Arkeoloji dünyasında su altında yapılan önemli kazı projeleri arasında gösterilen Liman Tepe'de farklı ülkelerden su altı arkeologları, Ankara Üniversitesi Mustafa V. Koç Deniz Arkeolojisi Araştırma Merkezi (ANKÜSAM) Direktörü Prof. Dr. Vasıf Şahoğlu başkanlığında çalışma yürütüyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığının destek verdiği çalışmalarda, 7 bin yıl öncesine uzanan bir tarihe sahip olduğu bilinen bölgede farklı tarih katmanlarından çok sayıda eser gün yüzüne çıkarılıyor.
Prof. Dr. Vasıf Şahoğlu, geçmişte kara parçası olan sonraki çağlarda su altında kalan liman tabanında yeni sondaj çalışmaları yaptıklarını aktardı.
Bu bölümde 5 bin 300 yıl önceye giden yeni bir tabakayla karşılaştıklarını dile getiren Şahoğlu, şunları kaydetti:
"Milattan önce 3 bin 300'lü yıllara kadar giden bir dönem. Karbon-14 tarihlemelerimiz var, oradan tam tarihi söyleyebiliyorum. O döneme ait seramik örnekleri bulduk. Deniz tabanında büyük taşlardan oluşan bir tabaka var, bunun bir mimariye ait olma olasılığı var. Şu an kesin olarak söyleyemiyoruz ama önümüzdeki yıl bu konuda çok daha kapsamlı bilgi sahibi olacağımızı düşünüyoruz. Ülkemizde ilk kez böyle bir döneme ait kalıntı inceleniyor, o açıdan önemli."
Neolitik dönemin izleri araştırılıyor
Liman Tepe'nin Bakır Çağı olarak tanımlanan Orta Kalkolitik dönemden bu yana yerleşimlere ev sahipliği yaptığını bildiklerini ifade eden Şahoğlu, bu dönemin öncesine ait olduğunu değerlendirdikleri bulgular üzerinde de çalışma yaptıklarını aktardı.
"Neolitik dönemde burada yaşam yok muydu?" sorusunu araştırdıklarını dile getiren Şahoğlu, şunları söyledi:
"Kanada'daki McMaster Üniversitesi ile denizin altında jeoarkeolojik araştırmalar yaptık. İlginç veriler elde ettik. Denizin 500-600 metre altında neolitik çağ kıyı şeridini bulduk. Dolayısıyla denizin çok daha geride olduğunu varsaymamız gerekiyor. Öyle bir dönemde de mutlaka deniz kıyısında bir neolitik yerleşim olması gerekiyor. Çünkü Batı Anadolu sahil kesimindeki bütün büyük klasik kentlerdeki yaşam neolitik çağa kadar geri gidiyor."
Su altı kazılarının genelde batıklarda yürütüldüğünü, batıkların adeta bir zaman kapsülü gibi yeni bilgiler ulaştırdığını aktaran Şahoğlu, burada ise limanda yürüttükleri çalışmalarda çok daha geniş zamana ilişkin veriler elde edebildiklerini ifade etti.
Kara ve denizdeki kalıntıları ziyarete açma hedefi
Liman Tepe'nin klasik çağlarda Klazomenai Antik Kenti'ne dönüştüğünü, bu kentte de önemli bulgular elde edildiğini belirten Şahoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Dolayısıyla uzun vadede bu bölgenin hem karadaki kalıntılar hem de denizin altındaki peyzajla bir bütün olarak değerlendirilmesi ve turizmin hizmetine girmesini hedefliyoruz. Burayı ziyaret eden bir kişinin hem karadaki en az 7 bin yıl geriye giden geçmişi hem su altındaki tarihi görme şansı var."
Kazı ekibinde görev yapan Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. İrfan Tuğcu da su altında 4,5 metre derinlikte günümüzden 2 bin 600 yıl önceki liman tabanını, 6 metrede ise Geç Kalkolitik Döneme (Bakır Çağı) tarihlendirdikleri deniz tabanını açmaya devam ettiklerini anlattı.
Su altında özel bir çalışma yöntemi
Liman Tepe'de su altı kazılarında görev yapan ekip ise dalış eğitiminin ardından kabul ediliyor.
İkişer kişilik ekipler, fırça ve elektrikli süpürge benzeri araçlar kullanarak su altındaki kum ve malzemeyi temizleyerek buluntulara ulaşmaya çalışıyor.
Buluntular, içinde deniz suyu bulunan kaplarla laboratuvara götürülüyor.
Eserlerin sağlam kalabilmesi için içindeki tuzdan tamamen arındırılması gerekiyor. Laboratuvar ortamında yürütülen bu işlemlerin tamamlanması ise 7 yılı bulabiliyor.