Yüzlerce türe ev sahipliği yapan Akdeniz’de, balıklara yuva olan deniz çayırlarının korunması için ‘Akdeniz’e Nefes Programı’ programı hayata geçirildi. WWF Türkiye ve HSBC iş birliği ile gerçekleştirilen program kapsamında Kaş’ta atılan 100 ekolojik şamandıra ile deniz ekosistemi korunacak.
Akdeniz’de yüzlerce türe ev sahipli yapan deniz çayırları, kıyı balıkçılığından elde edilen su ürünlerinin yüzde 80’ine yuva oluyor. Birincil üretici göreviyle çok fazla organik madde üreten deniz çayırları, ayrıca her m2 için günde 10 litreden fazla da oksijen oluşumu sağlar.
Ekolojik katkısının yanı sıra güçlü akıntı ve dalga şiddetini de azaltmaya yarayan deniz çayırları, birçok balık ve eklem bacaklıların da üremesi için habitat görevi üstlenir. Gezegenin ve denizlerin geleceği için büyük bir öneme sahip olan deniz çayırlarının kaybolmasın, kirlilik, besin tuzundaki artış, liman inşaatı gibi birçok neden yatar.
Bu nedenlerden birisi de teknelerin çapa atarken dipteki sürtmesi ve bu nedenle deniz çayırlarının köklerinin sökülerek zarar görmesidir. Balık çeşitliliği ile bilinen Akdeniz’de deniz çayırlarını korumak için harekete geçen WWF Türkiye ve HSBC, ‘Akdeniz’de Nefes Programı’ ile denizdeki çeşitliliği korumak için kolları sıvadı.
Program kapsamında Kaş’ta 5 ton ağırlığında 100 ekolojik şamandıra atılarak, deniz ekosisteminin korunması hedefleniyor. Programa ilişkin açıklama yapan WWF Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Nafiz Karadere, “Doğal Hayatı Koruma Vakfı olarak 20 yılı aşkın süredir Kaş-Kekova Özel Çevre Bölgesi’nde değerli bilim danışmanlarımız, yerel paydaşlarımız ve karar vericilerle birlikte çalışıyoruz.
2012 yılı itibariyle tamamlanan Kaş-Kekova Yönetim Planı çerçevesinde öngörülen adımların en önemlilerinden biri deniz çayırlarının korunması amacıyla tonoz ve şamandıra sistemlerinin geliştirilmesiydi. Ancak deniz çayırlarının bulunduğu alanlar özellikle turizm bölgelerinde tekneler tarafından da yoğun olarak kullanılıyor; denize demir atan teknelerin çapaları deniz çayırlarını parçalayarak yok olmalarına neden oluyor” dedi.
“Güç birliği kuruldu”
Deniz çayırlarının yakın gelecekte yok olmasını önlemenin tek yolunun, demirlemenin acilen durdurulması ve Kaş-Kekova Deniz Koruma Alanı’nda denizel türler için doğal resif işlevi de üstlenen ekolojik şamandıra sisteminin kurulması olduğuna dikkat çeken Nafiz Karadere, “Tonoz ve şamandıra sisteminin kurulumu karmaşık ve meşakkatli bir süreç olduğu için ancak yüksek bir motivasyon ve güç birliği ile başarılabilirdi.
Tarım ve Orman Bakanlığı, Tarım İlçe Müdürlüğü’nün teknik öncülüğünde Kaş kaymakamlığı liderliğinde, HSBC’nin çok değerli finansal, WWF Türkiye’nin teknik destekleriyle yerel güç birliği kurularak 2022 itibariyle yola çıkıldı.
Bilimsel çalışmalar, teknik analizlerle belirlenen noktalara yerleştirilecek şamandıralar bir yandan turizm teknelerinin ve küçük ölçekli balıkçıların faaliyetlerini sürdürmesine izin verirken bir yanda deniz çayırlarının ve dip yaşamın korunmasına yardımcı olacaktı.
Bugün, yakın zaman öncesine kadar hayal gibi görünen bu senaryo gerçek oldu. Ve bugün Cumhuriyetimizin 100. yılında “Akdeniz’e Nefes Programı” kapsamında 100 ekolojik şamandıra ile Kaş’a nefes olmak üzere bir aradayız” ifadelerinde bulundu.
“İklim mücadelesi grup stratejimizin ana bileşeni oldu”
Programa ilişkin konuşan HSBC Genel Müdürü Selim Kervancı da, “WWF-Türkiye, bakanlıklar ve yerel yönetimle iş birliği içinde bu iklim krizinin önüne geçmek için Akdeniz’e Nefes – Deniz Çayırları projesini hayata geçirdik. Şamandıra sistemimiz deniz çayırlarına, deniz çayırları da göz bebeğimiz Akdenizimiz’e nefes olacak” dedi.
“Yaşatmamız ve korumamız gerekiyor”
Kaş Belediye Başkanı Mutlu Ulutaş ise “Kaş Akdeniz’e Nefes Projesi küçük çaplı gözükse de çok büyük ölçekte fayda sağlıyor. Kaş, dalış turizmi ve çeşitliliği nedeniyle ekonomik açıdan da önemli. Bu nedenle yaşam alanlarını doğal bir şekilde yaşatmamız ve korumamız gerekiyor” diye konuştu.
Akdeniz’deki türlerin yüzde 20’sinin yuvası
Deniz çayırları, Kaş’ın nefes alabilmesi için de büyük öneme sahip. Deniz çayırları içinde önemli ve kritik türlerden biri olan Posidonia oceanica, sıfırkırk metre derinliklerde yetişiyor ve Akdeniz Havzasında 2,5 ila 5 milyon hektarlık bir alanı kapladığı tahmin ediliyor. 2015 yılında yapılan bir çalışmada sadece Akdeniz’de yaşayan Posidonia oceanica’nın 25 ekosistem hizmeti sağladığı tespit edilirken bölgedeki varlığı, insan nüfusu için birçok fayda sağlıyor.
Denizlerin sadece yüzde 4’ü korunuyor
Akdeniz’deki sıcaklığın küresel ortalamadan yüzde 20 daha hızlı arttığını belirten Nafiz Karadere, “İnsanlık tarihinde ilk kez bir deniz karakter değiştiriyor. Akdeniz tropikleşiyor. Denizlerimiz ve insanlık, aşırı avlanma, kirlilik ve iklim değişikliği sebebiyle ciddi bir tehlike altında. Öte yandan denizlerin sadece yüzde 4’ü koruma altında. Gelinen nokta bize dünyanın neredeyse dörtte üçünü kaplayan denizlere bakış açımızı değiştirme zamanının geldiğini hatırlatıyor” diye ekledi.