Okyanusa dalmak uzayda yapılan keşiflerden daha zor ve maliyetli

ABD merkezli Woods Hole Oşinografi Enstitüsü'ünden (WHOI) uzmanlar, okyanusun derinliklerine dalmanın, uzayda yapılan keşiflere oranlara "daha zor ve maliyetli" olduğunu belirtti.

CNN'in haberine göre, NASA'da fahri okyanus bilimcisi olan Dr. Gene Feldman, "Kendi gezegenimizden daha iyi Ay'ın ve Mars'ın haritalarına sahibiz." ifadesini kullandı.

ABD Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi'nin (NOAA) 2022 verilerine göre, insanlar, on binlerce yıldır okyanusun yüzeyini keşfediyor olsa da, deniz tabanının sadece yaklaşık yüzde 20'sinin haritasını çıkarabildi.

WHOI'ye göre, 12 astronot, bugüne kadar ay yüzeyinde toplam 300 saat harcarken, Pasifik Okyanusu'nun batısında yer alan ve dünyanın en derin noktası olarak bilinen Mariana Çukuru'nu keşfetmek için üç kişi yaklaşık üç saat harcadı.

İnsanların yaptığı derin deniz keşiflerinin sınırlı olmasının altında, okyanusun, derinliklerine gidildikçe muazzam basınç seviyeleriyle karşılaşılmasının yanı sıra, neredeyse görüşün olmadığı kadar karanlık ve ciddi ölçüde soğuk olması yatıyor.

İngiltere'deki Keele Üniversitesi'nden jeolog Jamie Pringle, yaptığı açıklamada, "Okyanus tabanı karaya göre çok daha engebeli olduğundan suda arama yapmak oldukça zor." değerlendirmesinde bulundu.

Okyanusların derinlerinde ne var
WHOI'ye göre, derin okyanus olarak kabul edilen yüzeyin altı 1000 ila 6 bin metreye kadar uzanırken, derin okyanus çukurları 11 bin metre derinliğe ulaşabiliyor.

"Hadal" olarak adlandırılan söz konusu deniz çukurları, adını Antik Yunan mitolojisindeki yer altı dünyasının tanrısı Hades'ten alıyor. Güneş ışınlarının ulaşmadığı Hadal bölgelerinde, sıcaklıklar donma noktasına yaklaşıyor.

Enstitüye göre bilim insanları, ilk kez 1948'de okyanusun yaklaşık 6 bin metre derinliğinde yaşam belirtisi olduğunu kanıtladı.

NOAA'nın kayıtlarına göre ise yaklaşık 18 metre uzunluğa ulaşabilen bir canlının ilk videosu 2012 yılında Japonya yakınlarındaki derin denizde çekildi.

Oşinograf Feldman, Robert Ballard'ın "dev solucanlar ve istiridyeleri" içeren tamamen yabancı bir ekosistemi keşfetmesiyle 1970'lerde yeni bir dünyaya kapı açıldığına dikkati çekti.

Keşfedilen bu canlıların, iletişim kurmak ve avını kendine çekmek için parladığını kaydeden Feldman, söz konusu canlıların hayatlarına devam etmek için güneş ışığına ihtiyaç duymadığını, onun yerine okyanus tabanında yükselen magmanın oluşturduğu hidrotermal sızıntılardan ve deliklerden çıkan kimyasal enerjiyi kullandığını dile getirdi.

2,2 milyon türden sadece 240 bini bilim insanları tarafından tanımlandı
Feldman, insanlarda en yükseğe çıkmak, en aşağıya inmek gibi dürtülerin bulunduğunu dile getirerek, derin ve orta okyanusun sadece küçük bir kısmının insanlar tarafından keşfedildiğini ve okyanus tabanının çok küçük bir kısmının haritalandığını söyledi.

Bu kadar sınırlı bilgiye erişilmesinin nedeninin büyük ölçüde maliyetten kaynaklandığını kaydeden Feldman, sonar donanımlı gemilerin çok yüksek masraflara neden olabileceğini ve sadece yakıt maliyetinin günlük 40 bin dolara denk gelebileceğine işaret etti.

Deniz yaşamını kaydetme ve keşfetme girişimi olan Ocean Census'a göre, okyanuslarda var olduğuna inanılan 2,2 milyon türden sadece 240 bini, bilim insanları tarafından tanımlandı.

Feldman ise okyanuslarda kaç tane deniz canlısının yaşadığını kesin olarak bilmenin imkansız olduğunu savundu.

Bilim ve Teknoloji Haberleri

Yumuşak robot yüzme rekoru kırdı
Türk öğrenciler yapay zekalı su altı aracı ile Norveç yolcusu
Kuzey Kutbu ilk buzsuz gününü 2027 yazında yaşayabilir
Metan emisyonunu azaltmak için deniz yosunu takviyesi
Arktika'da buzun altına inşa edilmiş 'gizli bir şehir' bulundu