyan ve taşıtan olduğu, taşıyanın navlun ve teferruatı kapsamında olan konteyner bekleme ücretini talep hakkı bulunduğu, konişmento üzerinde davalının taşıtan sıfatına sahip olduğu ve davacı ile kurulan navlun sözleşmesinde taşıtan sıfatının davalıya ait olduğu anlaşılmaktadır.

Sonuç
Gönderilenin eşyanın teslimini talep etmekten kaçınması, uluslararası taşıma hukukunda karmaşık hukuki meseleleri beraberinde getirir. Tarafların hak ve yükümlülüklerinin net bir şekilde belirlenmesi, uyuşmazlıkların adil ve etkin bir şekilde çözülmesi açısından kritik öneme sahiptir. Bu bağlamda, hukuki düzenlemeler ve uygulamalar, taşıyıcının haklarını koruma altına alırken, gönderilenin de sorumluluklarını yerine getirmesini sağlamalıdır. Taşıma sürecinde oluşabilecek olumsuz durumlara karşı taşıyıcının korunması, ticari faaliyetlerin sürekliliği ve güvenliği için esastır. Gelecekteki hukuki düzenlemelerin ve uygulamaların, bu tür sorunların çözümünde daha fazla rehberlik sağlayacağı umut edilmektedir. Ayrıca, uluslararası taşıma hukukunda karşılaşılan bu tür karmaşık meselelerin çözümüne yönelik olarak, taşıyıcıların, göndericilerin ve gönderilenlerin ortak çıkarlarını gözeten ve adil bir denge sağlayan düzenlemeler geliştirilmelidir. Bu sayede, ticaretin kesintisiz ve güvenli bir şekilde devamı sağlanabilir.

Kaynaklar:
1-Li Wei-jun, "On Legal Issues on the Hindering of Delivery under Carriage of Goods by Sea"
2-Carver’s Carriage by Sea, para1562, p.1101.
3-Jenny Olsson, Deniz Yoluyla Eşya Taşıma Kanunu Kapsamında Teslim Edilmemiş Mallar
4-Bölge Adliye Mahkemesi Kararı - İstanbul BAM, 12. HD., E. 2018/393 K. 2018/680 T. 7.6.2018

Bu yazı toplam 978 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.