“Ar-Ge teşviklerinde tasarım veri paketi, henüz bir “ürün” olarak kabul görmüyor.”

Türk Deniz Kuvvetleri’nde ve özel sektörde edindikleri yılların tecrübesiyle Kuasar Marin...

Bahadır BAŞKAN - KUASAR Marine

Türk Deniz Kuvvetleri’nde ve özel sektörde edindikleri yılların tecrübesiyle Kuasar Marin Mühendislik A.Ş.’yi kuran üç arkadaş, bugün Türk gemi inşa sektörüne yenilikçi ve yaratıcı çözümler sunuyor. Gerek savunma sanayii projelerinde gerekse özel sektörde ileri teknoloji tasarım ve mühendislik çözümleri sunan şirketin vizyonunu, projelerini ve gelecek planlarını şirketin kurucu ortaklarından Bahadır Başkan ile konuştuk.

Soldan Sağa, Bahadır Başkan - Turgut Noyan Kılınç - Fatih Akçakoyunluoğlu

Kuasar Marin Mühendislik olarak firmanızdan ve faaliyet alanlarınızdan bahseder misiniz?

KUASAR Marin Mühendislik A.Ş. 17 Nisan 2014 tarihinde; “Türk mühendisliğinin yaratıcı ve yenilikçi tasarımlar üretme kabiliyetinin dünyada ön sıraya yerleşmesi” vizyonu ile kurulmuş 3 ortaklı bir mühendislik firmasıdır. Firmamız henüz çok genç olsa da, kurucu ortakların Türk Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nda 10 yılı aşkın gemi tasarım ve inşası görevlerinde bulunmasından kaynaklanan önemli bir bilgi ve deneyim birikimi mevcuttur. Gerek Türk Deniz Kuvvetleri’nde, gerekse özel sektörde edinilen proje deneyimleri, özellikle Ar-Ge niteliği taşıyan milli projelerde çalışmanın ortaya çıkardığı birikimlerdir. Bunların başında, “Milli Gemi (MİLGEM) Projesi” gelmektedir. Firmamız ortakları, Projenin 2004 yılında başlamasından itibaren, ilk MİLGEM korveti olan TCG Heybeliada’nın tasarım ve geliştirilmesinde beraber çalışmışlardır.

KUASAR Marin Mühendislik A.Ş.; temelde gemi tasarımı alanında faaliyet gösteren bir firmadır. Askeri gemi projelerinin kazandırmış olduğu sistem mühendisliği, gemi inşa hesapları ve ileri mühendislik analizleri bilgi ve deneyimi sayesinde, müşterilerimize gemi ve deniz yapısı projeleri için tekne formu, yerleşim konsepti, yapısal ve mekanik mimarileri birbirine entegre olmuş ve dengelenmiş "Toplam Gemi (Total Ship)" seviyesinde çözümler sunabilmekteyiz. Müşterilerimizin tercihlerine göre; tasarım sürecinin belli aşamalarına yönelik kısmi tasarım, ileri mühendislik analizleri, gemi inşa hesapları, danışmanlık hizmetleri ile test ve tecrübe desteği gibi hizmetleri de sağlayabilmekteyiz.

Firmamızın kuruluş vizyonu gereği; Türk Gemi İnşa Sektörü’nün yenilikçi ve yaratıcı çözümler üretebilirliğine katkıda bulunmak ana misyonlarımızın başında gelmektedir. Her ne kadar tasarımın tüm spektrumunda bilgi, deneyim ve kabiliyete sahip olsak da, özellikle kavramsal ve işlevsel tasarım süreçlerine daha fazla odaklanmış bir firmayız. Bunun ana sebebi; projeye yenilikçi ve yaratıcı karakterini verecek süreçlerin, tasarımın bu aşamalarına yoğunlaşmasından kaynaklanmaktadır. Bu aşamalarda uygulanması gereken mühendislik süreçleri; tasarımın son fazı olan detay tasarım sürecine kıyasla, daha gelişmiş ve daha ileri teknikleri içermek, mühendislik teorilerini daha fazla kullanmak zorundadır. Ülkemizin gerçekleştirdiği en ileri teknoloji gemi inşa projesi olan MİLGEM Projesi’nde bu açıdan önemli bilgi ve deneyim kazanmış durumdayız. Ancak bu bilgi ve deneyim birikimi ile yetinmeyip, sürekli bir gelişim içerisinde olmayı prensip edinen bir Firmayız. Kaynaklarımızın ve zamanımızın bir kısmını, yeni mühendislik tekniklerini öğrenmek, geliştirmek ve yeni kabiliyetler kazanmak için kullanmaya önem veriyoruz.    

Her gemi tipinde, “yenilikçi” ve “yaratıcı” karaktere sahip olması aynı oranda beklenmiyor. Bazı gemi tipleri için tasarım teknikleri daha fazla oturmuş ve klasik mühendislik çabaları ile tasarlanmaları daha ekonomik hale gelmiş. Bazı gemi tipleri ise, halen “yenilik” ve “yaratıcılık” gerektirmekte. Bizim de özellikle odaklandığımız gemi tipleri bunlar. Askeri gemiler bunların başında geliyor. Çünkü çok talepkâr istekleri sağlamak ve zor koşullarda hayatta kalmak zorundalar. Ancak, bu gemi tipi tek odağımız değil. Yatlar, açık deniz gemileri ve yapıları, çevreci gemi çözümleri geliştirme üzerinde de çalışmalarımız devam ediyor. Bu tip gemiler, diğer gemi tiplerine göre daha fazla yenilik ve yaratıcılık gerektiriyor. Gereken bu yenilik ve yaratıcılığı elde etmek için ise; ileri mühendislik tekniklerinin daha fazla oranda kullanılması, daha fazla araştırma ve geliştirme çabasının tasarım sürecine dâhil edilmesi gerekiyor.

Sektörde ileri teknoloji tasarım ve mühendislik çözümlerinin yurtdışına ihracı konusunda ne tür sıkıntılar ve dezavantajlar yaşanmaktadır? 

Türk Gemi İnşa Sektörü’nün yurtdışına ileri teknoloji tasarım ve mühendislik çözümleri ihracatı iki şekilde gerçekleşiyor. Birincisi; yabancı kaynaklı bir ileri teknoloji tasarım ve mühendislik çözümünün Türkiye’de detay tasarımının tamamlanması, geminin inşası ve ihracatı şeklinde oluyor. İkincisi; tümüyle yerli olarak geliştirilmiş ileri teknoloji tasarımların ve mühendislik çözümlerinin inşası ve ihracatı şeklinde oluyor. Ne yazık ki, ikinci kategorinin oranı birinciye nazaran çok düşük. Bu nedenle, ihraç edilen ileri teknoloji çözümlerin markası genelde yabancı marka oluyor. Türk markası ihracatının artması gerekli. Bu amaçla, daha fazla kaynak ayırılması ve irade gösterilmesi gerekiyor. Sektörümüzün ana aktörleri olan ve senelik gerçekleştirilen cironun en büyük yüzdesine sahip Tersanelerin yerli teknoloji çözümlerinin geliştirilmesi ve ihracatı konusunda daha agresif olmalarına, daha fazla kaynak ayırmalarına ihtiyacımız var. Yenilikçi ve yaratıcı çözümler geliştirme sürecinin daha pahalı bir altyapı, daha farklı bir uzmanlık gerektirdiğinin anlaşılması da önemli. Bu süreçlerin maliyetinin, klasik mühendislik süreçlerinin ve daha rutin tekniklerin kullanıldığı “detay tasarım” süreçleriyle aynı olmayacağının da kabul edilmesi gerekiyor.

Sektörde AR-GE çalışmalarının ve genel olarak bu kültürün ne durumda olduğunu düşünüyorsunuz?

MİLGEM Projesi, sektörümüzün Ar-Ge çalışmalarına dayalı mühendislik çözümleri üretme kültürü açısından önemli bir sıçrama sağladı. Bu sıçrama, takip eden askeri projelerde de etkisini gösterdi. Ne yazık ki, Sektörün geneline bu etkinin yansıması istenilen düzeyde değil. Ar-Ge kültürünün halen zayıf olması nedeniyle, Ar-Ge niteliği taşıyan çalışmaların Proje takvimlerine dâhil edilmesi anlayışı ile karşılaşıyoruz genelde. Hâlbuki ileriyi düşünebilmek, hedefler koymak ve bu hedeflere ulaşmak için çizilen yol haritası içine Ar-Ge çabalarını planlamak gerekiyor. Ar-Ge, doğası itibariyle, Proje takvimi içerisinde yeterli verimi sağlayamaz. Biz bunun sıkıntısını MİLGEM Projesi’nde çok yaşadık. Hem ülkemiz için ilkleri gerçekleştirmek zorundaydık, hem de proje takvimini sağlamak. Almanya’daki bir mühendisin yarım saatlik bir veri tabanı araştırması ile erişebileceği bir tasarım girdi verisini elde edebilmek için, aylara varan süreçlerle uğraşmamız gereken çok konu oldu. Bu ve benzeri deneyimleri çok yaşadığı için, savunma projeleri ile uğraşan firmaların önden bazı Ar-Ge çalışmalarına başlama anlayışı gelişmeye başladı. Ancak, diğer sivil projelere odaklanmış olan firmalar ve tersanelerde bu anlayış henüz kendisini yeterince gösteremiyor. Devletimizin Ar-Ge teşvikleri ise, daha çok fiziksel ürün elde etmeye yönelik. “Tasarım veri paketi”, henüz bir “ürün” olarak kabul görmüyor. Hâlbuki müşterisini “tasarım veri paketi” üzerinden bulmak zorunda olan bir sektörüz. Bu nedenle, aslında mevzuat olanak tanısa bile, uygulamaya yönelik çekinceler nedeniyle Devletimizin Ar-Ge teşviklerinden yeterince pay alabilen bir sektör olamıyoruz. “Güç birliği” anlayışıyla bir araya da gelemiyoruz. Kısacası, gerçek “Ar-Ge kültürü”’nün yerleşebilmesi için halen önemli mücadeleler gerçekleştirmek zorundayız. Mevzuatla ilgili bazı gelişmeler oldu gibi, ama uygulamada nasıl gerçekleşecek henüz tam bilemiyoruz. Hep vurguladığımız gibi, tersanelerimizin Ar-Ge kaynağı yaratabilmesine ihtiyacımız var.

Özellikle savunma sanayii konusunda da deneyimli bir ekibiniz var. Bu konudaki çalışmalarınızdan bahseder misiniz?

Firmamızı kurduktan sonra, çabalarımızı yoğunlaştırdığımız ilk askeri proje “Türk Tipi Hücumbot Projesi” oldu. Henüz ihaleye çıkılmamış bir proje. Ancak, 2013 yılında yayımlanan Bilgi İstek Dokümanı’nda geminin süratinin 60 knot olması beklendiği belirtilmişti. Bu istek, 40 knot civarında azami sürati olan mevcut hücumbotlarımızın süratinde “sıçrama” niteliğinde bir artış beklentisini vurguluyor. Sektörümüzün bu boyutta bir gemide bu sürate ulaşan üretilmiş bir çözümü yok, daha küçük botlarda bu sürate erişebildik. Zaten Dünya’da da fazla bir örneği yok. Yani, tam bir Ar-Ge anlayışı ile yaklaşmayı gerektiren bir proje. Statik teoriye dayalı mühendislik bilgisi ile tasarıma alışmış Sektörümüzün önünde, dinamik teoriye dayalı tekniklerin uygulanması ile bir ürün geliştirme süreci durmakta. Keşfedilmesi, öğrenilmesi gereken birçok teknik yöntem mevcut. Biz de bunun farkında olduğumuz için, vakit geçirmeden çalışmalarımıza başladık. Birçok farklı tekne form tipinin, farklı tekne imalat malzemesinin ve farklı ana tahrik sistemlerinin göz önüne alınması gereken bir “seçenekler matriksi” vardı önümüzde. Firmamızı kurduğumuzdan bu yana, önemli bir süreç kat ettik ve önemli bir bilgi birikimi elde ettik bu sahada. Halen farklı alternatifler üzerinde çalışıyoruz.

Bazı savunma sanayi firmaları için farklı konularda önemli çalışmalarımız var; ancak sözleşmelerimizdeki gizlilik koşulları nedeniyle bu konuda bilgi veremiyoruz şu an.

Savunma Sanayi Müsteşarlığı (SSM) tarafından gelecekte ihaleye çıkılacağı deklere edilmiş yeni nesil firkateyn ve sahil güvenlik gemileri için bazı Firma içi çözüm geliştirme çalışmaları da yapıyoruz. Yeni konseptler, farklı form alternatifleri, optimizasyon yöntemleri, yapısal çözümler üzerinde çalışıyoruz. Bu amaçla, Ar-Ge projesi de geliştirmeye çalışıyoruz. Örneğin; SSM’ye gönderdiğimiz “İç Patlamalara Karşı Dayanıklı Firkateyn Mukavemet Yapısı Geliştirilmesi” ile ilgili bir Ar-Ge proje teklifimiz mevcut.

Yolcu taşımacılığına dönük geliştirdiğiniz özel gemi projeleriniz de bulunuyor. Bunlardan özellikle güneş ve rüzgâr enerji sistemi ile çalışmasını öngördüğünüz projeniz oldukça dikkat çekici. Biraz bahsedebilir misiniz?

“Ecomaran” adı verdiğimiz bir projemiz. Dünya’nın çevresini sadece güneş enerjisi ile kateden “Solar Planet” adlı gemiden esinlendiğimiz bir proje. Güneş enerjisini toplamak gün içinde sınırlı olduğu ve hava koşullarına göre enerji üretimi değiştiği için, biz rüzgâr enerjisini de toplama kabiliyeti kazandırmak istedik. Bu proje de, Ar-Ge yönü baskın bir proje. Güneş panellerinin gemilere entegrasyonu konusunda örnekler daha fazla olmasına karşın, birçok küçük rüzgâr türbininin gemiye entegrasyonu konusunda fazla bir örnek yok. Enerji toplama ve depolama süreci ile enerji kullanımının optimize edilmesi gerekli. Bunun için bölgesel rüzgâr ve güneş istatistiklerinin incelenmesi, işletim profilinin optimize edilmesi, enerji yönetim yazılımı geliştirilmesi ihtiyacı mevcut. Asgari ağırlık ve asgari direnç sağlayan bir gemi platformu geliştirilmeli. “Topside” tasarımın optimizasyonu ve açma-toplama sistemleri üzerinde çalışılması lazım. Aslında, tam bir "işbirliği projesi”. Her şeyden önce, bir sponsor gerekli. Devlet Ar-Ge teşvikleri yetersiz kalıyor. Zaman içinde bu tür desteği bulacağımızı ve gerekli işbirliğini oluşturacağımızı ümit ediyoruz.

Yat tasarımına yönelik çalışmalarınız ne seviyede?

Yat tasarımı, Firma vizyonumuz açısından bize çok uyan bir saha. Çünkü bu sahada “yenilik” ve “yaratıcılık” özellikle beklenen nitelikler. İlk aşamada, yenilikçi tekne formları ve dış stil tasarımında mesafe kat etmek istiyoruz. Diğer gemi tiplerine nazaran, yat tasarımında yaratıcılık açısından daha özgür bir ortam bulduğumuzu düşünüyoruz. Önceki sayınızda, yapmış olduğumuz bir tasarıma kapak sayfasında yer vermeniz bizi çok sevindirdi. Tekrar çok teşekkür ediyoruz. Önümüzdeki aylarda, yeni tasarımlarımızı tanıtmayı planlıyoruz. Bu sahada, Firmamızı bir marka haline getirmeyi amaçlıyoruz.   

Yalnızca deniz üzerinde gezen araçlar konusunda değil, sistem seviyesinde de çözümleriniz var sanırım.

Firmamızın, askeri projelerden gelen güçlü bir gürültü, titreşim ve şoka dayanıklı sistem entegrasyonu bilgi ve deneyimi mevcut. Başta askeri uygulamalar olmak üzere, gürültü ve titreşim açısından hassas gemi ve gemi bölgelerinin tasarlanmasına yönelik mühendislik hizmetlerimiz mevcut. Sistem ve cihaz tasarımında da iyileştirme imkânları sunabilmekteyiz. Bu konuda, müşterilerimize muhtelif çözümler sağladık ve sağlamaya devam etmekteyiz.

Not: Bu röportaj Deniz Endüstri dergimizin Mart-Nisan 2016 - 47. sayısında yayımlanmıştır.

Röportajlar Haberleri

“Sektörün karbondan arındırılması, yeni fırsatlarla dolu bir dönüşüm sürecidir.” 
“Karbonsuzlaştırma, denizciliğin bugüne kadar karşılaştığı en büyük iştir.” 
“Sadece çok az müteahhitin yapabildiği işleri yapıyoruz.” 
“Mobil yangın söndürme sistemlerimiz, yüksek verimlilik sağlıyor.” 
“Her birey daha yaşanabilir bir çevre için üzerine düşeni yapmalıdır.”