1. YAZARLAR

  2. Osman ÖNDEŞ

  3. Türkiye İş Bankası’nın 100.cü Kuruluş Yıldönümünde...
Osman ÖNDEŞ

Osman ÖNDEŞ

Gazeteci, Yazar ve Tarihçi

Türkiye İş Bankası’nın 100.cü Kuruluş Yıldönümünde...

A+A-

Türkiye İş Bankası’nın 100.cü Kuruluş Yıldönümünde Türkiye İş Bankası kurucu üyelerinden Armatör Lütfi Yelkenci

lutfi-bey.jpg

Türkiye İş Bankası’nın kurucu üyelerinden olan Lütfi Yelkenci, özellikle Milli Mücadele döneminde İstanbul’dan Anadolu’ya götürdüğü insan ve silah sevkiyatıyla tanınmıştır. Lütfi Yelkenci iki kez evlenmiş ve ilk eşi Nedime Hafız Hanım’dan Fuat ve Nesime adında iki çocuğu olmuştur. Fuat’ı savaş yıllarında kaybetmiştir. Daha sonra ikinci evliliğini Münire Hanım’la yapmış ve bu evliliğinden Mithat ve Verda adında iki çocuğu olmuştur. 

Lütfi Yelkenci; Kaynak: Osman Öndeş arşivi.

Lütfi Yelkenci’nin adı ve soyadı, birçok haberde, belgede “Lûtfi” veya “Lütfü” olarak yazılıdır. Lütfi Yelkenci İstanbul’da armatörlük işine başladıktan sonra Türkiye’nin en büyük vapur kumpanyalarından biri olan Yelkencizâde Vapurları İşletmesi’ni kurdu. Samsun eşrafından Armatör Yelkencizâde Şükrü Bey’in mahdumu (oğlu), Münire Yelkenci’nin eşi, Nesime Saka, Mithat Yelkenci, Verda Kortan’ın babası, Neviye Yelkenci, Lemân Kutman’ın, Emire İskefyeli’nin ağabeyi, Enver Yelkenci, Hilmi Daregenli ve Sami Saka’nın dayısı, Gülseren Yelkenci, Dündar Kortan’ın kayınpederi, Eser, Ayşen, Tülin ve Hülya Saka ile Vedat Yelkenci’nin büyükbabası, Hasan Saka, Hilmi Kutman ve Ömer İskefyeli’nin kayınbiraderi, Remzi Şahin’in bacanağı, Dr. Hidâl Rona ile Kasım Kortan’ın dünürü, Münevver Şahin’in eniştesi, Emine Yelkenci’nin amcazâdesi   oluyordu. 

Yelkenci ailesi evlilikler yoluyla genişleyen bir aile bağına sahip olmuştur. Ailenin akrabalık bağları içerisinde devrin Başbakanı Hasan Saka, Daregenli ailesi ve İskefyeli ailesi vardır. Yine aile bağları Karadeniz’de Trabzon, Samsun dışında İstanbul’da yoğunlaşmakta, Mürefte’ye kadar devam etmektedir. Ali Rıza İskefyeli’nin ve eşi Rehile İskefyeli’nin oğlu Samsun eşrafından Ömer İskefyeli, Lütfi Yelkenci’nin damadıydı. 

tadla-yolcu-vapuru-tanitim-karti.jpg
Lütfi Yelkenci’ye ait Tadla yolcu vapuru tanıtım kartı. 

Lütfi Yelkenci, Yelkencizâde Şükrü Bey’in oğlu olarak 1891 yılında Samsun’da dünyaya geldi. O yıllarda aile Yelkencizâdeler olarak biliniyordu. O dönemde Türk kökenli armatörlerin sayısı bir elin parmağı kadar azdı. Gemicilik yapanlara, o devirde “Yelkenci” denilmiştir. 

Lütfi Bey soyağacı incelendiğinde baba tarafından Sultan II. Mahmud devrinin saray çevrelerine kadar ulaşılacaktır. Babası Şükrü Bey’in dedesi Yelkenci Hacı Mustafa Trabzon’un ileri gelen eşrafındandı ve sahibi olduğu otuz kadar yelkenli gemiyle daha Onsekizinci yüzyılın sonunda deniz ticareti yaptığı belgelerle sabittir. Samsun Belediye Başkanlığı, Samsun Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığı görevlerinde bulunan Şükrü Yelkenci’nin ilk çocuğu Lütfi Yelkenci’dir. Eğitimini Samsun’da Freres yönetimindeki Fransız okulunda yapan Lütfi Yelkenci, genç yaşta babasının yanında ticarete atılmış, burada edindiği bilgilerle İstanbul’a yönelmiş ve 1920 yılında armatörlük mesleğini esas edinmiştir. 

anadolu-vapuru-1.jpg

Anadolu adını verdiği geminin öyküsü
Mütarekeden sonra satın aldığı gemiye “Anadolu” adını vermiştir. Bu gemiye Anadolu adını vermesinin öyküsü ise Cumhuriyet’in kurulmasıyla ilgilidir. Bu gemi Lütfi Bey’in yaşadığı bir öyküdür. 1919 - 1920 ve İstanbul işgal altındadır. Lütfi Bey satın aldığı bu gemiye “Leopold” adını verir ve bu şekilde Osmanlı sularına getirir. Geminin gönderine Fransa bayrağını çeker ve bir Fransız gemisi görünümünde seferlere başlar. Geminin sahibini ve milliyetini Kuvay-ı Milliyeciler çok iyi bilmektedirler. Başka kimlerin bildiği bilinmez ama Leopold İstanbul’dan defalarca Karadeniz’e sefer yapar. Gün Millî Mücadele günüdür. Anadolu silah ve cephane bekler ve bu gemi her seferinde beklediklerini getirir. Lütfi Yelkenci, Cumhuriyet döneminde Leopold’a “Anadolu” adını verecektir. Ardından Anadolu’ya ait binlerce anıyı sürükleyerek, yine liman liman dolaşacaktır. Cumhuriyet’in kurulmasında bu denli önemli görev üstlenmiş olan bu geminin sahibi, işletmecisi ve yönlendiricisi olmuştur.

Anadolu vapurundan sonra satın aldığı vapurlara Erzurum, Samsun, Vatan’dı. En son aldığı gemiye ise İnönü Muharebelerinin Millî Kurtuluş mücadelesindeki yerini bilerek, kendisinin de yakın arkadaşı olan Lozan kahramanı İsmet İnönü’nün savaş meydanlarındaki adını bu vapura vermişti. Millî Mücadeleye katıldığından kendisini mutlu saymış ve bu mutluluğunu isimli isimsiz tüm kahramanlarla paylaşmaktan gurur duymuştu. Gerçek anlamda Atatürkçü bir düşünceye sahipti. Çocuklarına yılmadan usanmadan Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ilke ve devrimlerini, o günleri yaşamış biri olarak canlı bir biçimde anlatırdı. O’na hayranlığını her defasında dile getirir ve O’na hizmet etmiş olmaktan gurur duyardı. 

İtibarı Milli Bankası Yönetim Kurulu üyesi idi
Atatürk ile yaşadıkları süreçte pek çok birlikte olmuş, görev yüklenmiş, bunları yerine getirmişti. Her zaman millî menfaatlerimizi şahsi menfaatlerinin üstünde tuttu. 1924 yılında İtibarı Milli Bankası’nın Yönetim Kurulu üyesiydi. Bu görevdeyken aynı yıl Atatürk’ün direktifiyle kurulan İş Bankası gibi yeni bir bankaya geçmesi ve bu kuruluşun hisse senedlerini alması da, yine böyle millî bir vazife inancıyla gerçekleştirilmiştir.  

İş Bankası’nın Atatürk dışındaki kurucuları Cumhuriyetin o döneme göre varlıklı ailelerini göstermek bakımından ilgi çekicidir. Kurucular ve yöneticiler İstiklal Savaşından gelme politikacılar, tüccar ve eşraftır. Bu kişiler; Mahmut Celâl (Bayar), Siirt Milletvekili Mahmut, Hüseyin Beyzâde İbrahim, Mora Yenişehirlizâde Ethem Hasan, Cebelibereket Milletvekili Ihsan, tüccardan Hanifzâde Ahmet, Edirneli Emin, eşraftan Sükkerizâde Tevfik Paşa, Süreyya Emir Paşa, manifatura tüccarı Hafız Halit, Trabzon Milletvekili Hasan (Saka), Kavaklı İbrahim Paşazâde Hüseyin, Attarzâde Rasim, Sivas Milletvekili Rasim, İnegöllüzâde Mehmet Saffet, Uşakkizâde Mahmut Muammer, tüccardan Altıağazâde Mustafa, ecza-i tıbbiye taciri Necip, Yelkencizâde Lütfi, İzmir Milletvekili Rahmi, Muhasebecizâde Rıza, Kınacızâde Şakir, Yozgat Milletvekili Salih, Nemlizâde Sıtkı, Yozgat eşrafından Akif Paşa, Hacı Ebubekirzâde Osman, Ali Ramiz ve şürekâsı, Remzizâde Ferit, Ertuğrul Milletvekili Dr. Fikret, Rize Milletvekili Fuat, Gaziantep Milletvekili Kılıç Ali, Avundukzâde Mahmut, Ragıp Paşazâde Şakir’dir. 

Türk Ticaret Filosunun kurulmasında; 1923 İktisat Kongresi ilkesine dayanan Kabotaj Hakkı’nın 1926’da Kanun hükmü haline getirilmesindeki etkisi çok büyüktür. Armatör Lütfi Yelkenci kısa bir hastalığı müteakip 1 Kasım 1957 gecesi vefat etmiştir. Cenazesi 3 Kasım 1957 Pazar günü Şişli Camiinde kılınan öğle namazından sonra Zincirlikuyu Asrî Mezarlığına defnedilmiştir.

Yelkencizâde Lütfi Bey, Türkiye İş Bankası kurucu üyelerindendi 
26 Ağustos 1924’de kurulan Türkiye İş Bankası Anonim Şirketi 100 yıllık mazisini kutlamakta. Oksijen Gazetesi’nde Baran Can Sayın “250 bin lira kurulan İş Bankası’nın 100 Yıllık Öyküsü”nü yazmış. Milletçe onur duyduğumuz bir bankamıza daha nice 100 yıllar temenni ederim.

İş Bankası’nın kuruluş tarihine Yelkencizâde Lütfi Bey’in yaşam öyküsünden özetle bir ek bilgi eklemek isterim; 26 Ağustos 1924’de kurulan Türkiye İş Bankası Anonim Şirketi Esas Mukavelenamesi “Teşekkül / Müessisler Madde 1” de Müessisler arasında Yelkencizâde Lûtfi adı yer almaktadır. 

Günümüzde Türk Armatörleri Derneği olarak bilinen iş mesleki örgütlenmenin Türk Milli Vapurcular Birliği adı altında 1923 yılındaki kurucularındandı ve bu birliğin başkanı idi. 

Yelkencizâde Şükrü Bey 
Babası Samsun eşrafından armatör Yelkencizâde Şükrü Bey, 1868 yılında Trabzon’da dünyaya geldi. Büyükbabası Yelkencizâde müesseselerinin kurucusu Hacı Mustafa Efendi’dir. Şükrü Yelkencizâde, oğullarıyla “Yelkencizâde ve Mahdumları” adı altında bir firma kurmuştur. Bu firma hem armatörlük hem gemi işletmeciliği ve hem de ticaret işleri yapmaktaydı. 

Yelkencizâde Mahdumları Şirketi; Vatan, Samsun, Anadolu ve Yelkenci isminde dört büyük gemiden oluşan filosuyla İstanbul - Karadeniz limanları arasında posta vapurculuğu ve aynı zamanda her türlü ticarete açıktı. 

Yelkencizâde gemileri Karadeniz iskeleleri ile İstanbul arasında muntazam tarifeli seferler yapan en önemli gemilerdi. 

Haziran 1935 tarihli Samsun Sicilli Ticaret Gazetesi’nde yeralan bir duyuru’da; “Samsun’da İskele Caddesi’nde 15 Numaralı mağazada Yelkencizâde ve Mahdumu” unvanını haiz kollektif şirketi şürekasından Bay Şükrü’nün ölümü dolayısıyla 1 Mayıs 1935 tarihinden itibaren şirketin feshedildiği şürekadan Bay Lütfi tarafından Hukuk Hakimliğine verilen ve Odamıza havale olunan bir istida da bildirilmiş ve keyfiyet Odaca da tescil edilmiş olmakla Ticaret Kanunu’nun ahkâmı mahususuna tevfikan ilan olunur.” denilmektedir. Yine aynı sütunda Samsun İskele Caddesinde 15 Numaralı mağazayı ittihaz ederek (Lütfi Yelkenci) unvanıyla ve vapurculuk, acentelik ve ihracat ticaretiyle iştigal edeceğini bildiren Bay Lûtfi Yelkenci’nin unvan ve tatbik imzasının Oda’ca tescil edildiği ilan olunmaktadır. 

Yelkencizâde Şükrü Bey’in oğlu Lütfi Yelkenci, 
Yelkenci ailesinin deniz ticaretinde faaliyet gösteren son temsilcisi oldu

Münire Yelkenci’nin eşi, Nesime Saka, Mithat Yelkenci, Neviye Yelkenci, Leman Kutman, Emire İskefyeli’nin ağabeyi, Enver Yelkenci ve Dündar Kortan’ın kayınpederi, Eser, Ayşen, Tülin ve Hülya Saka ile Vedat Yelkenci’nin büyükbabası, Hasan Saka, Hilmi Kutman ve Ömer İskefyeli’nin kayınbiraderi, Remzi Şahin’in bacanağı, Dr. Hilmi Rona ile Kazım Kortan’ın dünürü, Münevver Şahin’in eniştesi, Emine Yelkenci’nin amcazâdesi Armatör Lûtfi Yelkenci kısa bir hastalığı müteakip 1 Kasım 1957 gecesi vefat etti ve cenazesi 3 Kasım 1957 Pazar günü öğle namazından sonra Şişli Camii’nden kaldırılarak Zincirlikuyu kabristanına defnedildi. 

İstiklal Savaşı yıllarında Anadolu Vapuru İstiklal Savaşı yıllarında Karadeniz’de silah taşıyan motörler ve yokluk içinde denizle ve düşmanla mücadele eden yiğit, gözüpek denizciler, vatanı için olası imkanlarını adamış, ismi bilinen ya da bir yerlerde kalmış kahramanlar vardır. Günümüzde yöre ahalisi ve yönetimleri tarafından bu yılların vapurlardan bazılarının replikaları yaptırılmakta ve müze anıt gemi olarak sergilenmektedir. Bunun son örneği Ordu’daki “Rüsumat 4” römorkörüdür. 

anadolu-vapuru-2.jpg

Anadolu Vapuru efsanesi
“Anadolu” isimli vapuru dikkatlere duyuruyorum; Son armatörü Mustafa ve Ahmet ve Vehbi Aldıkaçtı ailesi idi. Bu vapur, eski adıyla “Leopold”, sonraki adıyla “Anadolu” dur. Lütfi Yelkenci, Yelkencizâde ailesinin ilk gemisi olan Anadolu’yu ayrı bir muhabbetle anmış ve ünlü ressam İbrahim Çamlı’ya fotoğrafını vererek tablosunu yapmasını istemiştir. İbrahim Çallı’yı tercih etmesinin bir nedeni, kendisinin İş Bankası kurucu üyelerinden olması ve banka için devrin ressamlarının eserlerini teşvik etmektir. Bir diğer nedeni ise Leopold adıyla İstiklal Savaşı yıllarında İstanbul’dan Karadeniz’e silah ve cephane taşıyan gemilerden biri olmasıdır. 

Cumhuriyet’in ilk yıllarında T. İş Bankası kurucuları arasında yer alan Yelkencizâde Lütfi için o devrin ünlü sanatçılarının başında İbrahim Çallı gelmektedir. Vefatına kadar salonunda asılı olan bu tablo, vefatında sonra torunu Vedat Yelkenci’ye intikal etmiştir. Başarılı bir müteşebbis olan torunu Vedat Yelkenci nedense bu tabloyu satmak üzere varlık içinde olmasına rağmen nedense bir müzayede firmasına vermiştir. Bu tablonun Alif Art vasıtasıyla müzayedeye verildiği, Alif Art’ın duyurularında ortaya çıkmıştır. 

Vedat Yelkenci’nin bu tablonun sahibi olarak ifşa edilmesi ve ayrıca eserin yeniden müzayedeye konularak çok daha yüksek bir fiyatla satılması dava konusu olmuştur. Lütfi Yelkenci biyografisini yayınladığım geçmiş senelerde; “Dilerim ki, bu tablo halen hangi koleksiyonerin sahipliğinde ise, Deniz Ticaret Odası vasıtasıyla Türk Denizciliği’nin temel bir eseri olarak Deniz Ticaret Odası’na kazandırılır.” diye duyuru yapmıştım! Yine de tekrarlıyorum; Anadolu Vapuru tablosu günümüzde hangi koleksiyonda ise, hatta bir müzeye armağan edilmelidir. 

“Anadolu Vapuru” İbrahim Çallı’nın, Cumhuriyetin kalkınma hamlesini temsil eden, belgesel ve tarihi değeri olan nadir bir eseridir. Lütfi Yelkenci Mütarekeden sonra bu gemiye “Anadolu” adını vermiştir. Anadolu adını vermesinin öyküsü ise Cumhuriyet’in kurulmasıyla ilgilidir. 

Bu gemi Lütfi Bey’in yaşadığı bir öyküdür; İstanbul işgal altındadır. Lütfi Bey satın aldığı bu gemiyi “Leopold” adıyla korur ve bu şekilde Osmanlı sularına getirir. Geminin gönderine Fransa bayrağı olarak ve bir Fransız ticaret gemisi görünümünde seferlere başlar. Geminin sahibini ve milliyetini Kuvay-ı Milliyeciler çok iyi bilmektedirler. Başka kimlerin bildiği bilinmez ama Leopold İstanbul’dan defalarca Karadeniz’e sefer yapar. Gün Millî Mücadele günüdür. Anadolu silah ve cephane bekler ve bu gemi her seferinde beklediklerini getirir. Lütfi Yelkenci, Cumhuriyet döneminde Leopold’a “Anadolu” adını verecektir. Ardından Anadolu’ya ait binlerce anıyı sürükleyerek, yine liman liman dolaşacaktır. 

Cumhuriyet’in kurulmasında bu denli önemli görev üstlenmiş olan bu geminin sahibi, işletmecisi ve yönlendiricisi olmuştur. Vatan’dan Cahit Yüce imzası ile yayınlanmış haberde şöyle denilmektedir; İşadamı Vedat Yelkenci, dedesinin İbrahim Çallı’ya yaptırdığı, “Anadolu Vapuru” adlı eserini satmak istedi. Satışın sosyetede duyulmasını istemeyen Yelkenci, Ahmet Keskiner ile anlaştı. Ancak Keskiner satışı duyurunca Yelkenci, “Beni rezil ettiler” diyerek 100 bin TL’lik dava açtı. 

İngiltere’nin başkenti Londra’da yaşayan işadamı Vedat Yelkenci, son dönemde yaşadığı maddi zorluklar nedeniyle dedesi Lütfi Yelkencizade’nin ünlü ressam İbrahim Çallı’ya özel olarak yaptırdığı, eski Türkçe imzalı, 65x95 cm ebatlarındaki, tuval üzerine yağlı boya tekniğiyle yapılan, aile yadigarı ‘Anadolu Vapuru’ adlı eserini satmaya karar verdi. Söz konusu tablonun, müzayede dışı satılması için, bu işin uzmanı olarak bilinen Alif Art Antikacılık A.Ş. ortaklarından Ahmet Keskiner’in oğlu Bora Keskiner’e ricada bulunduğunu öne süren Vedat Yelkenci, ‘9 Ağustos 2011’de Bora Keskiner’e gönderdiğim elektronik postada, tablo hakkında gerekli bilgileri verdim. Kendisine, tablonun satılmasının cemiyet tarafından öğrenilmemesi için, müzayede dışı haricen satmak istediğimi her görüşmemizde ısrarla belirttim. 

Alif Art’ın yönetim kurulu üyesi Ahmet Keskiner, tabloya 90 bin TL değer biçti. Daha sonra tablo için, 95 bin TL veren bir alıcı bulduklarını söylediler” iddialarında bulundu. 

Ahmet Keskiner’in, 13 Eylül 2011’de, 95 bin TL. karşılığı İngiliz sterlinini, banka hesabı üzerinden kendisine gönderildiğini iddia eden Vedat Yelkenci, parayı aldıktan sonra tabloyu, Londra’ya gelen Bora Keskiner’e teslim ettiğini öne sürdü. Vedat Yelkenci, teslimattan 3 ay sonra, davalı şirket tarafından basılan ve tüm Türkiye’de dağıtılan bir katalogda, 11 Aralık 2011’de, İstanbul’daki Esma Sultan Yalısı’nda düzenlenecek müzayedede, tablosunun 170 bin TL başlangıç fiyatıyla satışa sunulduğunu öğrendiğini savundu. Katalogda, 2 tam sayfa, ailesi ve tabloyla ilgili bilgiler verildiğini öne süren Vedat Yelkenci, “Bora Keskiner, tabloyu kendilerine aldığını hiçbir zaman bana söylemedi. Sürekli, bulduğu müşteri adına pazarlık yaptığı izlenimi yarattılar. Sattığım tabloyu, sanki tarafımdan müzayedeye konulmuş izlenimi verdiler” iddialarında bulundu. 

Müzayededen ve tablosunun satışa çıkarılmasından, arkadaşlarımın haberdar etmesiyle bilgi sahibi olduğunu öne süren Vedat Yelkenci, Ahmet Keskiner ile oğlu Bora Keskiner hakkında dava açtı. Davalıların, müştereken hareket edip, kendisi üzerinden haksız kazanç sağladığını iddia eden Yelkenci, “Yaşadıklarım nedeniyle, maddi-manevi olarak yıprandım ve derinden yaralandım. Gizlice elden çıkarmak istediğim tablomun satışını, basın yoluyla ilan ederek beni yerin dibine soktular” görüşünü savundu. 

Davacı Yelkenci, davalı baba-oğul ile şirketlerinden, 75 bin TL maddi, 25 bin TL de manevi tazminat isteminde bulundu. Davanın görülmesine önümüzdeki günlerde başlanacak. Vedat Yelkenci, kendi tablosunun “ucuza” gittiğini, ünlü Türk ressamı İbrahim Çallı’nın dava konusu müzayedede satılan eserlerini örnek göstererek ispatlamaya çalıştı. 

İddiasına göre, Çallı’nın müzayedede satılan eserlerinden natörmort bir tablo açık artırmada, 700 bin TL’den 1 milyon 150 bin TL’ye, “Üsküdar” adlı eseri 289 bin dolardan 631 bin dolara, “Bostancı sahilinde gezintiye çıkan kadınlar” isimli eseri de 1 milyon 150 bin TL’den 1 milyon 700 bin TL’ye alıcı buldu. (Kaynak: Vatan, Haber: Cahit Yüce, 17.03.2012) 

Vedat Yelkenci İstanbul'da doğdu. Lütfi Yelkenci’nin torunudur. İngiltere'de eğitim gördü ve mesleki çalışmalarına Londra'da Yelkenci Biraderler Vapurculuk Koll.Şti.’de başladı. Birçok telekomünikasyon ve medya yayıncılığı girişiminin kurucusudur. 

Medya yayıncılığında ilk olarak dizi ve program yapımcılığı yapan Vedat Yelkenci, uzun yıllar CNN'in Türkiye'deki tek temsilcisi olarak görev yaptı. İlk Türk Müziği TV'sini kurdu/sahibi oldu; Telekom ve medyadaki hisselerini sattıktan sonra Prime Central London'a odaklanan üst düzey konut projelerine yatırım yaptı. Londra'daki Genç Girişimcilere mentorluk ve danışmanlığın yanı sıra start-up finansmanı sağlayan bir girişimci olarak tanınmıştır. 

Anadolu Vapuru’nun özellikleri  
S.S Anadolu- (Ex-Clio,Ex-Triton,Ex-Doob,Ex- Leopold,Ex-Anadolu II.) 
• Genelyük gemisi (HBCN e 1934’den sonra TCAJ) 
• 1896 yılında J. Laing, Sunderland’da 545 Kızak Numarasıyla inşa edildi. 
• 631 grt., 348 net. ve 1050 dwt. idi. Ana makinesi 3 genişlemeli 55 php güç üretiyordu. 
• Konikl. Nerherlandsche Stoomb, Matts, Amsterdam adına “Clio” adıyla inşa edildi. 
• 1908’de A.M. Coulouthros, Andros firmasına satıldı ve “Triton” adı verildi. 
• 1914’de Rus Novorossisk Steamship Cop., Novorossisk’e satıldı ve “Doob” adı verildi. 
• 1916’da geminin adı “Leopold” olarak değiştirildi. Satın alan kişi Lütfi Yelkenci idi. 
• İstiklâl Savaşı yıllarında Fransız bayrağı ile “Leopold” adı altında Karadeniz’e seferler yaptı. 
• 1921’de İstanbul limanında bağladı. 
• 1922’de İstanbul Levanten tüccar D. Lieutad satın aldı ve “Anadolu II” adı verildi. 
• 1924’de Yelkencizâdeler tarafından satın alındı ve “Anadolu” adı verildi. 
• 1930’de Yelkencizâdeler ve Mustafa ve Ahmet ve Vehbi Aldıkaçtı Vapurculuk Koll. Şti. kuruldu. 
• 1933’de Yelkencizâdeler bu ortaklıktan çekildi. 
• 1935’de hizmetdışı bırakıldı. 
Bu gemi hakkındaki belgede 1954’de Hüseyin Avni Kalkavan firmasında olduğu ve 1956’da hurdaya çıkartılarak söküldüğüne dair bir bilgi yer almakta. 

Bu yazı toplam 1183 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar