"Petrol Ofisi, denizcilik sektöründeki tarihi değişime de öncülük ediyor"

Uluslararası Denizcilik Organizasyonu (IMO), denizcilik sektörünü kökten değiştiren...

Ulvi KILIÇ - Petrol Ofisi Ticari ve Endüstriyel Satışlar Direktörü

Uluslararası Denizcilik Organizasyonu (IMO), denizcilik sektörünü kökten değiştiren yeni kuralları hayata geçirdi. 1 Ocak 2020’den itibaren geçerli IMO 2020 kriterlerini Türkiye akaryakıt sektörünün geleneksel lideri Petrol Ofisi’nin Ticari ve Endüstriyel Satışlar Direktörü Ulvi Kılıç ile konuştuk. Yeni kriterler ne getiriyor? Sektör buna hazır mı? Yansımaları neler olacak? Petrol Ofisi, PO Marine ile yeni döneme nasıl hazırlandı? Hangi yenilikleri hayata geçirdi? İşte tüm bu soruların cevaplarını bulabileceğiniz keyifli sohbetimizden öne çıkan başlıklar…

Gündemde olan IMO 2020 kriterlerinin ne olduğunu anlatarak başlayalım isterseniz.

Uluslararası Denizcilik Organizasyonu (IMO), 1 Ocak 2020 tarihinde yürürlüğe giren küresel yeni yakıt sülfür regülasyonu ile denizcilik ve bunker sektörüne köklü ve çok önemli değişiklikler getirdi. Bu kriterle, gemilerin kullanacağı denizcilik yakıtlarının sülfür oranı %3,5’dan %0,5’e düşürüldü. Diğer taraftan ECA bölgelerinde kullanılacak denizcilik yakıtlarının sülfür oranı %0,1 olarak devam ediyor.

Bu değişim tüm dünyada denizcilik sektörünü derinden etkileyen bir gelişme. Dolayısıyla denizcilik yakıtları açısından artık sektörümüzde armatörler 2 değil, 3 yakıt alternatifi olacak. Bunları, %0.5 sülfürlü VLSFO, (scrubber zorunluluğu ile) 3.5 % sülfürlü HSFO ve denizcilik motorini LSMGO olarak sıralayabiliriz.

Bu kriterler denizcilik sektörünü nasıl etkileyecek?

Yeni yakıt VLSFO’un bulunabilirliği, yüksek fiyatı, stability ve compatibility riskleri, rafinelerin dönüşümü ve yeteri kadar yeni yakıt arzı sunabilmelerinin yanı sıra HSFO’nun fiyat seyri, arzı ve bunu kullanmaya devam edecek scrubber taktıran gemilerin performansı gibi unsurlar önemli. Bunlarla birlikte scrubber’ların verimliliği, yakıt ikmalcilerinin sürece hazırlanabilmeleri, navlun fiyatları ile yakıt fiyat seviyelerinin armatöre ve dağıtım şirketlerine etkisi gibi birçok etken 2020 yılının ilk yarısında sektörün tüm paydaşlarını derinden etkileyecek.

Dolayısıyla bugünlerde denizcilik endüstrisini etkileyen en büyük değişikliklere tanık oluyoruz. Bu kriterler 2020 yılı ilk yarısında sektörün tüm paydaşlarını derinden etkileyecek. Armatörlerin ve bunker şirketlerinin bu değişimi ve etkilerini aynı anda yöneteceği, zorlu bir dönemin başlangıcındayız diyebiliriz.

Maliyetlerdeki artışı rakamlarla ifade edersek manzara nedir?

Beklediğimiz üzere VLSFO çok daha pahalı olarak piyasaya çıktı. Rafinerilerin arzı hala tam oturmadığı için fiyatlar Ekim 2019’dan bu yana sürekli artış eğiliminde. HSFO ve VLSFO arasındaki fiyat farkı 250-300 $/mt seviyelerinde. Ayrıca VLSFO üretmek için gereken MGO ihtiyacı da MGO fiyatlarını tetikliyor. Aslında Ekim aylarında bazı rafinerilerin VLSFO dönüşümüne beklenenden erken başlaması nedeniyle 2 ay boyunca HSFO da bile dünyada bir arz sıkıntısı yaşandı. Tüketimi %90 azalacak bir üründe çok hızlı fiyat artışlarına tanık olduk.

Buna son zamanlarda petrol fiyatlarında yaşanan ABD – İran gerilimleri gibi örnekleri de eklersek fiyatlar bir süre sürekli yukarı yönlü idi. Ama Ekim 2019 ve 2020 ilk yarısı bu çalkantılı dönemin tüm dünyada olabileceğini öngörmekteydik. Şu an tam da bu sürecin ortasındayız. Rafineri arzı oturdukça, VLSFO – HSFO arasındaki fiyat seviyelerinin mantıklı seviyelere oturacaktır.

Burada önemli olan, yeni yakıt dünya denizcilik sektörüne 40 milyar dolar civarında bir yük getiriyor. Bu rakamın bir kısmı navlunlara yansımak zorunda. Bu yüzden hem bunker şirketleri hem de armatörler üzerinde ciddi bir finansal yük var. Bunkerci olarak bir yıl önce tedariğini yaptığınız aynı miktardaki yakıtı veya armatör olarak tüketimini yaptığınız aynı miktardaki yakıt için neredeyse 2 katı bir nakit ödemeniz ve tutmanız gerekiyor. %100 olmasa da büyük bir kısmı 2020 ortasına kadar yeni yakıtın maliyetleri navlunlara yansıyacaktır. Bu da dünyada her türlü emtiada enflasyonist bir süreç anlamına geliyor.

Siz, IMO 2020 için çalışmalara 2018 yılında başladınız? Neler yapıyorsunuz?

Petrol Ofisi, Türkiye’de Denizcilik Sektörüne Transit, ÖTV’siz, Gümrüklü Yakıtlar, Deniz Yağları ikmal ve hizmetlerini bir arada sunabilen tek şirket. Dolayısıyla armatörlerimizin tüm ihtiyaçlarını tek şirkette bulabilecekleri yegâne bir konumumuz var. Türkiye’deki tüm sahil şeridinde yayılmış geniş bir depolama ve terminal ağına sahibiz. Ayrıca denizcilik sektöründe kendi tank ve terminallerimizde en büyük depolama kapasitesine sahip şirket olarak, bize yakışan şekilde yeni döneme hazırlandık.

Petrol Ofisi olarak, IMO 2020 kriterleri için 2018 yılının son çeyreğinde şirketimiz bünyesinde bir proje ekibi kurdu. Bu ekip, şirketimizin tüm birimleri ile koordineli ve eş zamanlı çalışan bir proje grubu idi. Tedarik, Lojistik, Terminal, Satış, Operasyon, Ürün Kalite, İş Geliştirme, IT, Pazarlama gibi birçok departmandan profesyonel arkadaşımız bu projeyi birtakım olarak yürüttü.

Tanklarınızı yeni kriterlere uygun hale getirmek için birçok aşamadan geçirdiniz. Bundan da söz eder misiniz?

Kriterler nedeniyle %3,5 Sülfürlü fuel oil (HSFO), %0.5 sülfürlü fuel oil (VLSFO) ve LSMGO için ayrı ayrı tanklar, devreler ve sayaçlar tahsis ettik. 2020’nin henüz başlarında ülkemizde VLSFO’nun rafinerilerde üretilemeyebileceği ve tamamının ithal edilmek zorunda kalınabileceği ihtimaline karşı terminallerimizdeki depolama kapasitelerimizi 2 katına çıkardık. Barç dolum ve tahliye hızlarımızı arttırdık. Vitol ve Petrol Ofisi sinerjisi ile tedarik kaynaklarımızı oluşturduk. Barç’larımızı tek tek tersanelere sokarak akredite bir denetim kuruluşu gözetiminde temizleyerek, VLSFO’yu taşıyabilir ve ikmal edebilir hale dönüştürdük. HSFO için de bir kısmını hala tutmaya devam ediyoruz. Ayrıca 3 barç daha alarak filomuzu 15’e çıkardık. Eylül 2019’dan beri terminallerimiz ve filomuz 3 ürünü de hızlı ve sorunsuz bir şekilde depolayıp, ikmalleyebiliyor şekilde çalışıyor.

Peki yakıt ikmalinde önemli bir durak olan İstanbul, bu hazırlıklar konusunda nasıl?

İstanbul’da yılda yaklaşık 3 milyon ton yakıt ihraç ediliyor. Dolayısıyla çok önemli bir pazar. Kabaca 45-50 bin adet gemi Boğazlar’ımızdan geçiyor. Bu gemiler, yalnızca yakıt almayıp, kumanya, yedek parça, personel değişimi gibi birçok yoldan dolaylı olarak ekonomimize katkı sağlıyor.

PO Marine olarak, Türkiye’de VLSFO’nun ikmalini ilk kez 4 Ekim 2019 tarihinde biz gerçekleştirdik. Amacımız; rakip limanlarımıza ve yabancı armatörlere Türkiye’nin ve Petrol Ofisi’nin PO Marine ile sektördeki büyük değişime hazır olduğu mesajını vermekti. İlk ikmalin ardından 2019 yılının sonuna kadar geçen sürede şaşırtıcı şekilde armatörler yeni yakıta beklenenin üzerinde ilgi gösterdi. Yılın son üç ayında bunu denemek ve tecrübe etmek isteyen armatörlere 40 bin tonun üzerinde VLSFO satışı gerçekleştirdik. Dolayısıyla Petrol Ofisi önderliğinde İstanbul, bu mesajı başarılı şekilde verdi diye düşünüyorum.

Öte yandan 22-24 Ekim tarihlerinde Çırağan’da düzenlenen IBIA CONVENTION 2019’a ‘Altın Sponsor’ olarak diğer bunker şirketleri ile birlikte bir katılım gerçekleştirdik. DTO ev sahipliğinde gerçekleşen bu önemli organizasyona birçok bürokrat, yerli yabancı çok sayıda sektör paydaşı katıldı. Bu mecrada tüm ticari kaygılardan uzak İstanbul Limanı’mızın bu büyük değişime hazır olduğunu başarılı şekilde vurguladığımızı düşünüyorum. Çünkü 3 milyon ton yakıt ihracatı yapılan bu limanın, pazar payını korumak ve ülkemize döviz kazandıran bunker sektörünün devamlılığını sağlamak hepimizin görevi.

Denizcilik Yakıtları, Kalite ve Miktar Güvence Sistemi adını verdiğiniz bir sisteminiz var. Bunu biraz açar mısınız?

2020’nin en büyük sorunlarından birinin de, rafinerilerce farklı teknolojilerle üretilen VLSFO ile ilgili karşılaşılabilecek teknik problemler ve bunların yaratacağı claim’ler olacağını öngörüyoruz. Çünkü farklı yöntemlerle üretilen ve onspec olan VLSFO ürünler, karıştıkları zaman offspec hale gelebiliyorlar. Dolayısıyla armatörlerin birçok alışkanlıklarını değiştirmesi ve kesinlikle farklı yerlerde ve zamanlarda aldıkları VLSFO yakıtlarını karıştırmamaları gerekiyor. Bunun gibi birçok bilinmez ve riskin olduğu bir değişim sürecinde Petrol Ofisi denizcilik markası PO Marine, dünyada ve Türkiye’de bir ilki gerçekleştirip, 1 Ağustos 2019 tarihinden beri istisnasız %100 tüm ikmallerinde uluslararası ve akredite bağımsız gözetim/survey hizmeti veriyor. Bunu, Denizcilik Yakıtları Kalite ve Miktar Güvence Sistemi olarak adlandırıyoruz. Türkiye’de ilk ve tek olan müşteri odaklı bu hizmet PO Marine tarafından ücretsiz olarak sunuluyor.

Bu yeni sistemde; PO Marine’nin tüm ikmalleri 365 gün, 7/24 bağımsız ve akredite gözetmenler gözetim ve sorumluluğunda gerçekleşiyor.

Sistemde süreç şöyle işliyor;

  1. Geminin ve barç’ın ikmal öncesi tank miktar ölçümleri yapılır, tam ve eksiksiz ürün teslim güvencesi sağlanır.
  2. Tüm güvenlik önlemleri kontrolü sonrası gözetmen kontrolünde ikmale başlanır.
  3. Gemi ve barç personeli gözetiminde bağımsız gözetmen tarafından damlama metodu ile numuneler alınır.
  4. İkmal öncesi, esnası ve sonrasında tüm operasyon detayları kayıt altına alınır.
  5. Şahit numuneleriniz, akredite laboratuvarlarda 3 ay süre ile muhafaza edilir.
  6. Gözetmen tarafından hazırlanan BDN’ler geminin ve barç’ın başmühendisleri ve kaptanları tarafından imzalanır.

Petrol Ofisi olarak, bu hizmeti Türkiye bunker sektörüne sunmaktan gurur duyuyoruz. Bu sistemin şirketimize yıllık maliyeti milyonlarca lira ama bu bedeli müşterilerimize yansıtmıyoruz. Sistem sayesinde bizi tercih eden armatörler; aldıkların ürünün A’dan Z’ye her şeyini biliyor ve bunun gönül rahatlığıyla ürünü kullanıyorlar.

Bu arada kurduğumuz IT sistemi ile de müşterilerimize ikmal gerçekleştikten yaklaşık 2 saat sonra; Yakıt Teslim Formu (BDN), Gözetmen Raporu, ikmal numune ve operasyon fotoğrafları ile faturaları survey’lerin el terminallerine kurulmuş bir aplikasyon yardımıyla armatör ve müşterilerimize direkt mail olarak gönderiliyor. Bu sistemi sunan tek dağıtım şirketi olarak gerek yurt içi gerekse de yurt dışı müşterilerimizden muazzam pozitif geri dönüşler alıyoruz.

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, EPDK ve DTO gibi çeşitli kurumları bilgilendirici çalışmalarınız oldu. Neler anlattınız, tepkiler nasıldı? 

2018 yılı sonlarında başladığımız hazırlık sürecimiz elbette sadece şirket içerisindeki proje grubu ile sınırlı değildi. Tüm sektör paydaşlarını da bilgilendirmemiz ve iletişim halinde olmamız gerekiyordu. Bu çerçevede Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, EPDK, Gümrük Müdürlükleri’mizi birçok kez ziyaret ettik. Bu ziyaretlerde dünyada ve Türkiye’de yeni ürün ile ilgili gelişmeleri ve ülke olarak nasıl hazırlanmamız gerektiği konusunda fikir alışverişinde bulunduk. Ayrıca birçok kez rafineriyi de ziyaret ettik.

Denizciliğin içinden gelen, yetişmiş ve müşterilerimiz ile aynı dili konuşan ekibimizle 7/24 armatörlerimize hizmet verdik, vermeye de devam ediyoruz. Bu kapsamda Deniz Ticaret Odası bünyesinde gerçekleşen IMO 2020 seminerlerinde de PO Marine olarak sponsor olup, armatörlerimizi bu büyük değişim hakkında sürekli aydınlatmaya çalıştık. Bu seminerlerin ardından da çok güzel geri bildirimler aldık.

2020 yılında sektörün tüm paydaşları olarak, hepimiz bu değişim sürecinde zorlanacağız. Ama özellikle son bir yılda sektörde hazırlığını iyi yapan, iyi hazırlanan piyasa oyuncular, bu değişimi en az hasarla atlatacaklardır.

Not: Bu röportaj Deniz Endüstri dergimizin Ocak-Şubat 2020 - 70. sayısında yayımlanmıştır.

Röportajlar Haberleri

“Sektörün karbondan arındırılması, yeni fırsatlarla dolu bir dönüşüm sürecidir.” 
“Karbonsuzlaştırma, denizciliğin bugüne kadar karşılaştığı en büyük iştir.” 
“Sadece çok az müteahhitin yapabildiği işleri yapıyoruz.” 
“Mobil yangın söndürme sistemlerimiz, yüksek verimlilik sağlıyor.” 
“Her birey daha yaşanabilir bir çevre için üzerine düşeni yapmalıdır.”