Denizcilik endüstrisinde sıfır karbonlu bunker yakıtları olarak “yeşil yakıtlar” amonyak ve hidrojen öne çıkmaktadır. Sıvılaştırılmış doğal gazın (LNG) denizcilik sektörünün karbondan arındırılmasında sınırlı bir rol alacaktır. Ülkeler; LNG'yi yakıt ikmali olarak destekleyen yeni kamu politikasından kaçınmalı, mevcut politika desteğini yeniden gözden geçirmelidir.
Hem gelişmiş hem de gelişmekte olan birçok ülke, önümüzdeki yıllarda bu sıfır karbonlu yakıt üretiminde öngörülen büyüme dikkate alındığında, sıfır karbonlu bunker yakıtı üreticisi haline gelebilir.
Dünya deniz taşımacılığı hem ticareti kolaylaştırmada hem de uluslararası ölçekte ekonomik kalkınmayı teşvik etmede çok önemli bir rol oynamaktadır.
Denizcilik sektörü, küresel sera gazı (GHG) emisyonlarının yaklaşık yüzde üçünü üreterek ve her yıl dünyanın en önemli hava kirleticilerinden tahminen %15'ini salarak küresel iklim değişikliğine ve yerel hava kirliliğine neden olmaktadır. Son yıllarda, deniz taşımacılığı, bu olumsuz çevresel etkileri ele almak için artan bir baskı altına girmiştir.
2018 yılında, Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO), gemi taşımacılığının sera gazı emisyonlarının 2008 seviyelerinin en az %50 altına düşürülmesini şart koymuştur.
2050 ve bu yüzyıl içinde mümkün olan en kısa sürede tamamen aşamalı olarak kaldırılacaktır. Bu, neredeyse tamamen fosil yakıtlara, özellikle de “asfalt”a benzeyen ve büyük miktarlarda karbon ve kükürt içeren oldukça viskoz bir yakıt olan ağır yakıtlara bağımlı olan bir sektör için büyük bir sorun teşkil etmektedir.
Deniz taşımacılığının karbondan arındırılması; gelişmekte olan ekonomilerde dahil olmak üzere ülkeler için benzersiz bir iş ve kalkınma fırsatı sunmaktadır.
Yenilenebilir enerji kaynaklarına sahip gelişmekte olan ülkeler; kendi yerel enerji ve endüstriyel altyapılarını modernize ederken, tahmini 1 trilyon $'dan fazla olan gelecekteki yakıt pazarında önemli rol oynayabilir.
Deniz taşımacılığının karbondan arındırılması için sıfır karbonlu bunker yakıtları, sıfır veya en fazla çok düşük sera gazı emisyonu yayan gemi yakıtlarıdır. Bu yakıtların dünya deniz filosunda kullanılması ve IMO'nun 2050 iklim hedefine ulaşmak için 2030'dan itibaren hızla kullanımı artacaktır. Bununla birlikte, ortaya çıkan yeni bunker yakıtlarından hangisinin mevcut fosil yakıtların yerini alacağı hala belirsizliğini koruyor.
Sıfır Karbonlu Bunker Yakıtları; yenilenebilir elektrikten üretildiğinde "yeşil yakıtlar" olan amonyak ve hidrojenin şu anda denizcilik için en umut verici yakıtlar olduğunu ortaya koymaktadır. Bu yakıtlar, sera gazı emisyonları, daha geniş çevresel faktörler, ölçeklenebilirlik, ekonomi ve teknik ve güvenlik etkileri ile ilgili olumlu özellikleri ile en avantajlı durumdadır.
Ayrıca, amonyak ve hidrojen, karbon yakalama ve depolaması (CCS teknolojisi) ile birleştirilmiş doğal gazdan da üretilebildikleri için ek olarak’da esneklik sunar ve genellikle "mavi yakıtlar" olarak anılırlar. Bu alternatifli üretim metodları ile yalnızca "yeşil" amonyak ve "yeşil" hidrojen üretmek için başlangıçta yeterli yenilenebilir elektriğin bulunmayabileceği endişelerinin ortadan kaldırmaya yardımcı olabilir.
Biyoyakıtlar ve sentetik karbon bazlı bunker yakıtları da sıfır karbonlu bunker yakıtları olarak kullanım için yüksek teknik potansiyel gösterirken, büyük ölçekli arzın sağlanması, sürdürülebilir biyokütlenin sınırlı bulunabilirliği ve talepler ve düşük maliyetli rekabet nedeniyle, muhtemelen kısıtlanacaktır.
Deniz taşımacılığının enerji geçişinde LNG'nin rolü petrol’den türetilen bunker yakıtlarına göre doğal hava kalitesi faydalarına rağmen, LNG'nin bir rol oynamasının pek olası olmadığı sonucuna varıyor.
Önceden de kullanılan LNG'nin mevcut gemiler ya da belirli gemi türleri gibi uygulamalarda kullanılabilir. LNG'nin ya mevcut LNG altyapısının ve gemilerin 2030'dan sonra uyumlu sıfır karbonlu bunker yakıtlarıyla kullanılmaya devam edebileceği bir geçiş rolü ya da LNG'nin kullanıldığı geçici bir rol oynayabilir. Deniz taşımacılığında 2030'dan itibaren sıfır karbon alternatifi hızla yerini alacaktır.
Her iki seçeneğin de geçerli olması muhtemel değildir.
Geçiş rolü için, sıvılaştırılmış biyometan ve sıvılaştırılmış sentetik metan, mevcut LNG altyapısını yeniden kullanabilecek tek sıfır karbonlu bunker yakıtlarıdır, ancak her ikisinin de uzun vadede yakıt pazarında önemli bir paya sahip olması beklenmemektedir.
Ayrıca, sadece sera gazı azaltım faydaları belirsiz olmakla kalmadığı gibi, Aynı zamanda, ülkeler ve işletmeler; gereksiz sermaye harcamaları, atıl varlıklar ve teknoloji kilitlenmesi dahil olmak üzere IMO'nun iklim hedeflerini karşılamak için LNG altyapısına yatırım yapmaktadır.
Bunker yakıtı olarak ve deniz taşımacılığının karbondan arındırılmasında yakıt hammaddesi olarak doğalgaz için önerilen rollerin tersine, bir geminin bunker yakıtı olarak yakılmak yerine, sıvılaştırılmamış durumdaki doğal gaz, "mavi" hidrojen veya amonyak üretmek için bir yakıt besleme stoğu olarak CCS teknolojisi ile birleştirilebilir. Bu şekilde, doğalgaz uzun vadede sıfır karbonlu hidrojen ve amonyak üretimini başlatabilir ve dekarbonizasyona geçişte daha önemli bir rol oynayabilir.
Sıfır karbonlu deniz taşımacılığında gelişmekte olan ülkeler için, deniz taşımacılığının karbondan arındırılmasından elde edilen tahmini 1+ trilyon dolarlık fırsat, yenilenebilir enerji üretimi ve yakıt sentezi gibi endüstriyel altyapıya yönelik yatırımların kabaca %85'ini oluşturmaktadır.
Hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeler, bu yatırım potansiyelini yakalama ve daha önce büyük yerli petrol rezervlerine sahip birkaç ülkenin egemen olduğu bir pazara girme fırsatına sahiptir.
Dünya bunker yakıt pazarının sıfır karbonlu nakliye yoluyla potansiyel olarak yeniden düzenlenmesi;
Birçok ülkenin 2050 yılına kadar deniz taşımacılığının amonyak bunker yakıtı talebinin önemli bir bölümünü üretmek için iyi bir konumda olduğunu vurgulamaktadır.
Brezilya, Hindistan, Malezya ve Mauritius ve belirtilen ülkeler, yalnızca denizcilik endüstrisini modernize etmek ve karbondan arındırmak için değil, aynı zamanda daha geniş yerel enerji ve endüstriyel sistemlerini de modernize etmek ve karbondan arındırmak için CCS potansiyeline sahip yenilenebilir enerji veya doğal gaz tedariklerinden yararlanabilir.
Denizcilik sektörünün enerji geçişini hızlandırmak ve gelişmekte olan ülkelerde daha geniş ekonomik, enerji ve endüstriyel kalkınma fırsatlarını yakalamak için stratejik politika müdahalelerinin gerekli olduğunu ortaya koymaktadır.
Örneğin, karbon emisyon borsasının kurulması, sıfır karbonlu bunker yakıtlarının geliştirilmesi ve kullanılması için eşit şartlar yaratacaktır. Bu tür piyasaya dayalı bir önlemle elde edilen gelir, gelişmekte olan ülkelerin enerji geçişlerinde desteklenmesine yardımcı olabilir ve bu yakıtların önemli araştırma, geliştirme ve dağıtımını hızlandırabilir.
Deniz ticaret iş hacmi, artırılmış enerji verimliliği ve maksimum yakıt esnekliği gibi "pişmanlık duyulmayan" seçeneklere de odaklanmalıdır.
Sonuç olarak;
Hem IMO'da hem de ulusal/bölgesel düzeyde endüstri paydaşları ve politika yapıcılar arasındaki işbirliği, sıfır karbonlu bunker yakıtların mevcudiyeti, fiyatlandırması ve zamanlaması konusunda daha fazla kesinlik kazanacaktır ve 2030'dan itibaren karbondan arındırılmış yakıtların hızlı alımları daha da artacaktır.