Türkiye Denizcilik İşletmeleri A.Ş. Kültür ve Sanat Merkezi.
Bu makalemin konusu vicdanları sızlatır, yüzleri kızartır, aklı yerinde olanları kahreder, kültür ve tarih bilincine sahip ulusları hayretler içerisinde bırakır. Ancak bazı memleketlerde kimsenin sesi çıkmaz, çıkmamıştır.
Deniz ticareti tarihine saygılı diğer batılı ve Uzakdoğulu ülkelerde hatta birden fazla Maritime Museum olduğu halde, Türkiye’de ticaret denizciliğine ait -Denizcilik Tarihi Müzesi- yoktur.
Deniz Ticaret Tarihi Müzeleri, askerî denizcilik müzelerinden tamamıyla farklıdır ve sadece ticaret gemileri bağlamında olan eserler yer alır. Bunlar genel adıyla “Maritime Museum”dur. Askerî denizcilik müzeleri ise “Navy Museum” olarak anılır.
Türkiye’de “Maritime Museum” yoktur! Var olan; İlker Meşe-Feramuz Aşkın teşebbüsü ile kurulmuş olan “İlkfer Denizcilik Müzesi”dir. İzmir-Bornova’da Lucien Arkas öncülüğünde kurulmuş olan “Arkas Deniz Tarihi Kültür Merkezi” vardır. Rize’de Hasan Kemal Yardımcı’nın bağışladığı koleksiyonundan oluşan “Rize Denizcilik Müzesi” açılmıştır. Bunlar, evrensel anlamda minyatür müzelerdir.
Deniz ticaret müzeleri konusunda internet üzerinden inceleme yapılabileceği gibi, “Tersane-Âmire Denizcilik Müzesi” başlıklı eserimi yine internet üzerinden okumak mümkündür.
Bu makalemde Deniz Ticaret Müzeleri konusunda denizci devletler bazında ancak birkaç özel örnek verebiliyorum; Bunlardan biri Hollanda’nın Amsterdam liman kentindeki milli denizcilik müzesi Het Scheepvaartmuseum. Bina asırlarca Hollanda Kraliyet Deniz Kuvvetleri’nin ikmal merkezi “Lands Zeemagazijn or Admiraliteits Magazijn” olarak kullanılmış. Müze deniz tarihine adanmıştır ve çok kıymetli denizcilik ressamlarının tabloları, gemi modelleri, dünya denizcilik haritaları koleksiyonu, gemilere ait silahlar koleksiyonu ile zengin denizcilik tarihi ve kültürü sergilenmektedir. Müzenin koleksiyonları arasında Ferdinand Macellan’ın dünya seyahatinin ilk kopyası olan Maximilian Transylvanus’ın De Moluccis Insulis başlıklı eseri başlı başına bir bilimsel hazine değerindedir. Müze envanterinde rıhtımda bağlı yatan Amsterdam isimli replika XVIII. Yüzyıl ticaret gemisidir.
Hollanda’daki diğer denizcilik müzeleri Sneek’deki “Fries Scheepvaart Museum”, Groningen’deki “Scheepvaartmuseum”, Rotterdam’daki “Maritiem Museum Rotterdam”dur. Çok ilginç gemi maketleri koleksiyonlarıyla karşımıza çıkan dünyadaki bir diğer müze, “Fries Scheevaart” müzesi olmakta. Müzede halen kürekli tekneden, yelkenliden stimliye, 10.000’in üzerinde her tip gemi maketi sergilenmekte. Bu maketlerin önemli kısmı cam şişeler içerisinde yer almaktalar. Bu müze aynı zamanda denizcilerin veya denizci ailelerin gönderdikleri 50.000’e yakın fotoğraftan oluşan bir arşive sahip bulunmakta. Yine gemilerde kullanılan gümüş, gümüş kaplama softa takımları, her türlü eşyadan oluşan çok zengin bir koleksiyon da ayrı bir bölümü meydana getirmekte. 1534 adet gemi donanımlarından oluşan bir bölüm, 4118 ayrı madalya, flama ve süs eşyasıyla düzenlenmiş koleksiyonlar denizi, denizlerdeki yaşamı, denizciyi anlatan başlı başına bir kültürü temsil etmekte.
Groningen’deki üçüncü denizcilik müzesi olan “Scheepvaartmuseum” veya “Kuzey Denizcilik Müzesi”nin kurucuları; bu liman kentindeki denizcilik okulu müdürü H.J.Bartelings, kentin saygın müteşebbislerinden banker ve Noord-Willemskanaal Maatschappij genel müdürü J. Hora Feith ile Denizcilik klas kuruluşu enspektörlerinden T.L. Mellema olmuştur. (Kaynak: Maritiem Museum, Rotterdam).
Museu Maritime de Barcelona
İspanya’nın Bercelona Liman kentindeki “MMB- Museu Maritime de Barcelona-Maritime Museum of Catalonia” 1918 civarında, Katalan denizcilik tarihini açıklarken, ticari denizciliğin mevcut gerçekliğini de gösterebilecek bir müze fikrinden doğmuştur. 1939'da Katalonya Hükümeti'nin ortadan kaldırılmasıyla müze yön değiştirmiş ve 18 Ocak 1941'de “MMB- Museu Maritime de Barcelona-Maritime Museum of Barcelona” olarak kapılarını yeniden açmıştır.
Türkiye Denizcilik İşletmeleri Kültür ve Sanat Merkezi neden yok edildi?
Türkiye Denizcilik İşletmeleri Kültür ve Sanat Merkezi’nde gerçek anlamda buharlı devirden başlayarak Türkiye Devlet Deniz Ticaretine ait gemilerden, kurumlardan nasılsa yok olmamış pek çok benzersiz değişik eserler bir araya getirilmişti. Bunların tamamı oraya buraya dağıtılmıştır!
Müze Envanter Defteri’nde yer alan bir heykel aslında XIX. Yüzyılda yaşamış ünlü Fransız heykeltıraş Emile Boisseau’nun çok nadir eserlerinden biri idi. Bulunduğu yerde nasılsa korunmuş ve TDİ Kültür ve Sanat Merkezi’nde Barok-Rococo bir masa ve aynadan oluşan mekânda sergileniyordu. Masa, ayna ve bu heykel hakkında hiçbir açıklama da yoktu! Uluslararası müzayedelerde benzerleri olan masa 50-60 Milyon TL. ve ayna 29-61 Milyon TL. arasında alıcı bulduğu yazılıdır!
Heykeltraş Emile Boisseau’nun “Troubadour assis- Seated Troubadour” olarak adlandırdığı ozan heykeli "E. Boisseau" ve "Sociétédes Bronzes de Paris" imzalıdır. Neoklasik Fransız heykeltıraş Émile Boisseau’nun eseri ve barok masa ile ayna Seyr-i Sefain İdaresi Genel Merkezi’nden nasıl olmuştu da o günlere kadar korunmuştu.
Ünlü Fransız heykeltıraş Émile Boisseau’nun eseri idi.
29 Mart 1842’de Varzy’de doğan Fransız heykeltıraş Émile André Boisseau, eserlerinde çoğunlukla ilk ismini kullandı. 1857’den sonra Bourges’te bir heykeltıraş atölyesinde alışmaya başladı. Auguste Dumont ve Jean-Marie Bonnassieux gibi ünlü Fransız heykeltraşların öğreniminde Paris Güzel Sanatlar Akademisi’nde okudu. İlk eseri olan Dupin heykelini 1869’da Court of Cassation - Genel Hakem Kurulu’na sundu. Bu heykeli Varzy’deki Place du Marché’de sergilendi. Neoklasik bir heykeltraş olarak ün yaptı. 1882’de Paris Şehir Belediyesi cephesi için tamamladığı heykel Beaumarchais’den sonra pek çok eseri, en saygın alanlarda yer aldı. Émile Boisseau’nun eserlerinden bazıları Varzy’deki Auguste-Grasset Müzesi’ndedir. 16 Şubat 1903 stüdyosunun bulunduğu Montparnasse’de vefat etti.
Arşivimde bir kopyası bulunan TDİ Evanter Listesi’ndeki bir çerçeve ayrıca dikkatimi çekmiştir; bu, Karadeniz Boğazı dışındaki Fener İşaret Gemisi’ne ait bir tablo idi. Bu dahi biryere gitti, kayboldu!
TDİ Kültür ve Sanat Merkezi nice emeklerle kurulmuştu
Zamanla TDİ Tarih ve Sanat Merkezi açılması kararı verilir ve bu görev Kütüphane ve Genel Arşivi görevlisi Şükrü Yaman ’a verilmiştir. Şükrü Yaman, Yardımcısı Süleyman Ekinci ile kızı Ressam Sevda Yaman ’ın da katkıları ile Genel Müdürlük Binası’nın alt katında tahsis edilen alanda çalışmalarına başlamış, TDİ bağlısı tüm kurumlara ulaşarak oralardan topladığı eserleri onarımlarını yaptırtarak TDİ Tarih ve Sanat Merkezi’ni açılışa hazır hale getirmiştir.
Aradan yıllar geçer ve bir yazı gelir
T.C Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’ndan alınan 02 Kasım 2006 tarih ve B.02.1.ÖİB.O.10.05.00 / 9892 sayılı yazıda; Türkiye Denizcilik İşletmeleri A.Ş ait Tarih ve Sanat Merkezi bulunan sanat, kültürel ve tarihi eser niteliğindeki varlıkların Tekel Paşalimanı Müzesi’nde sergilenmesi ve korunması kaydıyla Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 31.10.20006 tarih ve 2006/87 sayılı kararı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devredilmesi ve kararın yerine getirilmesi hususun da gereğinin yapılması istenmiştir.
507 adet eser muhtelif kurumlara dağıtılıyor
Bir teslim heyeti kurularak sayıma geçilmiş 507 adet teslim edilecek tarihi eser ve obje olduğunu belirlemiştir. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile görüşmelere başlanmıştır. Bu görüşmeler Temmuz 2011 tarihine kadar sürmüş sonucunda Kurumumuza ait 507 parça sanat eseri ve obje Kültür ve Turizm Bakanlığına devredilmiştir. Devredilen ve eser ve objeler Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın 06.05.2011 tarihli olurlarına istinaden 274 parça eser ve obje Deniz Kuvvetleri Komutanlığı İstanbul Deniz Müzesi Komutanlığı’na, 138 parça eser ve obje de Türk ve İslam Eserleri Müzesi Müdürlüğü’ne, 07 Temmuz 2011 tarihinde kalan 95 parça eser ve obje Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’ne 22 Aralık 2011 tarihinde teslim edilmiştir. (Kaynak: Türkiye Denizcilik İşletmeleri Tarih ve Sanat Merkezi; Ali Bozoğlu, Deniz Haber- 1 Nisan 2016)., “TDİ Tarih Ve Sanat Merkezi’ni Kapatanlardan, Hakkımı Helal Etmeyeceğim…; Ali Bozoğlu, Deniz Kartalı, 6 Ocak 2024.)
Ali Bozoğlu bu hüzün dolu olayın sonunu şöyle anlatır; “Bu eserlerin tesliminden yaklaşık altı yedi ay sonra İstanbul Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü’nden gelen 10 Ocak 2012 tarih ve 2012/64 sayılı Gülendam Nakipoğlu imzalı yazıda; Türk ve İslam Eserleri Müzesi Müdürlüğüne teslim edilen objeler içerisinde bulunan bardakların birkaçının kırıldığını, bununla ilgili olarak elimizde belgeler ile birlikte ben ve yardımcı Adem Kayaoğlu bilgi vermek üzere Topkapı Sarayı’na gelmemiz istenmişti.
Prof. Dr. İlber Ortaylı diyor ki;
Konu hakkında bilgi verdikten sonra zamanın Müze Başkan olan Prof. Dr. İlber Ortaylı’ya bir nezaket ziyaretinde bulunduk. Prof. Dr. İlber Ortaylı’ya Tarih ve Sanat Merkezimiz hakkında kısa bir bilgi verdikten sonra Prof. Dr. İlber Ortaylı bu Tarih ve Sanat Merkezi’nin kapatılıp eserlerin dağıtılmasının kültüre vurulan büyük bir darbe olduğunu belirtmiş, Avrupa’da bulunan Denizcilik Müzeleri hakkında ayrıntılı bilgi vermişti.
Bir zaman sonrasında T.C Ankara 8.Asliye Hukuk Mahkemesi’nden Türkiye Denizcilik İşletmeleri A.Ş’ye 17.07.2014 tarih ve 2014/97 Esas sayılı bir evrak ulaşır. Bu evrakta “Davacı Kültür ve Turizm Bakanlığı Ankara ile Davalı Ömer Osman Dündoğdu arasında mahkememizde görülmekte olan Alacak davası nedeniyle Tabloların Demirbaş defterindeki güncel ayniyat değerleri ile Sayıştay’a bildirilen güncel değerlerin duruşmanın bırakıldığı 16.10.2014 tarihinden önce mahkememize gönderilmesi rica olunur.” denilmektedir. Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 31.10.20006 tarih ve 2006/87 sayılı kararında Türkiye Denizcilik İşletmeleri A.Ş’ye ait Tarih ve Sanat Merkezi’nde bulunan sanat ve tarihi eser niteliğindeki varlıkların Mahkemenin bu talebi üzerine Tekel Paşalimanı Müzesi’nde sergilenmesi ve korunması kaydıyla ile Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devredilmesi emredilirken, bu karara aykırı olarak 507 parça sanat eser çeşitli müzelere dağıtılmıştır.
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı Kararı
2012 yılı sonuna doğru TDİ binası dahil zaten Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın 24/09/2012 tarih ve 6334 sayılı yazısına istinaden;
1- İstanbul İli, Beyoğlu İlçesinde, mülkiyeti Türkiye Denizcilik İşletmeleri A.Ş. Genel Müdürlüğüne ait 112.147,33 m2 yüzölçümlü Salıpazarı Kruvaziyer Liman Alanına yönelik “Kruvaziyer Liman Alanı”(E:1,50; hmax:12,50; 15,50; 18,50 m.), “Rekreasyon Alanı”, “Sosyo Kültürel Tesis Alanı”, “Yol” kararları getirilmesine ilişkin Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca hazırlanan 4 (dört) paftadan oluşan 1/1.000 ölçekli koruma amaçlı uygulama imar planı ve 2 (iki) paftadan oluşan 1/5.000 ölçekli koruma amaçlı nazım imar planının onaylanmasına,
2- Onaylanan imar planlarının Resmî Gazete’de yayımlanmasını müteakip, bilgi ve gereği için İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Beyoğlu Belediye Başkanlığı’na gönderilmesine, karar verilmiştir. (Kaynak: 24 Ekim 2012 Tarih ve 28451 Sayılı Resmi Gazete. Sf.24)
Yokluğa terk edilerek dağıtılan eserlerden altı örnek; (Yukarıdan aşağıya)
1- Adlî Mahmut Han Abdülhamid oğlu Mahmut Han. (Sultan II. Mahmut tuğrası olan kitabe alınlığı). (II. Mahmud -Mahmud-u sānī, Mahmud-u Âdlî; d. 1785 -1839, İstanbul. 30.cu Osmanlı padişahıdır.)
2- Mahmut Han bin Abdülhamid el muzaffer daima. (Sultan II.Abdühamid tuğrası olan kitabe alınlığı).
3- Gülcemal Vapuru koltuk.
4- Gülcemal Vapuru sehpa.
5- Maihak Engine Indicators- Maihak Smail Sons & Co.Ltd. Glasgow C.2 McAughtry & Son of Glasgow, dağıtcısı/temsilcisi.
6- 1912’de İstinye’de kurulan Société Anonyme Ottomane Des Docks & Ateliers du Haut-Bosphore tersanesi girişindeki mermer kitabe. Bir yüzünde Fransızca, sağ yüzünde Osmanlıca yazılıdır.
Dağıtılan TDİ Kültür ve Sanat Merkezi envanterinde yer alan 507 parça sanat eseri ve ticaret gemilerine ait cihazlardan biri daha dikkatimi çekti. Bir makine telgrafına benziyordu, ama makine telgrafı değildi. Zira sanki dümene kumanda eden bir telgraf olabilirdi. Ben köprü üstünde böyle bir cihaz görmemiştim. İlkfer Denizcilik Müzesi kurucusu İlker Meşe’ye fotoğrafını gönderdim.
Bana cevap gönderdi;
“Bu bir dümen makinesi komut telgrafı, dümen dairesine doğrudan komut verilmesi için düşünülmüş. Çok eski ve örneğinin tek olduğunu düşünüyorum.”
Bu dümen makinesinin yüzünde “Steering” yazılı. Yukarıdan sola ve sağa 5,10,15,20,25,30,35 rakamları yer almakta. “35- Alabanda” anlamına geliyor. Merkezde “Left- Port / İskele”, “Right- Starboard / Sancak” kelimeleri var. İmalatını yapan firmanın adını okudum; “Boyce Electric. Co. Inc.”, ve altta “N.V.C.” harfleri yer almakta.
Pekâlâ, böylesine bir ticaret gemisine ait pek nadir dümen telgrafı şimdi nerelerde. Nereye verilmiş ise, o kurumun deposundadır, emin olabilirsiniz!
Ankara Vapurunun Fenerbahçe’de bir kafeteryada olan sofra takımları ve Fenerbahçe Yelken Kulübü’nde olan barı.
Bir bilgi daha eklemiş olayım; Ankara Vapurunun tüm sofra takımları zamanında bir şahsa satılmış, o da bunları satmak amacıyla TTOK Genel Müdürü Çelik Gülersoy’a haber vermiş. Allahtan Çelik Gülersoy sahip çıkmış! Böylece TTOK adına satın alınan yüzden fazla gümüş kaplama sofra takımı yıllardır Fenerbahçe’deki bir kafeteryada camekanlar içinde durur! Ankara Vapurunun büfesi ile dümen dolabı da Fenerbahçe Yelken Kulübü’ndedir. Hani derler ya; Deveye sormuşlar, “Neren eğri?” diye.