Adı Tatvan ile Anılan Gemi İnşa Mühendisi Fethi Algon

Osman ÖNDEŞ

Fethi Algon hakkında onlarca yazı yazılmış, belgeseller yapılmıştır. Ben de yaşamını kendisini bir kez daha anmak amacıyla, bu kaynaklardan yararlanarak yazdım. Fakat önceki yazılarda değinilmemiş olaylara ait arşiv kayıtlarını da buldum. Aileye ulaşmak için büyük çaba sarf ettim.

Fethi Algon konusunu bana hatırlatan ve öneren Deniz Endüstrisi Dergisi ve Deniz Bülten Genel Yayın Yönetmeni ve kurucusu Ferit Durudeniz’e ayrıca teşekkür ediyorum. 

Aradan geçen zaman içinde nihayet Algon ailesinden bir isme ulaşmak imkânım oldu. Bana verilen bu bilgileri de ekleyerek mevcut çalışmamı daha da genişlettim. 

İlker Meşe “Van Gölü’nün Gemileri” başlığıyla Denizcilik Dergisi sekmesinde çok değerli bir çalışmasını yayınlamıştır. Benim çalışmam ile Fethi Algon’u bir kez daha anmak mümkün olabilecektir. 

Fethi Algon bizlere Tatvan’ı ve Van Gölü’nü daha da merak ettirmiştir. Bitlisname’de Baran Zeydanlıoğlu’nun derlediği yazıda Van Gölü’nü anlatan Fikret Otyam’ın bir makalesi var. Hayat Mecmuası’nda yayınlanmış. Şiirsel bir anlatımdır ve o yılları resmeder;

Van Gölü’nde Kış  
Fikret Otyam- Hayat Mecmuası, 13.03.1961

Deniz bu deniz. Göl değil. Çevresi 3764,5 kilometrekare. Derinliği 600 metreyi geçiyor. Kışın bir soğuk, bir soğuk ki. Nasıl olmasın, deniz seviyesinden yüksekliği 1718 metre. Isı sıfırdan aşağı 12-18 derece. Her taraf kar içinde. Bembeyaz. Gölün rengi ise kara yeşil. Bir hırçın, bir insafsız ki bu göl, geçen yıl on birinci ayın on beşinci günü, fırtınadan dümeni bozulan Akdamar şilebi taşıdığı yüzden fazla koyun ile dibe iniverdi. Erek şilebi de şimdi o diplerde yatıyor. Şilep tuz yüklüymüş. Kara yeşil sularda kaynayıp gitmiş.

Ama yazın Van Gölü’nün tadına doyum olmaz. Tatvan’ın Tuğ mahallesinde Denizcilik Bankası Van Gölü İşletmesinin iki yüz kişilik bir oteli var. Göle karşı, kocaman bir yapı. Lokantası, salonları tertemiz. Odalar gıcır gıcır. Yazın yer bulmak kolay değil. Yerli ve yabancı turistler, transit yolcuları bayılıyor bu otele ve Van Gölü’ne.

Muş - Tatvan arası kara kışta otobüsle altı saat. Eğer Rahva Boğazı açık değilse, Kara Yolları’nın kar temizleme araçları gelip yolu açana kadar daha da çok sürüyor. İşte bu yolculuktan sonra Tuğ’daki bu otelin keyfine doyum olmuyor. Odanızdaki odun sobasının karşısına geçtiniz mi, her şeyi unutuyorsunuz. Ama aklınızda olsun, şöyle bir de karyolaya uzanıp sobadaki çıtırtıları dinleyeyim demeyin sakın. Yoksa uykuya dalarsınız ve uyandığınız zaman bademciklerinizin şişmiş, ateşiniz yükselmiş olduğunu görürsünüz. Zira odun sobası bu. Yanar yanar ve şıp diye sönüverir.

Tatvan minicik bir ilçe. Göl kıyısındaki Tuğ mahallesinde Denizcilik Bankası Van Gölü İşletmesi’nin, otelden başka tersanesi, atölyesi ve lojmanları da var. Gölde işleyen yük ve yolcu gemileri, bankanın İstanbul’daki tersanelerinde yapılıyor. Sonra sökülüp Tatvan’a getiriliyor. Tatvan’da yeniden monte edilerek göle salıveriliyor. Bunlardan yalnız  “2 Nisan” adlı gemi Tatvan’da yapılmış.

Van Gölü’nde İşleyen Yük ve Yolcu Gemilerinin Hareket Noktası Tatvan
Gölün çevresinde iskeleler var. Reşadiye, Gevaş, Edremit, Van, Adır, Ernis, Erciş, Pargat, Adilcevaz ve Ahlat. İşletme bu iskelelere birisi kuzey yolu, öteki de güney yolundan olmak üzere ring seferleri yapıyor. Kuzey postası çarşamba, güney postası da cumartesi günleri.

Ayrıca haftada iki defa da pazartesi ve cuma günleri Tatvan ile Van arasında ekspres seferleri de var. 49 millik bu ekspres yolu beş saat sürüyor. Hareket sabah saat yedide. Bilet içerde alınıyor. Benim bindiğim vapur Tatvan’dı. 1949’da yüzdürülmüş. On mil hızı var. 400 yolcu, 75 ton da yük alıyor. Mürettebatı 13 kişi. Kaptan Arif Kınoğlu 13 yıldır göl işletmesinde kaptanlık yapıyor. Çarkçıbaşı Mustafa Işıksel ise 1928’den beri bu gemilerde. Lostromo Kemal Coşkun 15 yıllık.


(Soldan) Çarkçıbaşı Mustafa Işıksel, Kaptan Arif Kınoğlu ve Lostromo Kemal Coşkun

Van Gölü’nde adacıklar da var. Minimini, şipşirin adalar: Kuş, Akdamar, Atrek, Çarpanak, Gadir. Bunların en büyük ve en ünlüsü Akdamar. Üstünde M.S. VII. Yüzyılda Ermeni Katolikleri tarafından yapılmış bir manastır var. Önceleri burada başpapazlardan biri yaşarmış. Şimdi hepsi boş. Pelikan kuşları ile çeşitli hayvancıklar yaşıyor. Gölün bol sodalı sularında da tatlı su kefali balığı var. Halk buna inci kefali diyor. Göldeki sodalı suyun yarattığı şartlarla uyuşarak yaşayabilen tek balık cinsi de bu. 

Van Gölü çevresindeki kavaktan yapılmış iskeleler suyun sodalı olması yüzünden yosun tutmaz da buz tutar. Ondan sonra, sıcacık bir otobüsün içinde, iki tarafı kavaklı iskele yolundan ver elini Van şehri. Arkada göl, kara yeşil kış yüzüyle Van Gölü. Hırçın ve insafsız. Ama gene de güzel. Kaynak: Fikret Otyam- ‘Van Gölü’nde Kış’, Hayat Mecmuası, 13. Mart 1961 Derleyen: Baran Zeydanlıoğlu, 30 Haziran 2021 (Bitlisname).


Issızlık içindeki yıllarda Tatvan.

40’lı Yıllarda Van Çevresinde Hayat
40’lı yıllarda Van Gölü kenarındaki Bitlis, Ahlat, Erciş, Adilcevaz, Van, Ağrı, Doğubeyazıt, Hakkâri, Şemdinli, Gevaş bütün buranın halkı için Kurtalan Ekspresi tek ulaşım imkanı idi. Sonra çoğu kamyondan bozma otobüslerle Tatvan’a ulaşırlar ve Tatvan’dan yine çok yetersiz teknelerle karşıya geçebilirlerdi. Fakat can güvenliği olan hiçbir tekne yoktu, vardıkları sahilde iskele yoktu. Yeni gemi inşa edebilecek ustalar yoktu. Ayrıca gemi inşa edilecek bir tersane de bulunmuyordu.

Tatvan o yıllarda üç bin nüfuslu bir ilçe merkezi idi. Fethi Algon Tatvan’a tayin edildiğinde 29 yaşında bir gemi inşa mühendisidir. Tatvan’da böyle bir göreve katılması, eşiyle ve iki küçük oğlu ile ulaşması tarifsiz bir özveri sonucudur. Tatvan’a varmışsa da Tatvan uçsuz bucaksız ve sadece bastırılmış şosesi olan bir ilçedir.


Akdamar Adası’nda VII. Yüzyıl Ermeni Katolik manastır.

13 Sene Mücadele Veriyor
Fethi Algon’u tayin ederlerken, Tatvan’da gemiler ve iskeleler inşa ederek, Van Gölü’ndeki mevcut ulaşım sıkıntılarını sona erdirmesi görevi verilmiştir. Tüm umutların da ötesinde olan bu çok zor görevi üstlenmiş ve eşi ve iki oğluyla 3 gün 3 gece Kurtalan Ekspresi ile ancak Tatvan’a ulaşmışlardır. Fakat tren yolculuğu öyle rahat da olmamıştır; bir ara tren bir yerlerde durmuş, yamaçlardan raylara kaya düştüğü ve rayları bozduğu söylenmiştir. Bir gün kayanın kaldırılması ve bozulan rayın onarımı için dağlık ve ıssız bir yerde katarda beklemişlerdir. İstanbul’dan Siirt’e, Siirt’ten Bitlis’e, Türkiye’nin en batısından en doğusuna, günlerce süren bu yolculuk sonunda Tatvan’a varmışlardır.

Tatvan bu kurtuluş değildir; elektriksiz, şehir suyu olmayan, ancak kuyulardan çekilen suya mahkûm bir ilçedir. Bu ilçede doktor veya hemşire de yoktur. 

Tatvan İlçe müdürü, Fethi Algon ve ailesi için bir evi hazırlatmıştır. Böylece hiç olmazsa başlarını sokacakları bir evleri vardır. Biraz kendine geldiğinde hayal edebildiği Tatvan’ı için, Tatvan halkı için nerelere iskele yapılabileceğini ve nerede gemi inşa edebileceğini araştırmaya başlar. Sonundan Tatvan’ın karşısında üç dört kilometre uzakta bir yeri en müsait bulur ve orada derme çatma bir şantiye kurulur. Burası Tatvan Tuğ Köyü’nün koy kısmıdır. Yöreden temin edilen işçiler ve eli yatkın ustalarla bir yığma bina inşaatına girişir. Burası şantiye binası olacaktır. 

Tatvan’da telefon bağlantısı sadece İlçe Müdürü’nün odasındaki manyetolu telefondur. Güç bela İstanbul’la görüşür. İhtiyaçlarını bildirir. Bir süre sonra İstanbul’dan ustalar ve işçiler Tatvan’a ulaşırlar. Ardından trenler yük vagonlarıyla gemi malzemelerini taşımaya başlarlar. 

Gölün Gemileri…
Van Gölü… Doğu Anadolu’nun deniz yüzeyinden 1650 metre yükseklikte, Marmara Denizi’nden biraz küçük muhteşem iç denizdir…

II. Dünya Harbi sonrası gölün kenarına 250 kişinin çalıştığı tersane kurulur. Yolcu taşımacılığı yapacak gemi ve römorkörlerin inşaatına başlanır. İstanbul’daki Genel Müdürlük olanca gücüyle Fethi Algon’un taleplerini cevaplandırmaya önem vermiştir. Tayin edilen müteahhit Van-Tatvan-Ahlat-Erciş ve Gevaş’a gemilerin yanaşabileceği iskelelerin yapımına başlamıştır. Bu işlerde tüm yetki ve sorumluluk devlet memuru Fethi Algon’dadır ve henüz 29 yaşındadır…

Fethi Algon, Tuğ Köyü’nün burun kısmında hafif tepe olan yere ahşap bir kızak kurmuş ve burada bir yolcu vapuru inşaatına başlamıştır. Bunun adı “Bitlis” olacaktır. Saatlerce işçilerin ve ustaların başında onlara yol gösterir ve sonra şantiyede teknik resimleri çizmeye devam eder. 

Tersane çalışmaya başladığından bir yıl sonra 1946 Ağustos ayının son haftasında artık ilk gemi denize indirilebilecek duruma gelmiştir. Tatvan’da haber süratle yayılır. Herkes tersane çevresinde ve tepede toplanmıştır, gemi bayraklarla süslenmiş ve davul zurnalar çalmaktadır. Dualarla kurbanlar kesilir… Van Gölü ilk gemisine kavuşacaktır artık. Gemi seferleriyle Tatvan’da kalkınma hamlesi başlar. 


Cevaş römorkörü kızaktan göle indirilirken (Fethi Algon başı açık yelekli olan kişidir). Sağda, Bitlis Gemisi sefere girmiştir. 


Orhan Atlıman feribotu inşa halindeyken.


İki Nisan gemisi eğimli topraktaki ilkel ahşap bir kızaktan göle indirilmektedir.

Tatvan’da İlk Okul Yok!
İlçeye ilk kez yabancıların gelmesi yeni ihtiyaçları doğurur. 
Fakat, Tatvan’da ilkokul yoktur…

Fethi Algon hummalı şekilde çalışırken, eşi çocuklarının okul zamanı yaklaştığını hatırlatınca, fark ederler ki Tatvan’da okul yoktur!

Çocukları Atila ve Oğuz nerede öğrenim göreceklerdir. Bitlis’te Vali Tatvan’a okul yaptırmak için bütçeleri olmadığını üzülerek bildirmiş ve “Fethi Bey, siz orada bir binayı okul olarak hazırlarsanız, ben bir öğretmen tayin edebilirim.” demiştir.

II.Dünya Harbi sonrasının yokluklar içindeki Türkiye’sinde Fethi Algon şantiyenin bir kısmında okul düzeni sağlar ve Vali’ye haber iletir. Böylece okula bir öğretmen atanmıştır. Kurduğu tersanede mevcut iş makineleri ve ustaları sayesinde yardım isteyen Bitlis ve Van Karayolları İşletmeleri’nin iş makinelerini onarımını da gerçekleştirmişlerdir. Sadece iş konusunda değil, Tatvan’da gençleri spor yapabilmeleri için futbol, voleybol, tenis sahaları kurar. Derken bir sinema salonu bile inşa edilir ve Tatvan halkı sinemaya kavuşur.

Fethi Algon'a devletin gönderdiği paralar Diyarbakır üzerinden gelir. Çünkü en yakın Ziraat Bankası oradadır. Mecido isimli bir eşkıya yolda parayı getirenleri soyar, bütün paraları alır. Jandarma bile Mecido'ya bulaşmak istemez. Fethi Algon, Mecido'ya haber salar, gelsin görsün beni diye. Mecido bir eşkıyadır ama devletin adamı çağırmıştır sonuçta. Kalkar gider.

Fethi mühendis derdini sorar.

Mecido: “Adam vurdum, eşkıyayım diye kimse bana iş vermez, ne yapayım.”

Fethi Algon, 1.90 boyundaki bu dev adama Tatvan tersane Kampüsü'nde bekçilik işi verir. Mecido eşkıyalığı bırakır. Karda tipide çocukları okula götürmek dahil her işe canla başla koşar. Tersanenin has adamı olur. 

Tatvan gibi Ahlat ve Van bu hareketlilikten nasiplerini alırlar. Futbol turnuvaları, yüzme yarışları, kürek yarışları başlamış ve yöre halkı birbiriyle kaynaştığı gibi, Tatvan’da ne kadar genç varsa hepsine iş sahası açılmıştır. Artık Tatvan’ın nüfusu 4-5 sene içinde 8 bine çıkmıştır.

Fethi Algon atölye şefiyken 4 kademe birden terfi ettirilir ve 30 yaşında Van Gölü işletmesi Müdürlüğü’ne tayin olur. Böylece Algon ailesinin 1945’te başlayan Tatvan serüveni 1958’e kadar uzar. 


Fethi Algon (Soldan üçüncü) tersanede kendisini ziyarete gelenlerle

Fethi Algon 1958 yılında İstanbul’a Kıyı Emniyet Müdürlüğü’ne İşletme Müdürü olarak tayin olmuş ve Tatvan’da unutulmaz anılarını bırakarak eşiyle ve iki oğlu ile İstanbul’a dönmüştür. Dedesi Bahriye Güverte Albay Remzi Güleryüz, babası Güverte Albay Tahir Algon idi. Anılarında Tatvan, yüreğinde deniz sevgisiyle 1986 yılında İstanbul’da hayata veda etmiştir. 

Tatvan’ı özellikle konu haline getiren, muhtelif medya sitelerinde anlatılmasını, TRT’de dizi program yapılmasını sağlayan Gemi İnşa Y. Müh. Fethi Algon olmuştur. Günümüzde Van Gölünde yolcu ve yük taşımacılığı kadar, sahilleri tren feribotlarıyla bağlayan bu başarıların mazisinde yaratıcı bir isimdir Fethi Algon.

Feragatı, memleket sevgisi ve teknik bilgi ve becerisiyle yoktan var ettikleri aslında mucizelerdir. Tatvan’da anısına dikilmesi gereken bir heykeli olmalıdır. Hemen neredeyse hepsi kavgalı dövüşlü ve cinayetlerle dolu konularla yapılan TV dizileri yanında Fethi Algon’un yaşamını senaryolaştıracak bir öncü yapımcı Tatvan Belediyesi tarafından da teşvik edilmelidir. Tatvan’da mendirek ve iskele inşaatlarını gerçekleştiren mühendisler dahil, yöre isimleri de Van Gölü’nde çalışan feribotlara verilmiş, ama nedense Fethi Algon’un ismi neredeyse unutulmuştur!

Bu müstesna insan Fethi Algon’un yaşamını imkanlar dahilinde anlatabileceğim. Fethi Algon bizlere Van Gölü’nde vapur işletme teşebbüslerini de merak ettirmiştir. Bu merakın cevabı; Hacettepe Üniversitesi Sosyal ve İdari Bilimler Fakültesi Tarih Bölümü (1981) mezunu ve Akdeniz Üniversitesi Osmanlı Sosyal Tarihi araştırmacısı Prof. Dr. Fahrettin Tızlak’ın “Van Gölü'nde Vapur İşletme Teşebbüsleri (1879-1907)” konulu belge makalesi olmuştur ki, değerli hocamıza sonsuz teşekkür ederim. Bu çalışmasından sayfaların çok sınırlı olmasından dolayı birkaç bölümü nakledebileceğim. 

Prof. Dr. Fahrettin Tızlak Van Gölü’nde vapurla yolcu ve eşya taşımak için ilk teşebbüste bulunanların Osmanlı tebaasından Abraham Kafafyan ve Artin Sarrafyan olduğunu anlatmakta ve şöyle devam etmektedir; 

“Türkiye'de tren feribotları şu anda Van Gölü üzerinde kullanılmakta ve Yolçatı-Tatvan demiryoluyla Van-Sufiyan demiryolunu birbirine bağlayarak Türkiye-İran arası demiryolu bağlantısını sağlamaktadır. 1879 yılının ilk aylarında başlatıldığını düşündüğümüz girişimlerin neticesinde 16 Ağustos 1879 tarihi itibariyle Osmanlı tebaasından Abraham Kafafyan ve Artin Sarrafyan'a bu konuda imtiyaz fermanı verilmiştir. Bu fermana göre ilgililer, Van Gölü'nde vapurla yolcu ve eşya taşımak ile eşya yüklü mavnaları çekmek için bir şirket teşkil amacı ile kendilerine kırk yıllık bir süre için imtiyaz verilmesi isteği ile devlete başvururlar. Başvuru, Şura-ı Devlet Nafia Dairesine incelettirilir ve uygun görülür. Bu çerçevede 13 Ekim 1879 tarihli yirmişer maddelik bir mukavele ve şartname hazırlanmıştır.”

Sözleşmeye göre imtiyazı alan kişiler, gölde vapur işletilmek üzere yeri ve sayısı devlet tarafından belirlenecek olan noktalara iskeleler ve eşya ambarları inşa etmeyi de taahhüt ederler. Bu taahhütte imtiyaz fermanının ilgililere verildiği tarihten itibaren iki sene içerisinde gölün sahillerinde en az dört noktada iskele inşaatına başlanacağına dair garanti vardır. Aynı şekilde bundan altı ay sonrasına kadar yani imtiyaz fermanının verildiği tarihten itibaren iki buçuk senenin bitimine kadar iskelelerin inşası tamamlanmış olacaktır ve gölde yolcu ve eşya taşımak için en az iki tane vapur işletmeye sokulmuş olacaktır (madde 4). İmtiyaz fermanın verilişinden beş sene sonra eğer ihtiyaç zuhur eder ise Nafia Nezareti, imtiyaz sahiplerini gölün başka yerlerinde yeni iskeleler inşa etmeye ve buralarda çalışacak yeni vapurları sefere koydurmaya yetkili olacaktır. Öyle ki, bu konuda Nafia Nezareti'nin verecek olduğu emir en geç bir yıl içerisinde yerine getirilerek yolcu taşınmasına başlanacaktır. Bu konuda lazım olacak olan arsalar, özel mülkiyete ait ise, imtiyaz sahipleri tarafından satın alınacaktır, yok eğer miri arsası söz konusu olursa bu arsalar devlet tarafından ilgililere meccanen verilecektir.

Buna göre, Van Gölü'nde vapur işletmek isteyen şirketin adı yukarıda da zikredildiği üzere Van Gölü Şirket-i Osmaniyesi'dir. Yine nizamname hükümlerine göre anonim bir yapıdaki bu şirketin merkezinin Dersaadet'de olması öngörülerek Van'da da bir şubesinin olması kararlaştırılmıştır. Şirkete ömür olarak da kırk yıllık bir zaman dilimi öngörülmüştür. Fakat imtiyaz sahiplerinin Van Gölü'nde vapur işletme girişimleri aradan epey bir zaman geçmesine rağmen bir türlü icra alanına konulamamıştır.


XIX. Yüzyılı sonlarında Van gölü Tatvan kıyıları

Osmanlı Devleti'nin Van Gölü'nde Vapur İşletme Teşebbüsleri
Devletin, 1888 yılına kadar bir türlü gerçekleştirilemeyen Van Gölü'nde özel girişimciler tarafından vapur işletme teşebbüsünün ardından, meseleye kendisinin el atmış olduğunu ve az önce de belirtildiği üzere adı geçen gölde en azından iki tane vapurun işletmeye alınması için faaliyetlere başlamış olduğunu görüyoruz. Bu gölde devlet adına vapur işletilmesi görüşünün ilk sahibinin 1897 yılında Anadolu Islahatı Umum Müfettişi sıfatı ile bölgede incelemelerde bulunan Yaver Müşir Şakir Paşa olduğunu biliyoruz. O bu konudaki fikrini Van vilayetinde idari ve diğer bazı hususlarda teftiş faaliyetlerinde bulunduktan sonra Bab-ı Aliye 2 Nisan 1897 tarihinde sunmuş olduğu layihasında dile getirmiştir. 

Şakir Paşa, söz konusu layihasında bu konudaki gerekçelerini şu şekilde sıralar: 

Her şeyden önce Van Gölü'nde vapur işletilmeye başlanması bu vilayet ile Bitlis vilayetinde ziraat ve ticaretin gelişmesine katkı sağlayacaktır. Ayrıca, Bargiri’de çıkarılacak olan petrol gölde çalıştırılacak olan vapurlar sayesinde istenilen yere kolayca nakledilebilecektir. Sonra, Van, Bitlis ve Erzurum vilayetlerinde asayiş ve güvenliğin sağlanması ve devam ettirilmesinde de gölde çalıştırılacak vapurlardan istifade edilebilecektir. Aynı şekilde Van, Bitlis, Erzurum, Erciş, Adilcevaz, Ahlat ve Tatvan'da ticaretin geliştirilmesinde de vapurların katkısı olacaktır. Çünkü gölde işletilecek olan vapurlar sayesinde İran ile Trabzon arasındaki kervan yolu 36 saat kısaltılacaktır. Böylece İran'dan Trabzon'a giden konanlar eskisi gibi Bakü üzerinden değil de artık, doğrudan Van-Erzurum güzergahından geçeceklerdir. Bu da tabii olarak bu güzergâh üzerinde bulunan şehirlerin ekonomik kalkınmasına olumlu yönde katkı sağlamış olacaktır.

Tasarlanan Vapurlar
Her şeyden önce vapurların araba vapuru tarzında ve yandan çarklı, cer görünümlü olarak düşünülmüş olduğunu görüyoruz. Vapurlar, boyut olarak ise yüzer metre uzunluğunda ve su seviyesinde görünen genişlikleri on yedişer kadem ve güvertelerinin genişliği de yirmi beşer kadem olarak düşünülmüştür. Vapurlar yükseklik olarak ise su seviyesinden üç buçuk en fazla dört kadem olarak tasarlanmıştır. Ahşap olarak imali tasarlanan vapurların saatteki sürati ise 9 mildir. Şileplerin de vapurlar ile aynı büyüklükte olmalarının tasarlanmış olduğunu görüyoruz.

Söz konusu mazbata, az önce işaret edilen keşif defteri ile birlikte 27 Ekim 1896 tarihinde bir tezkere halinde padişaha sunulur. Ardından da Van Gölü'nde küçük çaplı vapurların Tersane-i Amire tarafından inşa edilmesi ve sözü edilen gölde İdare-i Mahsusa'ya bağlı olarak bir de Vapur İdaresi kurulması konusunda irade çıkar. Bu irade ile Binbaşı Reşit Bey isminde birisi vapur idaresinin kurulması konusunda görevlendirilir.

Fakat Abraham ve Artin Efendilere imtiyaz verilip de bir türlü maksadın elde edilememesine benzer bir sürecin burada da yaşanmış olduğu dikkat çekmektedir. Çünkü 1904 yılında bile hâlâ devletin bu işle uğraşmakta olduğunu görüyoruz. Öyle ki aradan üç yıl geçmesine rağmen meselenin yine de halledilememiş olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim 1907 yılında Harbiye Nezaretinden kaleme alınan bir tezkere bize bu konuda bilgi vermektedir. Şöyle ki, "Devlet Van Gölü'nde işletilmesi gündemde olan vapurları bu sefer satın alma yolu ile temin etme yolunu tercih etmiş görünüyor. Ama tezkerede bu konudaki emrin daha öncelerden verilmiş olduğundan bahisle, hâlâ bir şeyin yapılmamış olduğuna değinilmektedir.” Kaynak: Prof. Dr. Fahrettin Tızlak; “Van Gölü'nde Vapur İşletme Teşebbüsleri (1879-1907).


İlk yıllarda Tatvan; Feribot seferleri başlamıştır.

Van Gölü Feribot Müdürlüğü İşletmesi
Van Gölü Feribot Müdürlüğü İşletmesi; Temeli Büyük Savaşta (Kurtuluş Savaşı) atılmış, 1925’de Van’ın Erciş ilçesine bağlı Ernis bucağında bulunan, Bayındırlık Bakanlığı’na bağlı “Van Gölü Seyr-ü Sefain İdaresi” çatısı altında ilk defa bir düzene girmiştir. 1928'de Nafıa Vekâleti’ne bağlı işletme, 1934'te “Van Vilayeti İdare-i Hususiyesi'ne” bağlanmıştır. 

Ernis’teki tesislerin yetersiz olması nedeniyle 1935 yılından itibaren Tatvan’da faaliyete başlamış, 1936'da İktisat Vekâleti’ne bağlı Van Gölü İşletmesi halini almıştır. İşletme merkezinin Tatvan’da günümüzde işletme mahallesine taşınmasıyla birlikte, burası işletmeye ait atölyeler, ambarlar, lokanta, otel ve çalışanlara ait lojmanlarla birlikte bir üs haline getirilmiştir.

1951 yılında, “Denizcilik Bankası T.A.O. Genel Müdürlüğü” bünyesine, 1984 yılından itibaren de “Türkiye Denizcilik İşletmeleri Genel Müdürlüğü” bünyesine girerek faaliyetini sürdürmüş ve 1988’de “TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğü” bünyesine geçmiştir ve TCDD Van Gölü Feribot Müdürlüğü kurularak Genel Müdürlüğü Liman ve Feribot Yönetimi Dairesi Başkanlığına bağlı olarak hizmetine devam etmektedir.

1925-1971 yılları arası Van Gölü ’ne kıyı sınırı bulunan Tatvan, Ahlat, Adilcevaz, Erciş, Van, Gevaş ile Reşadiye yerleşim yerlerinde yapılan iskeleler arasında taşımacılık sağlanmıştır.

1935 tarihi itibariyle Van Gölü İşletmesi bünyesinde Cumhuriyet, Van, Erçiş, Ahlat, Bitlis, Akdamar, 2 Nisan, Tatvan, Tuğ, Gevaş ve Erek Gemileri yanı sıra 200 ton kapasiteli 2 adet sac duba hizmet vermiştir. Son olarak ise; Sultan Alparslan ve İdris-i Bitlisi isimli iki feribot Türkiye’nin en büyük feribotları Van Gölü’nde hizmet vermektedir.

Gemi İnşa Yük. Mühendisi Fethi Algon Kimdir?
Türkiye'nin gemi inşaatı sektöründe iz bırakan önemli bir mühendis olan Fethi Algon, özellikle doğu bölgelerindeki taşımacılık altyapısına getirdiği yeniliklerle bilinir. İstanbul Teknik Üniversitesi'nden mezun olduktan sonra kariyerine gemi inşa alanında adım atan Fethi Algon'un, özellikle Tatvan'da gerçekleştirdiği projelerle Türkiye'nin denizcilik ve gemi inşa etkinliğini artıran önemli bir isim haline gelmiştir.


Fethi Algon ve eşi Esma Algon, oğulları Atila Algon.

Fethi Algon’un babası Bahriye Güverte Albay Tahir Algon ve Dedesi de Bahriye Güverte Albay Remzi Güleryüz idi. Fethi Algon ve eşi Esma Algon ailesinin Atila ve Oğuz isimlerini verdikleri iki oğlu olmuştur. 

Tatvan Gemi İnşa Tersanesi
Bazı makalelerde Van’da çalışan gemilerin Haliç’teki tersanede inşa edilerek Tatvan’a gönderildiği anlatılmaktadır ve Tatvan’da inşa edilmiş koskoca kuru havuzu olan tersaneden bahsedilmemektedir. Bu tarihi hatadır, bilgi noksanıdır ve Türk Gemi İnşa Sanayi Tarihi’nde Tatvan’da hem de kuru havuz halinde ve adı “Tatvan Tuğ tersanesi” olan bir tersane vardır. Bu tersanede raylar üzerinde hareket eden bir portal vinç mevcuttur. Ayrıca zamanla lastik tekerlekli bir vinç daha bu tersaneye dahil edilmiştir ve tarihi bir belge olarak kızak üzerinde olduğu sırada çekilmiş bir fotoğraf vardır. Bu fotoğraf geminin hangi imkansızlıkar içinde inşa edildiğini ortaya koyar. 

Yokluk Yılları
İlk yıllarda çalışanların kalabileceği bir bina da yoktur. Sadece birkaç ahşap baraka vardır. Bir de yığma taştan bir bina imalat atölyesi olarak hizmet vermektedir. Tatvan adı verilen feribot Tuğ Köyü koyundaki kızakta. Çalışanlar ise o yıllara ait çok basit çadırlarda kalmaktadırlar… 

Rıhtıma bağlı duran gemiler; İki Nisan (Van’ın Rus İşgalinden kurtuluşu 2 Nisan 1918) ve Van feribotları. 

Tatvan’da Bir Gemi İnşa Mühendisi
Dr. Vecdi Öz “Bu ülke kolay kurulmadı” başlıklı bir konferansında şöyle anlatmıştır;

“Taşında toprağında binlerce şehidin, gazinin ve ülkeyi yeni baştan inşa eden insanların hakkı ve emeği vardır… Bunu daha iyi anlayabilmek için şimdi sizlere bu yeniden varoluş hikayesinden bir bölümü anlatmak istiyorum…

Kurtuluş Savaşı esnasında şehit olanlar arasında çok sayıda yüksek tahsilli insanımız da vardı! Bu nedenle Cumhuriyet kurulduğunda geriye çok az eğitimli kaldı… İşte bu ülke, geriye kalmış olan bu yüzde yüz yerli ve milli bir avuç insan sayesinde yeni baştan kuruldu…Bunlardan biri de Fethi Algon idi.”

Bugün bile Tatvan'nın Bitlis il merkezinin önünde anılmasını sağlayan altyapıyı gerçekleştiren Fethi Algon’dur. Cumhuriyet'in yarattığı katma değer bugün Fethi Algon gibi vatanseverlerin sayesinde Cumhuriyet'in sınırlarını aşmıştır.


Van adı verilen gemi sefere hazır halde… Her yer Türk bayrakları ile donanmıştır. Tatvan’dan akın akın ziyarete gelenler gemide ve sahile denize taş dolgu yapılarak inşa edilen ilk iskele.


Orhan Atlıman adı verilen feribot kuru havuzda inşa halinde.

Sadece Gemi İnşa Etmiyor, Tatvan’a Yaşamı Getiriyor Fethi Algon Gençleri Denizle Tanıştırıyor
1950'li yıllarda Van Gölü'nde yelken yarışları yapılmaya başlanmıştır. Çevre il ve ilçelerden çok sayıda insan yelken yarışlarını izlemeye gelir. Sadece bununla kalınmaz, sonraki yıllarda yüzme yarışları, kürek yarışları, futbol turnuvaları da düzenlenir. Bu etkinlikler, bölgesel ve sosyal kalkınmaya da büyük katkı sağlayarak ekonomik ve sosyal refahın artmasına yardımcı olmuştur. O dönemde yokluklar içinde Fethi Algon'un öncülüğünde gerçekleştirilen projeler, Türkiye'nin denizcilik altyapısını güçlendirmiş ve ülkenin taşımacılık sektörünü daha etkin hale getirmiştir. Tersane arazisini bir kampüs halinde düzenlemiş ve Van Gölü’nde 1950 yılında ilk kez optimist gibi küçük yelkenli teknelerle denizde yarışlar başlatılmıştır. 


Rafet Ünalan feribotu ve çok değişik yapıdaki futalarla Tatvan’da yapılan yarışlar.

Vatansever, fedakâr, çalışkan ve idealist bir mühendisin sadece kendi mesleğiyle ilgili değil, eğitim, şehirleşme, alt yapı, üretim ve istihdamın artırılması, ilçenin turizm merkezi haline getirilmesi, eğitim ve kültür seviyesinin geliştirilmesi, su sporlarının yaygınlaştırılması, insanların kaynaşması gibi birçok alanda harika işler başarması takdire şayandır. 

Fethi Algon Bey Aslında Unutulmuş Bir Kahramandır
Bu başlığı görenler Fethi Algon hakkında birçok yayınlar yapıldığını belirterek itiraz edeceklerdir.  Oysa, Tatvan’da Fethi Algon’u hatırlatacak hiçbir eser yoktur. Adının olduğu bir sokak bile yoktur.  Hatta yaşamında Van Gölü’nde hizmete giren feribotlara hep başkalarının adı verilmiş, fakat Fethi Algon adı verilen bir feribot bile olmamıştır!

Fethi Algon Bey’in yaşamının defalarca başka medya kaynaklarında anlatılması, TRT’de belgesel olarak yayınlanmış olması neye yarar!. Hatırlanması gereken Fethi Algon Bey’in bir gemi inşa mühendisi olduğudur. Bu özellikleri nedeniyle Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği (GİSBİR) ve tüm deniz ticareti toplumuna duyurulmalı ve bilinmelidir. GİSBİR, hatta Tatvan’da bir heykelinin yapılmasına öncülük edebilir!

Fethi Algon’un mühendislik gücü sayesinde, Tatvan’da inşa edilen feribotlar, yıllar boyunca bölgedeki taşımacılık pazarlarında önemli bir rol oynadı. Fethi Algon'un liderliğinde gerçekleştirilen projeler, Türkiye'nin denizcilik ve gemi inşa yetkinliğini artırmış ve ulusal düzeyde dikkat çekmiştir.

İlçede tersanenin yanı sıra birçok istihdam alanları açılmaya başlamış, lokantalar, okullar kurulmuş, hastane ihtiyacı karşılanmış, pansiyonlar, oteller, demirci, marangoz, gibi birçok yeni işyeri açılmıştır. İlçede işsiz genç kalmamıştır. İlçede bir hareketlilik, canlılık ve kaynaşma başlamıştır. İnsanlar yarınlara ümitle bakmaya başlamışlardır. 

Oysa, 1946 yılından itibaren yokluklar içindeki Tatvan’da Fethi Algon önce tersaneyi kurmuş ve Van Gölü üzerinde yolcu taşımacılığı yapacak gemilerin, kosterlerin, römorkörlerin üretimini gerçekleştirmiştir. Bu gemilerden bazıları İstanbul’daki tersanelerde inşa edilmiş ve bloklar halinde Tatvan’a nakledilmiştir. Fethi Algon öncülüğünde Ahlat, Erciş, Van ve Gevaş’ta iskelelerin yapımları da yanında beş yıl sonrası olan 1950’de Van Gölü üzerinde yolcu taşımacılığı başlamıştır. Siirt Kurtalan’a gelenler karayolu ile Tatvan’a, oradan da göl çevresinde nereye gidecekse işletmeye başlamış basit feribotlarla karşı sahile gideceklerdir. 

Fethi Algon yolcuların feribot gün ve saatlerine kadar kalacakları bir otel imkanı yaratmaya karar vermiş ve Denizcilik Bankası’na "Buraya otel lazım” diye ihtiyacı aktarmıştır. İlk adı “Denizcilik Bankası İşletme Oteli” olan günümüzdeki "Tatvan İşletme Oteli" onun eseridir. 

Doğu Anadolu’nun Dört Yıldızlı İlk oteli Tatvan’da Hizmete Giriyor
Denizcilik Bankası Fethi Algon’un bu yazısına süratle cevap verir ve Tatvan’da otel inşaatı gerçekleştirilir. Fakat bu sefer otelin personelinin de eğitilmesi lazımdır. İstanbul’dan Yalova’dan personelin eğitimi için şefler, otel müdürleri geçici görevlerle Tatvan’a gelirler. 


Yıllar sonrasında terk edilen Denizcilik Bankası Oteli harabe hale gelmiş, son yıllarda yeniden inşa edilmiş ve halen Tatvan Belediyesi İşletme Oteli adıyla turizme hizmet vermektedir.

Fethi Algon ve ailesi 1959 senesine kadar Tatvan'da kalır. Sonra geldiği yer olan İstanbul'a döner. Bozulan Türkçeleri nedeniyle çocukların lakabı artık "Kıro"dur. İstanbul'da küçük oğlu Atila, yıllar sonra Denizcilik Bankası'nda müfettiş olmuş ve 1970'lerde Tatvan'da bir göreve gönüllü olarak katılmıştır. Yine Kurtalan Ekspresi ile Tatvan’a varır ve 3-4 günlüğüne Tatvan'da babası zamanında açılan Denizcilik Bankası oteline yerleşir. Resepsiyonda dev gibi ama beli bükülmüş bir adam vardır. Üstü başı perişandır. Atila güçlükle tanır adamı. Bu kişi babasının işe aldığı Mecido'dur. Sarılırlar, ağlaşırlar, dertleşirler.

Zamanla yöneticiler "Mecido eşkıyadır, adam vurmuştur, katildir" diye kovmuşlardır onu tersaneden. Oğlunun açtığı bakkal dükkânı geliri ile kıt kanaat geçinmektedir Tatvan'da.

Günümüzde Tatvan İşletme Oteli şöyle tanıtım yapmaktadır; “Yaşamınızın en özel anlarını sizlere üstün misafir anlayışı yaşamak için Tatvan İşletme Oteli, sizi unutulmaz bir deneyime davet ediyor. Tatvan İşletme Oteli, rahatlığı ve tarihi değerleri bir araya getirerek, size benzersiz anılar sunmaya hazır. Burada her ayrıntı, her hizmet, size işletme otelinin sunduğu özel bir dokunuşla sunulur. Odalarımız, zarif tasarımı ve rahatlığı ile sizi hemen etkisi altına alırken, restoranımız, en lezzetli yemekleri sunarak damak zevkinize hitap edecektir. İşletme oteli anlayışımız, misafirlerimize sadece bir konaklama deneyimi sunmakla kalmaz, aynı zamanda unutulmaz anılar biriktirmelerine yardımcı olur.”

Belki bu otelin girişinde nice yıllar berisinde kalmış, ama daima hatırlanması gereken Fethi Algon’un en azından bir tablosu göze çarpmakta ve altında da bu otelin ilk öyküsü anlatılmaktadır. 

Fethi Algon’un çalışmaları sadece feribot inşası ile sınırlı kalmamış ve aynı zamanda Türkiye genelinde gemi inşa ve denizcilik sektöründe önemli projelere imza atmıştır. Özellikle Tatvan’daki görev süresi boyunca, mühendislik kariyerinde önemli bir dönüm noktasıdır ve Türkiye’nin doğudaki pazarlarda faaliyet gösterdiği katkılarla anılmaktadır.

Vatansever, fedakâr, çalışkan ve idealist bir mühendisin sadece kendi mesleğiyle ilgili değil, eğitim, şehirleşme, alt yapı, üretim ve istihdamın artırılması, ilçenin turizm merkezi haline getirilmesi, eğitim ve kültür seviyesinin geliştirilmesi, su sporlarının tanıtılması, yaygınlaştırılması, insanların kaynaşması gibi birçok alanda harika işler başarması takdire şayandır. 

Günümüzde Tatvan İşletme Oteli 
Bitlis’in Tatvan ilçesinde birçok devlet büyüğünün misafir edildiği tarihi işletme oteli, 71 yıl aradan sonra yeniden hizmete açılmak üzere restore edilerek “Tatvan İşletme Oteli” adıyla yeniden açılmıştır. Bu tarihi otel Tatvan’ın bir simgesiydi. 


Van Gölü’nde “Orhan Atlıman” feribotu 1971'de, “Rafet Ünalan” feribotu 1973'te, “Tatvan” feribotu 1975'de, “Van” feribotu ise 1976'da hizmete girmiştir. 

Yıllar Yılları Kovalıyor
Her fâni gibi gemilerin de ömürleri bir gün sona ermektedir. Nitekim 1969 yılında tamamlanan ve uzun yıllar göl üzerinde önemli bir hizmet veren 14,52 metre genişliğinde ve 78,77 metre uzunluğundaki Orhan Atlıman isimli feribot, 2023 haziran ayında Tatvan Belediyesi tarafından ihaleye çıkarılmış ve ERG Gemi Söküm firması tarafından satın alınmıştı. 


Van Gölü’nde iskele ve mendirek inşaatında saygıyla anılan isimlerden biri İnşaat Y. Müh. Orhan Atlıman olmuş (Sağda oturan kişi) ve ismi bir feribota verilmiştir.


Van’dan kesilerek İstanbul’a nakledilen ve Balat’ta yeniden inşa edilen Tatvan kosteri.


Rafet Ünalan feribotu; Yağlıboya tablo. Erdem Cever koleksiyonu.

Çeksan Tersanesi Başkanı Başaran Bayrak’ın Yazdıkları
Fethi Algon’un Tatvan’daki mücadele yıllarını anlatan makalemi Deniz Ticaret Odası Meclis Başkanı ve Çeksan Gemi İnşa Tersanesi Başkanı olan Başaran Bayrak Bey’e de göndermiştim. Sağ olsun, bir anısını içeren çok değerli bir cevap gönderdi. 

Diyordu ki; “Aile büyüklerimizden amcam Ferşat Bayrak 1970 yılında “Bitlis” gemisini ihale yolu ile TCDD’den satın alıyor. Gemiyi iki parçaya bölüp ve içindeki donanımlarını da ayrı bir araca koyarak karayolu ile İstanbul’a getirip Salacak’tan iki parça olarak denize indiriyorlar. Parçalar o zaman Balat’taki bizim tersanemizde karaya çekilerek tekrar birleştiriliyor ve eni boyu uzatılarak 400 dwt’lik bir koster haline getirilerek “Tatvan” ismi ile 1971 yılında tekrar denizlere açılıyor. 

Aile büyüğümüz Ferşat Bayrak finansal nedenlerden dolayı o zamanın güçlü çimento tacirlerinden Nevzat Özer’e gemide hisse verdi, fotoğrafta geminin baş bodoslamasında çerçeve içinde görülen “ÖB” harflerinden “Ö harfi ÖZER soyadını, B harfi de BAYRAK soyadını temsil etmektedir. Bu gemi birkaç yıl hizmet verdikten sonra Şaban Hantal satın almış ve birkaç yıl bu işletmede kum gemisi olarak hizmet veren Tatvan, 1974 yılında Karadeniz’de bir fırtınaya yakalanarak batmıştır.”

Van Gölü’nde çalışan Sultan Alparslan ve İdris-i Bitlisi Feribotları
Tatvan Feribot İşletme Müdürlüğü iskelesinden 2018 yılından beri Sultan Alparslan ve İdris-i Bitlisi Feribotları çalışmaktadır.


Tatvan Feribot İşletme Müdürlüğü iskelesinden çalışan Sultan Alparslan ve İdris-i Bitlisi Feribotları ile Van`a götürülen yük dolu vagonlar, İran üzerinden Orta Asya ülkelerine gönderilmekte ve yine Tatvan’a feribotlar ile vagonlar gibi yolcular gelmektedir.

Tatvan’daki Denizcilik Heykeli Öyküsü

Kadir Akın şöyle yazmış; “Denizcilik Bankası Tatvan’daki Van Gölü Denizcilik İşletmesi olarak 1950 yılında bahçesine çok anlamlı bir “Denizci” heykeli yerleştirmiştir. Bu heykeli yapan sanatçı Cevdet Sevil’dir. Bu heykel Van Gölü İşletmesi’nin parkının ortasına bir havuzun içine yerleştirilmiştir.

Bu heykel 1950’lerden 1989’lara kadar Denizcilik Bankası Van gölü İşletmesi parkında her sabah güneşin doğuşuna tanıklık ederdi. İlk yıllarda çevresi kalın ve dikenli tellerle çevrili sanki ayrıcalıklı insanların yaşadığı bir bölge olan İşletme, özellikle 1974’lerden sonra duvarların ve tel örgülerin yıkılması ile yerli halk ile bütünleşmeye başlamıştı. Bu park başta gençler olmak üzere Tatvan halkının en çok gezdiği, sohbet ettiği, kitabını alıp parka giderek okuduğu, tartıştığı, spor yaptığı, lokmasını paylaştığı, yardımlaşma ve dayanışmanın yaşandığı, eğlendiği, kumsallarında ve iskelelerinde denize girdiği, yazlık ve kışlık sinemaları ile siyah beyaz filmleri izlediği bir soluklanma yeri olmuştur.  

Özelleştirme furyasında Tatvan’a hayat veren Van Gölü İşletme Atölyesi, Et Balık Kurumu, Yem Sanayi, Bitlis’te dünyanın en kaliteli tütününü işleyen ve üreten Bitlis Tekel Fabrikası hepsi birbiri ardından tasfiye edildi. 

Özellikle Van Gölü İşletme Atölyesi önce Devlet Demiryolları İşletmesi’ne devredildi. Ardından mülkiyeti de belediyeye devredildi. Sonra imar planı değiştirilerek içinden yollar geçirilerek 40-50 yıllık ağaçlar kesildi. İskeleleri parçalandı, kumsallıkları yok edildi. Van gölüne bakan ve her sabah güneşin doğuşunu seyreden heykelin önce selam veren kolu kırıldı. Sonra da sökülüp kaldırıldı. Hatta bir daha aynı yere dikilmesin diye boş heykel yerinin önüne bina dikildi. 

Bir zamanlar bölgenin en lüks oteli olan Van Gölü Denizcilik İşletmeleri Oteli, muhafazakâr belediyece bar işleticilerine verildi, sonra da yandı. Sanki geçmişe ait ne varsa; ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel yapıları ve değer anlayışları, silinmek, unutturulmak isteniyordu. Günümüzde artık 45-60 yaşlarda olan ama çocukluğu ve gençlik yılları Tatvan’da geçenlerin mutlaka İşletme Oteli, İşletme Parkı ve Denizci Heykeli ile ilgili unutulmaz anıları olduğu kesindir.

Denizci Heykeli Bir Özleyiş 
Denizci Heykeli’nin parçalanmış olması hep üzüntü nedeni olmuş ve Tatvanlıların her sohbetlerinde mutlaka konuşulmuş, yeniden yapılması ve Tatvan’a yeniden dikilmesi tartışılmış ama bir türlü gerçekleşmemişti. Heykelin yeniden dikilmesi ile ilgili en son “Tatvanlı Gemi Yapılılar ve Dostları Derneği’nin, 2011 yılı başındaki 9. toplantısında gündeme gelmiş ve tartışılmıştı. Bu tartışmalardan sonra 10 Ekim 2011 tarihinde internet üzerinden, “Heykelimizi İstiyoruz” kampanyası başlatılmış ve hızla Türkiye’nin değişik yerlerindeki Tatvanlılar ile ilişkiye girilmiş, düşünceleri alınmaya başlanmıştı. 

Yaşları 45’lerin üzerindeki birçok arkadaşın bir araya gelmesini sağlamış, tartışmalar sonucunda; heykel yerinin eski işletme parkının olmasına, heykeltıraş Şiyarbar Epözdemir tarafından yapılmasına ve heykel yapımı için gerekli bütçenin küçük katılımlar ile Tatvanlılardan toplanmasına karar verildi. 

Bu etkinlik daha sonra yine internet üzerinden, “Hey Tatvan” grubu içinde devam edilmiş, başta Tatvan olmak üzere İstanbul, Antalya, İzmir ve Ankara’dan gönüllü katılımlar başlamıştı. Bir yandan paralar toplanırken diğer yandan heykelin yeri ile ilgili Tatvan Belediyesi ile görüşmeler yürütülmüş, o yıllardaki Belediye Başkanı Abdullah Ok, her türlü talebine olumlu yaklaşmış ve havuzun yapımı için gerekli malzeme katkısını yapmıştı. 

Yeniden Yapılan Denizci Heykeli
Heykelin yapan heykeltıraş Şiyar Epözdemir de Tatvanlı bir vatandaş olarak heykelin yapımında emeği geçtiği için mutlu olduğunu ifade ederek, iki metre 30 santim uzunluğundaki heykelin, 85 metrekare alana ve 70 santimetre derinliğe sahip havuza dikildiğini belirtmiş ve Heykelimizi 13 yıl aradan sonra yeniden dikmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Heykelin tüm Tatvanlılara hayırlı olmasını diliyorum.” demiştir. 
Kaynaklar: Etki Haber; “Tatvanlılar, Denizci Heykeline 13 Yıl Aradan Sonra Yeniden Kavuştu”,1 Temmuz 2012; Beyaz Gazete, Tatvan’ın Sesi ve diğer yayın portalları.

Günümüzde Doğu Anadolu’nun parlayan turizm ve kültür beldesi Tatvan’dan bazı görünümler