Abdullah TUNÇ - Elkon-Teklif ve İş Geliştirme Direktörü
40 yılı geride bırakmış bir firma olarak dünyanın birçok ülkesinde bugüne kadar yüzlerce projeye imza atan Elkon, ülkemizin gemi inşa sanayii alanında global firmalarından biri. Tam bir mühendislik firması olan Elkon’un başarı öyküsünü Abdullah Tunç ile konuştuk.
Yarım asra yaklaşan bir firma geçmişiniz var. Elkon olarak her ne kadar Türkiye menşeli bir firma olsanız da uluslararası bir yapınız var galiba?
Elkon 42 yaşında bir mühendislik şirketi. Bu açıdan bakıldığında ülkemizde bu kadar eski bir mühendislik şirketinin bulunması başlı başına bir başarı öyküsü. Ama biz bu başarıyı sadece ülkemiz topraklarına endekslemedik. Elkon dünyanın birçok ülkesinde bugüne kadar 600’e yakın projeye imza atmış gemi inşa sanayine hizmet veren bir markadır. Bizim global yolcuğumuz uzun yıllar önce başlamıştı.
Dünyadaki elektrifikasyon akımını gördük ve bu akımı tetikleyen en önemli ülkelerden biri olan Norveç’te bir şirket kurduk. Norveç’in bir ucundan bir ucuna 24 saat kesintisiz servis hizmeti vermeyi başardık. Ayrıca dünyanın gelişmiş birçok tersanesinde katma değerli projeler yürüttük ve yürütmeye de devam ediyoruz.
Çalışma alanlarınızda 40 yıllık bir tecrübe sahibisiniz. Sanırım, tecrübeyle inovasyonu beraber yürütebilen şirketler sizin gibi başarıyı yakalıyor, değil mi?
Öncelikle biz mühendislik kabiliyetine inanan bir markayız. Çalışanlarımızın toplam mühendislik yıl sayısı binlerce yılı aşıyor. 2016 yılı geldiğinde ise şirketimizin tüm hisseleri bir yatırım firması ve ile birlikte çalışan mühendisler tarafından satın alındı. Kimi 10, kimi 25 yıldır şirkette çalışan bu mühendisler elkon’un en değerli sermayesini temsil ediyor. O dönemden itibaren felsefemiz, amaçlarımız, pazarlama ve iş yapma stratejilerimiz değişti. Şu anda şirkette 70’i mühendis 350 kişi çalışıyor. Yaklaşık yılda 120 bin adam/saatten fazla mühendislik hizmeti veriyoruz.
Bahsettiğiniz tecrübe ve inovasyon böyle bir iklimden besleniyor. Verimli projeler bu iklimden doğuyor ve hayat buluyor.
Çalıştığınız alan bakımından AR-GE yatırımının önemi kaçınılmaz. Siz bu konuda neler yaptınız?
Elkon elektrik cirosunun yaklaşık yüzde 5’ini Ar-Ge harcamalarına ayırıyor. Terzi usulü projeler için yıllara sair araştırma ve geliştirme çalışmaları yürütülür. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın 423’ncü Ar-Ge belgesini alan şirketiyiz. Şu anda bin 300’e yakın Ar-Ge şirketi olduğunu düşünürsek gemi inşa sanayinde bir firmanın öngörüsünü daha yakından görebilirsiniz. Bundan kısa süre önce sadece savunma sanayi projelerine yönelik projeler geliştirmek için İstanbul Teknopark’ta bağımsız bir Ar-Ge merkezi daha kurduk. Aktif olarak takip ettiğimiz TÜBİTAK projelerimiz var. İş ortaklarımızla beraber Türkiye’nin otonom gemi politikasını hazırlıyoruz. Şu an dünyada geliştirilen teknolojileri en hızlı uygulayan firmalardan biriyiz.
Ekibinizden ve insan kaynakları politikanızdan da söz eder misiniz?
İnsan kaynakları elkon’un en büyük sermayesidir. 350 çalışanımız ve çoğunluğu mühendislerden oluşan icra ve yönetim kurulu üyelerimiz ile felsefemiz katma değerli projeler üretmektir.
Kuruluşunuzdan bu yana yaklaşık 600'e yakın projeyi tamamlayıp teslimini yaptınız. Şu an hangi alanlarda ne tür projelerle meşgulsünüz?
Dünyadaki trendlere baktığınızda sektörümüzde ağırlıklı olarak dönüşüm projelerinin ön plana çıktığını görebiliyorsunuz. Elkon ‘da ağırlık olarak karbonsuzlaştırma alanında faaliyetler gösteriyor. 2022 yılında firmamızın ortaklık yapısında büyük bir dönüşüm yaşadık. Bu dönüşüm ile Alman Schottel Gmbh, şirketimizin çoğunluk hisselerini Türk yatırımcımız Vera Capital’den satın aldı. Bu birleşme ile birlikte Schottel Gmbh’in 100 yılı aşan iş yapma kültürüne de adapte olacağız. Schottel gemi tahrik sistemleri konusunda bir dünya devi ve elkon’da elektrikli gemi tahrik uygulamalarında, özellikle son on yılda, tecrübe ve bilgi birikimini, konusunda dünya devleri ile yarışacak seviyelere çıkardı. Her iki şirketin bir araya gelmesi ile güçlü bir enerjinin ortaya çıkacağına inanıyoruz.
Geçtiğimiz aylarda Alman sevk sistemi uzmanı Schottel firmasıyla bir ortaklık yaptınız. Bu ortaklıktan ve projelerinizden bahseder misiniz?
Schottel Gmbh, elkon’un çoğunluk hisselerini Özokur ailesinin sahibi olduğu Vera Capital’den satın aldı. Elkon, Vera Capital ile güçlü bir sermaye yapısına sahip oldu. Dünya pazarlarında daha rekabetçi olmak için Vera Capital bizleri özendirdi. Ama şimdi hikaye değişti. Elkon Schottel ile birlikte dünya gemi inşa sanayinin en üst liginde oynamaya başladı. Schottel, 100 yılı aşkın deneyimi ile dünyanın gelişmiş tüm denizcilik ülkelerinde projeler yürütüyor. Biz de bu ağa bilgi birikimi ve proje deneyimimiz ile dahil olacağız.
Çevreci sevk sistemleri konusunda çalışmalarınız var. IMO standartları da sektörü bu alanlara yönlendirici mevzuatlarla güncelleniyor. Siz neler yapıyorsunuz?
Elkon’un en güçlü mühendislik fikirleri çevreci sevk sistemleri konusunda ortaya çıkıyor. İrili ufaklı onlarca tip çevreci yaklaşımla denizlerimizin geleceğine yatırım yapıyoruz.
Avrupa Komisyonu tarafından da desteklenen Waterborne Platformu'na dahil oldunuz. Bu firma vizyonunuzu da biraz açmak, konuşmak isteriz.
Avrupa Komisyonu tarafından desteklenen Waterborne Platformu, karbon salınımı olmayan temiz denizler için Ar-Ge ve inovasyon çalışmalarını destekliyor. Elkon Elektrik, platforma katılan ve destekleyen ilk Türk mühendislik firması oldu. Bu platform 2030 yılına kadar deniz taşımacılığında karbon salınımının tamamen bitebileceğini ön görüyor. 2050 yılında ise tamamen karbon salınımı olmayan denizlere ulaşmayı hedefliyor.
Denizcilik / Gemi İnşaa gibi sektörlerde, karbon salınımını azaltma, sıfır emisyon, çevreci yaklaşımlar gibi terimleri ve dönüşüm çabalarını diğer tüm sektörlerden daha fazla duymaktayız, görmekteyiz. Buradan hareketle çevre konusunda gelecek öngörülerinizi alabilir miyiz?
Dünya ticaretinin büyük bir bölümü denizlerde gerçekleşiyor. Dolayısıyla bu tür akımların uygulama alanı olarak denizler ön plana çıkıyor. Pandemi öncesinde çok daha hızlı bir aksiyon planı uygulanıyordu. Ancak pandemi ve hemen ardından tüm dünyanın içine düştüğü ekonomik darboğaz, çevreci yaklaşımları biraz erteleyecekmiş gibi görünüyor.
Temmuz ayı malum Kabotaj Bayramı'nın kutlandığı bir ay. Bu konuda da düşüncelerinizi almak isteriz.
Kabotaj Bayramı egemen bir devlet oluşumuzun mühürlerindendir. Denizcilik faaliyetleri bağımsız olmayan ülkeler, boyunduruk altında yaşamaya mahkumdur. Bize bu bayramı yaşatan başta Mustafa Kemal Atatürk ve tüm silah arkadaşlarını rahmet ve minnetle anıyoruz.
Not: Bu röportaj Deniz Endüstri dergimizin Temmuz-Ağustos 2022 - 85. sayısında yayımlanmıştır.