Mustafa ÇALIŞKAN - UDHB Deniz Ticareti Genel Müdürü
Ülkemizin dünya denizcilik sektöründe ve deniz ticaretinde aldığı payın artırılması ve 2023 vizyonu kapsamında ilk 10 büyük ekonomi arasına girme konusunda önemli gelişmeler yaşanıyor. Gerek özel sektör gerekse devletin yetkili organları bu konuda el ele vermiş durumda. Biz de son günlerin en önemli gelişmesi olan Koster Filosu’nun yenilenmesi konusu da dâhil olmak üzere sektörü ilgilendiren birçok konuyu, UDHB Deniz Ticaret Genel Müdürü Mustafa Çalışkan ile konuştuk.
Dünya ticaretinin çok büyük oranda deniz yoluyla gerçekleştirildiğini göz önünde bulundurursak, ülkemizin bu ticaretteki yeri ile ilgili neler söylersiniz?
Ekonomik alanda uluslararası rekabetin giderek arttığı günümüzde; belirlenen ulusal denizcilik politikası kesintisiz ve istikrarlı bir şekilde uygulanarak, Türkiye’nin coğrafi konumu bir fırsata dönüştürülmektedir. Ülkemizde denizcilik alanında yapılan uygulamalar, uluslararası denizcilik alanında prestijimizin artmasını ve daha etkin bir ülke konumuna gelmemizi sağlamıştır.
Ülkemizin, 2023 hedefleri arasında yer alan 500 milyar dolarlık ihracat ile dünyanın ilk 10 büyük ekonomisi arasında yer alma hedefine uygun olarak liman, tersane ve gemi filosuna sahip olması gerekmektedir. Mevcut durumda ihracat verilerimize baktığımız zaman, toplam ihracatın yük miktarı olarak %74,2’sinin, ekonomik değer olarak %54,6’sının denizyolu ile gerçekleştirildiğini görmekteyiz. Bu bakımdan denizcilik sektörünü geliştirmemiz, dış ticaretin gelişmesi, ekonominin dışa açılarak dünya ekonomisiyle bütünleşmesi ve diğer ekonomik hedeflerimizin gerçekleşmesi açısından son derece önemlidir. Bakanlığımızca bu yönde çalışmalar devam etmektedir.
Ülkemizin dünya deniz ticaretinden aldığı payın artırılması konusunda yapılması gerekenler sizce nelerdir?
Bilindiği üzere deniz taşımacılığı uluslararası taşımacılığın %90’nını oluşturmaktadır. Bu oran içerisinde ülkemiz payını arttırmak Bakanlığımızın öncelikli hedefleri arasında yer almaktadır. Uluslararası rekabet ortamında deniz ticaretinden alınan payın artırılabilmesi için, Tük sahipli veya bayraklı filomuzun yenilenmesi, liman tesislerimizin modern bir yapıya kavuşturulması gerekmektedir.
Son yıllarda sektör önemli sıkıntılar yaşamış olsa da gözle görülür pozitif gelişmeler var. Sizin sektöre dair değerlendirmeniz nedir?
2008 yılında başlayan küresel ekonomik kriz deniz taşımacılığını da olumsuz yönde etkilediği hepimizce bilinen bir gerçektir. Bu dönemde Bakanlığımız, denizcilik sektöründe faaliyet gösteren paydaşları ile bu zararı en aza indirmeye yönelik gerekli çalışmalarda bulunmuştur. Buna rağmen artan rekabetçi piyasa koşullarında ve oluşan ekonomik kriz nedeniyle uluslararası deniz ticareti etkilenmiş ve bu filo sayımızda düşüşe sebep olmuştur. Mevcut filomuzun niceliğinin yanında niteliğinin de elbirliğiyle iyi koşullara getirilmesi öncelikli hedeflerimizdendir. Denizcilik faaliyetleri sonucu elde edilen kazanımların yine denizcilik alanında harcanması büyük önem taşımaktadır. Bu noktada en önemli sorumluluğun paydaşlarımıza düşmekte olduğunu düşünüyorum.
Türkiye'nin denizcilikte transit bir ülke olması konusunda önemli girişimleriniz var. Bu konuyu biraz açabilir misiniz?
Ülkemiz, dünya deniz ticaretinde söz sahibi olmamızı sağlayabilecek coğrafi bir avantaja sahiptir. Bizlere düşen görev ise bu coğrafik avantajı fırsatlara çevirmektir. Bu kapsamda üç denize üç büyük liman projesini oluşturan Çandarlı, Mersin ve Filyos Limanları ile ülkemizi Akdeniz’e açılan bir kapı konumuna getirmeyi planlıyoruz. Şu anda bu liman projelerinin gerçekleşmesine ve verimli işletilebilmesine yönelik yoğun bir mesai harcıyoruz. Bu limanların yanı sıra özel sektör tarafından inşası devam eden veya başlanacak olan limanlar ile ülkemizi bir lojistik merkezi haline getirmek istiyoruz.
Deniz ticareti konusunda önemli konulardan biri de ülkemizdeki ulaşım yollarının denizle bağlantısı. Bu konuda ne tür çalışmalarınız var?
Dünyanın belli başlı limanlarına baktığımız zaman liman bağlantılarının yoğun bir şekilde sağlandığını görmekteyiz. Bu durum limanlarda bekleme sürelerini azaltarak yüklerin iç piyasaya erken ulaşımını sağlamaktadır. Ülkemiz büyük bir coğrafyaya sahip olduğundan iç bölgelerimizin limanlara ulaşım ağlarına bağlantısının sağlanması ülke ekonomimizin gelişimine katkı sağlayarak limanlarımızı cazip hale getirecektir. Bu kapsamda Bakanlığımız Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğü tarafından limanların bağlantı yollarına ihtiyaçlarının belirlenmesine yönelik çalışmalara devam edilmektedir. Bununla birlikte Genel Müdürlüğümüzce yürütülmekte olan “Kuzey-Güney Marmara RO-RO taşımacılığı” ve “İstanbul Kent İçi Taşımacılık” projeleriyle ağır taşıtların denizyolunu kullanmasını sağlayarak İstanbul trafiğini rahatlatmayı planlamaktayız.
Denizcilik sektöründe yerel ve yabancı kaynaklarla sağlanan teşvikler mevcut. Bu teşviklerden sektörün yeterince yararlandığını düşünüyor musunuz?
Söz teşvikten açılmışken bu konuda sizlerle güncel bir bilgiyi paylaşmak isterim. Daha öncede değindiğimiz üzere filomuzun yaşlı olması uluslararası rekabette bizleri önemli ölçüde geride bırakmaktadır. Bizler de bu kapsamda sektörden gelen talepleri değerlendirerek kısa bir süre sonra “Koster Filosu Yenileme Projesi”ni uygulamaya geçireceğiz. Proje ile kademeli olarak belirli bir yaşın üstünde gemilerin hurdaya ayrılmasına destek vererek gemi işletmecilerimize, tersanelerimize ve gemi söküm tesislerimize yeni iş imkânları sağlayacağız. Böylece sektör içinde yer alan en küçük işletmeden en büyük işletmeye kadar herkes oluşacak bu hareketten olumlu yönde etkilenecektir.
Bu noktada sormak isterim; hükümetin koster filosunun yenilenmesi konusunda attığı bir adım var. Hurda Teşviki kararından siz neler bekliyorsunuz?
Bilindiği üzere, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmeye devam edilen “Bazı Kanun ve Kanun Hükmündeki Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi”nde, 26.09.2011 tarihli ve 655 sayılı Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’de deniz ticaret filomuzun yenilenmesinin desteklenmesi yönünde değişiklik yapan Kanun Maddesi taslağı bulunmaktadır. Söz konusu Kanun Maddesi, Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edilmiş olup tüm teklif hakkındaki görüşmeler tamamlandıktan sonra, yasalaşmak üzere TBMM Genel Kurulu’na sevk edilecektir. Söz konusu Kanun taslağı ile öncelikli olarak ilk fazda en yaşlı gemilerin (30 yaş ve üzeri), daha sonra da aşama aşama 20 yaşa kadar olan gemilerin yenilenmesi planlanmış ve koster filomuzun hâlihazırdaki yaş ortalamasının birinci fazda 23’den 12’ye düşürülmesi suretiyle gençleştirilmesi ve dolayısıyla rekabet gücünün artması hedeflenmiştir.
Son yıllarda kruvaziyer yolcu sayısında çok önemli artışlar olduğunu görüyoruz. Sizin bu konuda plan projeleriniz var mı?
2002 yılından bu yana ülkemizde gerek sosyal gerekse kültürel alanlarda yapılan yatırımlar yabancıların ilgisini çekmektedir. Dolayısıyla büyük kapasiteli kruvaziyer gemilerin büyük bir kısmı rotalarına ülkemizi de eklemektedir. Ülkemize gelen kruvaziyer gemileri, Marmara ve Ege Bölgelerinde yoğunlaşmış olup diğer bölgelerimizin de ilgi çekmelerini sağlamalıyız. Özellikle Karadeniz de yapılacak kruvaziyer limanları ve mevcut limanların geliştirilmesi bölge şehirlerinin eşsiz doğasının ve kültürünün tanıtılmasında fayda sağlayarak deniz ticaretimizi artıracaktır.
Türkiye’nin denizcilik alanında dış ticarette yaşadığı en önemli sorun sizce nedir? Çözüm yollarınız nelerdir?
Ülkemizin denizcilik alanında tüm paydaşlarının katılımıyla ortak bir yön belgesi niteliğinde sektörel olarak önem ve önceliklerinin sıralandığı denizcilik stratejisi belgesi hazırlanmalı ve kabul edilerek uygulamaya geçilmelidir. Diğer yandan gemi işletmecilerimiz yeterli navlun bulamamakta ve özellikle Türk Bayraklı gemilerimiz son zamanlarda bazı ülkelerde sorun yaşamaktadır. Navlun konusunda ilgili diğer Bakanlıklarla sürekli işbirliği halinde sorunlara yönelik çözümler üzerinde çalışmalar yapıyoruz. Gemilerimizin limanlarda yaşadığı problemlerde ise Bakanlık olarak liman otoriteleriyle anında temasa geçip sorunun çözülmesine yönelik gerekli adımları atmakla birlikte oluşabilecek sorunları bertaraf etmek amacıyla şu ana kadar 57 ülke ile denizcilik anlaşması imzalanmıştır.
Bununla birlikte ülkemize gelen gemilerin limanlara ve diğer terminallere giriş ve çıkışlarında istenilen belgelerin basitleştirilmesi ve formalitelerin azaltılmasına yönelik IMO tavsiyeleri doğrultusunda ülkemiz FAL sözleşmesine taraf olma sürecinde son aşamaya gelmiştir. Ayrıca elektronik belge akışının tam anlamıyla uluslararası standartlara oturtulması için Bakanlığımızca bilgi teknolojileri alanında yatırımlar yapılmaktadır.
Dünya Bankası araştırmasına göre ticaretin kolaylaştırılması için harcanan her 1 dolar, 70 dolarlık kazanca kadar ekonomik faydaya dönüştürmek mümkündür. Dolayısıyla biz de Bakanlık olarak gereken çabayı harcayarak mevcut elektronik belge düzenlenerek gemilerin ve gemi adamlarının işlemlerinin hızlandırılmasına katkıda bulunmaktayız.
Sistem bütünüyle faaliyete geçtiğinde tek pencere denilen sistemle gemilere ait bilgiler tek bir pencereden elektronik ortamda doldurulacak ve ilgili diğer kurum ve kuruluşlar bu bilgilere yetkileri dâhilinde erişim sağlayarak hem kâğıt ortamından kurtulmuş olacağız; hem de limanlardaki işlemler hız kazanmış olacak.
Devletin 2023 vizyonu ile ilgili sizin belirlediğiniz hedefler var mı?
Öncelikli hedeflerimiz olarak;
- Türk sahipli deniz ticaret filosunun tonaj bazında dünyada ilk 10 ülke arasında yer alması, yaş ortalamasının AB filosunun yaş ortalamasının altına çekilmesi,
- Ülkemiz deniz yetki alanlarındaki deniz trafiğinin Bakanlığımız tarafından tek elden izlenmesi ve yönetilmesi,
- Denizcilik eğitiminde yapılacak düzenlemelerle 100 bin adet zabit, 350 bin adet tayfa, 1 milyon adet amatör denizci sayısına ulaşılmasını sağlayarak Türk gemiadamlarının uluslararası şirketlerde istihdamını arttırılması,
- Hareket kabiliyeti sınırlı vatandaşların denizyolu ile ulaşımını kolay ve güvenli bir şekilde yapmasına imkân verecek düzenlemelerin tüm gemiler ve kıyı tesislerinde tamamlanması,
- Ülkemiz limanlarının gelişimine destek vererek ülkemizin bir aktarma merkezi konumuna getirilmesi,
- Deniz sigortasına ilişkin tüm uygulama ve düzenlemelerin tek plan üzerinden tatbik edilerek Türkiye deniz sigortası ulusal planının hayata geçirilmesi,
- Türk gemiadamlarının uluslararası şirketlerde istihdamını arttırmak,
şeklinde söyleyebilirim. Türkiye’nin uluslararası deniz ticaretinde etkin bir şekilde söz sahibi olması en önemli hedefimizdir.
Not: Bu röportaj Deniz Endüstri dergimizin Ocak-Şubat 2015 - 40. sayısında yayımlanmıştır.