Enerji alanında düzenlemeler içeren Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunda kabul edildi.
Bu kapsamda, içme-kullanma suyu temin edilen rezervuarlar ve sulak alanlar ile Kıyı Kanunu kapsamında kalan kıyı ve sahil şeritleri hariç olmak üzere denizler, baraj gölleri, suni göller ve tabii göllerin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığınca yenilenebilir enerji kaynak alanı olarak ilan edilen alanlarında imar planı yapılmaksızın yenilenebilir enerji üretim santralleri kurulabilecek.
Natura Sustainability'de yayımlanan rapora göre, dünya genelindeki 115 bin rezervuarın yüzde 30'unun yüzer GES ile donatılması durumunda yıllık 9 bin 500 teravatsaate yakın elektrik üretimi gerçekleştirilebilecek. Türkiye'nin yıllık elektrik üretimi ise yaklaşık 330 teravatsaat düzeyinde bulunuyor.
Yenilenebilir enerjinin küresel elektrik üretimindeki payı yeni teknolojilerle artarken, son yıllarda ekosistemin korunmasında etkili olabilecek tasarımlarla kullanıcılara sunulan güneş enerjisi santrallerine ilgi artıyor.
Bireysel olarak güneş enerjisinden elektrik üretimi ve bunun şebekeye aktarılmasına yönelik kamusal düzenlemelerle tüm dünyada güneş enerjisine yönelim hızını koruyor.
Kovid-19 salgınının ardından yapılan ekonomik toparlanma planları ve Rusya-Ukrayna savaşından kaynaklanan yüksek enerji fiyatları sebebiyle birçok ülke enerji ihtiyacını karşılamada güneş enerjisini daha etkin kullanmak için politikalar geliştirmeye devam ediyor.
Türkiye güneş enerjisinde dünyadaki trendleri takip ediyor
Güneş enerjisinin başta çatı, bina cephesi, saha, tarım arazisi, su birikintisi ve gölet gibi alanlara uygulanabilecek farklı tip, dizayn ve kapasitede oluşturulabilmesi kullanımını yaygınlaştırıyor, uygulama modellerinin çeşitlenmesiyle de bu kaynağın istenilen ölçeklerde kurulumu gerçekleştirilebiliyor.
Türkiye de benzer politikalarla bu kaynağın kullanım çeşitliliğini artırmaya, yeni yatırım alanları oluşturmaya çalışıyor.
Tüm düşük karbon teknolojilerinin içinde sadece güneş panellerinden 2050'ye kadar yıllık 4,9 gigaton karbondioksit salımının önüne geçebileceği, bunun toplam emisyon azaltım miktarının yüzde 21'ini oluşturduğu hesaplanıyor.
Güneş Enerjisi Sanayicileri ve Endüstrisi Derneği (GENSED) Genel Sekreteri Hakan Erkan, içme suyu hariç tutularak göl, gölet ve barajların yüzde 10'unun panellerle kapatılması durumunda Türkiye yüzer GES potansiyelinin yaklaşık 80 bin megavat olarak hesaplandığını söyledi.
Yüzer GES yatırım maliyetlerinin su derinliği, malzeme, işçilik kalitesi, çevre şartları gibi değişkenlere bağlı olduğuna işaret eden Erkan, "Yüzer GES yatırım maliyetleri proje toplam gücü, sahadaki rüzgar ya da dalga potansiyeli, şebekeye uzaklığı gibi bir çok parametreye göre farklılık göstermekle beraber 1 megavatlık yüzer GES için yatırım maliyetini yaklaşık 700 bin dolar olarak düşünebiliriz. Türkiye'de test amaçlı bir kaç projenin yapıldığı ve üzerinde çalışmaların devam ettiği biliniyor." ifadelerini kullandı.
Güneydoğu Enerji Araştırmaları Derneği (GEADER) Başkanı Ömer Çelebi de barajlarda ve göletlerde kurulacak yüzer güneş panellerinin saha tipi panellere göre daha verimli olduğunu söyledi.
Çelebi, yüzer GES'lerin suyun buharlaşmasını azaltarak ve su yosunlarının büyümesini engelleyerek ekosisteme katkı sunacağını belirterek, "Türkiye'nin güneş enerji potansiyeli zaten yüksek seviyede. Güneş ışınımı, güneşlenme süresinin ve baraj-gölet veya sulama kanal sayılarının oldukça fazla olduğu Güneydoğu'da su kaybının önlenmesi için bölgede yüzer güneş enerji santralleri daha çok kurulacak." değerlendirmesinde bulundu.
Yüzer GES'ler dinamik hareket imkanı sağlıyor
Yüzer GES, saha tipi güneş santralleri kurulumunda yaşanan zorlukları avantaja çevirmesi ile kullanıcılara kolaylık sağlıyor. Yüzer santrallerinin alt tarafında bulunan suyun bu santrallerin periyodik olarak soğumasına yardımcı olması panel verimliliğini artırıyor.
Kurulumu için toprak ya da sert zemine ihtiyaç bulunmayan yüzer GES'lerin konumlandırılması için hidroelektrik santrallerin ve içme sularının rezervuar alanları, atık suların biriktirildiği yapay göller yeterli oluyor.
Yüzer GES'ler konumlandırıldığı su birikintileri dolayısıyla, tarımsal, endüstriyel veya ticari amaçlı arazilerde kullanılan güneş santralleri ile rekabet etmiyor. Arazi ve çatı ihtiyacı bulunan diğer güneş santralleri ile karşılaştırıldığında nüfusun yoğun olduğu alanların yakınlarında kurulumu gerçekleştirilebiliyor.
Arazi tipi panellerle kıyaslandığında yüzer GES'ler dinamik hareket imkanı sağlıyor ve gölgelenmeye maruz kalmadan faaliyet gösterebiliyor. Yüzer GES'lerde toz ve kir tutma oranının çok düşük olması verimliliğin azalmasını engelliyor.