Kıbrıs Türk Armatörler Birliği’nden yapılan yazılı açıklamada, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bir ada ülkesi olması nedeniyle hem ekonomik faaliyetlerin yürütülebilmesi hem de ulaşımın sağlanabilmesi açısından deniz yoluyla taşımacılığın büyük önem taşıdığı kaydedildi.
Sektör paydaşlarının sürekli geliştirilmesine olanak sağlayacak şekilde bütçeler ayrılması, limanlarda verilen hizmet kalitesinin arttırılması, resmi birimlere yeterli kadroların sağlanması, sektörde yolcu ve yük taşımacılığı yapan firmalara teşvik ve desteklerin sağlanmasının kaçınılmaz olduğu belirtilen açıklamada, “Ancak ülkemizde bu sektöre maalesef yeterli düzeyde ilgi gösterilmemekte, deniz limanları sürekli olarak göz ardı edilmekte ve sektördeki firmalara çeşitli konularda çeşitli zorluklar çıkartılarak, hem operasyonel maliyetlerin artışına sebep olunmakta hem de bu maliyetlere ve birçok olumsuzluğa rağmen şirketlerin vermekte oldukları ayakta kalma mücadelesi zora sokulmaktadır.” ifadeleri kullanıldı.
Armatörler Derneği üyeleri tarafından, gece gündüz demeden kesintisiz bir şekilde, çok zor şartlarda ve yüksek maliyetler sebebiyle çok düşük kâr marjlarıyla yürütülmekte olan yolcu ve yük taşımacılığı hizmetleriyle ülke ekonomisine ve kamu maliyesine ciddi boyutta ve doğrudan katkı yapıldığı kaydedilen açıklamada, buna karşılık söz konusu gelirlerin gerek limanların altyapı iyileştirilmesinde gerekse gümrük ve diğer resmi birim işlemlerinin modernizasyonu ve işlevselliğinin artırılması yönünde kullanılmadığının gözlemlendiği belirtildi.
“Limanların ve liman hizmetlerinin iyileştirilmesi için tek çözüm ‘Özelleştirme'”
Mevcut hükümet tarafından, limanların ve liman hizmetlerinin iyileştirilmesi için tek çözümün “özelleştirme” olduğunun savunulduğu belirtilen açıklamada, şöyle denildi:
“Bir kamu kuruluşu olarak yıllardır tanınan birçok imtiyaza rağmen devlet bütçesine külfet haline gelmiş olan Kıbrıs Türk Denizcilik Şirketi’ne gemi alınarak yolcu ve Ro-Ro taşımacılığında özel sektöre devlet eliyle rakip yaratılmaktadır. Söz konusu geminin alımı için harcanan ciddi bütçenin, limanlarımız altyapı ve hizmetlerinin iyileştirilmesi yönünde kullanılması daha doğru olmaz mıydı? Yolcu salonu, park yeri, x-ray cihazı, güvenlik ekipmanı, aydınlatması, yeterli personeli ve daha sayabileceğimiz pek çok yetersizliği olan limanlarımızın geliştirilmesi için kullanılamaz mıydı?”
Sektörde halihazırda faaliyet gösteren firmaların, birçok riski göze alarak, gemilerine ve şirketlerinin hizmet kalitesini yükseltmeye yönelik birçok çalışma için yatırım yapmaya devam ettikleri ve mevcut piyasa koşullarına uygun yolcu ve yük kapasitesine cevap verebildikleri bir ortamda bir kamu kuruluşuna gemi alınması veya yabancı sermayeli diğer gemi şirketlerinin mevcut hatlara girmesine izin verilmesinin, böylelikle devlet eliyle yerli yatırımcıya rakip yaratılmasının anlaşılır ve kabul edilir bir yanı bulunmadığı kaydedilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi.
“Deniz limanlarımızda, Ercan Havalimanı’nda olduğu gibi vardiya çalışma sistemine geçilerek hem verilen hizmet kalitesinin artırılması hem de üyelerimiz için önemli bir maliyet kalemi olan ek mesai ücretlerinin düşürülmesi yönünde ilgili bakanlıklarımızla ve müdürlüklerimizle defalarca görüşülmüştür. Her seferinde en yakın süreçte vardiya sistemine geçileceği sözü alınmış ama yıllardır bu uygulamaya geçilememiştir. Bunun yanında resmi birimlerimiz gümrük, polis, Liman Başkanlığı personellerinin sayıca yetersizliği sebebiyle gerek yolcularımıza verilen hizmette gecikmelere gerekse de ithalatçı yüklerinin zamanında teslimi hususunda aksamalara sebebiyet verilmektedir. İlgili personel sayısının yetersiz oluşu ve vardiya sistemine bir türlü geçilememesi ödenen ek mesailer nedeniyle maliyetlere direkt etki etmekte bu da doğrudan tüketici fiyatlarına yansımaktadır, bu durum ise ülke ekonomisinde olumsuz bir etki yaratmaktadır.
Buna ek olarak; yaz mesai uygulamasına geçmiş olduğumuz bu dönemde, her ayın ortasından itibaren limanlarda çalışan Gümrük ve Liman Başkanlığı memurlarının ödenebilecekleri ek mesaileri doldurmaları sebebiyle gemi seferlerinin gerçekleştirilemeyeceği gerçeği de üyelerimiz açısından vahim bir sonuç ortaya koymaktadır. Bu nedenle Derneğimiz üyeleri, ilgili birimlere yeterli sayıda personel istihdamının yapılarak bu soruna acilen çözüm getirilmesini talep etmektedir.
Bildirimizin ilk cümlelerinde de gerekliliği ifade edildiği üzere, denizcilik sektörünün geliştirilmesine ve KKTC bayraklı gemi sayısının arttırılmasına yönelik, Ulaştırma Bakanlığı’na bağlı Limanlar Dairesi Müdürlüğü’nce KKTC bayraklı gemilerimize her yıl tanınmakta olan liman rıhtım ücretlerindeki indirimin bu yıl verilmemesi kararı da kabul edilemez diğer bir husustur. Gemi maliyetlerimizi hesaplarken dikkate aldığımız liman rıhtım ücretlerindeki bu indirimin ortadan kalkmasının sonucu maalesef navlun ücretlerinde yapılması zorunlu hale gelecek artışlardır. Navlun ücretlerinin artması ise ithalatçı maliyetini yükseltecek ve dolaylı olarak bu artış ürün fiyatlarına yansıyacaktır. Özetle bu artışlar tüketici fiyatlarına yansıyacağından, alım gücünün her geçen gün düştüğü bir ortamda devlet eliyle enflasyonun tetiklenmesi anlamına gelmektedir. Bu nedenle Derneğimiz bu kararın Limanlar Dairesi Müdürlüğü tarafından en kısa sürede gözden geçirilmesi ve indirimin devamı yönünde değiştirilmesi gerekliliğini vurgulamaktadır.
Mevcut hükümetimizi özellikle yukarıda belirtilen hususlarda yanlış karar ve uygulamalardan vazgeçmeye davet ettiğimizi, bugüne kadar ihmal edilen denizcilik sektörünün kaderini değiştirecek adımların atılması, sektör temsilcilerine daha fazla kulak verilmesi ve bu sektörde faaliyet gösteren yerel firmalara destek verilmesi konularında gayret ve kararlılık gösterilmesini arzuladığımızı belirtir, saygılarımızı sunarız.”
Kaynak: Kıbrıs Postası