Mezomorto Hüseyin Paşa'nın Denizcilik Tarihimizdeki Yeri

Osman BAHADIR

Osmanlı donanması kaptan-ı deryalarından olan Mezomorto Hüseyin Paşa, Osmanlı denizcilik tarihinde sadece savaşlardaki yararlılıklarıyla değil, aynı zamanda kalyonculuğun, denizcilik düzen ve disiplininin geliştirilmesine yönelik çaba, önlem ve önerileriyle de en önde gelen denizcilerden biridir.

Mezomorto Hüseyin Paşa'nın (ö.1701) yaşam öyküsü hakkında ne yazık ki çok az şey biliyoruz. Hakkında bildiklerimiz de daha çok yaşamının son dönemlerine aittir. 

Mezomorto lakabının (İtalyancada 'yarı ölü' anlamında olmak üzere) korsanlıktan yetişme Hüseyin Paşa'nın Venediklerle yaptığı bir savaşta çok sayıda yara alarak yere düşmesi ve bir süre için öldüğünün sanılmasından kaynaklandığı düşünülmektedir. 

Mezomorto Hüseyin Paşa ilk kez 1686 yılında Mora Seferi sırasında Osmanlı donanmasına gemi göndermek suretiyle yardımcı olmuştu. O sırada Cezayir'de beylerbeyi idi. 1690'da Osmanlı Devleti'nin teklifini kabul etmesi üzerine kaptan-ı deryalığa getirildi. (Kaptan-ı derya veya kaptan paşa, Osmanlı bahriyesinin en büyük amiri ve donanmanın da başkomutanıdır). Ancak Cezayir ordusuna mensup bazı askerlerin Hüseyin Paşa'nın İstanbul'da kalması durumunda isyan edeceklerini bildirmeleri üzerine Hüseyin Paşa tekrar Cezayir'e dönmek zorunda kaldı. Hüseyin Paşa bir süre sonra tekrar Osmanlı Donanması hizmetine alınarak Tuna Donanması kaptanlığına getirildi ve bu görevi sırasında Vidin'in geri alınması için yapılan harekata destek oldu. Eylül 1691'de de Rodos Sancak Beyi ve Kalyonlar Kaptanı oldu. O sırada Kaptan-ı Derya olan Amcazade Hüseyin Paşa'nın komutasında, Sakız adasının Venediklilerden geri alınmasıyla sonuçlanan sefere katıldı. Bu seferde büyük başarı göstermesi üzerine 11 Mayıs 1695 tarihinde ikinci kez Osmanlı donanması kaptan-ı deryalığına getirildi.

Mezomorto Hüseyin Paşa'nın nerede ve hangi koşullarda öldüğü bilinmemektedir. Osmanlı donanması Ege denizinde etkin bir rol oynamaya Fatih Sultan Mehmet döneminde başlamıştı. Fatih, Gelibolu'ya kadar gelerek Osmanlı donanmasını birkaç kez tahrip eden Venediklilere karşı donanmaya önem vermiş, bu çerçevede Çanakkale Boğazı tahkim edilmiş ve Ege denizindeki bazı önemli adalar ele geçirilerek sahiller emniyet altına alınmıştı. II. Bayezid döneminde Kemal ve Burak reislerin yönetiminde Osmanlı donanması Ege denizinde Venedikliler karşısında egemenlik konumunu sürdürmüşlerdi. Osmanlı denizciliğinin olgunlaşma dönemi, Barbaros Hayreddin Paşa'nın kaptan paşalığı zamanıdır ve kendisinden sonra gelen Kılıç Ali Paşa'nın ölümüne (1587) kadar da bu güçlü konum korunmuştur. Ancak 17. asrın başlarından itibaren, esas olarak kürekli çekdirilere dayanan Osmanlı donanması Venedikliler karşısındaki üstünlüklerini kaybetmeye başlamışlardı. Bu gelişmede elbette karşılarına çıkan düşman kuvvetlerinin kalyon tipi gemiler kullanmaya başlamalarının önemli bir rolü olmuştu. 

17. yüzyılın sonlarında bazı adaların, özellikle de Boğaz'ın hemen yakınındaki Bozcaada'nın işgal edilmesi, Girit'in soyutlanması, bu gelişmelerin önemli örnekleri arasındadır. İşte bu ortamda sahneye çıkan Kaptan-ı Derya Mezomorto Hüseyin Paşa, Ege'deki bu durumu tekrar değiştirmiştir. 18. asrın başında, Paşa'nın özellikle de donanmadaki kalyonların ve bazı yelkenli gemilerin artmasına önem vermesi, Osmanlı donanmasının güçlenmesi yönünde aldığı diğer önlemler sayesinde Ege denizindeki egemenlik yeniden Osmanlı donanmasına geçmiştir.

Osmanlılarda kalyon tipi gemilerin öneminin anlaşılması ve bu tip gemilerin kullanılmasının gerekliliğinin kesin olarak kabul edilmesi 1682 tarihinde olmuştur. Bu tarihten sonra donanmadaki kalyon tipi gemilerin sayısı sürekli artmış ve bu da Ege'deki üstünlüğün sağlanmasında önemli bir rol oynamıştır. 1694 tarihinde Osmanlı donanmasını İzmir limanında kuşatan Venediklilere karşı yapılan savaşta Venedikliler iki kez yenilgiye uğratılmış ve Sakız adası da kurtarılmıştı. Bu savaşı çok sayıdaki kalyonuyla başarıyla sonuçlandıran kalyonlar kaptanı Mezomorto Hüseyin Paşa, başarısının sonucu olarak kaptan paşalığı getirilmişti. Çekdiri tipi gemiler 18. asrın ortalarından sonra artık yerlerini kalyonlara terk etmeye başladı. 

Osmanlı denizciliğinde kalyonculuğun gelişmesinin önderi, Mezomorto Hüseyin Paşa'dır. Hüseyin Paşa ayrıca sadrazam Amcazade Hüseyin Paşa ile birlikte denizciliğin geliştirilmesine yönelik büyük bir yenilik girişimini de başlatmış ve bu doğrultuda bir kanun layihası da hazırlamıştı. Fakat bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten (Haziran 1701) birkaç ay önce öldü. Bu kanunun en önemli yanı, denizcilik görevlerine kesin bir düzen, disiplin ve liyakat esası getirmesidir.  Böylece hem gemi tiplerinin geliştirilmesiyle donanma güçlenmiş, hem de donanma görevlerinde keyfiliğe, yolsuzluklara ve ehliyetsizliklere karşı önlemler getirilmiştir. Padişah II. Mustafa'nın hatt-ı hümayunu ile yayınlanan kanun, Mezomorto Hüseyin Paşa'nın ölümü üzerine, onun yerine getirilen Abdülfettah Paşa'nın Kaptan-ı Deryalığı zamanında uygulandı. Bu kanunun en ilginç yönlerinden biri de yabancıların kaptanlık yapmasının yasaklanması ve savaşlarda yaralanan denizcilere emeklilik hakkının getirilmesidir.

Nitekim bu yeni düzenlemelerin etkisiyledir ki, Osmanlı donanması 1770 Temmuz'undaki büyük Çeşme yenilgisine kadar, 80 yıllık bir dönemde Ege ve Akdeniz egemenliğini yeniden elinde tutmuştu.

Osmanlı denizciliğinde gerçek modernleşme, deniz subayı yetiştirmek amacıyla 1773'te kurulmuş olan Hendesehane ile başladı. Fakat Mezomorto Hüseyin Paşa'nın çabalarını ve katkılarını da Osmanlı denizciliğindeki erken dönem modernleşmesi olarak nitelendirebiliriz. Bu bakımdan Mezomorto Hüseyin Paşa'nın denizcilik tarihimizde özel ve önemli bir yeri bulunmaktadır.