25 kişilik mürettebatıyla Hindistan’a doğru yola çıkan araç taşıyıcısı, İran destekli Husi güçlerinin hedefi oldu. Bu saldırı, Husilerin denizlerde artan etkisinin ve stratejik su yollarındaki güvenlik açıklarının altını çizerek sektörde büyük bir kargaşaya yol açtı.
Son bir yılda ticari gemilere yönelik insansız hava araçları ve füze saldırılarında önemli bir artış yaşandı. Husiler, bölgede güç kazanmak için Kızıldeniz’in stratejik önemini kullanırken, Süveyş Kanalı’ndan geçen gemi trafiği yaklaşık %60 oranında azaldı. Alternatif olarak Ümit Burnu’nu kullanmaya başlayan operatörler, nakliye maliyetlerinin yükselmesine ve daha fazla sera gazı salınımına neden olan uzun rotalara mahkûm oldu.
Finansal Maliyetler ve İnsan Kayıpları
Finansal kayıpların yanı sıra insan kayıpları da krizin yıkıcı etkilerini ortaya koyuyor. Galaxy Leader’ın mürettebatı bir yıldır rehin tutulurken, aileleriyle iletişimleri neredeyse tamamen kesilmiş durumda. Husilerin saldırıları sonucu dört denizci hayatını kaybetti, ikisi ağır yaralandı ve iki gemi battı.
Uluslararası Deniz Ticaret Odası Genel Sekreteri Guy Platten, bu durumun kabul edilemez olduğunu belirterek, "Masum denizcilerin hayatları jeopolitik çatışmalar yüzünden geri dönülemez şekilde değiştirildi. Bu kriz sona erdirilmeli." dedi.
Deniz Kuvvetleri ve Husilerin Teknolojik Üstünlüğü
Uluslararası müdahalelere rağmen, Husilerin İran’dan sağlanan gelişmiş insansız hava araçları ve füze teknolojisi, bölgede güvenlik sağlamayı güçleştiriyor. ABD’nin Refah Muhafızı Harekatı ve AB’nin ASPIDES operasyonları gibi çabalar, şimdiye dek yalnızca sınırlı başarı sağlayabildi.
Öte yandan, Husilerin bu abluka ortamından mali kazanç sağladığına dair raporlar endişeleri artırıyor. İddialara göre, bölgede "güvenli geçiş" için aylık 180 milyon dolara kadar gelir elde ediyorlar.
Küresel Eylem Zorunluluğu
Krizin ikinci yılına girerken, sürdürülebilir bir çözüm için aciliyet artıyor. Bu kriz, yalnızca bölgesel istikrarı değil, küresel ticaretin güvenliğini de tehdit ediyor.
Galaxy Leader’ın kaçırılması, dünya ticaret yollarının ne denli kırılgan olduğunu ortaya koydu. Denizcilerin güvenliğini sağlamak ve bu tür krizlerin tekrarını önlemek için uluslararası toplumun kararlı ve koordineli bir şekilde harekete geçmesi gerekiyor. Aksi takdirde, Kızıldeniz yalnızca bölgesel çatışmaların değil, küresel ekonomik istikrarsızlığın merkezi olmaya devam edecek.
Kaynak: gcaptain