Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Deniz Bilimleri Enstitüsü ve ODTÜ İKLİM Merkezi (İklim Değişikliği ve Sürdürülebilir Kalkınma Uygulama ve Araştırma Merkezi), denizlere kurulacak ileri teknoloji platformlar üzerinde yaklaşık 1 yıldır çalışmalar yürütüyor.
Platformlarla, yeşil enerji, yeşil hidrojen ve lityum üretilmesi ve alg yetiştiriciliğiyle gıda elde edilmesi amaçlanıyor.
Aynı zamanda ODTÜ İKLİM Merkezi Müdürü olan Salihoğlu, birçok sektöre ev sahipliği yapan denizlerin ekosistem hizmetleri sunduğunu, gıdanın yanı sıra, oksijen sağlama ve karbondioksit depolama gibi işlevlerin, bu hizmetlerin başında geldiğini söyledi.
Denizlerin sürdürülebilir olmayan şekilde kullanımının ekosistemi ciddi şekilde yıprattığını ve habitat kayıplarının ekonomik getirileri azalttığını vurgulayan Salihoğlu, "Artık sürdürülebilir kullanımın ötesine geçerek, denizlerden ekosistem tabanlı faydalanmanın yollarını aramamız lazım. Sadece belli türleri, belli habitatları değil, tüm deniz ekosistemini topyekun korumak gerekiyor çünkü baskı yarattığımız bir habitat gidip başka habitatları etkiliyor." dedi.
"Hibrit sistemler alanı daralttığı için önem taşıyor"
Denizlerin sürdürülebilir kullanımında yüksek teknolojiden faydalanılması gerektiğine değinen Salihoğlu, denizden yenilenebilir enerji elde edilmesi, deniz üstü rüzgar ve güneş santralleri, dalga enerjisi ve deniz suyundan yeşil hidrojen elde edilmesi gibi konuların birçok ülkenin gündeminde olduğunu aktardı.
Salihoğlu, dünya genelinde deniz üstü rüzgar enerjisi kapasitesinin 30 gigavat olduğunu, bunun 2030'a kadar 2 katına, 2050'ye kadar da 500 gigavatın üzerine çıkmasının öngörüldüğünü bildirdi.
Denizleri sürdürülebilir kullanmanın en önemli yolunun kullanılan alanın daraltılması olduğunu kaydeden Salihoğlu, üzerinde çalıştıkları hibrit enerji sistemlerinin bu daraltmayı sağladığı için önem taşıdığını, aynı platform üzerinde rüzgar, güneş, dalga enerjisi ve denizden hidrojen elde edilebileceğini, bununla beraber alglerden gıda, ilaç ve hijyenik ham madde üretilebileceğini anlattı.
Karada lityumun azalması ve madenciliğinin doğaya zarar vermesi nedeniyle deniz suyundan lityum elde edilmesinin gündemde olduğundan bahseden Salihoğlu, bu tür platformlarla elde edilen yeşil enerjiyle, lityum ve yeşil hidrojen üretiminin karbon emisyonlarını düşüreceğinin altını çizdi.
Salihoğlu, "Bizim gündemimizde bu teknolojilerin geliştirilmesi, bir platformda birleştirilmesi ve tüm bu faaliyetlerin sıfır karbon olması var. Çalışmalarımızı çok disiplinli bir şekilde bu yönde sürdürüyoruz." diye konuştu.
"Faaliyete geçtikten sonra karbon çıktısının olmaması gerekiyor"
Çalışmalarında yenilikçi teknolojilerle ekosistem üzerindeki insan etkilerini en aza indirmeyi hedeflediklerini dile getiren Salihoğlu, şöyle devam etti:
"Test aşamasındaki deniz üstü platformlarımızda 100 kilovat seviyesinde enerji üretebileceğiz ki bu enerji küçük bir platformu çevirmek, hidrojen ile lityum üretmek ve insansız bir tekneyi şarj etmek için yeterli seviyede. İlerleyen aşamalarda ise daha büyük platformlarla küçük kentleri besleyecek seviyede enerji üretilebilecek. Denizlerdeki avcılık habitatlara zarar veriyor, bu nedenle platformlarda alg yetiştiriciliğiyle protein elde etmek mümkün olacak. Bu yaklaşımla, atmosferdeki karbonun tutulması ve iklim değişikliğiyle mücadelede önemli adımlar atılması mümkün."
Denizde kullanılan çift taraflı güneş panellerinin altındaki algler için güneşi geçiren yüksek teknolojili sistemler üzerinde çalışmalar yürüttüklerini belirten Salihoğlu, bu panellerin denizde daha az ısındığı ve daha verimli çalıştığı bilgisini paylaştı.
Salihoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
"Hazırlıklarımız ve proje başvurularımız devam ediyor. Platformların üretimi aşamasında bazı karbon salımları olabilir ancak faaliyete geçtikten sonra herhangi bir karbon çıktısının olmaması gerekiyor. Deniz kirliliğinin azaltılması ve iklim değişikliğinin etkilerinin hafifletilmesi konusunda bu tür yüksek teknolojili, ekosistem odaklı yaklaşımlar pozitif katkılar sağlayacak."