Burak AYKAN
T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürü TRACECA Türkiye Ulusal Sekreteri
TRACECA Projesi, Avrupa’dan Karadeniz’i geçerek Güney Kafkasya ve Hazar Denizi üzerinden bir Batı-Doğu ulaştırma koridoru geliştirmeyi amaçlıyor. Projenin evveliyatı 1990’lı yıllara dayanıyor. Bugün geldiği noktayı ve gelecek vizyonunu T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürü, aynı zamanda TRACECA Türkiye Ulusal Sekreteri Burak Aykan ile konuştuk.
TRACECA Projesi nedir, kısaca açıklar mısınız?
TRACECA, “Avrupa, Kafkasya, Asya Ulaştırma Koridoru” anlamına gelen İngilizce “Transport Corridor Europe-Caucasus- Asia” kelimelerinin baş harflerinden oluşan bir kısaltmadır. Başlangıçta Avrupa’dan Karadeniz’i geçerek Güney Kafkasya ve Hazar Denizi üzerinden AB topraklarındaki Trans-Avrupa Ağları, Avrupa’daki Pan Avrupa Ulaştırma Koridorları, özellikle Karadeniz Pan Avrupa Ulaştırma Alanı ve Asya’ya giden Yeni İpek Yolu üzerine inşa edilen bir Batı-Doğu ulaştırma koridoru geliştirmeyi amaçlamaktadır.
1993-1995 yıllarını kapsayan başlangıç aşamasından sonra projeler, fiziksel koridorun işler hale getirilmesine ve Karadeniz-Hazar bağlantısının yanı sıra Orta Asya bağlantısının güçlendirilmesine odaklanmıştır.
Eylül 1997’de Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev ve Gürcistan Cumhurbaşkanı Şevardnadze’nin 1998 yılında Kafkasya’da TRACECA programı kapsamında başlatılan Temel Çok Taraflı Ulaştırma Anlaşması’nın (Temel Çok Taraflı Anlaşma- MLA) imzalanmasına yol açabilecek bir Başkanlık Konferansı’na ev sahipliği yapmayı birlikte teklif etmeleri memnuniyetle karşılanmıştır. O dönemde faaliyet gösteren Avrupa Birliği’nin TACIS-TRACECA programının da desteğiyle bu girişim, 8 Eylül 1998 tarihinde Bakü’de (Azerbaycan Cumhuriyeti) düzenlenen “TRACECA- Tarihi İpek Yolu’nun Restorasyonu” başlıklı Uluslararası Konferans ile sonuçlanmıştır.
Konferansa Azerbaycan, Bulgaristan, Gürcistan, Kırgızistan, Moldova, Romanya, Türkiye, Ukrayna ve Özbekistan Cumhurbaşkanları, Avrupa Komisyonu temsilcileri, 32 ülkeden hükümet başkanları ve ulaştırma bakanlıkları ile uzmanların yanı sıra 12 uluslararası örgütün temsilcileri katılmıştır. Konferansın en önemli başarısı, Avrupa-Kafkasya-Asya Koridorunun Geliştirilmesi için Uluslararası Taşımacılığa ilişkin Temel Çok Taraflı Anlaşma ile uluslararası demiryolu ve karayolu taşımacılığı, uluslararası deniz seyrüseferi, gümrük ve dokümantasyon prosedürlerine ilişkin Teknik Eklerinin imzalanması ve TRACECA Genel Sekreterliğinin kurulması oldu.
Proje, altyapı geliştirmeleri, sınır geçiş noktalarının modernizasyonu, gümrük işlemlerinin kolaylaştırılması, lojistik kapasitenin artırılması ve ulaşım güvenliğinin sağlanması gibi çeşitli faaliyetleri içermektedir. Ayrıca, bölgesel standartların ve prosedürlerin uyumlaştırılması, sürdürülebilir ulaşım politikalarının oluşturulması ve enerji kaynaklarının etkin kullanımı gibi konular da projenin hedefleri arasındadır.
TRACECA Projesi, bölgesel iş birliği ve entegrasyonu teşvik ederek, Avrupa ve Asya arasındaki ticaret ve ulaşım akışını kolaylaştırmayı amaçlamaktadır. Bu sayede, üye ülkeler arasındaki ekonomik ilişkilerin güçlenmesi ve bölgesel kalkınmanın desteklenmesi hedeflenmektedir.
Proje, bir nevi eski İpek Yolu’nu anımsatan bir şey sanırım...
Elbette, Doğu-Batı ekseninde uzanan bir ticaret koridoru oluşundan dolayı modern İpek Yolu olarak adlandırabiliriz.
Projenin güzergahı hakkında bilgi verebilir misiniz? Türkiye’yi ne şekilde içine alıyor?
TRACECA projesinin güzergahı, Avrupa’nın Karadeniz kıyısı, Türkiye, Gürcistan, Azerbaycan ile Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan’ı içerir şekildedir. Program kapsamında belirlenmiş standart bir rota bulunmaksızın Hazar geçişini ya da Karadeniz’de RoRo taşımacılığını içerebilecek çeşitli kombinasyonlar şeklindedir.
Türkiye, TRACECA’nın önemli bir parçasıdır ve projenin geçiş güzergahında yer almaktadır. Türkiye’nin Karadeniz kıyısı boyunca bulunan limanları, denizyolu taşımacılığı için önemli bir geçiş noktasıdır. Ayrıca Türkiye’nin demiryolu ağı ve karayolu bağlantıları TRACECA projesinin entegre olduğu ulaşım ağının ana güzergahları arasında bulunmaktadır.
Ülkemizin doğusunda Bakü-Tiflis- Kars Demiryolu Hattı ile gelen trenler İstanbul’da Marmaray demiryolu altyapısı sayesinde kesintisiz olarak Kapıkule’ye ulaştırılabilmektedir.
TRACECA projesi; bölgesel iş birliğini teşvik etmek, ticaretin ve ekonomik kalkınmanın artmasını sağlamak, ulaşım altyapısının iyileştirilmesini desteklemek ve Avrasya coğrafyası arasındaki bağlantıları güçlendirmek amacıyla kurulmuştur. Türkiye’nin bu projedeki rolü, bölgesel entegrasyonu teşvik etmek ve ticaretin gelişmesini desteklemek açısından önem teşkil etmektedir. Ayrıca ülkemizin ulaştırma alanında sahip olduğu tecrübe ve önde gelen gelişmiş altyapısı, organizasyon içinde gözde bir rolü olduğu anlamına gelmektedir.
Proje şu anda ne durumda? Güzergahın etkin olarak kullanılması ile ilgili takvim nedir?
TRACECA’ya üye ülkeler arasında aktif olarak ikili ve çoklu, transit kara ve deniz taşımacılığı mevcuttur.
Güzergahın daha etkin kullanılması için TRACECA bünyesinde çeşitli projeler gerçekleştirilmektedir. Yıllık taşıma verileri ışığında güzergahın verimliliğini arttıracak çalışmalar değerlendirilmektedir. Özellikle taşımaların dijitalleştirilmesi, gümrük geçişlerinin kolaylaştırılması, güzergahta taşımacılığı teşvik edecek özel tarifelerin belirlenmesi için birlikte çalışmaktayız.
Somut bir örnek vermek gerekirse 2023 yılı mayıs ayında Kazakistan, Gürcistan, Azerbaycan, ülkemiz ve Ukrayna’nın katılımıyla demiryolunda e-CIM/SMGS Taşımacılık Belgesinin kullanımını içerecek pilot projeleri hayata geçirmek üzere bir Mutabakat Zaptı imzalanmıştır. Çalışma gruplarına da dağıtılmış bir iş yüküyle aktif olarak devam eden bu sürecin iki seneden fazla sürmesi beklenmektedir. Ülkemizin bu konuda sahip olduğu tecrübe ve altyapının varlığından ötürü bahse konu süreç içinde önderlik yapacağı aşikardır.
Benzer şekilde sınır geçişlerine yönelik çalışmalar ve karşılıklı gümrük otoritelerinin mevcut ilişkileri göz önüne alındığında, ilerleyen süreçte sınır geçişlerinin daha hızlı gerçekleşmesini ve dolayısıyla ticaret ve transit hacmine olumlu bir katkı beklemekteyiz.
Diğer taraftan sektör temsilcilerini de içerecek bir konsey kurulması ve organizasyon içinde gönüllülük esasına dayanan bir fon kurulması sayesinde çeşitli alt ve üst yapı projelerinin fonlanması söz konusu olabilecektir. Kurulacak konsey, sektör ile daha yakın ilişkiler sağlayacak; kurulacak fon ise koridorun eksiklerini ortak bir çaba ve maddi imkân ile ortadan kaldırabilecek bir organizasyon anlamına gelecektir.
Güzergaha bakıldığında siyasi olarak sıkıntılı süreçler yaşayan bir güzergâh. Bunca soruna rağmen 30 yıl önce ortaya konulan hedeflerde sapmalar yaşandı mı?
Asya ve Avrupa’da, 4 farklı jeopolitik bölgeye yayılmış ülkelerin üzerinden geçen güzergahta sizin de söylediğiniz gibi zaman zaman sıkıntılı siyasi süreçler yaşanabilmektedir. Bu yönüyle amaçlarda sapmalar beklenebilir ancak TRACECA esasında, ticaretin kolaylaştırılmasını ve arttırılmasına yönelik iş birliklerini tesis etmeyi hedeflemektedir. Siyasi tansiyonlar arttığında bile ticari ilişkilerin sürdürülebilirliği mümkün olmaktadır.
Diğer yandan TRACECA, güzergâh açısından birden fazla alternatif sunabilmekte ve çok modlu taşımacılık sayesinde yükün yönü kolaylıkla değiştirilebilmektedir. Sadece bu iki faktör ele alındığında bile büyük çaplı sapmaların yaşanacağını zannetmiyorum.
TRACECA Projesi’nin ülkemize katacağı avantajlardan ya da Türkiye’nin projeye sunacağı avantajlardan söz eder misiniz?
TRACECA, öncelikle üye devletler arasında, ulaştırma alanında iş birliğinin sağlandığı, farklı perspektiflerin ve iyi uygulama örneklerinin paylaşıldığı bir platform görevi üstlenmektedir. TRACECA bünyesindeki on üç ülkenin beşi ile kara üzerinden, ikisi ile deniz üzerinden komşuyuz ve Ermenistan dışında hepsiyle halihazırla ulaştırma ilişkilerimiz mevcut. Orta Asya ülkeleriyle de sıkı iş birliği içerisindeyiz. Durum böyle olunca TRACECA, çözüm ortaklarımız ile iş birliği için daha sık bir araya gelmemizi sağlıyor. Bu iyi bir şey.
Türkiye’nin hem Avrupa hem de Asya pazarlarına erişim sağlayan bir köprü konumunda olması TRACECA’ya katkıda bulunmaktadır. Türkiye, ulaştırma sektöründe sahip olduğu altyapı, deneyim, vizyon ve Doğu-Batı eksenindeki stratejik konumu sayesinde ulaştırma güzergahlarının kavşak noktasını teşkil etmektedir. Son zamanlarda gündeme gelen ve Basra Körfezi’ni Türkiye üzerinden Avrupa’ya bağlayan Kalkınma Yolu da TRACECA için yeni fırsatlar ortaya koyuyor. Körfez ülkeleri ile Orta Asya ve Kafkasya arasında yeni bir bağlantı tesis ediliyor. Dolayısıyla, hem Türkiye’nin altyapısı ve girişimleri TRACECA’ya değer katıyor hem de TRACECA ağının içerisinde olmak Türkiye’nin girişimlerine değer katıyor. Karşılıklı bir fayda söz konusu.
Ülkemizde son 20 yılda yapılan çift şeritli yolların, Marmaray gibi devasa projelerin, tünellerin ve tüp geçitlerin, otobanların, yüksek hızlı tren yatırımlarının projeyle ilgisi var mı?
Türkiye’nin ulaştırma vizyonu, Asya ve Avrupa arasındaki stratejik konumunu en iyi şekilde değerlendirmek ve kıtalararası bir geçiş noktası konumunu güçlendirmeyi hedeflemektedir. Dolayısıyla aslında ülkemizde bakanlığımız faaliyet alanına giren her türlü yatırım doğrudan veya dolaylı olarak taşımacılık faaliyetlerinin etkinliğini artıran bir faktör olarak görülebilir. TRACECA’nın da taşımacılık faaliyetlerinin etkin ve verimli şekilde çalışması üzerine amaçları göz önüne alındığında aslında ülkemizin ulaştırma yatırımları bu amaçlarla aynı yönde seyretmektedir.
Geçtiğimiz birkaç senede yaşanan Covid-19 salgını da gösterdi ki tedarik zincirlerinde yaşanacak bir aksama ülke ekonomilerini çok ciddi sarsabiliyor. Bu açıdan TRACECA ne gibi avantajlar sunabilir?
TRACECA projesi, tedarik zincirlerinin güçlendirilmesi ve bölgesel ekonomik entegrasyonun teşvik edilmesi gibi hedeflerle kurulmuştur. Hatırlanırsa Covid-19 salgını kapsamında kapanmalar en fazla karayolu ve deniz taşımacılığını etkilemişti. Buna karşılık olarak demiryolu taşımacılığı ön plana çıkmıştı. Bu anlamda alınacak tedbir, taşımacılığın sektörlere dağıtılması ve en önemli potansiyeli yükü deniz taşımacılığından daha hızlı aktarması olan demiryolu taşımacılığını güçlendirmek olacaktır.
Ayrıca kısaca belirtmekte fayda olacaktır; bu organizasyon nispeten daha az ülkenin katılımını kapsadığından, coğrafyada faaliyette bulunan ülkelerle direkt temasa izin veren, daha hızlı bir araya gelebilen bir yapıdadır. Bu da karar alınma ve uygulama aşamalarını daha etkin hale getirmektedir.
Benzeri krizlerde TRACECA Projesi, tedarik zincirlerini çeşitlendirmek ve güçlendirmek açısından önemli avantajlar sunabilecek potansiyele sahiptir. Bu avantajları başlık başlık şu şekilde özetleyebiliriz:
Çoklu Ulaşım Modları: TRACECA; denizyolu, demiryolu, karayolu ve havayolu bağlantılarını içeren çoklu ulaşım modlarının entegrasyonuna odaklanır. Farklı ulaşım seçeneklerine sahip olmak, tedarik zincirlerinde esneklik ve güvenilirlik sağlar. Örneğin, bir ulaşım modunda aksama veya engel olması durumunda diğer ulaşım modlarına geçiş yapılabilecektir.
Alternatif Ticaret Yolları: TRACECA, Avrupa, Kafkasya ve Orta Asya arasında alternatif ticaret yolları oluşturmayı hedefler. Bu, mevcut ticaret rotalarına ek olarak başka seçenekler sunar. Tedarik zincirlerinde tek bir ticaret yoluna bağımlı olmak, riskleri artırabilir. TRACECA’nın sağladığı alternatif yollar, ticaretin çeşitlendirilmesini ve tedarik zincirlerinin dirençli hale gelmesini destekleyecektir.
Bölgesel İş Birliği ve Entegrasyon: TRACECA, bölgesel iş birliğini teşvik ederek ülkeler arasında ekonomik entegrasyonu desteklemektedir. Böylece; ticaret kolaylaştırılabilir, gümrük prosedürleri basitleştirilebilir ve sınır engelleri azaltılabilir.
Altyapı İyileştirmeleri: TRACECA projesi; limanlar, demiryolu hatları, karayolları ve diğer ulaşım bağlantıları üzerinde yapılan altyapı iyileştirmeleriyle tedarik zincirlerinin daha verimli ve kesintisiz çalışmasını hedeflemektedir. Böylece; yükün daha hızlı, daha güvenli ve daha düşük maliyetli bir şekilde taşınması desteklenecektir.
Risk Dağılımı: Tek bir bölgede veya ülkede yaşanan aksama veya kriz durumunda, TRACECA bünyesindeki diğer bölgeler ve ülkeler üzerinden ticaretin devam etmesi mümkün olabilir. Böylece; tedarik zincirlerinin esneklik kazanması ve risklere karşı daha dirençli olması sağlanacaktır.
Projede dikkati çeken detaylardan biri Doğu Avrupa ülkelerinin dahil olması... Oysa özellikle son yıllarda tüm Avrupa’da tedarikte bir sıkıntı yaşanıyor. Bu noktada büyük Avrupa ülkelerinden projeye ne tür katkı ya da öneri oluyor?
Son yıllarda çeşitli krizlerle tedarik zincirlerinin esnekliği ön plana çıkmış durumda. Dünya, özellikle Avrupa ülkeleri, Çin- Avrupa yönlü ticarette kırılgan noktalara karşı çözümler geliştirmeye çalışıyor. Bu nedenle ülkemizin öncülük ettiği ve birçok TRACECA üyesinin de dahil olduğu Hazar Geçişli Doğu-Batı Orta Koridor’un çok önemli yer teşkil ettiği Orta Asya ticaret ağları Avrupa’nın hatta ABD’nin ilgi odağında. Doğal olarak TRACECA’ya da ilgi var.
TRACECA bünyesindeki Avrupa ülkeleri her zaman olduğu gibi bu güzergahın güçlendirilmesinden yana iş birliklerini sürdürmektedirler. Bu iş birliği TRACECA haricinde de karşımıza çıkıyor. Örneğin Bulgaristan ile ikili temelde imzaladığımız Mutabakat Zaptı ile Kapıkule’ye alternatif ikinci demiryolu hattı inşa etmeyi ortaya koyduk. Böylece sadece iki ülkenin değil tüm güzergahın Avrupa kapısındaki kapasitesi artmış olacak.
Ekonomisi önde gelen Avrupa ülkeleri için şunu söyleyebiliriz, Avrupa ülkeleri adına hareket eden AB ile iş birliklerimize baktığımız zaman ulaştırma koridorlarında ciddi bir iş birliği görüyoruz. En son iş birliğimiz, Halkalı-Kapıkule demiryolu hattının Çerkezköy-Kapıkule arasındaki kesiminin Avrupa Birliği fonlarından destek alması olduğunu görebiliriz. Bu destek 275 milyon avro hibe şeklinde olup, AB’nin birlik dışında bugüne kadar tek kalemde verdiği en büyük destektir. Kısacası, TRACECA üyesi haricindeki Avrupa ülkeleri adına bu konuda AB’nin hareket ettiğini söyleyebiliriz.
Ukrayna ve Rusya arasındaki çatışma bölgedeki tüm ticaret dengelerini etkiledi. Proje özelinde yaşanan sıkıntılar neler?
Yine Covid-19 salgını gibi, Rusya-Ukrayna Savaşı da yüklerin taşınması noktasında kendine has birtakım engelleri beraberinde getirmiştir.
Ukrayna ile ülkemizin taşımaları eskisi gibi olmamaktadır. Ancak bu tamamen TRACECA kapsamında gerçekleştirilen taşımacılığın önüne set çekmiş değildir. Tam tersi, Rusya-Avrupa yönlü taşımaların azalmış olması ve Rusya üzerindeki yaptırımlar, yüklerin Rusya’nın güneyindeki ticaret kollarına kaymasına sebep olmuştur. Bu yönüyle aslında daha önce risk dağılımını açıklarken verdiğim örnek gerçekleşmiş oluyor. Yük, birden fazla TRACECA ulaş¬tırma ağında ulaştırılmaya devam ediyor.
Son olarak da ulusal sekreterliğimizle irtibata geçmenizi ve böyle bir röportajı gerçekleştirme niyetinizi çok kıymetli buluyoruz. Ulusal sekreterliğim olarak yeni iş birliklerine açık olduğumuzu ve ihtiyaç duyan her sektöre gerekli bilgi akışını sağlamaya hazır olduğumuzu belirtmek isterim.