Işık Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Fizik Bölümü Başkanı Dr. Tuğba Öztürk, “Avrupa’daki aşırı hava olaylarının bölgesel iklim modelleri kullanılarak öngörülen değişikliğinin ölçeklenebilirliği” adlı projesinde elde ettiği ilk bulgularla ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Öztürk, TÜBİTAK 3501 Kariyer Geliştirme Programı kapsamında desteklenen araştırmasında, 120 yıllık bir zaman aralığında küresel sıcaklık artışlarıyla beraber aşırı hava olaylarının değişimine bakarak Avrupa’daki uç sıcaklıkların nasıl değiştiğini incelediklerini anlattı.
En düşük ve en yüksek sıcaklıklara bakıldı
Araştırmanın ilk yılında günün en düşük ve en yüksek sıcaklıklarının, yıllık maksimum ve minimum değerlerine baktıklarını aktaran Öztürk, “Akdeniz Havzası’nda, sıcak ekstremlerde, küresel ısınmanın 1,5 katı bir ısınmayla karşı karşıyayız. Model sonuçlarına göre, her 1°C’lik küresel ısınmaya karşılık, Akdeniz Bölgesi’ndeki uç sıcaklıklar ortalamada en az 1,5°C, her 2°C’ye karşılık 3°C, her 3°C’ye karşılık 4,5°C artacak” diye belirtti.
Bölgesel farklılığın soğuk ekstremlerde de çarpıcı olduğunu vurgulayan Öztürk, “Özellikle Doğu ve Kuzey Avrupa’da bu oran 3’e yükseliyor. Yani soğuk ekstremlerde her 1°C küresel sıcaklık artışında, Kuzeydoğu Avrupa’da 3 kat daha fazla sıcaklık artışı olacak. 1°C ısınıyorsa 3°C, 2°C ısınıyorsa 6°C… Yüzyılın sonunda 3°C daha sıcak bir dünyada 6 derece daha fazla soğuk ekstremleri göreceğiz” diye konuştu.
‘Kar buz örtüsünün az olması ısınmayı artırıyor’
Öztürk, “Kar buz örtüsünün daha az olmasıyla ısınma daha da fazla gerçekleşiyor” dedi: “Kar güneşten gelen ışını yansıtıyor, dolayısıyla bu bir soğuma yaratıyor, ama oradaki kar buz örtüsü kalktığı zaman daha da fazla ısınma görüyoruz.
Ortalama sıcaklığı artıran bir diğer önemli faktörün de gece sıcaklıklarının küresel ortalama sıcaklıklardan daha fazla artması olduğunu açıklayan Dr. Öztürk, bu durumun insan konforu açısından kötü bir değişiklik anlamına geldiğini belirtti.
‘Atmosferdeki karbondioksit miktarı azaltılmalı’
Akdeniz Havzası ve Avrupa üzerindeki aşırı hava olaylarının sıklık ve şiddetindeki değişimi, bölgesel iklim modeli projeksiyonları kullanarak incelediklerini vurgulayan Öztürk, araştırma kapsamında iklim değişikliğinin bazı sektörleri nasıl etkileyeceği üzerinde de çalışmalar yaptıklarını belirtti.
Küresel ısınmanın etkilerini azaltmak için atmosferdeki karbondioksit miktarının azaltılması gerektiğinin altını çizen Öztürk, şöyle konuştu:
“Özellikle hem rüzgar hem de güneş potansiyeli açısından ülkemiz, özellikle Avrupa’ya göre çok daha yüksek bir potansiyele sahip. Rüzgar potansiyelimiz de özellikle Biga Yarımadası’nda Çanakkale’de gayet iyi. Dolayısıyla yenilenebilir enerji kaynaklarına daha fazla yatırım yaparak karbondioksit azaltımı yapabiliriz ve zaten ülkemizde de yanılmıyorsam yüzde 50’ye varan bir yenilenebilir enerji kaynağı kullanımı var. Bunun daha da artması gerekiyor ve tabii bunun da yanında adaptasyon yani bu yeni iklime uyum da önemli. Aşırı hava olayları, uç sıcaklıklar, uç yağışlar, kuraklık vesaire bunların da nasıl değişeceğini bilerek önlemler almamız gerekiyor. Buna hazırlıklı olmamız gerekiyor.”