Semih EGE - Semar Marine Yönetim Kurulu Başkanı
2007 yılında kurulduktan bir yıl sonra sektörün yaşadığı bunalımlı dönemlerle karşılaşan, ancak yılmadan, kurumsallıktan ve profesyonellikten ödün vermeden bu kriz dönemlerini atlatan ve kısa sürede sektörde kendine iyi bir yer edinen Semar Marine, mevcut hizmet ve ürün kalitesini bir adım öteye taşımak için yapılanmasını güçlendiriyor.
Semar Marine'in kuruluş sürecini anlatır mısınız? Kriz yıllarında firma kurup başarılı olmak zor değil miydi?
2007 yılında, sektörümüzde bulunan eksiklikleri de göz önünde bulundurarak attık ilk adımlarımızı. Amacımız kısa vadede Türkiye pazarında, orta vadede ise Avrupa pazarında kendimize yer edinmekti. Bugün bir yandan Türkiye pazarında öncü bir rol üstlenirken bir yandan da Avrupa’da bulunduğumuz sektörün önde gelen kuruluşları ile rekabet içindeyiz.
Kriz dönemini biz olgunlaşma dönemi olarak adlandırıyoruz. Süreci olumlu yönetmek bizim için çok önemliydi. Sektör panik halinde duruma alışıp yönetmeye çalışırken yeni kurulmuş bir oluşumu tanıtmak ve kabul ettirmek kolay olmadı aslında. En büyük avantajımız biz burada bu krizi atlatmaya yardımcı olabiliriz düşüncemizdi. Herkes üzerine düşen görevi yerine getirmek zorundaydı. Zincirin tamamı, imalatçısından son kullanıcısına kadar tüm halkalar iyi niyet ile sonuç odaklı çalıştı ve sürecin yönetimini kolaylaştırdı.
Semar Marine, kuruluş tarihi çok eski olmamakla beraber, piyasadaki bilinirliği ve güvenilirliğiyle asırlık bir firma görünümü arz ediyor. Bunu neye borçlusunuz?
Profesyonelliğin ve kurumsallığın önemini reddetmeden amatör ruhumuzu korumamız ve ekibimiz. Rakiplerimizin dış kaynak kullanarak verdiği hizmetleri biz içeriden yönetiyoruz. Bu da sunduğumuz hizmet ve ürün kalitesinin kontrolünü bize veriyor.
Önceliğimiz ortadaki sorunu kaldırmaya yardımcı olabilmek, gemilerimizi yüzdürmek... Farklı reaksiyonlar gösterebiliyoruz proje özelinde. Doğabilecek olan riskleri de analiz edip müşterilerimizi bilgilendiriyoruz. Satış odaklı değiliz. Satalım, ne olursa satalım gibi bir düşünce bizim sektörümüzde kabul edilemez. Aldığınız sorumluluğun farkında olmanız gerekiyor.
Firma yapılanmanızdan ve insan kaynakları politikalarınızdan bahseder misiniz?
Bu sene itibari ile yapılanmamızı geliştirmeye başladık. Hızlı bir geçiş planlamıyoruz. Süreci yönetirken mevcut hizmet şartlarımızı koruyarak gerçekleştireceğiz bu değişimi. Adım adım ilerliyoruz. Sektörümüzün bu değişimi olumlu karşılayacağını düşünüyoruz. Hedefimiz mevcut hizmet ve ürün kalitemizi bir adım öteye taşıyabilmek.
Birey olarak değil, ekip olarak SEMAR markasının arkasındayız. Ekip olarak sorumluluk alıyoruz ve ekip olarak hareket ediyoruz.
Daha önce de belirttiğim gibi, biz hemen hemen tüm kaynaklarımızı kendimiz yönetiyoruz. Dolayısıyla hizmetlerimizin kalitesini ölçme kabiliyetine sahibiz. Bu özelliğimizin bize ilave maddi ve manevi sorumluklar yüklemesine rağmen bu şekilde devam edeceğiz.
Çalıştığınız alanda tedarikçi ağı önemli olsa gerek. Firmanızın tedarikçi ağı nasıl?
Günümüzün iletişim kolaylığı bizim işimize de sirayet etti. Bugünlerde işler biraz değişti. Birçok firma var kendisini tedarikçi olarak tanıtan, bizimle çalışmak istediğini ileten, ürünlerini pazarlayan. Özellikle Çin menşei ürünler pazara girmek için fazlasıyla agresif stratejiler izliyorlar.
Geniş bir tedarikçi ağına sahibiz, ancak hepsi ile çalışmıyoruz. Ziyaret edip belirli kontrolleri yaptıktan sonra, değerlendirmeye alıyoruz. Farklı değerlendirme kriterlerimiz var bizim. Kalite en önemlisi ama bu kalitenin belirli kurumlar tarafından da onaylanmış olması gerekiyor. Özellikle satış sonrası alınan sorumlulukların koşullarımızı karşılaması gerekiyor.
Bir ürünü sadece satmak yetmiyor sanırım. Takibini yapmak, bu takip sonunda bir dataya sahip olmak çok önemli olsa gerek?
Kesinlikle yeterli değil. Ürünlerin çalışma koşullarına kadar birçok etmen var. Hepsinin kontrolünü sağlamanız mümkün değil. Burada karşılıklı sürekli diyalog halinde olmanız gerekiyor ki gemilerin mevcut çalışma koşullarında bu pek mümkün değil.
Biz memnuniyetle bu verileri tutup değerlendirmek istiyoruz. Buna uygun bir sistemimiz de var. Hatta ürünün kaç saat çalıştığına veya ne zaman değişmesi gerektiğini izleyebiliyoruz. Hatta daha da ileri gidip, kimseyle iletişim kurmadan, teknoloji yardımı ile makinenin çalışma saatlerini uzaktan da takip edebiliyoruz.
Hali hazırda, bizim tasarladığımız ve ekibimizde bulunan yazılım uzmanı arkadaşımızın hazırladığı profesyonel bir sistem kullanıyoruz. Tamamen yaptığımız işe özel olduğu ve bizim tarafımızdan tasarlandığı için, iş akışımızın gereği, ihtiyacımız olan tüm bilgileri orada kaydedebiliyor ve farklı değerlendirme araçları ile raporlayabiliyoruz.
Ülkemizde denizcilik alanındaki bakım onarım sektörünü değerlendirir misiniz? Sizin sektöre kattıklarınız ya da katacaklarınız neler olacak?
Biz aynı zamanda bakım onarım sektöründe de faaliyet gösteriyoruz. Sunduğumuz hizmetlerin tamamlanması adına iki yıl önce Gemi Makineleri Mühendisi Adem Çakmak ile birlikte Entech Optima’yı kurduk. Yine amacımız mevcut hizmetlerin üzerine çıkıp, gemi makineleri bakım ve onarımını yüksek standartlar dâhilinde gerçekleştirmekti. Nitekim 2 yıl gibi kısa bir süre içerisinde, 150’nin üzerinde geminin ana makinesinin komple bakımını gerçekleştirdik. Bu projelerin yanı sıra makine dairesinde bulunan diğer ekipmanların da bakımları ve onarımları gerçekleştirildi. Oldukça yoğun ve hızlı bir başlangıç oldu bizim için.
Hedefimiz uluslararası standartlarda bir atölyeye ve hizmet kalitesine sahip olmak. Yatırım yapmaktan çekinmiyoruz. Örneğin, Türkiye’de ilk ve tek özel enjektör yenileme atölyesi var bünyemizde. Farklı ekipmanların siparişlerini de verdik ve teslimatlarını bekliyoruz. Bosch yakıt ekipmanları grubu ile ortak birtakım çalışmalarımız var.
Organizasyon yapımız dâhilinde bulundurduğumuz A sınıfı iş güvenlik uzmanımız var. Ekibimizin çalıştığı şartları iyileştirmeye çalışıyoruz. Emek yoğun ve yüksek riskli bir iş olduğu için bütün arkadaşlarımızın zihinlerinin rahat olması gerekiyor.
Denizcilik sektörü global bir pazar. Bu global pazarda yer almak adına uluslararası plan projeleriniz ya da girişimleriniz var mıdır?
Elbette. Aslında biz ENTECH ve SEMAR’ı ayırmıyoruz. Bizim için sadece meşgul oldukları iş alanları farklı. Birbirini tamamlayıcı iki unsur oldukları için, attığımız her adım her ikisini de geliştiriyor.
Daha önce de belirttiğim üzere, ENTECH şu anda uluslararası bir servis organizasyonu ile temas halinde. Amacımız coğrafyamızda doğabilecek olan global servis ihtiyaçlarına cevap vermek. Aynı şekilde, ülkemizde işletilen gemilerin yurtdışında doğabilecek olan servis ihtiyaçlarına da o lokasyondaki sorumlu kurum servis sağlıyor. İletişimi biz sağladığımız için güven unsuru ön plana çıkıyor ve hem ekonomik hem daha hızlı hizmet sunabiliyoruz.
SEMAR’ın bir süredir Hamburg’ta yerleşik olan ve Lojistik - Depolama gibi ihtiyaçlarını karşılayan bir yapısı mevcuttu. Şimdi orayı pazarlama açısında biraz daha kuvvetlendirmek istiyoruz. Önümüzdeki sene itibari ile faaliyete başlamasını planlamaktayız.
Denizcilik sektörü dışında da girişimleriniz var galiba?
Evet, Enerji ve Bilişim sektörlerinde de bir takım aktivitelimiz mevcut fakat henüz proje aşamasındalar.
Not: Bu röportaj Deniz Endüstri dergimizin Temmuz-Ağustos 2017 - 55. sayısında yayımlanmıştır.