“Mevzuatta karşılaştığımız güçlükler konusunda destek bekliyoruz”

2007 yılında Adana Yumurtalık bölgesinde kurulan Akdeniz Tersanesi, bölgenin...

N. Metin AKBAŞOĞLU - Akdeniz Tersanesi Yönetim Kurulu Başkanı

2007 yılında Adana Yumurtalık bölgesinde kurulan Akdeniz Tersanesi, bölgenin avantajlı konumunu kullanarak kısa zamanda sektörde önemli bir mesafe katetti. Tersanenin kuruluş sürecini, kapasitesini ve bölgenin avantajlarını N. Metin Akbaşoğlu ile konuştuk.

Adana gibi bir yerde tersane kurma fikri nasıl oluştu? Bölgede nasıl bir ışık gördünüz?

Tersanemiz 2007 yılında kuruldu. O dönemde Yalova ve İstanbul’da bu kadar büyük arazi yoktu. Yumurtalık bölgesinde yaklaşık 80 dönüm kara alanı, 40 dönüm de deniz dolgusu alanla Doğu Akdeniz’in en büyük tersanesini hayata geçirdik. Bu bölge Süveyş kanalının ağzı… Doğu Akdeniz’in yakınındaki 30 bin gemilik trafiğiyle Ceyhan önemli bir potansiyele sahip. Kurulduğumuz bölge, gemilerin zaman kaybı yaşamaması için de önemli. Çünkü buradaki tersaneler, bakım-ona­rım alanları gemiler için zaman kaybı olmadan direkt hizmet almak demek. Denizcilikte her şey zaman olduğu için güneye gelen bir geminin tamir için İstanbul’a gitmesi zor. 3 buçuk günde İstanbul’a gelmek gibi bir zaman kaybı yaşamanın yanında, hadi deyince tamire girememek gibi bir durum da var. Çünkü tersanelerde tamir işleri genelde randevu ile olur. Zaman kaybı, pilotaj, Boğazlardan geçme masrafı derken sıkıntılı bir süreç… Gemilerin bu hizmeti yakınlarda alacak­ları başka yer yok. Bu tersanelere giren ge­miler, teknik ekipler, onları ziyaret edecek gemi sahipleri düşünüldüğünde bölgenin inanılmaz bir hareket kazanma potansi­yeli var. Tersanelerde istihdam edilecek personelin yaşam alanları, sosyal yapı ihtiyaçları, iyi vakit geçirecekleri mekânlar hesaba katıldığında, kent ekonomisine de ciddi katkı sunacağı açıktır. Mevzuatta karşılaştığımız güçlükler konusunda des­tek bekliyoruz. Bu destek gelirse bölgenin Rotterdam olması işten bile değil…

Bölgeyi Rotterdam’a benzetiyorsunuz. Bunu biraz açar mısınız?

Rotterdam, Avrupa’nın lojistik merkezidir. Bölgede birçok rafineri, çelik enerji kon­teynır limanları bulunmaktadır. Benzer bir proje de uygulanarak İskenderun Körfezi Orta Doğu’nun Lojistik merkezi yapılabilir. Bu nedenle mevcut limanlar, fabrikalar çok yoğun bir şekilde çalış­maktadır. Ayrıca ileride yapılacak rafineri projeleri ile bölge çok daha hareketlene­cektir. Bizim de bu bölgeye yatırım yapma nedenlerimizin başında bu gelmektedir.

Tabii bölgemizin bir diğer avantajı ise Süveyş’e yakın olması… Ayrıca devlet bu bölgeyi enerji bölgesi olarak ilan etti. Devlet burada turizm yatırımı değil enerji yatırımı olacak diyor. Henüz hayata geçirilemeyen rafineri projelerine rağmen bölge çok aktif... Büyük çelikçiler var, Botaş ve Bakü Tiflis Ceyhan, ikisi de burada ve inanılmaz aktif. Ayrıca kömürle çalışan çok büyük termik santraller var. Bunların hepsi gemi ile oluyor. Dolayısıyla gemi trafiği çok yoğun... Yılda 8-9 bin gemi geçiyor. Dolayısıyla burada olmamız tesadüf değil…

Suriye’de sizin için potansiyel teşkil edebilecek önemli bir koster filosu vardı fakat 2011 ve sonrası ülkede ciddi bir kriz yaşanıyor. Bu sizi nasıl etkiledi?

Bugünlerde Suriye’de yaşanan olumsuz gelişmeler bizleri de negatif yönde etkile­mektedir. 2007 yılının sonunda tersanemizi kurar kurmaz 10 binlik kuru yük gemisine başladık. O dönemde alıcımız Suriye’ydi. İyi bir anlaşmaydı. Onlara gemi yapıyorduk ama kriz olunca gittiler ve gemi elimizde kaldı. Yaklaşık bir buçuk sene boşlukta kal­dık. Tersanede işçi sayısını azalttık. 200 kişi çalışıyordu, 25 kişiye düşürdük, sadece idari kadroyu elimizde tuttuk. Hem Suriye’den gelecek gemilerin azalması hem de bölgeye getirdiğimiz Avrupalı müşterilerin Suriye ile ilgili endişeleri yüzünden bazıları kontratlarını iptal ettiler. Ayrıca Avrupalı müşterilerimizin bölgeyi ziyaret etmekte bile çekinceleri var maalesef.

Tersanenizin teknik kapasitesi, ekipman kullanımı ve istihdam ile ilgili de bilgi alabilir miyiz?

Tersanemiz 120 dönümlük alana kurulu­dur. Yeni imar planı ile toplam 275 dönüm olacaktır. Yeni imar ile alakalı projelerimiz 2 adet Kuru Havuz yapılmasıdır. Ayrıca bunun dışında şu anda mevcut kapalı alanımız 10.000 metrekaredir. Tesisimizin içinde kumlama ve boyama tesisi vardır.

Sanırım teknik anlamda bütün işlerin tersane içinde bitirilmesi gibi bütünleşik bir hizmet yelpazeniz de var...

Entegre bir tersaneyiz diyebilirim. Gemi inşada birçok şeyi tersanemizde yapıyoruz. Dışarıdan bu anlamda hizmet almıyoruz. Çelik kesme, bükme, boyama, kumlama ve izolasyon işleri ve hatta ahşap işleri atölyemiz de tersanemizde bulunmaktadır. Tuzla’da böyle bütünleşik hizmet alma imkânı bulamazsınız. Birçok tersanede aldığınız sacı boyatma ve bükme işlemleri dışarıda yaptırılır. Biz bu işlemlerin hepsi­ni içeride hallediyoruz. Sac geldiği andan itibaren üretim bandı diyebileceğimiz bir sistemle tersane içinde boyanıyor, bükülü­yor ve kapalı sahada gemi yapılıyor.

Son dönemde daha çok gemi bakım ve onarım konusuna yoğunlaşmıştınız. Bu kapsamda Ship Lift sistemini biraz açar mısınız?

Son 3 yıldır tersanemizde bakım-onarım faaliyetlerimizi hızlandırdık. Bu sebeple Türkiye’nin en büyük kapasiteli 820 tonluk Travel Lift’ini satın aldık. Travel Lift ile bölgede bulunan yatlar, römorkörler, iş teknelerine hizmet vermekteyiz. Bu sayede Türkiye’de daha önce hiç uygulanmayan bir yöntemle gemilerin tamir için İstanbul’a ge­lerek hem vakit hem de maddi kayba uğra­masını önlemiş olduk. Ship Lift dediğimiz bu sistemde lift denize iniyor, gemi üzerine geliyor, lift kalkıyor ve tersane kotuyla bir olup gemiyi transfer ediyor. Geçiş kanalları ile gemi bir başka yere park ediliyor. Tamir bitene kadar lift müsait... Bu sayede haftada 7 gemi tamire alınabiliyor.

2008 ve sonrası gemi inşa sektörü açı­sından sıkıntılı geçti. Şu an inşa halinde olan projeleriniz var mı?

Şu an da elimizde yeni inşa projelerimiz var. Ağırlıklı olarak Fransa, Finlandiya ve Norveç... Biz, kimin ihtiyacı varsa o firma­yı bulup üzerinde çalışıyoruz. Bir anlamda nokta atışı yapıyoruz. Kuru yükçü olan bir müşteriye tanker konusunu açmamaya dikkat ediyoruz. Tanker bile kendi içinde tonaj itibariyle 50 farklı çeşide ayrılıyor. Biraz piyasayı ve şartları bilmekle ilgili bu… Tecrübe işi yani… Piyasada kimin ne isteyeceğini bilmek tecrübe işi… Bu tecrü­bemizden yola çıkarak işin en mükemme­lini sunabilmek için uğraşıyoruz.

Tersane kurulduğundan bu yana yatı­rımlarınızdan bahsetmek isterim. Neler yaptınız ve bunları yaparken özkaynak­ları mı kullandınız?

Tersanemizde bugüne kadar yaptığımız yatırımları %95 öz kaynağımızla yaptık. Geri kalan küçük bir kısmında kredi kullandık.

Bu noktada bankaların son dönemlerde sektöre mesafeli duruşu da sizi etkilemiş olmalı...

Maalesef bankalar sektöre mesafeli yakla­şıyor. Yatırım kredilerine uzak duruyorlar. Artık açığa da gemi yapmak çok zor… Ancak projeli gemilerinizde kontratınız varsa bunlara kredi bulabilirsiniz. Ama “ben yatırım yapacağım, senaryom şudur, bana finansman sağlayın” dediğinizde ilgileniyor­lar. Bankaların denizciliğe bakışları negatif olmasına rağmen bizler yaptığımız yeni inşa ihraçlarda kontratlı çalıştığımızdan çok büyük sorunlar yaşamadık diyebilirim.

Bankacılar riski pek sevmezler… Sektörün hareketli olduğu dönemlerde ince eleyip sık dokumadan krediyi hemen veriyor­lardı. Şimdi ise projenle ilgili sunum yapıyorsun, iyi ve kötü senaryoları ortaya koyuyorsun.

Gelecek planlarınızdan ve bölge ile ilgili (yurt içi ve yakın komşular) öngörüleri­nizden bahsederek bitirelim isterseniz.

Önümüzdeki yıl 2 adet kuru havuz projemizi gerçekleştirmek istiyoruz. Bu bölgedeki gemi trafiği açısından bizlere çok yardımcı olacaktır.

Not: Bu röportaj Deniz Endüstri dergimizin Eylül-Ekim 2019 - 68. sayısında yayımlanmıştır.

Röportajlar Haberleri

“Sektörün karbondan arındırılması, yeni fırsatlarla dolu bir dönüşüm sürecidir.” 
“Karbonsuzlaştırma, denizciliğin bugüne kadar karşılaştığı en büyük iştir.” 
“Sadece çok az müteahhitin yapabildiği işleri yapıyoruz.” 
“Mobil yangın söndürme sistemlerimiz, yüksek verimlilik sağlıyor.” 
“Her birey daha yaşanabilir bir çevre için üzerine düşeni yapmalıdır.”