Türkiye’nin bir numaralı yangın ve deniz emniyeti şirketi Onursan ile Amerika Birleşik Devletleri’nde gemi ikmal, teknik malzeme toptan satışı ve uydu haberleşme konularında başarı ile çalışan Deckhouse güçlerini yeni bir alanda birleştirmek üzere ilk adımı attılar. Her iki şirketin CEO’ları Türk çalışkanlığını Amerikan sistematikliği ve kalitesi ile birleştirerek “mükemmel karışımı” elde etmeyi amaçladıklarını söylüyorlar. Deckhouse Şirketler Grubu’nun Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Akpınar ile Onursan Genel Müdürü Yılmaz Onur ve Genel Koordinatör Barbaros Onur sorularımızı içtenlikle yanıtladı.
Yılmaz Bey, uzun süredir Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde sürdürdüğünüz faaliyetinizi Amerika’ya taşıma fikri nasıl ortaya çıktı?
Yılmaz Onur: 30 yılı aşkın bir süredir özellikle servis kalitemizi sürekli geliştirerek ilerlemeyi hedefledik. Bu başarımızı ülke dışında da devam ettirme fikri son dönemde sürekli gündemimizdeydi. Master eğitimlerini Amerika’da alan oğullarımın bu pazara ilgi duymaları ve gelişimimize getireceği katkıları düşünerek bu yatırımı yapma kararı verdik. Aslında çok öncesinden düşündüğümüz bu faaliyeti bu güne kadar geciktirmemizin nedeni firma olarak bu işte ilk olmamızın bize yüklediği bazı sorumluluklar. Mükemmel kombinasyonu bugün yakaladığımızı düşünüyorum.
Peki, neden Deckhouse ile bir birliktelik yapmayı seçtiniz.
Yılmaz Onur: Bu tip ortaklıklarda karşılıklı güven ve dostluk duygularının olmasının çok önemli olduğunu düşünmekteyim. Adnan Bey’i 1987 yılından beri tanırım ve bu süreç içinde muhtelif zamanlarda denizcilik alanında beraber işler yapmışızdır. Bu zamanlardan gelen eskimeyen bir dostluğumuz vardır. Kendisinin bu iş konularına vakıf olması, alanındaki başarısı ve güvenilirliği ile hem ABD hem de Türkiye pazarında iyi bir isim yapmış olması bizim için en önemli unsurlardır.
İstanbul’da başlayıp yurtdışına açılma fikri nereden aklınıza geldi?
Adnan Akpınar: Ben bir süre denizde çalıştıktan sonra ticaret hayatına 1989 yılında atıldım. Türkiye’deki birçok müteşebbis gibi benim de hayalimde işimi geliştirmek vardı şüphesiz. O zamanki işimiz gemiler için yedek parça brokerliği yapmaktı. Yurt dışındaki imalatçılardan satın alıp, Türkiye’deki kısıtlı müşteri portföyümüze satıyorduk. Türk denizcilik piyasasında güvenebileceğiniz firma sayısının azlığının da etkisiyle kafamda hep başka ülkelerdeki armatörlere de satma fikri vardı. Ancak, deniz tipi makine ve ekipmanı denildiğinde Türkiye ne yazık ki üretici konumunda bir ülke değil. Dolayısıyla üçüncü bi ülkeye satış yapma fikri daha bu noktada çürüyor. Çünkü cazip fiyat yaratma şansınız yok. Diğer taraftan olası bir ticari anlaşmazlık durumunda borçlu olduğunuz yabancı firma gözünde Türkiye tahsilatı kolay yapılabilecek bir ülke değil. Bu nedenle, imalatçılardan kredili mal alabilmek için uzun yıllar sürecek sadık bir çalışma performansı göstermeniz gerekiyor. Bu da bir müteşebbis için engelli konuş gibi bir şey. Bu nedenle emeğimizi ürüne çevirebileceğimiz verimli topraklara ihtiyacımız olduğunu anladık. Fikrin ortaya çıkışı böyledir.
Peki, neden Amerika?
Adnan Akpınar: Amerika olmasının çok önemli bir nedeni yok. Ancak en azından dilini bildiğimiz, sanayisi ileri, ekonomisi sağlam, kanunlarına güvenebileceğiniz bir ülke gereği vardı ve Amerika orada bir yerde bize doğru bakıyordu.
Ama Amerika’da iş kurmak kolay olmasa gerek.
Adnan Akpınar: Eğer iş vizesi gibi konuları bir şekilde çözerseniz, kâğıt üzerinde şirket kurma işlemini internetten 15 dakikada halledebilirsiniz. Ama asıl önemli olan bundan sonrası. Amerika’da başarılı olabilmek için sağlam bir alt yapı oluşturmanız gerekir. Bu şüphesiz dil ile başlıyor ama bu kadarla sınırlı değil. Eğer öyle olsa idi, sokaklarda binlerce evsiz Amerikan vatandaşı var. Ana dilleri de İngilizce. Ancak aç geziyorlar.
Gerekli alt yapı nedir bunun için?
Adnan Akpınar: Belki klişeleşmiş bir söz olacak ama çok çalışmak birinci şart. İnsanların kafasında bir hedef var, Amerikan Rüyası olarak tabir ediliyor bu biliyorsunuz. Nedir bu Amerikan rüyası? Bana göre bu sorunun cevabı, bilgi ve beceri donanımına sahip ve standart bir Amerikalıdan çok daha fazla çalışmaya hazır bir insanın başarma hayalidir bu. Yani bu rüyayı bir Amerikalı göremez bence. Bu rüya yaşadığı ülkede belli zorluklar nedeni ile hedefine ulaşamamış, ama uygun bir zemin olsa durduramayacağınız bir kişi tarafından hayal edilir. Rakibiniz uyurken siz çalışacaksınız ki yol alabilesiniz. Onun size göre birçok avantajı var. Dil olsun, sistemi tanıma olsun, çevre olsun. Sizin ise bu güçlükleri aşmak için zamana ihtiyacınız var. O da fazla çalışmakla olur.
Bu rüyayı büyük oranda gerçekleştirmiş biri olarak neler söylersiniz?
Adnan Akpınar: Bizim rüya bana göre henüz gerçek anlamda gerçeklemiş değil. Ama o yolda çok iyi ilerlediğimizi söyleyebilirim. Deckhouse isminin dünya çapında sektörel bazda tanınıyor olması ve yaptığımız cirolar bunu kanıtlıyor. Ama daha yolumuz uzun.
Peki, neden Onursan?
Adnan Akpınar: Deckhouse bugün geldiği noktada işini düzgün yapan, dürüst, güvenilir ve Amerikan piyasasında olumlu kredisi olan bir firmadır. Uygar ülkelerdeki temel iş prensiplerini birebir uygulayan bir çalışma anlayışımız var. Bu anlayışta olan bir firma ancak benzer özelliklerde bir firmayla ortak yatırım yapabilir. İşte o da Onursan’dır.
Barbaros Bey, biliyoruz ki Deniz Emniyeti işi, yapısı gereği filika ve can salı üreticilerinin sertifikasyonunu gerektirir. ABD sanırım bu konuda köşelerin kapıldığı yerlerin başında geliyor. Bu sıkıntıyı bir şekilde aşmış olmanız gerekiyor.
Barbaros Onur: Evet gerçekten de özellikle 2006 yılından beri devam eden filika-matafora servis işlerinde, çok kısa bir süre içerisinde birçok firma birçok markanın yetkilisi olarak servis vermeye başladı. Ama bu süreçte gözlemlediğimiz gibi servis kalitesi düşük ve ticari etiğe sahip olmayan firmaların bu yetkilerini zamanla kaybettiklerini gördük. Genel olarak bakıldığında üreticilerin de zamanla daha iyi ve kaliteli servisi amaçlayan servis firmalarını tercih ettiklerine tanık olduk. Cansalı işinde ise bundan biraz daha farklı olarak belli yerlerde üreticilerin doğrudan kendi servis istasyonlarını kurduklarını görüyoruz. Bu anlamda üretici firmalarla iyi ilişkiler kurmak ve güven kazanmak kısa zamanda kazanılmıyor, ancak çok kısa zamanda kaybedilme riski var. Bizim sanıyorum en önemli avantajımız, Onursan olarak yılların getirisiyle bu güven ve işbirliği anlayışını kazanmış olmamız ve bunu birlikte çalıştığımız firmalara da göstermiş olmamızdır.
Adnan Bey, ABD denilince ilk akla gelen sıkı kuralların tavizsiz bir şekilde uygulandığı bir ülke olması. Bu konuda neler söylersiniz?
Adnan Akpınar: Kesinlikle öyle... Eğer kurallara uyarak çalışmazsanız “Fırsatlar ülkesi” sizin için bir anda cehenneme dönüşebilir. Deckhouse olarak bu konuda çok hassas olduğumuzu düşünüyorum. Bölgemizde Ship Supply konusunda ilk üçe girmemizin açıklaması da bu. Rakiplerimizin 2-3 nesillik, yüzyılı aşkın firmalar olduğunu düşünürseniz, bu kurtlar sofrasında Deckhouse’un başarısının arkasında çalışkanlığının yanı sıra meslek etiği, çevre ve iş emniyeti olduğunu kolayca anlarsınız.
Amerika’daki gemi ikmal hizmeti işiniz nasıl başladı?
Adnan Akpınar: Türk firmaları için Amerikalılarla çalışmak daima sorun olmuştur. Bunun birçok nedeni vardır. Amerikalı düz mantık kurar ve sizin bu çizgide hareket etmenizi bekler. Bu da birçok basit sıkıntıyı çözümsüz hale dönüştürür. Bu noktada Deckhouse, her iki tarafı da iyi tanıdığı için, hem Türk armatörünün ne demek istediğini kolayca anlar hem de mevcut yapı içerisinde kestirme çözümler bulur ve uygular. Bu Türk müşterilerimiz için paha biçilmez bir hizmettir. Bu nedenle aracı olarak ikmal hizmetlerini üstlenmemizi istediler. Biz de yaptık. Ancak başkasının yaptığı bir ikmalin sorumluluğunu taşımak çok güç. Çünkü sizin elinizde olmayan bir dizi aksaklığın hesabını müşteriye vermek zorundasınız. Bunun sonucu hizmetin tüm halkalarını bizim yapmamızın doğru olacağını düşünerek kendi depomuzdan, kendi araçlarımız ve personelimizle gemi ikmal hizmetleri vermeye başladık.
New Jersey’de başladığınız gemi ikmal işini daha sonra Texas’a geliştirdiniz sanırım.
Adnan Akpınar: Doğru. Teksas çok büyük gemi trafiğinin olduğu bir bölge. Birçok müşterimizin gemileri Doğu sahilinin yanı sıra Meksika Körfezine de sefer yapıyordu. Bizden aldıkları hizmetten çok memnun olmalılar ki, hep neden Texas’ta bir yeriniz yok sorularını duyar olmuştum. Bu talebi geri çevirmek doğru olmazdı. Bu nedenle 2010 yılının sonlarına doğru Houston şubemizi açtık. Ayda ortalama 100 gemiye hizmet veriyoruz. Bu, hafta sonunu da dâhil ederseniz günde ortalama 3 gemi demektir. Yoğun zamanlarda günde 10 gemiye ikmal yaptığımız oluyor. Bu kapasiteyi karşılamak adına alt yapımızın iyi olduğunu söyleyebilirim. Normal araçlarımızın yani sıra 8 tane tamamı soğutmalı kamyonumuz var. Bu sayede New Orleans’a kadar olan tüm sahil şeridinde ikmal yapabiliyoruz. Depomuzun açık ve kapalı alan toplamı 4000 metrekare. Soğuk hava odalarımız da toplam 300 metrekare.
Yılmaz Bey, şirketin personel yapısı nasıl olacak? Amerikalıları mı yoksa Türkleri mi istihdam etmeyi düşünüyorsunuz?
Yılmaz Onur: Bu konuda genel görüşümüz Türk gibi çalışıp, Amerikalı gibi düşünen ve hareket eden bir işleyiş geliştirmek. Yani saat kavramı olmadan çalışıp, Amerikalı gibi sistematik ve iş ciddiyeti olan herkes için burada çalışma fırsatı yaratmayı düşünüyoruz. Sonuç olarak Türkler de Amerikalılar da çalışabilirler tabii ki.
Hedef müşteri tanımınız nedir. Ağırlıklı olarak Türk şirketleri ile mi çalışmayı hedefliyorsunuz?
Barbaros Onur: Hedef müşterilerimiz öncelikle hâlihazırda Onursan ve Deckhouse’un kendi müşteri portföyünde yer alan firmalardır. Bilindiği gibi müşteri için bu hizmetteki en önemli unsurlar servis kalitesi, profesyonel çalışma ve uygun fiyatlandırmadır. Kısacası bu unsurları sağlayabileceğimiz tüm müşteriler hedef kitlemizi oluşturuyor.
Adnan Bey, tekrar Amerika’ya dönelim. Ülkenin size kattığı en önemli şey nedir mesela?
Adnan Akpınar: ABD’nin bana kazandırdığı en önemli şeyin “büyük düşünmek” olduğunu söyleyebilirim. Ortaklarımla bu konuda tam bir fikir birliği içindeyiz. Alt yapımızı büyük ölçekte iş yapabilecek şekilde tasarladık. Bölgemiz kapasite olarak ABD’nin tüm limanlarının yarısından fazlasını taşıyor. Böyle bir bölgede hedefimiz körfez bölgesine gelen tüm gemiler. Daha sonraki aşama ise petrol platformları ve kara tesisleri.
Bütün bu trafiği yönetebilmek için sağlam bir bilgi işlem alt yapısına da sahipsiniz diyebilir miyiz?
Adnan Akpınar: Çok doğru. Teksas, New Jersey ve İstanbul ofislerimiz birbirine online bağlı olarak çalışıyorlar. Böylece üç ofis sanki aynı odadaymis gibi kesintisiz bilgi akışı içindedirler. Fiyat hazırlama ve teklifleri siparişe geçirme aşamaları ağırlıklı olarak İstanbul ofisimizde yürütüldüğünden bu çok önemli bir gereklilikti ve bunu da başardık.
Bir başka önemli husus da global çalışma gereksinimi. Dünyanın her köşesinden müşterilerimiz var ve dakikalar bile çok önemli. Uzakdoğulu bir müşterimizin beklediği cevap için Amerika’nın açılmasını beklersek bu iyi bir hizmet olmaz. Global ve kesintisiz çalışmak durumundasınız. 21. yüzyıl hız çağı. Bilgisayarın nimetlerinden yararlanmalısınız. Çok uluslu firmalar böyle yapıyor. Bizim alt yapımız da bu yönde.
Peki, müşterileriniz bu farkı nasıl fark ediyor?
Adnan Akpınar: Amerika’da saat gece 2 iken bile Deckhouse’un telefonunu ararsanız telefonu açan biri mutlaka vardır. Aslında size cevap veren İstanbul ofisimizdir ve sorunuzun cevabını hemen yanıtlayabilir veya bir probleme büyümeden müdahale edebilir. Bu da hem telefon hem de bilgisayar sistemimizin tek bir merkezden idare ediliyor olmasındandır. Bugünlerde sıkça kullandığımız reklam sloganımız da bunu vurguluyor: Denizcilik 24 saat hareket halinde olan bir iş. Peki, siz neden hala 8/5 çalışan bir firmayla çalışıyorsunuz.
Deckhouse ShipSupply yanı sıra bir de Deckhouse Communications Inc var. Kısaca ondan da bahseder misiniz?
Adnan Akpınar: Uydu haberleşmesi işine 2004 yılında başladık. Bugün geldiğimiz nokta bence gurur verici. Bugün 300’e yakın gemi, uydu haberleşmesini bizim üzerimizden yapıyor. İş ortağımız Singapur Telekom firmasının uzun yıllardır değişmez Premium Partneri seçiliyoruz. Bu çok gurur verici...
Barbaros Bey, şirketin bulunduğu yer Houston, yani Meksika Körfezi. Servis alanı bu bölge ile mi kısıtlı olacak yoksa Amerika’nın genelinde hizmet verme gibi bir düşünceniz var mı?
Barbaros Onur: Amerika gerçekten de büyük bir pazar ve Houston bölgesi ticari gemi faaliyeti açısından en yoğun bölgelerin başında geliyor. Mutlaka ki uzun dönemde servis hizmetlerimizi Amerika’nın diğer yoğun bölgelerine de ulaştırma düşüncemiz vardır. Ancak bu genişlemede şartların oluşması zaman alabilir, o nedenle açıkçası bu konuda çok aceleci olmadan emin adımlarla ilerlemenin daha uygun olacağını düşünüyoruz.
Yılmaz Onur: Bu konu biraz da buradaki muhtemel başarımıza ve müşterilerimizden gelecek isteklere bağlı bir konu. Mutlaka müşteri memnuniyeti sağladığımız oranda bu durum kendiliğinden bir ihtiyaç haline gelecektir.
Adnan Akpınar: Birden çok eyalette faaliyet hâlihazırda Deckhouse’un çalışma şeklinin bir parçası. Şartlar oluştuğunda teknik açıdan bunun kolaylıkla sağlanabileceğini düşünüyoruz.
Bu yeni ortaklığın Amerika’da daha büyümesi ve daha büyük bir yatırıma dönüşmesi konusundaki düşünceleriniz nelerdir?
Barbaros Onur: Bu konuda çok iyimser düşüncelerimiz var. Genel olarak bu ülkede düzgün çalışan ve prensipli hareket eden firmaların, rakiplerine göre fark yaratabildikleri (özellikle çalışma azmi ve emeği anlamında) durumlarda başarılı olacaklarını düşünüyorum. Ancak Amerika özelinde diğer önemli bir konu da bu ülkeyi iyi tanımak ve anlamak... Bu anlamda Deckhouse’un başarı hikâyesi bize ışık tutuyor. Buradaki felsefeyi ve iş yaşamını bilmek çok önemli, çünkü bu ülkenin diğer yerlere pek benzemeyen kendine has bazı özellikleri var ve bunları olumlu bir sonuca çevirebilmek için Amerikalı gibi hareket etmek gerekiyor. Bunu beceremeyen firmaların hangi ülkeden olursa olsun başarılı olma şanslarını az görüyorum.
Adnan Bey, New Jersey’de eskiden beri süregelen Deckhouse LLC’nin yanı sıra bir de Chandler’s Depot var. Bu konuda da bilgi alabilir miyiz?
Adnan Akpınar: Chandler’s Depot, Amerika doğu sahilindeki gemi ikmal firmalarına güverte-makine müstehlik malzemelerinin toptan satışını yapan firmamızdır. Tamamı ithal ürünlerden oluşan 6000’e yakın İMPA katalog ürünleri stoğumuzda yer alıyor. New Jersey’de 1200 metrekarelik bir depomuz var. Stok kalem sayısı açısından bölgedeki birinci firma olduğumuzu gururla söyleyebilirim.
Ve son olarak da yeni faaliyetiniz American Marine Safety firmanızdan bahsedelim.
Adnan Akpınar: Evet, American Marine Safety bizim yeni bebeğimiz. İnşallah o da ağabeyleri gibi büyüyecek ve hatta onları da geçecek. Dileğimiz bu.
Not: Bu röportaj Deniz Endüstri dergimizin Mayıs-Haziran 2015 - 42. sayısında yayımlanmıştır.