"Türk tersaneleri, tamir ve bakımda bölgesel güç haline gelmiştir."

Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği (GİSBİR) Başkanı Murat Kıran'ı konuk ettik. 40 yılı aşkın geçmişiyle...

Murat Kıran - Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği Başkanı

Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği (GİSBİR) Başkanı Murat Kıran'ı konuk ettik. 40 yılı aşkın geçmişiyle Türkiye’nin en eski sivil toplum kuruluşlarından biri olan GİSBİR, üstlenmiş olduğu misyonla Türk gemi inşa sanayini geliştirmek, Türk tersanelerinin dünya pazarlarında üst sıralarda yerini almasına yardımcı olmak yolunda önemli çalışmalar yapıyor. Başkan Murat Kıran ile sektörün durumu ile ilgili bir söyleşi yaptık.

Öncelikle teşkilatınızla ilgili üye rakamlarınız, teşkilat yapısı ve faaliyetlerinizle ilgili bilgi alabilir miyiz?

40 yılı aşkın geçmişiyle Türkiye’nin en eski sivil toplum kuruluşlarından biri olan Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği (GİSBİR), üstlenmiş olduğu misyonla Türk gemi inşa sanayini geliştirmek, Türk tersanelerinin dünya pazarlarında üst sıralarda yerini almasına yardımcı olmak, tersanelerin müşterek sorunlarını ilgili merciler ile görüşmeler gerçekleştirerek çözüme ulaştırılmasını sağlamak, kamuoyunu bilgilendirmek, ulusal ve uluslararası kuruluşlarda, forumlarda ve diğer platformlarda Türk Gemi İnşa Sanayini temsil etmek ve sözcüsü olmak gibi görevleri yerine getirmektedir. GİSBİR’in 2016 yılı itibariyle 93 üyesi bulunmaktadır.

Sektörümüz tersaneler, armatörler/gemi işletmecileri, klas kuruluşları, malzeme ve ekipman üreticileri, meslek odaları ve sendikaların birlikte faaliyet gösterdiği bir ağır sanayi iş kolu olan gemi inşa endüstrisine hizmet vermektedir. Bir çatı örgütü konumunda olan GİSBİR, sektör paydaşlarıyla uyum içerisinde çalışarak sürecin sağlıklı ve verimli yürümesine katkı sağlamaktadır.

Türk Gemi İnşa Sanayii son yıllarda önemli krizler yaşadı. 2016 yılı itibariyle son durumu kısaca özetler misiniz?

Türkiye tersaneleri, mevcut dönemde, küresel ekonomik kriz ile başlayan sorunlar ve dünya ülkelerinin kendi tersanelerine sağladığı önemli oranlardaki devlet destekleriyle mücadele etmek zorundadır. Bu koşullar içerisinde ülkemiz tersanelerinin rekabet edebilirliği zora girmiş durumdadır.

Rekabet edilen ülkelerde uygulanmakta olan koruma politikası ve teşvikler ile ekonomik belirsizlik, sektörümüzün bugününü ve geleceğini tehdit eden unsurlar olarak önümüzde durmaktadır. Rekabet edilen ülkelerle eşit şartlarda devlet desteği verilmesi ve ayrıca ürünün tüketiciye cazip hale getirilmesi için kredi desteği sağlanması, bu anlamda iki önemli çözüm yolu olarak görülmektedir.

Tersanelerde kurulu kapasitenin tamamının kullanılması, düşük seviyelerde olan tersanelerde kapasite kullanımının artırılması, teşvik ve devlet destek sistemi ve Eximbank Kredi Sisteminin gemi inşa sanayine düşük faizli ve uzun vadeli kredi sağlaması, yerli imalatı ve yerlilik oranının artırılması, Türk deniz ticaret filosunun yenilenmesi ve rekabet gücünün artırılması, Türk gemi inşa sanayinin hedefleri olarak öne çıkmaktadır.

GİSBİR olarak, Türk gemi inşa sektörümüzün istihdam ve katma değer sağlayan, stratejik bir öneme haiz bir sektör olduğu, bunun için de zaten dünya genelinde gemi inşada arzın azalmış olması da göz önüne alınarak yukarıda da değindiğimiz gibi rakiplerimizin haksız rekabetini önleyecek teşvik mekanizmalarının hayata geçirilmesi amacıyla resmi mercilere bilgi ve raporlar aktarmakta ve devletimiz nezdinde yoğun temaslar yürütmekteyiz.

Savunma sanayi ihaleleri ve denizde petrol-doğalgaz arama projeleri ile sektöre yeni alanlar açma girişimleriniz olmuştu. Bu konuda son durum nedir?

Gemi inşa sanayi ülkemizin, savunma sanayine katkısı ile stratejik bir sektörü konumundadır. 2000’li yılların başında bir hayalden gerçeğe dönüşmeye başlayan MİLGEM Projesinin gemileri olan HEYBELİADA ve BÜYÜKADA Korvetlerimiz, şu anda Türk ulusal gemi inşa sanayinin bir gururu olarak dünya denizlerinde görevini başarı ile icra etmektedir.

Savunma Sanayi Müsteşarlığımız, her zaman Türk gemi inşa sanayinin “komple platform” (bitmiş ve kullanıma hazır gemi) inşa etme kapasitesine güvenmiş ve bu güven çerçevesinde 2007 yılından bu yana 7 tersanemize projeler ihale etmiştir.

Dünyada yardımcı sınıf olsun, muharip sınıf olsun kendi savaş gemisini özgün dizaynı ile inşa ve imal etme kapasite sahip ancak on beş ülke var olduğu düşünülürse, Türk gemi inşa ve yan sanayinin son yıllarda son derece önemli bir gelişme kaydettiği anlaşılmaktadır.

Helikopter gemisi (LPD), sahil güvenlik arama kurtarma gemisi, yeni tip karakol botu, LCT ve LST (çıkarma gemileri), deniz altı kurtarma ana gemisi, kurtarma yedekleme gemisi ve lojistik destek gemisi gibi askeri gemi türlerini başarıyla inşa eden/etmekte olan ve bu gemilerin bir kısmının ihracatını gerçekleştiren 7 tersanemiz bulunmaktadır.

Gemi inşa sanayiindeki istihdam eskiye oranla oldukça azalmıştı. Yeni işçi alımları oldu mu, istihdam ne seviyede?

İstihdam noktasında, Türk gemi inşa sanayi en yoğun zamanlarında -ki bu dönem 2007-2008’li yıllara denk gelmektedir- çalışanlarımız, yani tersaneye günlük giriş çıkış yapan çalışan sayısı 60.000 civarındaydı. Bu rakam, küresel mali krizle beraber 15.000’lere kadar düştü. Ama bugüne geldiğimizde tekrar bunu 25.000 27.000 seviyelerine çıkardık. Biz, genelde direkt çalışan sayımızla bunu oranlıyoruz ama endirekt olarak tabi bunu misliyle çarpmamız gerekiyor. İlaveten, gemi inşa yan sanayi ile değerlendirdiğimizde - ki biliyorsunuz biz ihracatımızla yüzde 60-70 oranlarında yerli üretimi başarabilmiş bir sektörüz- yaklaşık 100.000 olarak belirtebiliriz Türk gemi inşa sanayinin direkt olarak istihdam rakamını.

Türk Koster Filosunu Yenileme Projesi de sektör açısından önemli bir gelişmeydi. Bu proje ile ilgili süreç ne durumda?

Proje kapsamındaki hurda teşviki, beklenen ilgiyi görmedi. Deniz taşımacılığını bugün içinde bulunduğu durumdan kurtarmak için, krizin ana nedenlerinden biri olarak gemilerin hurdaya çıkarılmasını özendirmek gerekmektedir. Dolayısıyla yapılması gereken, zaten gemisini hurdaya çıkarma durumunda olan armatöre bu yol ile hurda pirimi ödemek suretiyle onu özendirip, gemisinin hurdaya çıkartılmasını sağlayarak gemi tonajı arzını düşürmek ve finansal sıkıntılara çare bulmak olmalıdır. Kanunun mevcut hali ve istenilen öz kaynak şartı ile içinde bulunulan dönemde hurda fiyatlarının düşük olması nedeni ile sağlanan teşviğin proje bedelinin çok düşük bir miktarına tekabül etmesi yüzünden amaçlanan destek teşvik etmekten uzak kalmıştır.

Sektörde yeni gemi inşa siparişleri alınıyor, bir artış gözleniyor. Buna paralel gemi tamir ve bakım işlerinde de bir artış olsa gerek...

Türk tersaneleri, tamir ve bakımda bölgesel güç haline gelmiştir. Tamir-bakım segmentinde Türk tersanelerinin yıllık ihracat hacmi ortalama 600 Milyon dolar olarak gerçekleşmektedir.

Türk tersaneleri, dünyanın önde gelen ve halka açık birçok armatörlük şirketiyle imzalamış oldukları filo anlaşmaları (fleet agreement) sayesinde tamir-bakım konusunda başarılı projeler yürütmektedir. Bahsi geçen filo anlaşmalarının imzalanabilmesi için, İngiltere merkezli The Oil Companies International Marine Forum (OCIMF) Birliği tarafından da belirlenen ve sadece teknik konularda değil, iş sağlığı ve güvenliği, finans ve idari konulardaki şartları da kapsayan denetimlerin başarıyla tamamlanmış olması gereklidir. Bu denetimler dünyada kabul görmüş normlar çerçevesinde gerçekleştirilmekte ve tersanelerimiz bu denetlemeler sonrasında approved vendor (onaylı firma) listesine girebilmektedir.

Global pazarda güçlü bir oyuncu olabilmek için tersanelerin birleşmesi düşünceniz vardı. Bu konuda herhangi bir gelişme oldu mu?

Konsolidasyon, bizim ve sektörün geleceği için öngördüğümüz ve yapılması gerektiğine inandığımız bir çalışmadır ve konsolidasyonun çeşitli varyasyonları oluşturulabilir. Bu varyasyonlar satın alma veya ortaklık veya bir başka şirket çatısı altında kurulan yapıların işletilmesi yönünde olabilir. Fakat bu yapılanma, beraberinde olumsuzluklar da getirebilmektedir. Yalova’nın Tuzla’ya nazaran daha iyi revizyonlara gidebileceğini göz önüne alarak şunu söyleyebilirim ki Tuzla’da 5’i kooperatif çatısı altında, 27’si bugünkü tersane tanımına uygun, 18’i tekne çekek ve imal yeri ve bir tane de özel bir işletme olmak üzere toplam 51 işletme mevcuttur. Bu işletmeler, geçmiş dönemde tersane alanlarının, firmaların maddi gücüne göre tahsis edildiği yerlerdir. Dolayısıyla farklı metrekare ve ekonomik kriz dolayısıyla farklı borçlanma yapılarına sahiptir. 2008 yılına kadar tersane üzerinden, yani tersaneyi ipotek ettirerek başka yatırımlara giren işletmeler, büyük bir borç yükü altına girmişlerdir ve bu da konsolidasyon konusunda problemler yaşanmasına sebep olmaktadır. Konsolidasyona gidecek tersanelerin birbirine komşu olmaları zaruridir. Fakat yan yana olan tersaneler, bahsettiğim sorunlar sebebiyle konsolidasyona gitmekte zorluk yaşayabilirler. Tersanelerimiz arasında hali hazırda konsolidasyonu başarmış ve kendi aralarında birleşmeye gitmiş olan tersaneler mevcuttur. Bundan sonraki birleşmeler, satın almalarla ve borçların fizibıl olmasıyla mümkün olacaktır.

Savunma Sanayi Müsteşarlığımız için askeri proje yapmak üzere tesis güvenlik belgesi almış tersanelerimiz vardır. Üretim izin alan 7 tersanemiz bulunmaktadır. Bu oranın gelecek planları için yeterli, hatta fazla bulunduğu da ifade edilmektedir. Tersanelerimiz, belki yanlarındaki tersaneleri satın alarak, projelere göre çalışma yürütebilirler.

Offshore gemileri segmentinde ülkemizin pazar hedefi hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Hem denizcilik filosundaki overshipping, hem de tersanelerdeki overcapacity, bugün gemi inşa sanayinin karşı karşıya bulunduğu ve aşması gereken sorunların başında gelmektedir.

Kapasite fazlasının bertaraf edilmesi zor fakat elzemdir.

Tersanelerdeki kapasite fazlası, daha fazla veya aynı tipte gemi inşa ederek değil, piyasanın gidişatı ve talepler göz önüne alarak yaratılan çözümler sayesinde giderilebilir.

Bugün petrol fiyatlarındaki ani düşüşe bağlı olarak offshore platformları ve gemilerine talep durma noktasına gelmiştir. Geçmişte, gemi inşada bu segmentte önemli bir bilgi ve tecrübe birikimine sahip tersanelerimizin, petrol fiyatlarında yükselmeye bağlı olarak oluşabilecek gemi inşa taleplerini değerlendirebileceği inancını taşımaktayız.

Türk ve dünya gemi inşa sanayinin varlığını sürdürebilmesinin, alışılagelen gemi tiplerine değil, katma değeri yüksek, innovatif ve ileri teknoloji içeren gemi tiplerine yönelmesine bağlı olduğu düşüncesindeyiz.

Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği (GİSBİR) olarak komşuda iki yılda bir düzenlenen Posidonia 2016 fuarına katıldınız. Fuarla ile ilgili genel bir değerlendirme alabilir miyiz?

GİSBİR olarak yurt dışı tanıtım faaliyetlerine vermiş olduğumuz önem her zaman olduğu gibi büyüktür ve her geçen yıl yurt dışı fuar ve konferans katılımlarımızı bir adım ileriye taşıyoruz. Dünyanın dört bir tarafında gerçekleştirilen öncü fuarlardan, GİSBİR Yönetim Kurulu tarafından belirlenen ve onaylanan fuarlara gerek ziyaretçi, gerekse stand açarak katılımcı olarak iştirak etmekteyiz.

2016 yılında katılım gösterdiğimiz en önemli fuarlardan biri de Haziran ayında Yunanistan’ın başkenti Atina’da gerçekleştirilen Posidonia 2016 Fuarı olmuştur. GİSBİR standı milli pavilyonda yer almış ve diğer tüm fuarlarda olduğu gibi Türk gemi inşa sanayinin ve Türk tersanelerinin tanıtımı gerçekleştirilerek bu prestijli fuarda Türk gemi inşa sanayinin çatı örgütü olan GİSBİR temsil edilmiştir.

GİSBİR'in Türk tersanelerini ve gemi inşa sanayini uluslararası platformlarda tanıtma misyonu kapsamında katılım gösterdiği ve denizcilik&gemi inşa&tamir-bakım sektörünün en önemli ve kapsamlı fuarı olan Posidonia Fuarı'ndaki Türk pavilyonunda yer alan GİSBİR standında, Türk ve uluslararası birçok önemli ismin yanı sıra sektörümüzle ilgili bilgi almak isteyen denizcilik ve gemi inşa sanayi ziyaretçileri ağırlanmıştır.

Not: Bu röportaj Deniz Endüstri dergimizin Mayıs-Haziran 2016 - 48. sayısında yayımlanmıştır.

Röportajlar Haberleri

“Sektörün karbondan arındırılması, yeni fırsatlarla dolu bir dönüşüm sürecidir.” 
“Karbonsuzlaştırma, denizciliğin bugüne kadar karşılaştığı en büyük iştir.” 
“Sadece çok az müteahhitin yapabildiği işleri yapıyoruz.” 
“Mobil yangın söndürme sistemlerimiz, yüksek verimlilik sağlıyor.” 
“Her birey daha yaşanabilir bir çevre için üzerine düşeni yapmalıdır.”