Ülkemizde en sık tercih edilen ticaret şirketi türleri limited ve anonim şirketlerdir. Her ne kadar 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda (TTK) kollektif şirket, komandit şirket gibi farklı şekil ve yapıda ticaret şirketlerinin kurulabileceği öngörülmüşse de bu tip şirketler günümüzde çok tercih edilmemektedir. Biz de bu yazımızda en sık tercih edilen ticaret şirketi türü olan 'Limited Şirketlerin Ortak ve Müdürlerinin Şirket Borçlarından Dolayı Sorumluluklarını' açıklamaya çalışacağız.
Konumuzun daha iyi anlaşılabilmesi için öncelikle limited şirket ortağı ve limited şirket müdürü kavramları ile ilgili olarak, bunun ardından da limited şirketin borçları ile ilgili olarak genel bir bilgilendirme yapacağız ve sonrasında da limited şirketin borçlarından dolayı şirket ortak ve müdürlerinin sorumluluklarından bahsedeceğiz.
Limited şirketler, bir veya birden fazla gerçek ya da tüzel kişi tarafından kurulup ticari faaliyette bulunabilirler ancak ortak sayısı 50’den fazla olmaz. Limited şirket ortağı, şirkete sermaye olarak koymuş olduğu nakdi ya da ayni malvarlığı karşılığında şirkette pay sahibi olan gerçek ya da tüzel kişidir. Limited şirket müdürü ise kuruluş sözleşmesinde belirtilen veya şirket genel kurulu tarafından atanan, limited şirketin yönetimi ve temsili ile görevli gerçek veya tüzel kişidir. Şirket müdürünün tüzel kişi olması halinde, söz konusu tüzel kişi bu görevi tüzel kişi adına yerine getirecek bir gerçek kişiyi belirler. Limited şirkette bir ya da birden fazla müdür olabildiği gibi müdürler şirket ortağı veya üçüncü bir kişi olabilir. Ancak en azından bir ortağın şirket müdürü olması yasal zorunluluktur.
Limited şirketlerin borçlarını iki grupta ele alacak olursak; bunlardan ilki özel hukuk alanındaki tüm borçlar, ikincisi ise kamu kurum ya da kuruluşlarına karşı olan ve kamu hukukunun konusuna giren borçlardır. İlk gruptaki borçlara banklara olan kredi borcunu, ikinci gruptaki borçlara ise vergi borcunu örnek gösterebiliriz. Burada belirtmek gerekir ki; kamu kurum ve kuruluşlarına karşı olan tüm borçlar kamu hukukunun alanına girmemektedir. Örneğin herhangi bir kamu kurum ya da kuruluşu ile limited şirketin özel hukuk hükümlerine göre akdedeceği hizmet teknesi imalatı sözleşmesinden dolayı limited şirketin idareye karşı olan hizmet teknesi üretip teslim etme borcu bir kamu borcu değildir. Kamu borcundan bahsedilebilmesi için, kamu kurum ya da kuruluşunun borcun sebebi olan hukuki işlemde hukuken kendisine tanınan ayrıcalıkları kullanarak işlem ya da eylem yapmış olması, bir başka deyişle kamu gücü kullanılmış olması gerekmektedir.
Limited şirketin ortakları, müdürleri ve şirket borçları ile ilgili genel bir bilgilendirmenin ardından limited şirket ortak ve müdürlerinin şirket borçlarından dolayı sorumluluklarını açıklayacağız. Konunun daha kolay anlaşılabilmesi için özel hukukun konusuna giren borçlar ve kamu borçları bağlamında ayrı ayrı belirteceğiz.
TTK’da, limited şirket ortaklarının şirketin borçlarında dolayı sorumlu olmadığı, ortakların sadece taahhüt ettikleri esas sermaye paylarını ödemekle ve şirket sözleşmesinde öngörülen ek ödeme ve yan edim yükümlülüklerini yerine getirmekle sorumlu oldukları belirtilmiştir. Ayrıca TTK’nın ortakların sorumluluğu başlıklı 602. maddesinde de limited şirketin borç ve yükümlülükleri dolayısı ile sadece kendi malvarlığı ile sorumlu olduğu belirtilmiştir. Bu durum hukuk doktrininde sınırlı sorumluluk olarak belirtilmektedir. Sınırlı sorumluluk sayesinde ortaklar şirketin borcundan dolayı sorumlu tutulamamaktadırlar. Ortakların yegane sorumlulukları, taahhüt ettikleri esas sermaye paylarını ödemek ve şirket sözleşmesinde öngörülen diğer yükümlülüklerini yerine getirmekten ibarettir. Dolayısı ile şirketin alacaklıları sadece şirketin malvarlığına başvurabilecek, ortakların şahsi malvarlıklarından herhangi bir talepte bulunamayacaklardır. Limited şirketin kamuya olan borçları dışındaki tüm borçları için burada belirttiğimiz hususlar geçerlidir.
Limited şirket ortaklarının şirketin kamuya olan borçlarından dolayı sorumlulukları, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’da (AATUHK) düzenlenmiştir. AATUHK hükümlerine göre; limited şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan kamu alacağından dolayı şirket ortakları, sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olacaklar ve takibe tabi tutulabileceklerdir. Görüldüğü üzere limited şirketin kamuya olan borçları söz konusu olduğunda belirli şartlar altında ortakların şahsi malvarlıklarından talepte bulunulabilmektedir fakat kamu borcundan dolayı her bir ortak borcun tamamından sorumlu olmayacak, sermaye hisseleri nispetinde sorumlu olacaklardır. Bunun yanı sıra ortağın şirketteki sermaye payını devretmesi halinde; payı devreden ve devralan şahıslar, devir öncesindeki kamu borçlarının devredilen sermaye paylarına düşen kısmından birlikte sorumlu olacaklardır. Ayrıca şirketin kamu alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olmaları halinde, bu şahıslar şirketin kamuya olan borcunun devredilen sermaye paylarına düşen kısmından birlikte sorumlu olacaklardır. Burada önemli olan nokta limited şirketteki ortaklık payının devredildiği tarihidir. TTK’ya göre ortaklığın devri noter tasdikli devir sözleşmesi ile mümkün olabilmektedir. Ayrıca şirket sözleşmesinde aksi öngörülmediği sürece, devir işleminin geçerlilik kazanabilmesi için şirket genel kurulunun onayının olması veya onay için başvuru tarihinden itibaren üç ay içerisinde genel kurulun devir işlemini reddetmemiş olması şartı bulunmaktadır. Her iki durumda da noter tasdikli devir sözleşmesinin tarihi, ortaklık payının devredildiği tarih olarak esas alınmaktadır. Fakat genel kurulun hisse devri sözleşmesine onay vermeyi reddetmesi durumunda ortaklık payı devredilmemiş olacağından, mevcut ortağın limited şirketin kamuya olan borçlarından dolayı sorumluluğu devam edecektir.
Şirket müdürlerinin limited şirketin özel hukuk alanındaki borçlarından dolayı şahsi sorumlulukları bulunmamaktadır. Söz gelimi şirketin kredi borcunun ödenmemiş olmasından ötürü alacaklı banka sadece limited şirketin malvarlığına başvurabilecek, şirket müdürlerinin şahsi malvarlıklarından herhangi bir talepte bulunamayacaktır.
Limited şirketin kamuya olan borçlarından dolayı şirket müdürlerinin sorumlulukları da yine AATUHK’da düzenlenmiştir. AATUHK hükümlerine göre; limited şirketin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan kamu alacakları, şirketin temsilcisi ve idarecisi durumunda olan şirket müdürlerinden tahsil edilecektir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta; şirket müdürlerinin, limited şirketin kamuya olan borçlarının tamamından sorumlu olduklarıdır. Dolayısı ile şirket müdürlerinin sorumluluğu ortaklarınkine nazaran daha fazladır; nitekim yukarıda da belirttiğimiz gibi, limited şirketin kamuya olan borçlarından dolayı ortakların sorumlulukları sermaye hisseleri nispetindedir. Bu konuda sıkça sorulan sorulardan biri de bir kişi limited şirketin ortağı ve aynı zamanda müdürü ise şirketin kamuya olan borçları ile ilgili sorumluluğunun ne şekilde olacağıdır. Böyle bir durumdaki sorumluluk, yukarıda belirttiğimiz şirket müdürünün sorumluluğu olacaktır. Bir başka anlatımla hem limited şirket ortağı hem de müdürü olan bir kişi, şirketin kamuya olan borcunun tamamından sorumlu olacaktır. Limited şirketin kamuya olan borcunun doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda şirket müdürlerinin farklı kişiler olmaları halinde söz konusu kişilerin borcunun tamamından birlikte sorumlu olacakları şeklindeki AATUHK hükmü, Anayasa Mahkemesinin 2014/144 E. ve 2015/29 K. sayılı ve 19.03.2015 tarihli kararı ile iptal edilmiştir. Böylece şirket müdürleri, görevde olmadıkları dolayısıyla müdahalede bulunma hak ve yetkilerinin de olmadığı işlem ve eylemlerden sorumlu tutulamayacaklardır.
Limited şirket ortakları ve müdürlerinin, limited şirketin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan kamu borçlarından dolayı şahsi sorumluluklarının bulunduğunu belirtmiştik. Peki şirketin kamuya olan borçlarından dolayı ilk olarak şirket ortaklarının mı yoksa müdürlerinin mi şahsi malvarlığına başvurulacaktır? Mevzuatımızda bu şekilde bir öncelik sırası ile ilgili olarak açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Konu ile ilgili olarak Danıştay’ın da çelişkili kararları bulunmaktaydı. Söz konusu çelişkilerin giderilmesi adına Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 2013/1 E. ve 2018/1 K. numaralı kararı ile “Limited şirket tüzel kişiliğinden tahsil edilemeyen veya edilemeyeceği anlaşılan vergi borcunun takip ve tahsiline ilişkin olarak 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nda ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’da, kanuni temsilci ile ortak arasında bir öncelik sıralaması bulunmadığından, limited şirketin vergi borcunun tahsilinde ortağın takibine başlanabilmesi için kanuni temsilcinin takibinin gerekli olmadığı açıktır” şeklinde hüküm kurulmuştur. Yüksek Mahkeme kararında da görüldüğü üzere, limited şirketin kamuya olan borçlarının tahsilinde öncelikle kimin şahsi malvarlığına başvurulacağı konusunda şirket ortakları ile müdürleri arasında herhangi bir öncelik sırası bulunmamaktadır.
Limited şirket ortaklarının ortaklık paylarını fiilen devretmiş olmalarına rağmen hukuken şirket ortağı olmaya devam etmeleri veya limited şirket müdürlerinin fiilen görevlerini bırakmış olmalarına rağmen hukuken şirket müdürü olmaya devam etmeleri gibi durumlara sıklıkla rastlanmaktadır. İstenmeyen sonuçların meydana gelmemesi için fiili durumların daima hukuken geçerli hale getirilmesi gerekmektedir.