Danimarkalı denizcilik devi Maersk'in bu kararı, bölgedeki nakliye kesintilerinin belirsiz bir süre daha devam edeceğine işaret ediyor.
Maersk'in yaptığı açıklamada, Avrupa Birliği'nin ASPIDES Operasyonu ve ABD liderliğindeki Refah Muhafızı Operasyonu deniz koalisyonlarının çabalarını memnuniyetle karşıladığı ancak bölgedeki risk düzeyinin hala çok yüksek olduğu vurgulandı. Şirket, son saldırıların özellikle True Confidence ve Rubymar gibi ticari gemilere yönelik olduğunu belirterek, Husi füze saldırılarının ölümcül etkinliğinin endişe verici olduğunu ifade etti.
Maersk, bazı nakliye hatlarının güvenlik risklerine rağmen Kızıldeniz'de seferlerine devam ettiğini veya yeniden başlamayı planladığını kabul ederken, Ümit Burnu üzerinden ve Afrika çevresinde gemi yolculuğunun müşterileri için en istikrarlı tedarik zinciri çözümü olduğuna inandığını vurguladı.
Şirketin bir sözcüsü, "Ağ değişiklikleri karmaşıktır ve uygulanması zaman alır. Bu tür değişiklikleri yalnızca daha uzun bir süre boyunca sürdürebilecekleri zaman uygulamaları gerektiğine inanıyoruz." dedi. Ayrıca, "Mürettebatımızın güvenliği ve refahı, yolculuk yaptıkları gemilerin güvenliği ve müşterilerimizin taşıdığı yüklerin güvenliği ve bütünlüğü en büyük önceliğimizdir." ifadelerini ekledi.
Maersk, Kızıldeniz'de seferlerin yeniden başlamasının mümkün olduğu umudunu korurken, müşterilere gelişmelerle ilgili düzenli güncellemeler sağlama sözü verdi.
Maersk'in, Maersk Hangzhou gemisinin 30 Aralık'taki füze saldırısından sonra Kızıldeniz geçişlerini askıya almasının ardından, Ocak ayı başında Kızıldeniz'den geçişlerini "öngörülebilir gelecek" için durdurduğunu hatırlamakta fayda var. Bu karar, ABD liderliğindeki deniz koalisyonu Prosperity Guardian Operasyonu'nun kurulmasının ardından geldi.
Maersk'in aldığı bu karar, Kızıldeniz'deki güvenlik durumunun ne kadar ciddi olduğunu ve bölgedeki ticaretin nasıl etkilendiğini gösteriyor.