Dökme Hurda Demir Yüklerinin Deniz Yoluyla Taşınması...

Av. Cem CONGAR

Dökme Hurda Demir Yüklerinin Deniz Yoluyla Taşınması, Hukuki Sorumluluklar ve Deniz Sigortası Kapsamında Değerlendirilmesi

1. GİRİŞ

Dökme hurda demir yüklerinin deniz yoluyla taşınması, kendiliğinden ısınma, oksidasyon, hidrojen gazı üretimi, yangın, patlama ve çevresel riskler gibi çeşitli tehlikeleri beraberinde getirmektedir. Bu tür yüklerin güvenli taşınması, taşıyıcının yükümlülükleri ve sigorta kapsamındaki değerlendirmeleri, Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) düzenlemeleri, uluslararası konvansiyonlar, deniz sigorta hukuku ve çevresel düzenlemeler çerçevesinde ele alınmaktadır.

Deniz taşımacılığında yük güvenliği, Hague-Visby Kuralları, Hamburg ve Rotterdam Kuralları, P&I Kulüpleri ve Enstitü Yük Klozları (Institute Cargo Clauses - ICC) gibi uluslararası mevzuatlarla düzenlenmiştir. Ayrıca, bu alanda emsal yargı kararları, özellikle İngiliz deniz hukuku çerçevesinde taşıyıcının yükümlülüklerini ve sigorta kapsamını belirleyen içtihatlar oluşturmuştur.

2. HURDA DEMİR YÜKLERİNİN TAŞINMASI SIRASINDAKİ TEKNİK VE HUKUKİ RİSKLER

2.1. Kendiliğinden Isınma ve Oksidasyon

Dökme hurda demir ve çelik yükleri, oksijenle temas ettiğinde oksidasyon (paslanma) sürecine girerek ısı açığa çıkarır. Bu kimyasal reaksiyon, özellikle büyük hacimli hurda demir yığınlarında kendiliğinden ısınma ve yangın riski doğurabilir. Yükün iç kısımlarındaki oksijenin sınırlı olması, ısının yük içinde hapsolmasına neden olmakta ve sıcaklık yükseldikçe oksidasyon süreci hızlanarak kritik seviyelere ulaşabilmektedir.

Bu tür reaksiyonlar, özellikle taze kesilmiş veya yeni parçalanmış hurda metalin daha yüksek oksidasyon eğilimine sahip olması nedeniyle daha büyük bir risk teşkil eder. Yükün depolama koşulları, metal yüzeylerin maruz kaldığı ortam ve yükleme öncesinde alınan önlemler, oksidasyon sürecinin hızını belirleyen temel etmenlerdir. Örneğin, yağla kaplanmış hurda demir yükleri oksijenle daha az temas ettiği için oksidasyon süreci yavaşlar; ancak, açık havada depolanan veya atmosferik neme maruz kalan hurda demir yüklerinde bu süreç hızlanabilir.

Havalandırma yetersizliği durumunda, yük içindeki sıcaklık artışı durdurulamazsa yangın riski meydana gelebilir. Bu nedenle, hurda demir yüklerinin taşınması sırasında sıcaklık ölçümleri düzenli olarak yapılmalı ve gerekli havalandırma tedbirleri alınmalıdır. Özellikle yükün oksijenle teması en aza indirilerek, kritik sıcaklık seviyelerine ulaşmasının önüne geçilmelidir.

Hague-Visby Kuralları ve Taşıyıcının Özen Yükümlülüğü

Hague-Visby Kuralları’na göre taşıyıcı, yükü “yükleme, taşıma ve boşaltma sürecinde dikkatli ve özenli bir şekilde muhafaza etmekle” yükümlüdür.

• Taşıyıcı, yükü taşımaya elverişli bir gemi ile güvenli şekilde taşımalı ve yükleme-boşaltma sırasında gerekli önlemleri almalıdır.

• Yükün taşınması sırasında, kendiliğinden ısınma veya oksidasyon kaynaklı hasarların önlenmesi için gerekli havalandırma sistemlerinin çalışır durumda olması gerekmektedir.

• Yükleme öncesinde, hurda demirin depolandığı alanın kontrol edilmesi, içeriğindeki nem seviyelerinin değerlendirilmesi ve ısınma eğilimi olan yüklerin ayrı bölmelerde taşınması gibi tedbirlerin alınması taşıyıcının sorumlulukları arasındadır.

Eğer taşıyıcı, yükün taşınması sırasında gerekli önlemleri almaz ve kendiliğinden ısınma nedeniyle bir hasar meydana gelirse, Hague-Visby Kuralları çerçevesinde sorumlu tutulabilir.

IMSBC Kodu Kapsamında Havalandırma ve Isı Kontrolü

Uluslararası Dökme Katı Yükler Kodu (IMSBC Code), oksidasyon sürecine yatkın yüklerin taşınması sırasında özel havalandırma önlemlerinin alınmasını gerektirmektedir.

Taşıyıcı, IMSBC Kodu’nda belirtilen önlemleri uygulamaz ve bu ihmal sonucunda yük kendiliğinden ısınarak yangına sebebiyet verirse, taşıyıcı ihmal ve sözleşmeye aykırılık nedeniyle hukuki ve mali sorumluluk altına girebilir.

2.2. Hidrojen Gazı Üretimi ve Patlama Riski

Hurda demir yüklerinin taşınması sırasında hidrojen gazı üretimi ve patlama riski, taşıyıcının yük güvenliği ve gemi personelinin korunması konusundaki özen yükümlülüğünü doğrudan ilgilendirmektedir. Bu yükümlülükler, uluslararası taşımacılık kuralları ve deniz sigortası mevzuatları çerçevesinde değerlendirilmektedir.

Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO), Denizde Can Güvenliği Uluslararası Sözleşmesi (SOLAS) ve Uluslararası Dökme Katı Yükler Kodu (IMSBC Code) kapsamında taşıyıcının hidrojen gazı üretimiyle ilgili önlemler almasını zorunlu kılmaktadır.

• SOLAS Sözleşmesi kapsamında, gemi personelinin maruz kalabileceği patlama risklerini azaltmak için gemi ambarlarının düzenli olarak gaz ölçümleriyle kontrol edilmesi ve havalandırma sistemlerinin çalışır durumda olması gerekmektedir.

• IMSBC Kodu, hidrojen gazı üretme potansiyeli olan dökme yükler için özel önlemler belirlemekte olup, taşıyıcının yükle ilgili güvenlik prosedürlerine uymasını zorunlu hale getirmektedir.

Eğer taşıyıcı, IMO düzenlemeleri çerçevesinde belirtilen güvenlik önlemlerini almaz ve bu ihmal sonucunda gemide bir patlama veya yangın meydana gelirse, taşıyıcı ihmal ve sözleşmeye aykırılık nedeniyle hukuki ve cezai sorumluluk altına girebilir.

Hague-Visby Kuralları’na göre, taşıyıcı yükü güvenli bir şekilde taşımakla yükümlüdür ve taşıma süresince yükle ilgili riskleri öngörerek gerekli önlemleri almak zorundadır.

2.3. Yük İçindeki Yanıcı Maddeler ve Yangın Riski 
Hurda demir yükleri, taşınma sürecinde plastik, karton, tekstil, yağ, gaz silindirleri ve diğer endüstriyel atıklarla birlikte bulunabilmekte ve bu durum yangın riskini önemli ölçüde artırmaktadır. Özellikle, geri dönüşüm süreçlerinde metalin yağ ve yanıcı sıvılarla temas etmesi, yangın çıkma ihtimalini yükselten kritik bir faktördür. Ayrıca, pil veya yanıcı gaz içeren silindirler, taşıma sırasında meydana gelen sürtünme veya basınç nedeniyle kendiliğinden tutuşma riski taşımaktadır.

Deniz taşımacılığı açısından kapalı ambarlarda bu tür maddelerin fark edilmeden yüklenmesi, yangın riskini artırarak gemi personelinin güvenliğini tehdit edebilir. Yanıcı gazlar ve zehirli dumanların yayılması, mürettebatın ciddi sağlık tehlikeleriyle karşı karşıya kalmasına neden olabilir. Bu nedenle taşıyıcılar, yükle birlikte gelen yanıcı maddeleri tespit etmek ve gerekli güvenlik önlemlerini almakla yükümlüdür.

Yanıcı maddeler nedeniyle çıkan yangınlar, taşıyıcı, yük sahibi ve sigorta şirketleri açısından farklı hukuki sorumluluklar doğurabilir. Deniz sigortası hukukunda, yangının kaynağı ve taşıyıcının ihmal düzeyi, tazminat sürecinde belirleyici bir faktördür.

Deniz sigorta poliçeleri kapsamında şu ayrım önemlidir:

• Eğer yangın, hurda demirin doğal özelliklerinden (kendiliğinden ısınma, oksidasyon gibi) kaynaklanıyorsa, sigorta şirketi tazminat ödeme sorumluluğundan kaçınabilir. Bu tür olaylar, sigorta poliçelerinde genellikle teminat dışında tutulmaktadır.

• Yangın, taşınan yükle birlikte bulunan yanıcı maddelerden (plastik, tekstil, yağ, gaz silindirleri vb.) kaynaklanıyorsa, taşıyıcı veya yük sahibi sigorta kapsamında tazminat talep edebilir.

Bu noktada, Marine Insurance Act 1906 (İngiltere) ve Institute Cargo Clauses (ICC) gibi mevzuatlar devreye girmektedir:

• Marine Insurance Act 1906, sigortalının sigortacıya eksiksiz ve doğru bilgi verme yükümlülüğünü düzenler. Eğer yük sahibi, yük içindeki yanıcı maddeleri sigortacıya bildirmezse ve bu maddeler yangına neden olursa, sigorta poliçesi geçersiz sayılabilir ve tazminat ödemesi reddedilebilir.

• Institute Cargo Clauses (ICC) kapsamında, yangının taşıma sürecinde harici bir etken (yanıcı gazlar, kimyasal maddeler veya piller gibi) nedeniyle çıkması halinde sigorta tazminatı ödenebilir.

Hurda demir yüklerinin taşınması sırasında yanıcı maddeler nedeniyle yangın çıkması, taşıyıcılar ve yük sahipleri açısından ciddi hukuki ve mali sonuçlar doğurabilir. Sigorta kapsamı açısından, yangının kaynağı ve taşıyıcının ihmal durumu, tazminat taleplerinin değerlendirilmesinde belirleyici olacaktır.

Bu nedenle:

• Taşıyıcılar, yükleme öncesinde yanıcı maddeleri dikkatle incelemeli ve gerekli güvenlik önlemlerini almalıdır.

• Sigorta poliçeleri, yük içeriğine uygun şekilde düzenlenmeli ve olası riskler sigortacıya eksiksiz bildirilmelidir.

• Yangın çıkması durumunda, taşıyıcının ihmali bulunursa sigorta tazminatı reddedilebilir.

Uluslararası taşımacılık hukukuna ve sigorta kurallarına tam uyum sağlanması, tarafların hukuki ve mali güvenliğini korumada kritik bir unsur olacaktır.

2.4. Oksijen Seviyesinin Düşmesi ve Zehirli Gazlar 
Dökme hurda demir yüklerinin oksidasyonu, ambar içindeki oksijen seviyesinin azalmasına ve karbon monoksit (CO) ile karbon dioksit (CO₂) gibi zehirli gazların oluşumuna neden olabilir. Kapalı ambarlarda oksijenin tükenmesi, mürettebat açısından ciddi boğulma riski taşırken, zehirli gazların birikmesi ani bilinç kaybına ve ölüme yol açabilir.

Hague-Visby Kuralları ve SOLAS (Denizde Can Güvenliği Uluslararası Sözleşmesi) kapsamında taşıyıcı, yük taşınırken mürettebatın güvenliğini sağlamak için gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür. Havalandırma, gaz ölçümü ve güvenlik prosedürlerinin ihmal edilmesi halinde taşıyıcı hukuki ve mali sorumluluk altına girebilir.

• P&I Kulüpleri, mürettebatın sağlığı ve güvenliği ile ilgili riskleri belirli şartlar altında teminat altına alır. Ancak, taşıyıcı yeterli önlemleri almadıysa ve oksijen eksikliği nedeniyle zarar meydana geldiyse, sigorta tazminatı reddedilebilir.

• Hurda demir yükünün oksijen seviyesinin düşmesi nedeniyle zarar görmesi, genellikle sigorta teminatı kapsamında değerlendirilmez. Ancak, oksijen eksikliği veya gaz birikmesi sonucu yangın çıkması durumunda sigorta kapsamında tazminat sağlanabilir.

Bu nedenle, sigorta poliçelerinin detaylı incelenmesi ve taşımacılık sürecinde tüm güvenlik önlemlerinin eksiksiz uygulanması, hukuki ve mali sorumluluğun önlenmesi açısından kritik önem taşımaktadır.

3. HUKUKİ VE DENİZ SİGORTASI KAPSAMINDA DEĞERLENDİRME

Dökme hurda demir yüklerinin taşınması sırasında meydana gelebilecek yangın, patlama, kendiliğinden ısınma ve çevresel zararlar, taşıyıcılar, yük sahipleri ve sigorta şirketleri açısından ciddi hukuki ve mali sorumluluklar doğurmaktadır. Deniz sigortası, taşıyıcıların yükümlülüklerini ve sigortalı tarafların haklarını belirleyen önemli bir güvence mekanizmasıdır.

Deniz sigorta hukuku, Marine Insurance Act 1906 (İngiltere), Institute Cargo Clauses (ICC) ve Protection & Indemnity (P&I) Kulüpleri tarafından belirlenen poliçe hükümleri çerçevesinde şekillendirilmiştir. Bu düzenlemeler, taşıma sırasında ortaya çıkabilecek riskleri kapsamına almakla birlikte, sigorta teminatının sınırlarını da belirlemektedir.

Deniz sigortası, taşıma sürecinde meydana gelebilecek zararların hangi koşullarda tazmin edileceğini belirleyen yasal ve sözleşmesel hükümlere bağlıdır. Bu bağlamda, sigorta sözleşmelerinde belirlenen risk türleri ve sigortalı tarafın yükümlülükleri, deniz sigortasının geçerliliğini doğrudan etkilemektedir.

Marine Insurance Act 1906 (İngiltere), deniz sigortasının temel ilkelerini ve sigortalı tarafın sorumluluklarını belirleyen en eski ve en kapsamlı yasal düzenlemelerden biridir.

Bu yasa kapsamında, sigortalı tarafın sigortacıya tam ve doğru bilgi verme yükümlülüğü bulunmaktadır. Özellikle:

• Yanlış beyan veya eksik bilgi verilmesi, sigorta sözleşmesini geçersiz hale getirebilir.

• Sigortalı, taşınan yükün niteliği ve potansiyel riskleri hakkında sigortacıya eksiksiz bilgi vermek zorundadır.

• Eğer sigorta ettiren taraf, hurda demir yükünün kendiliğinden ısınma, hidrojen gazı üretimi veya yanıcı maddeler içerebileceğine dair bilgileri saklarsa, sigortacı hasar talebini reddedebilir.

Bu nedenle, Marine Insurance Act 1906 uyarınca, yük sahiplerinin ve taşıyıcıların sigorta poliçesi kapsamına giren riskleri doğru şekilde beyan etmeleri gerekmektedir.

Institute Cargo Clauses (ICC), deniz taşımacılığı sigortaları kapsamında hangi tür zararların teminat altına alınacağını düzenlemektedir. Ancak:

• Kendiliğinden ısınma nedeniyle meydana gelen zararlar genellikle sigorta kapsamı dışında bırakılmaktadır. Çünkü bu zararlar, yükün doğasından kaynaklanan kaçınılmaz bir durum olarak değerlendirilmekte ve sigortalanabilir bir risk olarak görülmemektedir.

• Yangın, patlama ve çevresel zararlar gibi büyük çaplı riskler, P&I Kulüpleri tarafından belirli şartlar altında sigorta teminatına dahil edilebilir.

Protection & Indemnity (P&I) Kulüpleri, taşıyıcıların ve gemi sahiplerinin deniz taşımacılığı sırasında maruz kalabilecekleri hukuki ve mali sorumlulukları kapsayan özel sigorta kuruluşlarıdır.

• P&I sigortası, genellikle çevresel zararlar, üçüncü taraf talepleri, gemi personelinin zararları ve yükle ilgili hasarları kapsar.

• Eğer hurda demir yükü taşıyan bir gemide yangın veya patlama meydana gelirse ve bu olay, yükle ilgili ihmalden kaynaklanmışsa, P&I sigortası belirli şartlar altında tazminat sağlayabilir.

• Ancak, taşıyıcının yükleme sırasında gerekli güvenlik önlemlerini almaması ve yanıcı gaz birikmesine yol açması durumunda, P&I Kulüpleri sigorta talebini reddedebilir.

Bu çerçevede, deniz sigorta hukukunun taşıyıcılar açısından yalnızca finansal bir güvence mekanizması olmadığını, aynı zamanda taşıma sürecinde alınması gereken önlemlerle doğrudan ilişkili olduğunu vurgulamak gerekmektedir.

4. SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

Dökme hurda demir yüklerinin taşınması, deniz sigortaları ve uluslararası deniz hukuku açısından ciddi sorumluluklar doğurmaktadır.

Bu nedenle, taşıyıcıların uluslararası düzenlemelere tam uyum sağlaması ve sigorta poliçelerini detaylı olarak incelemesi gerekmektedir. Aksi halde, taşımacılar hem hukuki sorumluluk hem de sigorta kapsamı dışında kalan zararlarla karşı karşıya kalabilirler.