BM Açık Deniz Anlaşması ile okyanuslar nasıl daha iyi korunacak?

Açık Deniz Anlaşması, açık denizlerde balıkçılık faaliyetlerine denetim imkanı sağlarken, aynı zamanda deniz mayınları, deniz ulaşım yolları ve keşif faaliyetlerine de sınırlamalar getirecek.

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu, üye ülkelerin ulusal deniz yetki alanlarının ötesindeki biyoçeşitliliği korumak için hazırlanan “Açık Deniz Anlaşmasını” pazartesi günü resmen onaylayacak.

Yaklaşık 20 yıldır üzerinde çalışmalar yürütülen anlaşmanın içeriği konusunda üye ülkeler mart ayında New York’ta düzenlenen hükümetlerarası konferansta uzun tartışmaların ardından anlaşma sağlamıştı.

Anlaşma en az 60 ülkenin onaylamasının ardından 120 gün sonra yürürlüğe girecek.

Anlaşma ile ne hedefleniyor?
Denizlerin yaklaşık üçte ikisini kaplayan açık denizlerde, iklim değişikliği, aşırı avlanma ve nakliye trafiği gibi hususlar biyoçeşitlilik üzerinde ciddi olumsuz etkiler yaratıyor.

Anlaşma bu bölgelerde balıkçılık faaliyetlerine denetim imkanı sağlarken, aynı zamanda deniz mayınları, deniz ulaşım yolları ve keşif faaliyetlerine de sınırlamalar getirecek.

Anlaşma özellikle iklim değişikliğiyle mücadele bağlamında önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.

Anlaşma, şimdiki ve gelecekteki nesiller için daha güvenli, sağlıklı, dayanıklı ve verimli bir okyanus için birlikte koordineli bir şekilde çalışmayı hedefliyor.

193 ülkenin üzerinde anlaştığı yasal çerçeve BM'de resmi olarak kabul edildikten sonra imzaya açılacak ve BM ülkeleri buna taraf olup olmayacağına karar verecek.

Anlaşma neden önemli?
BM Deniz Hukuku Sözleşmesi, 1982 yılında deniz biyoçeşitliliği henüz tam olarak yerleşmiş bir kavram haline gelmeden önce imzalandı.

1994'te yürürlüğe giren anlaşma ile açık denizler olarak adlandırılan ulusal sınır sularının dışındaki bölgelerde tüm ülkelerin balıkçılık, gemicilik ve araştırma yapma hakkına sahip olduğu uluslararası sulardan oluşan bir alan yaratıldı.

Buna karşın anlaşmada açık suların yalnızca yüzde 1,2'si koruma altına alındı. Ayrıca, korumaya dönük bazı yasal düzenlemeler korumaktan çok kafa karıştırıcı bir engele dönüştü.

Açık denizlerin uzun zamandır ticari balıkçılık ve madenciliğin yanı sıra kimyasallar ve plastiklerden kaynaklanan kirlilik nedeniyle sömürüldüğünü belirten uzmanlara göre, yeni anlaşma ile üye ülkeler artık "okyanusun sınırsız bir kaynak olmadığını ve okyanusu sürdürülebilir bir şekilde kullanmak için küresel işbirliği gerektiğini kabul etmek" zorunda kalacak.

Anlaşma ne sunuyor?
Anlaşmayla, şimdiye kadar neredeyse hiç korunmamış olan açık denizler için ilk kez bağlayıcı bir yasal mevzuat olanağı sağlanıyor.

Anlaşma, nesli tükenmekte olan türlerin ve habitatların kapsamlı bir şekilde korunmasına imkan sağlayacak.

Yine anlaşma ile açık denizlerde deniz koruma alanları oluşturulacak ve okyanus yaşamının korunmasını yönetmek için yeni bir organ kurulacak.

Uzmanlara göre bu anlaşma, BM Biyoçeşitlilik Konferansı'nda taahhüt edilen suların yüzde 30'unun koruma altına alınabilmesi için kritik önem taşıyor.

Anlaşma ile ayrıca açık denizlerdeki balıkçılık ve diğer ticari faaliyetler, çevresel etki değerlendirmesi doğrultusunda kurallara bağlanacak.

Uzmanlara göre bu sayede her faaliyet kapsamlı bir değerlendirmeden geçmese de, açık denizler için planlanan tüm faaliyetler incelenebilecek.

Açık denizlerdeki canlılar nasıl daha iyi korunacak?
Yunuslar, balinalar, deniz kaplumbağaları ve farklı balık türleri gibi birçok deniz canlısı, ulusal sınırlar ve açık denizlerden geçerek uzak mesafelere yıllık göç yolculuğuna çıkıyor.

Ancak uluslararası yönetim organları uzun zamandır bu türleri ve balıkçılık veya turizme bel bağlayan toplumları koruma çabalarında zorlukla karşılaşıyordu.

Uzmanlar bu anlaşmanın, göç eden türlerin yolculukları boyunca karşılaştıkları tehdit ve sorunları ele alabilmek için farklı bölgesel anlaşmaları bir araya getirmeye yardımcı olacağını vurguluyor.

Uzmanlar ayrıca açık denizlerin korunmasının kıyılardaki biyoçeşitliliğe ve ekonomilere de katkı sağlayacağının altını çiziyor.

Anlaşmanın onaylanmasının önündeki zorluklar neler?
Ancak anlaşmanın önünde bir takım zorluklar bulunuyor. Bu noktaların en başta geleni yaptırım ve maddi kaynak oluşturulması.

Ayrıca son dönemde ilaç ve kozmetik dünyası için yeni potansiyeller olarak görülen deniz genetik kaynaklarının ve bunlardan elde edilecek gelirin adil bir şekilde nasıl paylaşılacağı sorunu gelişmekte olan ve gelişmiş ülkeleri ikiye bölüyor.

Deniz ve Çevre Haberleri

İznik Gölü'nde su çekilmesi yer yer 150 metreye ulaştı
İzmir Körfezi'ne yönelik "İzmir İçin Nefes" projesi tanıtıldı
Karaya vuran dev Fin balinası şaşkınlık yarattı
"HMS Majestic" batığına 400 ıstakoz bırakıldı
İzmit Körfezi'nin dip çamuru temizliği projesi, COP29'da anlatılacak