Genç Türkiye Cumhuriyeti’nde Türk deniz ticareti için yetişmiş zabitan açığı ciddi boyutlarda idi. Bunun nedenlerin başında yabancı bayraklı gemilerin kabotaj limanları arasında sefer yapmalarının önlenmiş olması vardır. Bir tarafta tamamıyla çok yaşlı halde ticaret gemileri, diğer tarafta büyüme yolundaki ticaret gemilerini donatacak güverte ve
Fotoğrafla verilen haberde şöyle denilmektedir; “Ticareti bahriye filomuza genç uzuvlar yetiştirmek gayesiyle teessüs eden (Kurulmuş olan) Ticareti Bahriye Kaptan ve Çarkçı Mektebi’nde yeni bazı teşkilat ve ıslahat yapılmaktadır.
Dün bir muhabirimiz mektebe gitmiş ve müesseseyi gezmiştir. İdare ve Tedris heyetleri (Öğretmenler) maaşları, zorunlu vesaiti fenniye mubayaası (Gemi donatımı ve yönetimi ile ilgili) satın alınması dahil olduğu halde mektep senelik bütçesi 47.000 TL’dir. Bu çok kısıtlı bütçe ile başarılmış yenilikler takdire şayandır. Okulda sınıflar, yemekhane, atölye muntazamdır ve ayrıca cadde tarafında Saltanat zamanından kalma saray mutfağı da bir sanat atölyesi haline getirilmektedir.
Fotoğrafta sol baştaki Yelkenci Vapurculuk şirketinin kurucusu ve Türk Milli Vapurcular Birliği Başkanı Lütfi Yelkenci’dir.
Bir taraftan da çok talihsiz bir gelişme yaşanmaktadır; Bu Mustafa Kemal Atatürk’ün yabancı imtiyazlarından kurtarmak amacıyla devlet gücüyle fabrikalar kurmak, limanları ve demiryollarını satın almak gibi çabasını idrak edemeyenlerce başlatılmış olan Türk Deniz Ticareti’nde devletleşme (Kartelleşme) baskısıdır. Bu baskı nedeniyle 1933’de Devlet Denizyolları İdaresi’ni Türkiye’de tek başına posta vapurculuğunda hakim şirket yapmak tavrı asıl gelişmeyi engelleyecektir. 2 Ağustos 1933 tarihli gazetelerinde hemen ilk sayfalarından ve bazılarının fotoğraflı olarak verdikleri haberlerde Devlet Denizyolları İdaresi ile Türk Milli Vapurcular Birliği üyesi armatörlerin çaresiz kalarak kurdukları yolcu ve yük tarife toplantısını göstermektedir ki, Türk armatörünün vapurlarıyla yolcu taşıma hakkı da elinden alınacaktır.
Bir taraftan da Devlet Denizyolları İdaresi filosundaki birçok gemi kapalı zarf usulü ile satışa çıkartmaktadır. 11 Temmuz 1934 tarihli ilanda Mahmut Şevket Paşa, Gelibolu, Ereğli vapurları ile Akay işletmesine ait Fenerbahçe, Yakacık ve İhsan vapurlarının 30 Temmuz 1934 tarihine rastlayan pazartesi günü Saat 14’te kapalı zarf usulü ile satacağını ilan etmiştir. Bu yıllarda gazetelerde gemi satışına dair başka ilanlar da yer almıştır.
Devlet Denizyolları İşletmesi dört yıl içinde Avrupa’ya 15 gemi siparişi vermiştir. Bu süreçte özel sektör Türk armatörlük firmaları zaten gemilerini Seyr-i Sefain İdaresi’ne olası en düşük fiyatlarla satmak zorunda bırakıldığından katı bir devlet deniz ticaret anlayışı vardır. Haliyle zabit yetiştirilmesi konusunda hedef Devlet Denizyolları İşletmesi olmuştur.
Olası özetler halinde bu gelişmeleri nakletmemdeki amaç, mevcut güverte ve makine zabitlerinin önemli kısmının Cumhuriyet öncesi öğrenimlerden gelen ve Kurtuluş Savaşı’nda kahramanca gemi kullanmış olan zabitan olduklarını hatırlatmaktır. Bu bakımdan 9 Temmuz 1934 tarihinde Türk Gemi Kaptanları’nın bir meslekî birlik (Dernek) kurmuş olmaları bir milattır.
1934 yılında Türk Gemi Kaptanları Bir Birlik Kurdular. Tarih: 9 Temmuz 1934
Bu fotoğraflı haberlerde “Dün kuruldu …” bilgisi yer alır ki, çok doğrudur. Zira gazeteler ancak bir gün sonra haber verebilirler. O günlerdeki Kurun, Son Posta, Akşam, Haber vs günlük gazetelerin bazılarında fotoğraflı ayni haberler mevcuttur.
Gazetelerdeki haberlerde Birliğin Rıhtım Caddesi’ndeki merkezlerinde ilk toplantı yaptıkları yazılıdır. İki gazete haberi arasında “Galata Ortahan” denilmesinden maksat Rıhtım Caddesi’ndeki Çinili Rıhtım Han’dır.
Kuruluş toplantısına ait şu anlatım yer almaktadır; “İlk kongre cemiyetin muvakkat reisi olan Ege Vapuru Süvarisi Sait Kaptan tarafından açılmıştır. Sait (Özege) Kaptan açılış nutkunda özetle şöyle demiştir; Memleketimiz beş yüz seneye sığmayacak azîm inkilaplar geçirmiştir. İdarelerde, Telâkkilerde (Anlayış tarzında) değişiklikler olmuş ve milletimiz her saha ulu Gazi’nin rehberliği ile inkişaf ve tekamüle doğru bütün bir azim ile ilerlemekte ve herkesi ve bütün cihanı hayran bırakan başarılar göstermektedir. Bu meyanda Kabotajı kendi millî sancağına inhisar ettirmiştir. Türk ticaret gemiciliği de bu meyanda durmamış, çalışmıştır.”
Müteakiben hazırlanan tüzük üzerinde görüşmeler devam etmiş ve neticede muaddel (Değişikliğe uğramış) bir tüzük oybirliği ile kabul edilmiştir.
İdare Heyeti şu üyelerden oluşturulmuştur;
Birinci Reis (Başkan) Sait Bey Kaptan, (Özege)
İkinci Reis (Başkan Vekili) Faik Bey Kaptan,
Umumi Kâyip: Kâzım Bey,
Muhasip Üye: İhya Bey,
Üyeler: Süreyya Kaptan, İhsan Kaptan, Sabri Kaptan, Osman Kaptan, Bekir Kaptan, Alaattin Kaptan’dır.
Kurucu zabitler Türk deniz ticareti dünyasında unutulmaz görevler yerine getirmiş olmaları bakımından da rahmetle anılmaktadır. Nitekim, Kaptan Hamit Naci Öndeş’in büyük çabalarıyla İstanbul / Azapkapı’da 1909 tesis ettiği “Milli ve Hususi Ticaret-i Bahriye Kaptan ve Çarkçı Mektebi”’nin ardından bu okul, 1913 yılında Üsküdar Paşa Limanı’na taşınarak eğitime devam etmiş ve 1913-1927 yılları arasında toplam 158 Güverte, 54 Makine mezunu deniz ticaret filosuna katılmıştır. 1927 yılında İstanbul-Ortaköy‘de Fer’iye Sarayı‘na taşınmış ve 1928 yılında “Âli Deniz Ticaret Mektebi” adıyla devletleştirilerek İktisat Bakanlığı‘na bağlanmıştı. Bu okul, 1930 yılında yatılı duruma dönüştürülen eğitim kurumu 1934 Yılında “Yüksek Deniz Ticaret Mektebi” adını aldı. Yüksek birimi bölümlerinin eğitim-öğretim süresi 3 yıla çıkartılacaktır.
Türk Gemi Kaptanları Birliği’nin kuruluş tarihi 9 Temmuz 1934 olduğuna göre toplantında yer alan ve yönetim kurulunu meydana getiren zabitlerin tespit edebildiklerimin mezuniyet yılları şöyledir;
(Kaynak: Millî Ticareti Bahriye Kaptan ve Çarkçı Mektebi âlisi)
-Mehmet İhya Görgün: 1914
-A.Süreyya Gökhan: 1915
-Bekir Sıtkı: 1917
-İhsan Halis: 1919
-Osman Esad: 1919
1934 tarihinde Galata Çinili Rıhtım Han’da kurulan vilayet tarafından meslek kuruluşu olarak resmen kaydedilen Türk Gemi Kaptanları Birliği’nin kuruluş toplantısında başkanlık eden Sait Kaptan 1933-1938 yıllarında Ege Vapuru süvarisi olarak hizmet vermiş çok önemli bir deniz ticaret güverte zabiti idi. Soyadı Kanunu ile “Özege” soyadını almıştır.
Sait Kaptan’ın süvari olarak görev yaptığı Ege Vapuru
Türk Gemi Kaptanları Birliği’nin kuruluşunda en kıdemli gemi zabiti olarak başkanlık yapmış olan Kaptan Sait (Özege) “Milli ve Hususi Ticaret-i Bahriye Kaptan ve Çarkçı Mektebi”’nden güverte zabiti olarak mezun olmuş, 13 Mart 1330 (26 Mart 1914) tarihinde Efkarı Karibe Sefaini (gemileri) ikinci kaptanlarına mahsus programdan bilâ imtihan (İmtihan olunmadan) ibrazı ehliyet ve liyakat ederek şahadetname (diploma) almıştır. Mesleki yaşamı ve aile kütüğü şuunatında kayıtlı idi. Kısmen Türkçeleştirilerek şahıs imzası ile yayınlanmıştır. Türk Gemi Kaptanları Birliği’nin kuruluş safhasında Ege Vapuru süvarisi bulunuyordu.
Anafarta Vapuru
Yıllara göre verilmiş mezuniyet listelerinde Kaptan Alâettin, Kaptan Sabri, Kaptan Faik, Kaptan Kâzım da “Milli ve Hususi Ticaret-i Bahriye Kaptan ve Çarkçı Mektebi”’nden güverte zabiti olarak mezun olmuş kıdemli zabitlerdendiler.
1927 tarihli Seyr-i Sefain İdaresi yıllığında gemiler, güverte ve makine zabitleri bulundukları gemiler ve fotoğraflarıyla yayınlanmıştır.
Eğer resmen kurulmuş olan bu dernek göz ardı edilir ise, o zaman sormak gerekir; 9 Temmuz 1934 tarihinde Galata’da Çinili Han’daki merkez adresinde kurulmuş olan “Türk Gemi Kaptanları Derneği” ne olmuştur? Değil ki, Kurulan Cemiyet / Dernek resmen tescil edilmek üzere Hükümet’e (Vilayet) müracaat edildiği yazılıdır. Anlaşılan “Türk Uzakyol Kaptanları Derneği” olarak isim değişikliğine gidilmiş ve 1959 yılında o zamanki adı ile Yüksek Denizcilik Okulu mezunu olan; Kaptan Zekai Içsel / Kalpakoğlu, Kaptan Süreyya Gürsu, Kaptan İzzettin Gezer, Kaptan Hüseyin Seyhun, Kaptan Enver Tangör, Kaptan Cevdet Dimağoğlu, Kaptan Müfit Tanca, Kaptan Fazıl İslam, Kaptan Orhan Orsa, Kaptan Kemal Gürdal ve Kaptan Şerif Karapınar önderliğindeki 11 kurucu üye ile İstanbul Galata’daki Ada Han’da yeniden hayat bulmuştur.
Türk Ticaret Kaptanları Derneği 1959 yılına kadar devam etmiştir.
Ben böyle anlamaktayım! Bu konuda belge çalışması yapılmadığı görülmektedir. Oysa bu tarihçeyi belgelerden tespit etmek son derece kolaydır.
1927 tarihli Seyr-i Sefain İdaresi yıllığında Cumhuriyet vapuru güverte ve makine zabitleri fotoğraflı sayfası; Murat Kaptan, Ethem Kaptan, Hüsnü Kaptan, Cemal Kaptan, Lütfi Kaptan, Faik Kaptan, Sait Kaptan, İsmail Efendi Serçarkçı, Reşit Efendi Serçarkçı.
Yapılacak olan İstanbul Vilayeti Dernekler Masası’na müracaat edilerek 1934 yılından itibaren tüm yazışmalar temin edilebilir.
Yapılması gerekenler çok kolaydır
Önemli olan mesleki örgütlenme tarihine verilen değerdir…Türk Deniz Ticareti meslek örgütlenmesi konusunda akademik düzeyde çalışmalar olmadığından, tüm iyi niyetlere rağmen ciddi bir zaman kopukluğu ve bilgi eksikliği mevcuttur.
1927 tarihli Seyr-i Sefain İdaresi yıllığında Gelibolu vapuru güverte ve makine zabitleri fotoğraflı sayfası; Hacı Halit Bey Kaptan, Ahmet Rahmi Bey Kaptan, Hüseyin Fahri Bey Kaptan, İsmail Mahir Bey Kaptan, Kemal Efendi Ser Çarkçı (Baş Makinist)
Örnek olarak Türk Armatörler Birliği (Derneği) tarihi çalışmalarıma ait bir özetleme yapacağım. Türk Vapurcular Birliği’nden sonra 1939 yılında isim değişikliğine giderek Türk Armatörleri Birliği adını alışının özeti şöyledir:
1923’den 1939 yılına kadar Türk Vapurcular Birliği adıyla gelmelerine karşılık isim değişikliği yaparak 1939 yılında Türk Armatörleri Birliği haline gelmişlerdir. Kesin kuruluş yılı 1923’dür.
Bu Birliğin (Dernek) tarihçesinde kişisel varsayımlar içeren anlatım var; “Osmanlı döneminde XIX.Yüzyıl sonlarında Türk armatörleri İstanbul (Dersaadet) Ticaret Odası’nda temsil edilmekte idi. 1920’li yıllara gelindiğinde o dönemin gazetelerinde Milli Vapurcular Birliği ifadelerine rastlanmaktadır. Özellikle 1926 yılındaki yayınlardan harekete ederek Milli Vapurcular Birliği’nin resmi olmayan kuruluş tarihinin bu yıl olabileceği tahmin edilmektedir.
Yine o yıllarda herhangi bir özgün armatörlük örgütü olmadığından Milli Vapurcular Birliği’nin İstanbul Ticaret Odası bünyesinde bir meslek komitesi gibi faaliyet gösterdiği düşünülmektedir. İstanbul Ticaret ve Sanayi Odası’nın 1926-1927 ve 1928 seneleri Faaliyet ve Muamelâtına ait Umumi Rapor sayfalarında Türk armatörlerinin teşkilatlanma bilgileri bulunmaktadır.
Türk Armatörlerinin birlik kurmak yönündeki resmi teşebbüsleri ise 1930 yılı temmuz ayında şekillenmeye başlamıştır. Ekim 1930’da Milli Vapur İdareleri arasında birlik kurma kararı verilmiş ve bu birliğin yönetim kurulu da 5 Ocak 1930 tarihiyle tesis edilmiştir. Böylece Milli Vapurcular Birliği kurulmuştur. Milli Vapurcular Birliği, 1935 yılında daha da örgütlü hale gelmiş ve resmî olarak kayda alınmak üzere Milli Vapurcular Birliği yerine “Türk Armatörleri Birliği” adını almak üzere Vilayete müracaat etmişlerdir. Bu nedenle Türk Armatörler Birliğinin ilk nüvesi Milli Vapurcular Birliği olarak kabul edilmektedir.
Türk Armatörler Birliğinin kuruluşu ise İstanbul Vilayeti tarafından tescil edilmiş olan 10 Ağustos 1939 Perşembe günü Saat 16.00’da Galata’da Kefeli Hüseyin Hanı 10 Numaralı dairede yapılan ilk Umumi Heyet toplantısı ile gerçekleştirilmiş ve Türk Armatörler Birliği resmen bu tarih itibarıyla kurulmuştur. İsmimizdeki Türk kelimesi ise 21 Eylül 1975 tarihli ve 15363 sayılı Resmi Gazete ile unvanımıza ilave edilmiştir.
Kuruluşundan itibaren birliğimiz İstanbul Galata’da, fakat aşağıda belirtilen yerlerde üyelerine hizmet vermeye devam etmiştir. Hâlihazırda 1991 yılında taşınmış olduğumuz Salıpazarı, Dursun Han’daki yerimizde bulunulmaktadır."
“Tarihçe” konusunda bir akademik çalışması kurum olarak teşvik edilmediğinden, “Tarihçe” yi yazan yetkili haklı olarak çaresiz kalmış ve olsa olsa yöntemiyle; “…bu yıl olabileceği tahmin edilmektedir”, “..düşünülmektedir”, “..kabul edilmektedir” gibi kimin tahmin ettiği, kimlerin düşünmekte olduğu, kimlerin kabul ettiği..” belirsiz olan ve Tarih Biliminin müspet kavramı ile asla uyuşmayan sıradan bir şeyler ileri sürmek suretiyle bir metin oluşturmuştur. Müspet “Tarih” kavramı olsa olsa gibi masalımsı bir metni ciddiye almaz. Oysa gerçek tarihi kaydetmek görevi, sorumlu olan kurumun kendisine aittir. Böyle bir çalışma üniversitelerden değerli akademisyenlerimiz vasıtasıyla yapılabilir.
Salıpazarı, Dursun Han’da olduğu yıllarda; Türk Armatörleri Birliği Derneği’nin kuruluş tarihi 1975 yazılı idi. Bu tarih, Türk Armatörleri Birliği’nin değil, Ziya Kalkavan’ın kurduğu Armatörler Derneği’nin kuruluş tarihidir. Haliyle bu tarih yanlıştır.
Hangi konuda olursa olsun Derneklere ait kurulma müsaadesi ve yazışmalar İstanbul Vilayeti Dernekler kısmı arşivindedir. Nitekim Erol Yücel İstanbul Valisi’nden şahsen yardım etmeleri hususunda istirhamda bulunmuş ve Ziya Kalkavan’ın başında olduğu Türk Armatörler Derneği ile son başkanı Armatör Şevket Manioğlu olan Türk Armatörleri Birliği’ne ait tüm resmi yazışmaların kopyalarını dijital olarak temin etmiştir. Bir kopyası da benim arşivimdedir.
Bu husus ayrıca önemlidir; günümüzde Türk Armatörleri Derneği’nin can simidi esaslı logosu, aslında Ziya Kalkavan’ın başında olduğu Türk Armatörler Derneği’nin logosudur. Zamanla eklemeler yapılmıştır.
Türk Armatörleri Tarihi başlıklı 7 ciltlik eserimde Türk Vapurcular Birliği’nin isim değişikliği yaparak 1939 yılında Türk Armatörleri Birliği adını aldığını yazdım… Oysa 1923’de Türk Vapurcular Birliği kurulmuştu ve 1939’de isim değişikliği oldu…
O yılların günlük gazetelerinde “Türk Vapurcular Birliği” yerine “Vapurcular Birliği” diye yazıldığından bu yanılgı, günümüz Türk Armatörleri Birliği Tarihçesi’nde de yer almaktadır. “Vapurcular Birliği” başlığı eksiktir. Doğrusu “Türk Vapurcular Birliği’dir.
Türk Armatörleri Birliği’nin tarihini 1939’dan kabul etmek, asıl mücadele veren ve her biri bir kahraman olan 1923 ve hatta öncesi yılların Türk armatörlerini göz ardı etmek vahim hatadır ve Aziz hatıralarını önemsememektir.
Bu konuda Vapur Donatanları ve Acenteleri Derneği tarihçesi de çok önemli bir örnektir ki, tarihçesinden ilgili bölümü kopyaladım; “Vapur Donatanları ve Acenteleri Derneği”, 6 Kasım 1902 tarihinde “Chambre Maritime des Compagnies de Navigation Etrangeres Constantinople – İstanbul” Yabancı Gemi Şirketleri Deniz Ticaret Odası adı ile bu tarihlerde İstanbul’da yaşayan, gemi taşımacılığında iyi isim yapmış, deneyimli ve sağlam sermaye yapısına ve düzenli sefer yapabilen filolara sahip yabancı denizcilik şirketleri tarafından, 1890’lı yıllarda artmaya başlayan yolcu ve yük taşımacılığının artış ile başlayan sorunlarını birlik içinde çözmek amacı ile kurulmuştur. Oda’nın kuruluş amacı, bugün dernekte bir nüshası mevcut bulunan 6 Kasım 1902 tarihli Fransızca basılmış ve Osmanlıca’ ya çevrilmiş olan 9 maddelik arkası mühürlü “Ecnebi Seyr-i Sefain Kumpanyaları Dersaadet Bahriye Odası Nizamnamesi” isimli tarihi belgede kayıtlıdır. Bu belgede birliğin kurulması gayesi; “Şarkta gemi şirketlerini ilgilendirecek meselelerin tetkik ve takip edilmesi ve bu konu ile ilgili olarak bütün resmi daireler arasında gerekli teşebbüslerin yapılması, kendisine müracaat olduğu takdirde şirketler veya şirketler ile tüccar arasında ortaya çıkabilecek anlaşmazlıkların dostane bir şekilde yardımcı olmak” şeklinde ifade edilmiştir.
27 Kasım 1927 tarihinde İstanbul Valiliği’nin 218 sayılı izni ile “Dersaadet Chambre Maritime des Compagnies de Navigation Etrangeres Cemiyeti” olarak isim değişikliğine uğrayan dernek, 28 Haziran 1938 tarih ve 3512 Sayılı Cemiyetler Kanunu’na uyum sağlattırılarak adını, “Ecnebi Seyrisefain Şirketleri ve Armatörleri Cemiyeti” olmuştur.
1968 yılında İçişleri Bakanlığı’nın yazmış olduğu talimatla, cemiyet isminin başında bulunan “Ecnebi” ibaresinin kaldırılması, Türk gemi sahipleri ve vapur acentelerinin de üye olmaya davet edilmesi istenmiş, bunun üzerine 4 Nisan 1968 tarihinde yapılan Genel Kurul Toplantısında alınan karar ile ismi “Vapur Donatanları ve Acenteleri Cemiyeti” olarak değiştirilmiştir.
7 Ekim 1983 tarihinde, 2908 Sayılı Dernekler Kanunu’nda yapılan değişikliğe paralel olarak derneğin ismindeki “cemiyet” kelimesi yerine “dernek” kelimesi konulmak suretiyle “Vapur Donatanları ve Acenteleri Derneği” şeklindeki bugünkü ismini almıştır.
Türk Armatörleri Birliği tarihçesi hakkında bu örneği bir kaynaktır. Türk Armatörleri Birliği de bir dernektir!
Türk Vapurcular Birliği’nden Türk Armatörleri Birliği’ne
Tarih araştırması yapıldığında Türk Armatörleri Birliği’ne giden yolda Türk Vapurcular Birliği’ni kuran armatörlerimizden başkanlık yapmış ilk sekiz armatörün yaşam öyküsü karşımıza çıkar; Türk Vapurcular Birliği’nin kurulmasında önemli bir sorumluluğa ve önderliğe sahip olan Sofuzâde Süleyman Sudî Bey idi. Armatörlük yaşamı öncesinde Lâzistan Mebusu olarak siyasi yaşamda etkili bir şahsiyetti.
Sultan II.Abdülhamid’in tahttan indirilmesine, 31 Mart Vak’ası’nın birinci günün akşamı Lâzistan Mebusu Sofuzâde Sudî Bey’in Vezneciler’deki evinde yapılan gizli toplantıda karar verilmişti. Ahmed Rıza Bey, Talat Bey ve Doktor Nâzım Bey gizlice buluştukları bu evde bütün bu gelişmeler karşında ne yapılması konusunda üç aşamalı hedef belirlenmişti. Nitekim bu plan başarılı bir şekilde uygulanmıştır. Türk Vapurcular Birliği’nin teşkilinde ve Mübadiller’in Türkiye getirilmesi için gemi satın alınmasında hükümetle yapılan görüşmelerde etkin sorumluluklar üstlenen Sofuzâde Sûdi Bey olmuştur.
İkinci kurucu isim Lütfi Yelkenci’dir. Lütfi Yelkenci, Samsun eşrafından Armatör Yelkencizâde Şükrü Bey’in mahdumu (oğlu), Münire Yelkenci’nin eşi, Nesime Saka, Mithat Yelkenci, Verda Kortan’ın babası, Neviye Yelkenci, Lemân Kutman’ın, Emire İskefyeli’nin ağabeyi, Enver Yelkenci, Hilmi Daregenli ve Sami Saka’nın dayısı, Gülseren Yelkenci, Dündar Kortan’ın kayınpederi, Eser, Ayşen, Tülin ve Hülya Saka ile Vedat Yelkenci’nin büyükbabası, Hasan Saka, Hilmi Kutman ve Ömer İskefyeli’nin kayınbiraderi, Remzi Şahin’in bacanağı, Dr. Hidâl Rona ile Kasım Kortan’ın dünürü, Münevver Şahin’in eniştesi, Emine Yelkenci’nin amcazâdesi oluyordu.
Lütfi Yelkenci İstanbul’da armatörlük işine başladıktan sonra Türkiye’nin en büyük vapur kumpanyalarından biri olan Yelkencizâde Vapurları İşletmesi’ni kurdu. Müterekeden sonra satın aldığı gemiye “Anadolu” adını vermiştir. Bu gemiye Anadolu adını vermesinin öyküsü ise Cumhuriyet’in kurulmasıyla ilgilidir. Bu gemi Lütfi Bey’in yaşadığı bir öyküdür. 1919-1920 ve İstanbul işgal altındadır. Lütfi Bey satın aldığı bu gemiye “Leopold” adını verir ve bu şekilde Osmanlı sularına getirir. Geminin gönderine Fransa bayrağını çeker ve bir Fransız gemisi görünümünde seferlere başlar. Geminin sahibini ve milliyetini Kuvay-ı Milliyeciler çok iyi bilmektedirler. Başka kimlerin bildiği bilinmez ama Leopold İstanbul’dan defalarca Karadeniz’e sefer yapar.
Anadolu vapurundan sonra satın aldığı vapurlara Erzurum, Samsun, Vatan isimlerini vermiştir. En son aldığı gemiye ise İnönü Muharebelerinin Millî Kurtuluş mücadelesindeki yerini bilerek, kendisinin de yakın arkadaşı olan Lozan kahramanı İsmet İnönü’nün savaş meydanlarındaki adını bu vapura vermişti. Millî Mücadeleye katıldığından kendisini mutlu saymış ve bu mutluluğunu isimli isimsiz tüm kahramanlarla paylaşmaktan gurur duymuştu. Gerçek anlamda Atatürkçü bir düşünceye sahipti. 1924 yılında İtibarı Milli Bankası’nın Yönetim Kurulu üyesiydi. Bu görevdeyken aynı yıl Atatürk’ün direktifiyle kurulan İş Bankası gibi yeni bir bankaya geçmesi ve bu kuruluşun hisse senetlerini alması da yine böyle millî bir vazife inancıyla gerçekleştirilmiştir.
Türk Ticaret Filosunun kurulmasında; 1923 İktisat Kongresi ilkesine dayanan Kabotaj Hakkı’nın 1926’da Kanun hükmü haline getirilmesindeki etkisi çok büyüktür. Armatör Lütfi Yelkenci kısa bir hastalığı müteakip 1 Kasım 1957 gecesi vefat etmiştir. Cenazesi 3 Kasım 1957 Pazar günü Şişli Camiinde kılınan öğle namazından sonra Zincirlikuyu Asrî Mezarlığına defnedilmiştir.
Üçüncü kurucu armatör; Armatör Rıza Sadıkoğlu, Rize eşrafından Hüseyin Kaptan ile Zarife (Fatma) Hanım’ın oğluydu. Eşi Tomris Sadıkoğlu, çocukları Nedret Kerimol ve Nüzhet Barlas idi. 6 Nisan 1974 Cumartesi günü vefat etti. Cenazesi 8 Nisan 1974 Pazartesi günü Şişli Camii’nde kılınan öğle namazını müteakip Edirnekapı Şehitliği’indeki aile kabristanına defnedildi.
Dördüncü kurucu isim Armatör Sadıkzâde Ruşen idi; Ruşen, Fehmi, Rıza, Aslan, Hüseyin, Nâzım ve Cafer isimli yedi kardeş olan Sadıkzâdeler biraderlerden Cafer Kaptan genç yaşta vefat etmiştir. Kurdukları “Sadıkzâde Biraderler ve Şürekası” firmasını bizzat bu kardeşler yönetmiş, gemilerinde kaptan olarak görev almışlardır. Vapurculuk Sosyetesi Başkanı ve İdare Meclisi Başkanı Sadıkzâde Ruşen 28 Temmuz 1935 Pazar günü Rize’de iken öğleden evvel kalp durmasından aniden vefat etmiştir. Merhumun cenazesi Rize’den Trabzon’a götürülmüştür. Bu amaçla Sadıkzâde Ruşen’in çok sevdiği Tarı vapuru akşam saatlerinde Trabzon’a gönderilmiş ve Tarı vapuru cuma akşamı İstanbul’a dönüş yapmıştır. Ruşen Sadıkzâde’nin cenaze alayı cumartesi günü yapılmıştır. En sevdiği alan denizcilikti. Memlekette birinci derecede deniz tecim filosu meydana getirmiş ve gerek büyük Harpde ve gerek Büyük mücadele günlerinde bu vapurlarla memlekette büyük fedakarlıklar, hizmetler yapmıştı. Posta vapurculuğunu devlet inhisarına alan kanuna uygun şekilde teşekkül edecek olan Anonim Sosyetesi’nin teşekkülünde hayatının en çetin yorgunluklarıyla, müşkülatlarla mücadele etmiş ve kanun çerçevesinde kendisini sevenlerin işbirliğiyle iki sene evvel kurduğu Vapurculuk Türk Anonim Sosyetesi’nin başına geçerek canıyla ve malıyla kendisini bu sosyetenin yükselmesine hasretmişti.
Bir diğer kurucu isim Armatör İbrahim Kalkavan idi; 1885 Yılında Rize İli İyidere ilçesi Saray köyünde doğdu. Küçük yaşta denizciliğe olan merakıyla iyi bir denizci olmuştu. I. Dünya Harbi yıllarında dayısı Manizâde merhum Hacı İbrahim Efendi’nin “Vatan” adlı vapuruyla altı ay sürekli askeri malzeme taşımıştır. Daha sonra yine “Taif” adlı yelkenli taşıt gemisiyle ordu için Zonguldak’tan kömür taşırken bir Rus denizaltısının saldırısına uğrayarak teknesi batmış, fakat mürettebatını kurtarmasını bilmiştir. “Antalya” vapuruyla Cide’ye götürdüğü askeri malzemeyi boşaltıp dönerken, yüklediği kömürü İstanbul’a avdet seyrinde Karasu önlerinde Rus harp gemilerinin saldırısına uğrayarak gemisini baştan kara etmiştir. Bu saldırıda Çarkçıbaşı Cemal ile Kâtip Kemal şehit olmuşlardır. Daha sonra Fransızlardan ele geçirilen Kaplan römorkörüyle Romanya’dan askeri malzeme taşımaya devam etmiştir.
Bu son kısmı lütfen çok daha dikkatle okuyunuz
Osmanlı Seyr-i Sefain İdaresi zamanından başlayarak Yüksek Denizcilik Okulu dahil bu yıllarda mezun olan güverte ve makine zabitlerinin şahsi dosyaları, yani tüm ayrıntılı kayıtları, yazışma evrakları, mesleki tarihçeleri dosyalarda kalmış ve ancak buralarda görev yapan bir iki kişi tarafından bir dosya eski yazıdan yeni yazıya çevrilmiş olarak kayda alınmıştır. Halen aldırış edilmediğinden bu sicil dosyaları bir yerlerde durmaktadır. Kaptan Şefik Gogen’in hayatı hakkında çalıştığım yıllarda şahsi dosyası TDİ’nin Rıhtım Caddesi’ndeki Genel Merkezi içinde soldaki bir geniş odada idi. Burada iki memur çalışmaktaydı. Talebim üzerine dosya çıkartılarak bana verildi. Yetkili, “Osmanlıca bilmediğimizden size yardımcı olamayacağız” diye de özür dilemişti. Aradan yıllar geçmiştir; Bandırma Vapuru süvarisi İsmail Hakkı Kaptan’ın şahsi dosyasını temin edebilmek için nice ıstırap içinde kalmıştım…
Böyle mi olmalıdır ve neden büyüklerinizin sicil dosyalarının kopyalarını temin etmiyorsunuz diye sorarım! Bugüne kadar aldırış edilmemiştir, bari bundan sonra sorumluluk duyunuz derim. Bu eksiklik bir Türk deniz ticareti arşiv oluşturulması bakımından bireyden bütüne tüm Türk Deniz Ticareti kavramında günümüzde de hüküm sürmektedir.
Unutmayınız sizler de gün gelecek “Dün” olacaksınız!