Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Barbaros Denizcilik Kulübü tarafından düzenlenen "4. Ulusal Barbaros Denizcilik Kongresi'nde," Türkiye'nin denizcilik sektöründe önemli konular ele alındı. Kongrenin ilk gününde, sürdürülebilir liman uygulamaları ve küresel deniz ticaretinde brokerlerin stratejik rollerine dair görüşler paylaşıldı.
Kongrenin ilk oturumu “Eko Verimli Liman Uygulamaları ve Sürdürülebilirlik” başlığı altında gerçekleşti. Oturuma Kocaeli Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Umur Bucak moderatörlük yaptı.
Kroman Çelik Liman Müdürü Yücel Odabaşı, limanların emisyon kaynağı olarak değerlendirildiğinde en alt sıralarda yer aldığını belirtti ve “Liman bir emisyon kaynağına sahip değildir ancak yanaşan gemiler veya üzerinde çalışan vinçler fosil yakıtlarla çalıştırıldığı taktirde bir emisyon kaynağı olarak değerlendirilebilir.” dedi. Son on yıl içinde Türk limanlarının çevresel ve ekonomik gerekçelerle araç gereç ve vinçlerini elektrikli bir donanıma sahip hale getirerek yenilediğini ifade etti. Bu sayede, limanlarda daha uygun makinelerle çalışma imkanı yaratıldığını ve bunun limanların çevre ile tanışmasının ilk adımları olarak nitelendirilebileceğini söyledi. Ayrıca gemilerin yeşil dönüşümü desteklemesi gerektiğine ve bu dönüşümde bürokrasinin ve yasal gerekliliğin sağlanmasının önemine dikkat çekti.
Odabaşı, Çin’in ortaya koyduğu boşluğu Türk endüstrisinin esnek yapısı sayesinde doldurduğunu ve bu esnek yapıya hızlı bir şekilde adapte olan limanların önemli bir rol oynadığını ifade etti. Öğrencilere yönelik tavsiyelerde de bulunarak, “Mesleğinizle ilgili olarak dolu ve donanımlı olmanız gerekiyor. İş hayatındaki başarının en önemli sırrının disiplinli çalışmaktan geçtiğine inanıyorum.” dedi.
Limaş Liman İşletmeleri Stratejik Planlama ve Tesis Müdürü Kürşat Bal ise pandemi süreci ile başlayan, Rusya-Ukrayna savaşı ve İsrail-Filistin savaşı ile sürdürülebilir hale gelen tedarik zinciri problemlerine değindi. Tedarik zincirinin pandemi döneminden beri bozulmuş durumda olduğunu fakat limancılık adına bunun bir fırsata dönüştüğünü gözlemlediğini belirtti. Bal, “Tedarik zincirleri bozulduğu zaman alıcılar malsız kalma endişesi ile malı bir an önce almak, depolamak ve elleçlemek eğilimi gösteriyor.” dedi. Pandemi döneminde hava yollarının durduğunu, demir yollarının durduğunu ve kara yollarının neredeyse durma noktasına geldiğini, buna karşın yalnızca deniz yollarının verimli ve hızlı bir şekilde çalıştığını vurguladı. Konteyner krizinin yaşandığı bu dönemde, firmaların konteyner bulamadığı için mallarını taşıyamadıklarını fakat bu krizin Türkiye limanları için geçerli olmadığını belirtti.
Denizcilik sektörünün yaşadığı krizlerin Türk denizciliği ve limanları açısından bir fırsat olarak değerlendirildiğini belirten Bal, özellikle Rusya-Ukrayna savaşında Türkiye’nin arabuluculuğunun önemli olduğunu vurguladı. “Dünya ticaretinin %87’si Türkiye’den denizyoluyla yapılmakta.” diyerek, Türkiye’de bir Denizcilik Bakanlığı kurulması gerekliliğinin altını çizdi. Deniz ticaretinin bu kadar yoğun olduğu bir ülkede, denizciliğin yalnızca bir bakanlık altında genel müdürlük seviyesinde düzenleyici bir kurum olarak yer almasının üzücü olduğunu ifade etti.
Öğrencilere önerilerde de bulunan Bal, “Önce denizcilik sektörünün gerekliliklerini iyi anlamalısınız, kendinize bir risk değerlendirmesi yapmalısınız. Risklerinizi yönetir ve bertaraf ederseniz başarı kendiliğinden gelecektir.” dedi. Sektörün dinamiklerini ve talep edilen rolün özelliklerini iyi bilmenin önemini vurgulayan Bal, yabancı dilin artık her sektörde olmazsa olmaz olduğunu, denizcilerin ortalamanın üzerinde kazandığını fakat çok çalıştıklarını, mesai kavramının denizcilik sektöründe olmadığını belirtti. “Sahayı kesinlikle bilmeniz lazım.” diyerek sözlerini noktaladı. Ardından konuşmacılara teşekkür plaketleri takdim edildi.
Kongrenin ikinci oturumunda “Küresel Deniz Ticaretinde Brokerlerin Stratejik Rolü” başlığı altında önemli tartışmalar yapıldı. Bu oturuma Kocaeli Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Araştırma Görevlisi ve Kulüp Danışmanı Yağmur Ayşe Selçuk moderatörlük etti.
NAVİS Yönetim Danışmanlık Denizcilik Sektörü Direktörü ve S&P Brokeri Engin Koçak, gemi alım satım brokerliğinin stratejik önemini vurgulayarak, “Gemi alım satım brokerliği çok stratejiye yakın bir şey, hatta fazlasıyla önde gidiyor.” dedi. Koçak, armatörlerin yatırımlarını planlarken brokerlerin fikirlerinden yararlandığını, brokerlerin piyasa raporları yazarak spekülasyon yaptığını ve deniz ticaretinde stratejiye katkı sağladığını ifade etti. “Brokerlik ve strateji birbirinden ayrılmaz” diyen Koçak, yüklerin büyük bir çoğunluğunun denizyolu ile taşındığını, sayısız armatör ve brokerin bulunduğunu ve brokerlerin doğru insanları bir araya getirerek para kazandığını söyledi.
Larona Brokers ve Yıldıran Denizcilik Kurucusu ve İMEAK DTO 25. Grup Komite Başkanı Faruk Emre Yıldıran, kriz ortamlarında brokerlerin komisyon gelirleri dışında kayıp yaşamadığını belirterek, “Düşen piyasada da, yükselen piyasada da para kazanır. Broker komisyonunu alır, yalnızca komisyon gelirlerinizde azalma olur.” dedi. Armatörlerin ise sabit giderleri olduğunu ve buna göre önlem alması gerektiğini belirten Yıldıran, 2007 yılında birçok Türk armatörünün piyasada yaşanan dalgalanmalara hazırlıksız yakalanarak iflas ettiğini hatırlattı. Brokerliğin sabit bir maaşı olmadığını, çalıştıkları kadar kazandıklarını ifade etti.
DİTAŞ Deniz İşletmeciliği ve Tanker Kiralama Anlaşma Müdürü Banu Tutu ise brokerlerin operasyon bilgisine hakim olmasının avantaj sağladığını belirtti. “Bir brokerin operasyon kısmına da vakıf olması çok büyük bir avantaj sağlar.” diyen Tutu, anlaşmaları yaparken küresel ve politik olayları değerlendirdiklerini ve edindikleri operasyonel tecrübeleri kullanarak anlaşmalarda daha verimli olduklarını ifade etti. Tutu, “Yaptığınız işte bir şeyi neden istediğinizi karşı tarafa ısrarla anlatırsanız, oluşacak riskleri ve durumları ayrıntılarsanız daha sağlıklı bir oluşum devam etmiş olacaktır.” şeklinde konuştu.