Hindistan Zenginliği ve İngiliz Doğu Hindistan Şirketi

Umur UĞURLU

Hindistan 2020 yılı içinde ayrıca İngiltere'yi geçerek dünyanın 5. büyük ekonomisidir. İlk 4’te ise ABD, Çin, Japonya ve Almanya bulunmaktadır. Ülkenin ekonomisi 20 yıldır ortalama yüzde 7 oranında büyümekte olup yeni sanayileşen ülke olarak sınıflandırılmaktadır. BM'ye göre, Hindistan'ın 5 yıl içinde Çin'i geçerek dünyanın en kalabalık ülkesi olması beklenmekte ve bir tahmine göre işsizlik yüzde 7'nin üzerindedir.

Hindistan o kadar büyük ve çeşitlidir ki; ülkenin başka ülkelerle kıyaslanması, büyük coğrafi farklılıkları gizlemektedir. Örneğin, Hindistan'ın en zengin eyaleti olan Goa, Bulgaristan gibi yoksul bir Avrupa ülkesiyle benzer yaşam standartlarına sahip. Öte yandan en yoksul eyaleti Bihar ise, kişi başına GSYH'de Sahra altı Afrika ülkesi Mali'yle aynı sırada yer almaktadır. Ancak şunu işaret etmekte fayda var ki önümüzdeki 5 yıl boyunca, Hindistan'ın dünyanın 3. büyük ekonomisi olmaya yaklaşacağıdır. HSBC'nin 2030 tahminlerinde ilk sırada Çin, 2. sırada ABD, 3. sırada ise Hindistan yer almaktadır. 2024'te de, 3. lüğü yakalayamasa da Almanya'yı geçerek 4. sıraya yükselmiş; 2028 civarında ise Japonya'yı geçerek, 3. sıraya yerleşmiş olacaktır. (1)

2019 yılı itibariyle ülkenin ihracatındaki başlıca ürünler: İşlenmiş petrol ürünleri, elmaslar, ilaçlar, mücevherat, pirinç, binek araçlar, otomotiv aksam ve parçaları, kabuklu hayvanlar, özel işlevli gemiler ve yüzer platformlar/yapılar (ener, yangın söndürme, tarak gemileri; yüzer vinçler vb.; yüzer havuzlar; yüzer-dalabilen sondaj ve üretim platformları) telefon cihazları ve işlenmemiş alüminyum olmuştur. 2019 yılı itibariyle ülkenin ithalatındaki başlıca ürünler: Binek araçlar, otomotiv aksam ve parçaları, ilaçlar, petrol gazları, işlenmiş petrol ürünleri, serumlar/aşılar, kadın hazır giyim eşyaları, otomatik bilgi işlem makineleri ve kablo ve tellerdir. (2)

Tarihsel olarak da baktığımızda geniş bir coğrafyada oldukça kalabalık bir nüfusa sahip olan Hindistan, gerek coğrafi konumu gerekse sahip olduğu zenginliklerle, doğulu ve batılı ülkelerin sürekli ilgisini çekmiştir. Nitekim başta Fransa olmak üzere İngiltere ve Rusya gibi önemli güçler bölgeye hâkim olmak için mücadele etmişler ve Hindistan’a sahip olmanın maddi kazanımların yanı sıra itibar açısından da önemli olduğunu hesap etmişlerdir. Öyle ki XIX. yüzyılda Türkistan hanlıklarında Hindistan’a sahip olmanın Dünyaya hâkim olmak olacağı şeklinde bir düşünce hâkim olmuştur. Fransa, Hindistan’da hâkimiyet kurma çabasında önemli güçlerden biri olmuştur. Fransa’nın Hindistan’a hâkim olma çabası Yedi Yıl Savaşları (1756-1763) ile sonlandırılıp Fransızlar Hindistan’dan tamamen çıkarıldıktan sonra İngiltere’nin bölgedeki en önemli rakibi Rusya olmuştur. Bu doğrultuda Rusya, Hindistan’a sahip olabilmek adına İran ve Afganistan’a yönelik yeni stratejiler geliştirirken İngiltere de bu ülkeler ile olan ilişkilerini Hindistan’daki çıkarları doğrultusunda şekillendirmiştir. İngiltere, XVII. yüzyılın başlarında kurmuş olduğu şirket ile Hindistan’da etkinlik kazanmaya başlamıştır. Zaman içerisinde hammadde kaynağının yanı sıra İngiliz ürünleri için önemli bir Pazar haline de gelen Hindistan, XIX. yüzyılda İngiliz siyasetinde öncelikli bir yer edinmiştir. Bu dönemde Rusya’nın Türkistan doğrultusunda ilerleyişi, Fransa ve Osmanlı devleti ile olan münasebetleri, İran ve Afganistan’daki askeri ve siyasi faaliyetleri Hindistan’daki İngiliz sömürgelerini tehlikeye sokmuştur. Bunun sonucunda da iki devlet arasında uzun süren bir diplomatik çekişme yaşanmıştır. (3)

Bu noktada önemli bir şirkete dikkat çekmek isterim.

İNGİLİZ DOĞU HİNDİSTAN ŞİRKETİ
1600-1874 yılları arasında faaliyet gösteren İngiliz Doğu Hindistan Şirketi, günümüzde kâr elde etme amacıyla kurulmuş, uluslararası ticaret yaparak gelir, kâr ve hisse senedi getirisi elde eden çok uluslu şirketlerin ilki olarak kabul edilir. Geleneksel lonca sisteminden modern şirkete geçişi gerçekleştiren bu şirket; organizasyon yapısı, geliştirdiği hisse sistemi, hukuksal altyapısı ve devlet ile ilişkileri açısından uluslararası şirketlere öncülük yapmıştır. (4)

1588'de Sir Francis Drake komutasındaki İngiliz donanmasının İspanya donanmasını ağır bir yenilgiye uğratmasından sonra, İngiliz ticaret gemileri okyanuslarda daha etkin faaliyet göstermeye başlayıp özellikle Hindistan seferlerine başladılar. Denizci tacirler bir araya gelip sermayelerini artırırlarken, İngiltere kraliçesi I.Elizabeth den de ayrıcalıklar almaya çalıştılar ve sonunda 31 Aralık 1600 de Doğu Hindistan Şirketi için bu ayrıcalıkları almayı başardılar. Doğu Hindistan Şirketi (East India Company) veya İngiliz Doğu Hindistan Şirketi , Doğu Hint Adaları'yla ticaret amacıyla kurulmuş olan; ama daha çok Hint alt kıtasıyla ticaret yapan bir İngiliz (1707'den sonra Britanya) anonim şirketiydi. Doğu ve Güneydoğu Asya'da bir ticaret tekeli olarak ortaya çıkan şirket zamanla politik bir oluşum hâline gelmiştir. 

18. yüzyılın başlarından 19. yüzyılın ortalarına kadar Britanya emperyalizminin bir aracı olarak kullanılmış;  19. yüzyılda Çin'deki faaliyetleri Britanya etkisinin Çin'e yayılmasında etkili olmuştur. 

Şirkete 1600 yılında kraliyet imtiyaznamesi verilmiştir, bu da onu Avrupa'daki diğer Doğu Hindistan şirketleri içerisinde en eskisi yapmaktadır. Şirketin hisseleri zengin tüccarlar ve asilzadeleri aitti. Hükümetin hiç hissesi yoktu ve şirket üzerinde sadece dolaylı kontrole sahipti. Şirketin kendine ait büyük bir ordusu vardı ve bu orduyla Hindistan'ın önemli bölümünü kontrol etmekteydi.

Şirketin ana ticaret maddeleri afyon (uyuşturucu), pamuk, ipek, çivit boyası, tuz, güherçile ve çaydı. Şirket Hindistan'ın büyük kısmını yönetimi altına aldı, bu bölgelerde askeri güç kullanmıştır.


Doğu Hindistan Şirketi bayrağı (1801'den sonra)

XVIII. yüzyılın ilk yarısında ticaret hacminde büyük bir gelişme kaydeden şirket, İngiliz hükümetiyle ilişkilerini düzenleyerek ticaret yaptığı bölgelerde devlet adına hareket etme ve temsil imtiyazı aldı. 1717’de Bâbürlüler’den kapitülasyon hakları kazandı ve ülkede çok güçlü bir konuma yükseldi. 1740’larda Fransızlar’ın Hindistan’a girme çabaları üzerine mal varlığını ve imtiyazlarını korumak amacıyla mahallî taht kavgalarına karıştı ve askerî hareketlere girişti. Bölgedeki birliklerini takviye ederek 1757’de Plassey zaferiyle fiilen Bengal’e hâkim olan şirket 1765’ten itibaren de burayı kendi adına yönetmeye başladı. Ancak Bengal’deki bu tecrübenin çok külfetli olması sebebiyle zarar etmeye başladı ve İngiliz hükümetinden yardım istedi. 1773’te Londra’da çıkarılan Hindistan kanunu ile şirketin Hindistan’daki statüsü bir esasa bağlandı ve bir genel vali gönderilerek bütün sömürge topraklarıyla birlikte şirket de denetim altına alındı; 1784 yılında kabul edilen yeni bir kanunla da uygulamada karşılaşılan bazı aksaklıklar giderildi. Böylece şirket ve Hindistan siyaseti tamamen İngiliz hükümetinin kontrolüne girdi. Bu tarihten sonra giderek ağırlığını kaybetmeye başlayan şirketin ticaret tekeli imtiyazı da 1813 ve 1833’te çıkarılan iki kanunla ortadan kaldırıldı. Bu dönemde şirket bir ticaret kurumu olmaktan ziyade idarî kurum hüviyetine dönüşmüştür. Nitekim 1850’lere gelindiğinde Delhi ve Pencap bölgesi de şirketin kontrolüne geçmiş ve Hindistan’daki İngiliz hâkimiyetinin nihaî sınırları neredeyse belli olmuştur. Aynı şekilde Burma, Singapur ve Hong Kong’la beraber o zamanki dünya nüfusunun yaklaşık beşte biri şirketin hâkimiyeti altına girmiş, böylece şirket dünyanın en büyük ticaret organizasyonu olduğu gibi yönetimindeki bölgelerde kurduğu idarî, malî ve hukukî yapı ile de devlet fonksiyonu icra eder hale gelmiştir.

Afyon Savaşları: Afyon Savaşlarının temel nedenleri, İngiltere'nin sömürge hareketini Uzak Doğu'ya kadar götürme niyetidir. İngiltere, Sanayi Devrimiyle birlikte hammadde ve kaynak arayışına girmiştir. İngiliz tüccarları, uyuşturucu ticaretiyle İngiltere'ye büyük gelir sağlıyorlardı. Neredeyse Çin'in tamamına afyon satılıyordu ki bunun organizayonu İngiliz Doğu Hindistan Şirketi’ne aitti. Afyon'un Çinli askerler de dahil herkesi olumsuz etkilemesi, günlük hayatın akışını sekteye uğratması sonucunda Çin hanedanı afyonu yasaklamış ve Qing Hanedanının emriyle Hubei eyaleti valisi Lin Zexu, İngiliz tüccarların Çin'deki afyon deposunu basarak, bütün afyonu imha edmiş, afyonun imha edilmesiyle büyük zarara uğrayan İngiliz Hükümeti, Çin'e saldırarak I. Afyon Savaşı'nı başlatmıştır. Bu savaşların sonucunda Çin'in imzaladığı antlaşmalar ile, Çin pazarı yabancı tüccarlara açılmış; Pekin'de yabancı ülkelerin elçilikler kurulmuştur. Çin'in feodal yapısı çökmüş; Çin'in dünyaya açılmasının, modern Çin olmasının önü açılmıştır.

Bu arada Doğu Hindistan kavramı içinde sadece Hindistan’ı düşünmemek gerekir. Günümüzde de "East Indies" kavramı zaman zaman Doğu Hint Adaları dahil, Çin’e kadar Hindistan doğusunda kalan bölgenin tamamını nitelemekte kullanılır. 

Dolayısıyla bir şirketin bir ülkeyi, bir bölgeyi ve sadece siyaseti ile değil; sömürge yapısı ile birlikte ticari faaliyetler olarak kendisinden sonra gelen zamanlarda da ekonomiyi nasıl etkilediğini anlamak için Doğu Hindistan Şirketi’nin anlamak oldukça dikkate değerdir. Bu konudaki en detaylı ve anlaşılabilir kaynak olarak Sayın Taha İ. Özel’in İngiliz Doğu Hindistan Şirketi kitabından çok faydalandığımı belirtmek isterim.

Tüm denizcilere Allah selamet versin. 

Kaynaklar:
(1) Hamish McRae @TheIndy Business 2020
(2) Hindistan Ülke Profili T.C Ticaret Bakanlığı Dış Temsilcilikler ve Uluslararası Etkinlikler Genel Müdürlüğü
(3) XIX. Yüzyılda İngiliz Sömürgeciliğinde Hindistan’ın Yeri ve Önemi The Place and Importance of India under British Rule in the Nineteenth Century Orhan Doğan - Aysel Erdoğan
(4) İngiliz Doğu Hindistan Şirketi // Taha İ. Özel Vadi Yayınları

Not: Bu yazı Deniz Endüstri dergimizin Mayıs-Haziran 2021 78. sayısında yayınlanmıştır.