Özdemir ATASEVEN - ÖZATA Tersanesi Yönetim Kurulu Başkanı
1980’lerde butik bir firma olarak sektöre adımını atan Özata Tersanesi, şimdilerde dünyanın her yerinden en büyük denizcilik firmalarına kaliteli hizmetler sunan büyük bir kuruluş. Hem yeni inşa alanında hem de bakım onarım alanında hizmetler sunan firmanın kuruluş sürecini, yapılan faaliyetleri ve gelecek planlarını Yönetim Kurulu Başkanı Özdemir Ataseven ile konuştuk.
Özata ismi çeyrek asrı geride bırakan bir kuruluş. İlk başladığınızda denizcilikten ziyade başka bir iş kolunda faaliyet gösteriyordunuz sanırım. Kuruluş sürecinden bahseder misiniz?
Gerçekten Özata büyük bir markaya dönüşeli oldukça vakit geçti. İnsan ilk günleri hatırladığında, kat ettiği yolu görünce hem şaşırıyor hem de gururlanmadan edemiyor. Çünkü ben bu işlere başladığımda, 1980’li yıllarda, oldukça ufak butik bir şirkettik. Şimdi ise dünyanın her yerinden en büyük denizcilik firmalarına kaliteli bir şekilde hizmetlerini sunan büyük bir kuruluşuz. İlk yıllarımızda Tuzla bölgesinde çelik işlerine yönelmiş, tamir tersanelerine destek veren standart bir firmaydık. Akabinde 2002 yılında Yalova alanındaki ilk tersanelerden birini kurmak nasip oldu. Her ne kadar sektörde deneyimli olsanız da bu benim açımdan büyük bir atılımdı. Dışarıdan bakan insanlar o sıralar Yalova’nın ne kadar gelişeceği belli olmadığından genellikle bunu çok iyi bir öngörü olarak değerlendiriyorlar. Açıkçası ben bu kadar büyütülecek bir yönü olduğunu düşünmemekle beraber bu riski almaktan çekinmedim. Sonuçta bu tip durumlarda planlama yapmak, yapılacak yatırımın potansiyel çıktılarını tarafsızca ele almak, kötü senaryolara hazırlıklı olmak önemli olsa da ilk adımı atacak ve insanlara örnek olacak cesaretinizin olması bana göre daha önemlidir. Bu bağlamda, Yalova bölgesinde birçok tersanenin Özata’dan sonra hayata geçmesi, bölgenin giderek gelişmesi de beni ayrıca sevindiriyor.
Özata Tersanesi olarak şu an iki ana faaliyet konusu var. Yeni inşa ve onarım. Ama tersaneciliğe önce gemi inşa ile başladınız. Bu alandaki faaliyetlerinizden bahseder misiniz?
Yeni inşa tersanemizde müşterilerimizin ihtiyaçlarına yönelik olarak birçok proje hayata geçirdik ve buna büyük bir hızla devam etmekteyiz. Sayısal bir rakam vermek gerekirse Norveç’ten saygın bir firma için yaptığımız son balıkçı gemisi bizim 68. projemizdi. Yeni inşada çalışanlar bu sektöre katkıda bulunanların dile getireceği gibi yeni inşada her projeyle aranızda özel bir bağ kuruluyor. Başından sonuna kadar bir projeyi götürmek, kaliteli üretim yapmak, müşterilerin isteklerine cevap vermek ticari kaygılardan öte bir iş. Bu kapsamda birçok nitelikli projeye imza atmaktan içtenlikle gurur duyuyoruz. Karbon Kompozit feribotlar, Norveç firmalarına yaptığımız balıkçı gemileri, kıyı emniyetine teslim ettiğimiz sar botlar üstlendiğimiz askeri projeler bizim açımızdan birer kilometre taşı gibidir. Özellikle İzmir Belediyesine ve İstanbul Belediyesine teslim ettiğimiz carbon catamaran ve double ended tipindeki feribotlar için inovasyona dayalı özgün bir üretim tekniği geliştirdik ve inşalarında kullandık. Teknolojiye ayak uydurmanın, Ar-Ge faaliyetlerinin önemi giderek artıyor. Tam bu sebeple kendi yönteminizi, prosesinizi geliştirebilecek kapasitede bir firma olmanın değeri paha biçilemez. Çünkü bunu sağladığınız zaman teknik kapasitenizin yeterli olduğu herhangi bir projeyi profesyonel bir şekilde yürütebiliyorsunuz. Ayrıca, yaptığımız projelerin Ar-Ge yönlerinin yüksek olması da gemi inşaatı sektöründe yenilikçi faaliyetlere ne kadar açık olduğumuzu göstermektedir.
Gemi inşa alanında makine parkurunuz ve Altınova'daki merkeziniz ile ilgili teknik detaylar verir misiniz?
Yeni inşa tersanemizde 220 x 42 metre 120 x 20 metre 110 x 10 metre, büyüklüklerinde 3 faklı kızağa, 12.000 metrekare kapalı alanda 11 adet tamamen donatılmış teknik atölyeye sahibiz. Toplamda 60.000 metrekare alanda faaliyet gösterirken yıllık çelik işleme kapasitemiz 20.000 tondan daha fazla. Bunlara ek olarak misafirlerimizi ağırlayabildiğimiz tam teşekküllü bir idari bina, gerekli çelik ve boya işlerinin yürütülmesi içinde özel alanlar yapılandırdık. Burada özellikle belirtmek isterim ki biz tamir ve yeni inşayı birbirinden tam olarak ayrı tutan, her bir işkolunu iki farklı tersane kullanım alanında yapılandırmış bir markayız. Bu durum işleyişteki karmaşıklığı en alt seviyeye indirerek müşterilerimize daha iyi bir şekilde hizmet vermemizi sağlarken özel alanlar oluşturarak süreçleri hızlandırabilmekteyiz.
Özata'nın hem yeni inşada hem de onarımda teknoloji kullanımı ileri düzeyde. Makine yatırımlarına önem veriyorsunuz sanırım. Buradan hareketle AR-GE çalışmalarınızdan da bahseder misiniz?
Şirketimizin stratejileri ve hedefleri arasında teknolojiyi etkin bir biçimde kullanmak bulunuyor. Bunu en net biçimde kendimize senelik ve uzun vadeli planlarda Ar-Ge hedefleri koyarak yapıyoruz. Daha önce de belirttiğim gibi inovasyona dayalı üretim yapabilmek, teknolojinin gerisinde kalmamak, müşterilerimize sürdürülebilir yöntemlerle hizmet verebilmek için yüksek yatırım maliyetlerinden kaçınmayarak tesislerimizi ve üretim tekniklerimizi geliştiriyoruz. Sektörümüzde Ar-Ge kapsamında son ürün olarak birçok makine ve teknoloji kullanıcılara sunuluyor. Bunları yakından takip etmekle beraber uyumlu olanları kendi üretim tekniklerimize entegre ediyoruz ya da gerekli altyapı çalışmalarını yaparak kullanımı mümkün kılıyoruz. Buna ek olarak kendi Ar-Ge çalışmalarımız sonucunda yeni üretim teknikleri geliştiriyoruz.
Gemi inşa zaten başlı başına çok komplike, sofistike ve yorucu bir süreç. Böyle bir alanda hizmet verirken neden onarım işine de girdiniz? Sektörden talepler mi oldu?
Zaman zaman ön plana gelmese de tamir sektörü de yeni inşa sektörü gibi çok büyük bir sektör. Bu yatırımı yapmamızdaki en büyük amaç sektördeki ihtiyacı / talebi karşılamaktı. 2017 yılında buna istinaden Özata Tamir Tersanesini kurduk. Türkiye’nin tamir sektöründe kapladığı hacmin son senelerde Çin’in pandemiden dolayı kapanması, düşen işçilik maliyetleri gibi sebeplerle yüksek bir ivmeyle artması, yatırımımızın önemini de paralel bir şekilde arttırmaktadır. Benim açımdan önemi olan bir diğer nokta ise tersanemizde 1500’den fazla kişiye istihdam sağlarken ihracat yapmak suretiyle katma değeri ülke için yüksek bir iş başarmaktır.
Onarım tersanenizde bir de yüzer iskeleyi hizmete aldınız ve hizmet yelpazesini daha da genişlettiniz. Sektörden gerek yurt içi gerekse yurt dışı talepler nasıl?
Bu soruya net bir cevap vermek için tamir sektörünün dinamiklerinden bahsetmek gereklidir. Öncelikle tamirde Türkiye’ye olan ülke bazlı talep arttı, bununla beraber tersane sayıları da artış göstermekte olup rekabette giderek artmaktadır. Aynı zamanda yeni inşa ile karşılaştırıldığında tamirde proje süreleri görece çok kısadır. Bu bakımdan müşterilerin ihtiyaçlarına, sorunlarına yüksek hızda çözüm odaklı yaklaşmak başarılı olmak için bir gerekliliktir. Bu mantıkta tamir tersanemiz son iki senede profesyonel yönetim kadrosuyla çok büyük yol kat etti. Tersane 2017’de kurulmuş olsa da oluşturduğumuz yönetim kadrosu tamir sektöründe ortalama 15 yıl gibi bir deneyime sahiptir. Bu sayede çok fazla sayıda projeyi başarılı bir şekilde sonuçlandırmıştır. 2 adet yüzer havuz ile son 2 senede tersanede bulunan gemi sayısının ortalama 12-13 olması ve bu kadar müşteriye eş zamanlı olarak kaliteli bir hizmet sağlanması yadsınamaz bir başarıdır. Dünyanın bu konuda en büyük firmalarından olan MSC, Bernhard Schulte, BW Epic Kosan, Hapag Lloyd, Anglo Eastern, Interorient ve daha nicesi çalıştıkları firmalar arasındadır.
Faaliyetlerinizde çevre hassasiyeti yüksek bir firmasınız. İnşa ettiğiniz bir raspa-boya holü de mevcut. Çevre konusundaki çalışmalarınızdan söz eder misiniz?
Çevreye oldukça fazla önem veriyoruz. Kati surette tesislerimizde bütün gerekli önlemlerin alınması ve tüm kurallara uyulması zorunlu olduğu gibi çalışanların bu bilinçte olması için teşvikte edilmektedir. Gerekli seminerler, eğitimler sıklıkla organize edilerek her çalışanımızın bu sürece katkı sağlaması hedeflenmektedir. Şirket hedeflerimizin bir parçası da sürdürülebilir, yeşil üretim yapmak. Bu mantıkta atıkların “Sıfır atık” kapsamında minimize edilmesi için elimizden geleni yaparken kurdurduğumuz güneş enerji panelleriyle yenilenebilir enerji kullanımını arttırıyoruz. Ana amacımız enerji harcamadan, atık çıkarmadan sürdürülebilir üretim yapmak. Bunun içinde hiçbir masraftan kaçınmıyoruz.
Savunma sanayi son yıllarda Türkiye'nin parlayan yıldızı. Bu alanda sizin ne gibi katkılarınız oldu/olacak?
Şu anda hali hazırda bir savunma sanayi projesi yapmaktayız. Devletimizin tersanemizi seçtiği bu projeyi köklü bir firma olan Desan Tersanesi ile ortak yürütüyoruz. Savunma sanayi projelerinde daha fazla rol alabilmek için tüm gereklilikleri de ayrıca yerine getiriyoruz. Umarım diğer yeni inşa alanlarında olduğu gibi savunma sanayi alanında da birçok sayıda başarılı projeye imza atarız.
Son olarak sektöre tavsiyeleriniz, önerileriniz ve mesajlarınızı alalım...
Uzun senelerdir bu sektörün içerisindeyim, samimi olarak söyleyebilirim ki bu sektörün bir parçası olmak yaşam biçiminizden, kişisel özelliklerinize kadar her şeyi etkileyebilir. Bunun en büyük sebebini gemi inşaatının kendine münhasır bir sektör oluşu olarak görüyorum. Bu yüzden sektördeki gelecek nesillere, çalışma arkadaşlarıma hedef koydukları noktaya ulaşabilmeleri için yeterli çabayı göstererek cesaretli olmalarını, adım atmaktan korkmamalarını öneririm. Temennim ise ülkemizin bu sektörde giderek büyüyerek stratejik açıdan vazgeçilemez bir konuma gelmesidir.