Haralambos’un Sevinci “Yaşasın Türkler"

Melih ASAROĞLU

1950’li yılların ortalarıydı. Nüfusunun büyük çoğunluğu Türk olan ve Menteşe Adalar Grubu’nun en güzel adalarından birisi Rodos’ta o gün sıra dışı bir hareketlilik yaşanıyordu. Amerikan donanmasına ait savaş gemileri Faliraki limanına demir attı. Amerikan subay ve piyadelerinin dinlenme ve eğlence mekanı bu sefer de Rodos adasıydı. Kaleiçi denilen tarihi bölgeye haber ulaştığında halk arasında “Hambo” adıyla bilinen tavernacı Haralambos’u ayrı bir heyecan sarmıştı. Tavernadakilere; “Beyler bugün bütün içecekler Amerikalılardan… Onlar bizi yolacağına biz onları yolacağız.” Tavernadakiler, Hambo’nun ne demek istediğini tam anlayamamıştı. Hambo hemen yanı başındaki komşusu Kunduracı Ambeliotis’in dükkanına girdi. Aradığı kişi en yakın dostu Rodos Türklerinden Kunduracı İbrahim Odabaşı idi. Kunduracı İbrahim ayakkabı imalatı ile uğraşırdı. Bu işi Anadili Türkçe olan ve Anadolu Rumlarından Milaslı Ambeliotisle ortak yapıyordu. Ambeliotis ve Hambo İbrahim’i çok severdi.

“Amerikalılar Faliraki’ye gelmişler. Az sonra burada olurlar. Senin bileğine güveniyoruz. Bugün hesapları Amerikalılara yıkayacağız. Göreyim seni İbrahim.” dedi. Amerikalılar Hambo’nun tavernasını doldurmuşlardı. Masalar ayarlanmıştı. Yenilen, tavernadaki herkesin hesabını ödeyecekti. İbrahim kendisine güveniyordu. Tavernadakiler de İbrahim’i yürekten destekliyordu. İdmanlı Amerikan subayları, İbrahim’in bileğini bükemiyorlardı. Yenilen masadan kalkıyor, kim gelirse gelsin İbrahim’i yenemiyorlardı. Tavernadan “Yaşasın Türkler” tezahüratları yükseliyordu. Tabii ki başta Tavernacı Hambo ve Amerikalı subaylar Kunduracı İbrahim’i kuvvetinden dolayı tebrik ediyorlardı. Türk’ün sevinci herkesin sevinci olmuştu. Rodos’ta Türkler ve Yunanlar dayanışma içerisinde yaşıyorlardı. Ada’da bu ahbaplık ortamı siyasetin araya girdiği 1960 ortalarına kadar devam edecekti. Hambo’nun olayına benzer bir durum 12 Ekim 1953’te Gelibolu Kavak NATO Amfibi Manevraları’nda yaşanıyordu. Manevra’nın gözdesi Kore’deki başarılarıyla dünyanın takdirini toplayan Mehmetçik’ti. Mehmetçiği takdir etmek, onu en içten sevgiyle kucaklamak isteyen de Yunan Taburuydu. Yunan Taburu Manevra’ya iştirak etmişti. Tabur Komutanı Anadolu’dan Yunanistan’a mübadil giden bir ailenin çocuğuydu ve anadili Türkçeydi. Türk subaylara sanki bir akrabasını görmüş gibi sevinçle sarılıyor ve kucaklaşıyordu. Yunan Tabur Komutanı Manevra süresince 42. Piyade Alay Komutanımız Kurmay Albay Ahmet Hulki Saral’ın evinde misafir edilecekti. Manevra bitiminde Türk ve Yunan subayları kucaklaştılar ve birbirlerini tebrik ettiler. Bir taraf “Kasap halayı” oynarken bir tarafta “Hassapiko” ile eğleniyordu.

Günümüzde bu görüntüler adeta mumla aranır oldu. Bugün Türk kanına yakın soylu bir ulus, siyasetçileri aracığıyla Türkiye’ye düşman edilmek isteniyor. Yunanistan hükümeti Türkiye ile asla kazanamayacağı bir mücadele yarışına giriyor. Borç içerisinde boğulan ekonomisine rağmen silahlanma bütçesini her geçen gün arttırıyor. Sokak duvarlarında “Paralar silaha değil, sağlığa gitsin.” yazıları eksik olmuyor. Fransa’nın onun bunun silahıyla, Türkiye’yi hedef gösteriyor, halkına da bizleri düşman diye tanıtmaya çalışıyor. Yunanlar Hambo örneğinde olduğu gibi sırtını Fransa’ya, Almanya’ya ona bu değil ancak Mehmet’e dayadığı müddetçe kendini güvene kavuşturmuş olacaktır.

Şükran Odabaşı (Kızı) /İbrahim Odabaşı

Manevra sonrasında birbiri ile kucaklaşan Türk ve Yunan Subaylar

Kasap ve Hassapiko oynayan Türk ve Yunan Askerleri

Türk ve Yunan Askerler Manevra sonrası