Orhan MUŞUL - BERK Gümrük ve Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı
Yaklaşık 20 yıldır denizcilik sektöründe hizmet veren Orhan Muşul, Berk Gümrük ve Lojistik firmasının kuruluş serencamını anlatırken, sektöre, gümrük müşavirliğine ve mevzuata dair çok önemli tespitler de yapıyor.
Firmanızın kuruluşundan bahseder misiniz?
1998 yılında bir yakınımın vasıtasıyla, rahmetli Musa Gündoğdu amcanın Gemyat Tersanesi’nde ithalat- ihracat müdürü olarak görev aldım. Bu görev aldığım süre içerisinde o zamanlar çok yoğun olmamakla beraber gemilerde neler yapıldığını, bir geminin nasıl üretildiğini, nasıl imal edildiğini, ne kadar büyük bir emek verildiğini gördüm. Ziyadesiyle de hoşuma gitti. Bir insanın oturup ekip halinde bir ürünü sil baştan yeniden yapması çok keyifli bir olay. Ben de tabi o zamanlarda bu işin dış ticaret biriminde bulunduğum için, aynı zamanda tersanenin de ithalat-ihracat müdürlüğünü yaptığım için, lojistik, gümrük müşavirliği, depolaması, Yatırım Teşvik Mevzuatı, KDV Muafiyeti, 2581 Muafiyeti, Dahilde İşleme Rejimi vs. hepsiyle muhatap idim. Zaten 1989 yılından itibaren okul yıllarımdan beri gümrüklerle haşır neşir bir şekilde çalışmaktaydım. İlk olarak Haydarpaşa Limanında başlamamla beraber 1997 yılında rahmetli patronum Baysal Atasoy’un yanından ayrılarak tersanelere gelmiş oldum. Yaklaşık iki buçuk yıl boyunca tersanede kaldım. Bu süre içerisinde Gemyat Tersanesi’nde ORA Tuna ve ORA Hope isminde Danimarka’ya, iki adet üçer bin tonluk çok amaçlı çok maksatlı tanker inşa ettik. Bu inşa aşamasında az evvel belirtiğim üzere, bütün bu yapılan işlemlerde malzemelerin tamamı yurtdışından geldiği için ben de bunların gerek ithalatında gerekse lojistiğinde bizzat rol aldım ve bu süreç çok hoşuma gitti. Yani düşünsenize klasik bir işlem değil... Mesela bir ayakkabı ithalatı veya bir tül perde ithalatı değil. Getirmiş olduğunuz malzemenin tamamı puzzle şeklinde birleşiyor ve ortaya devasa bir ürün çıkıyor. Bu ürün daha sonra dünya sularına açılıyor. Ülkemize hem katma değer hem döviz hem de işçilik anlamında değer katıyor. Aynı zamanda Türkiye’deki denizcilik sektörünün de reklamını yapıyor. Bu manada 1998 yılında sektörün içine girdim ve şu gün itibarı ile 17 yıldır BERK Gümrük Müşavirliği ve BERK Lojistik’in Yönetim Kurulu Başkanlığını yapmaktayım.
Peki hangi alanlarda ne tür hizmetler veriyorsunuz?
Yaklaşık 20 yıldır denizcilik sektörünün içinde olduğumuz için bu sektörü ziyadesiyle benimsedik ve denizcilik sektörü içerisindeki gerek yeni inşa gerek tamir bakıma gelmiş olan gemiler gerek yat sanayi ve gerekse bunların tamir bakımı olsun, şirketlerimiz bütünleşik bir hizmet verebilmektedir. Yüzde doksan denizcilik sektörüne çalışmaktayız. Denizcilik sektörüne hizmet verirken ithalat-ihracat-transit-dahilde işleme ve diğer rejimlerin tamamını kullanmaktayız.
Bunca işi aynı anda yapabilmek için iyi bir insan kaynakları politikanız olması lazım gelir. Bu alandaki çalışmalarınız kriterleriniz nelerdir? Mesela nasıl gümrük müşaviri olunur?
Gümrük müşavirliği çok zor bir alan. Son zamanlarda yapılan düzenlemelerle zaten herkes gümrük müşaviri olamıyor. Gümrük müşaviri olabilmek için ilk şart üniversite mezunu olunması. Daha sonra gümrük müşavirliği firmasında çalışıp asgari staj sürelerinin tamamlanması gerekiyor. Asgari staj sürelerini yerine getirdikten sonra öncelikle yardımcı karne, akabinde geçen süre içerisinde de A karne denilen belgeyi almanız gerekiyor. Buradan bakıldığında hemen hemen bir beyin cerrahının eğitimine eşit bir eğitim olarak gözüküyor.
Uygulama esaslarına gelince de gümrük müşavirliği çok zevkli bir iş. Aynı firmanın bin tane işini yapabilirsiniz. Bu manada sizden iyisi yoktur ancak bir işte eksik yaptığınızda firmanıza zarar verme durumuna geliyorsunuz. Ya rejim bazında bir zarar verme durumu olabilir, ya da maddi bir külfet oluşabilir.
İthalat ihracat rejimini kastediyorsunuz sanırım...
Evet, ithalat-ihracat dediğinizde iş bitmiyor. Her ithalatın her ihracatın kendi içinde ayrı bir mevzuatı var. Bu ürün gamıyla belirleniyor. Her ürünün ayrı bir mevzuatı vardır, bunu çok iyi bilmeniz gerekiyor. Biz 1998 yılından beri denizcilik sektörünün içine olduğumuz için, artık bütün malzemelerin tamamına hâkim bir firmayız.
İnsan kaynakları politikasına gelince; istediğiniz kadar yetişmiş olsun, istediği kadar gümrük müşavirliğini bilen olsun veya operasyonel boyutlara hâkim bir insan olsun, denizcilik sektörüne geldiğinde bambaşka işlemlerle karşılaşıyor. Çünkü bizim sektörümüz devlet açısından da özel ana malzemeli sektörlerden bir tanesi. Bunun için de 2581 sayılı muafiyet başta olmak üzere, KDV Kanunu, Dahilde İşlemler Rejimi gibi birçok muafiyeti kullanmaktayız. Mesela yatırım teşvik muafiyeti kullanmaktayız. Bunları bilmek gerekiyor. Dolayısıyla şirketimize her kimi alırsak alalım, en az üç ay asgari staj görüyor. İşinin erbabı dahi olsa, en iyisi dahi olsa denizcilik sektörüne uzak olduktan sonra başarılı olması çok zor. Dolayısıyla en az üç ay bir eğitim süreci geçiriyor bizimle beraber.
Denizcilik sektörü için ithal ettiğiniz özel bir ürün var mı yoksa tüm taleplere cevap verecek şekilde mi çalışıyorsunuz?
Geminin düdüğünden tutun da sacına, sacından tutun da şaftına, pervanesine, makinasına, takozuna yani aklınıza ne gelirse… Bir geminin inşasında, bir yatın inşasında aklınıza ne gelirse tamamını ithal ediyoruz.
Adeta bir firmanın dış ticaret birimi gibi çalışıyorsunuz. Bu büyük bir sorumluluk olsa gerek, siz ne dersiniz?
Firmamız kuruluş yapısı itibari ile tersane alt tabanlı olduğu için ve geçmişten gelen ithalat-ihracat tecrübemiz bulunduğu için bu sorumluluğu kolaylıkla üstleniyoruz. İthalat-ihracat tecrübesi demek bir ürünü satın almaktan, ödemesinden tutun da onun dış ticaret işlemlerinin tamamlanıp firma deposuna teslimine kadarki süreci kapsar. Dolayısıyla böyle başladığımız ve böyle alıştığımız için, tersaneler de bu hizmeti beklediği için, şirket ve ekip olarak aynı hizmet kalitesini benimseyip o şekilde hareket etmekteyiz.
Gümrük müşaviri firması gibi değiliz. Biz gider firmanın bankasından yurtdışına yaptığı döviz transferini de alırız, ilgili firma malı satın aldıktan sonra yurtdışından taşımacılığını, yurtiçinde depolamasını ve iç nakliyesini sağlar, devletle ilgili alınması gereken ne kadar izin ve müsaade varsa tamamını alır, kapısına teslim ederiz. Hatta büyük projelerde bunları finanse bile edebiliriz.
Sertifikasyon konusunda da hizmetleriniz var sanırım…
Evet, bu alanda da hizmetlerimiz var. Sektöre yeni giren firmalar oluyor. Tabii bunların da kimisi küçük bir tekne yapıyor, kimisi yat yapıyor, kimisi gemi yapıyor. Bu manada sürekli sektörün içerisinde olduğumuz için doğru alanda doğru kişilere yönlendirmelerde bulunuyoruz. Bizzat her daim içinde olmasak bile yönlendirme ve takip konusunda destek sağlıyoruz.
Dış ticaret alanında teknoloji kullanımınız ne durumda?
Çağın gelişimi ile beraber artık her şey elektronik ortama geçti. Bizim zamanımızda bu işleri ilk başlarda karakalemle bu gerçekleştirirdik. Resmen her şeyi elimizle yazardık, ederdik. Ancak tabii çağın gereklilikleri var. Bunlar da tam olarak bilgisayar ve otomasyon üzerinden oluyor. BERK Grup olarak biz tamamen devlete entegre olan devletimizin uygun görmüş olduğu, onaylamış olduğu yazılım sistemlerini kullanıp 24 saat gümrükler ve devletimizin ilgili kurumları ile online olarak hareket ediyoruz.
Gümrükleme ve dış ticaret danışmanlığı dışında lojistik alanında da hizmetleriniz var. Bunu deniz taşımacılığı özelinde biraz açar mısınız?
Sektörün 2008 yılına hatta 2009 yılına kadar çok hareketli olduğu dönemlerde bir şey gördük. Yeni inşa aşamasında alınan birçok malzeme CIF (Cost, Insurance and Freight) teslim olarak alınıyor. Yani bunun meali, yurtdışından navlunu karşılanmak kaydıyla İstanbul’a gümrüklere teslim olarak getiriliyor. Tabii baktığımız zaman aslında alıcının yani üreticinin fiyat politikasında ciddi bir oynama olduğunu gördük. Şimdi siz navlun organizasyonunu karşı tarafa bıraktığınızda belli bir rakam çıkıyor, fakat navlun organizasyonunu buradan üstlendiğinizde başka bir rakam çıkıyor. Bir geminin inşasında nereden baksanız en az yüz kalem ithalat var. Bunun her birinin navlununu siz karşı taraftan yaptırdığınızı düşündüğünüzde ki özellikle şaft, pervane, ana makine, jeneratör gibi yüksek hacimli yüksek ağırlıklı olan eşyalarda ciddi rakamlar tutuyor. Biz o zamanlar 2006 yılı itibari ile bir araştırma işine girdik. Örnek olarak, müşterimizin getirmiş olduğu bir makineyi bir de biz deneyelim, bakalım bu makineyi biz getirsek nasıl bir rakam karşımıza çıkar dedik.
Örnek olarak söylüyorum, Güney Kore’den gelen bir makinenin, 50.000 $ navlunu tutarken CIF teslim alındığında ve getirildiğinde, yani aynı şeyi biz yaptığımızda 35.000-40.000 $ bantlarında olduğunu gördük. Yani bir üründe 5.000-10.000 $ fark ediyor. Bunun içinde küçüğü de var büyüğü de var. Ama total baktığınızda o zamanki hesaplarla bir geminin maliyetinde 50.000-100.000 $ arasında bir fark oluşuyordu. Buradan yola çıkarak lojistik işini de üstlenmeyi kendimize bir görev edindik. Fakat gel gelelim daha sonra sektörün yaşamış olduğu sıkıntılardan dolayı yüksek bir hacimde faaliyete geçiremesek dahi, şu an itibariyle halen faal olarak gerek yeni komple gerek parsiyel ürünlerde yoğun bir şekilde navlun ve lojistik organizasyonlarımızı gerçekleştirmekteyiz.
Peki mevzuat konusunda sıkıntılar var mı? Düzelmesi ya da değiştirilmesi / geliştirilmesi gereken noktalar nelerdir?
“Mevzuat konusunda sıkıntılarımız var mı?” derken aslında bir insanı bir bahçenin içine koyduğunuzu düşünün ve dünyasının da orası olduğunu farz etmesini sağlayın, buradan bakıldığında benim bahçem çok güzel diyecektir, çünkü başka bir bahçe görmemiştir. Ancak imal ve ihracat aşamasında olan bir ürünün buraya tesliminde özellikle bazı ürünlerde özel tüketim vergisi, anti damping vergisi birkaç ürün gamında da çeşitli, zorlaştırıcı demeyeyim ama engel teşkil eden unsurlar da var.
Sektörün mevzuat konusunda önünün açılması, daha çabuklaştırılması gerekiyor. Özellikle bizim fark ettiğimiz şey gümrüklerde sürekli personel değişikliği oluyor ve denizcilik sektörüne çok uzaklar. Bazen ifade etmekte zorlanıyoruz. Dediğim gibi hem bir sürü muafiyet olan bir sektör aynı zamanda çok kapsamlı bir alan bu. Bununla beraber yeni çıkan bir KDV muafiyet belgesi düzenlemesi var. Bu KDV muafiyet belgesi düzenlemesi bir gemide kullanılacak ürünleri ismen ve aynı zamanda gümrük tarife istatistik pozisyonu olarak yazılmasıyla artık gümrüklere sunuluyor ve buna devlet onay veriyor. Bahsetmiş olduğumuz gümrük tarife istatistik pozisyonu biraz yoruma açık bir konu. Özellikle karşınızda derdinizi anlatmak zorunda kaldığınız bir memur arkadaş varsa onun da bunu anlaması çok zor oluyor. Dolayısıyla üretimde en büyük girdinin zaman olduğunu, en büyük kârın zaman olduğunu düşünürsek, bu tür olaylarda zaman kaybımız olabiliyor. Bu manada da KDV muafiyet belgelerinde özellikle tekrardan bir revizyona gidilmesi, belki de eski haline gelmesi işlem kolaylığı açısından çok daha doğru olacaktır düşüncesindeyim.
Not: Bu röportaj Deniz Endüstri dergimizin Kasım-Aralık 2017 - 57. sayısında yayımlanmıştır.