Bakan Uraloğlu, Bakanlık tarafından İstanbul Tersanesi'nde düzenlenen 3. Türkiye Denizcilik Zirvesi'nde, 1 Temmuz 1926'da yürürlüğe giren Kabotaj Kanunu ile yabancı devletlerin Türk Deniz Ticareti'ndeki hakimiyetinin sona erdiğini anımsattı.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, "Meclis'imize sunduğumuz bir kanun ile Türk Uluslararası Gemi Sicil Kanunu kapsamındaki gemilerimizden alınan kayıt harcı ile yıllık harçlara muafiyet getiriyoruz. Bu da inşallah yakın zamanda faaliyete geçecek." dedi.
Uraloğlu, "Dün 98. yıl dönümünü coşkuyla kutladığımız Denizcilik ve Kabotaj Bayramı da aziz milletimizin 'Mavi Vatan'ı olarak gördüğü denizlerine ve denizciliğe ne kadar önem verdiğinin en büyük kanıtıdır." ifadesini kulandı.
Tarih boyunca Türkiye'nin hem coğrafi hem de kültürel olarak kıtaların, medeniyetlerin ve kadim ulaşım koridorlarının kesişme noktasında yer aldığını dile getiren Uraloğlu, Türkiye'nin tarihte her zaman önemini sürdürmüş olan Türk boğazlarının kontrolünü elinde tutan ülke olarak Akdeniz ve Karadeniz havzalarındaki ülkelerin deniz ulaşımı ve uluslararası ticaret faaliyetleri açısından da anahtar konumda olduğuna dikkati çekti.
Bu sebeple doğal bir yarımada olan, kara sınırlarının üç katı kadar deniz sınırlarına sahip Türkiye için attıkları her adımda denizlerden en yüksek faydayı sağlamak ve dünya denizciliğine katkı yapmak istediklerini belirten Uraloğlu, "Denizcilik sektörümüz, bir denizcinin oğlu olan Cumhurbaşkanı'mız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın vizyonu ve kaptanlığında son 22 yılda çok önemli gelişmeler kaydetmiştir. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın liderliğinde deniz yolu taşımacılığının ve ticaretinin gelişmesi, denizlerimizde güvenliğinin sağlanması ve çevre duyarlılığıyla ilgili tüm gereklilikleri yerine getirerek uluslararası standartlara uygun çalışıyoruz." diye konuştu.
Hayata geçirdikleri proje ve çalışmaların, Türkiye'nin, uluslararası denizcilik arenasındaki yerini ön sıralara taşıyarak gurur verici başarılara yelken açtığını ve Türkiye'nin denizcilik alanında karar verici ülkeler arasında saygın bir konuma yükselttiğine dikkati çeken Uraloğlu, "Geçen yıl Türkiye'nin, Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) Konsey üyeliğine 143 ülkenin desteğiyle bugüne kadarki en yüksek oyunu alarak üst üste 13'üncü kez seçilmesi de bunun en güzel kanıtlarından birsidir." dedi.
Bakan Uraloğlu, Türkiye'nin dış ticaretinin tonaj olarak yaklaşık yüzde 87,5'inin, değer olarak ise yaklaşık yüzde 55'inin deniz yolu ile gerçekleştiğini söyledi.
Dünyada deniz taşımacılığının navlun değerinin 380 milyar dolar olduğunu ve Türkiye'nin bundan 11 milyar dolar pay aldığını bildiren Uraloğlu, şöyle devam etti:
"Bu noktada sizlerle denizcilik faaliyetlerimizle ilgili bazı bilgiler paylaşmak istiyorum. Maalesef 2002 yılı öncesinde neredeyse sadece İstanbul Tuzla'ya sıkışmış olan bir tersanecilik faaliyeti söz konusuydu. Gemi inşa sanayimiz can çekişiyordu diyebiliriz. Türk bayraklı gemiler Paris Mou'da kara listedeydi. Denizcilik faaliyetleri üzerindeki vergi yükünden bıkmış denizcilerimiz vardı, meslekten ayrılma noktasına gelmişlerdi. Ama biz bakanlık olarak hayata geçirdiğimiz denetim ve uygulamalarla Paris Mou'da 2008 yılında beyaz listeye geçtik ve o günden bu yana beyaz listedeyiz. Türk Bayrağı dünyanın en prestijli bayrakları arasında yer almaktadır.
2004 yılından itibaren, sicillerimize kayıtlı yük ve yolcu taşıyan gemilere, ticari yatlara, hizmet ve balıkçı gemilerine ÖTV'siz yakıt uygulamasını başlattık. Son 20 yılda yaklaşık 12,8 milyar lira destek ve 6,8 milyon ton yakıt desteği sağladık. Deniz yolu taşımacılığının kombine taşımacılıktaki payının artırılması ve kara yoluyla taşınan yüklerin deniz yoluna aktarılmasını desteklemek üzere 'Karayoluyla Taşınan Yüklerin Denizyoluna Aktarılmasının Desteklenmesi Hakkında Yönetmelik'i hayata geçirdik."
Türkiye'nin, Tekirdağ, Ambarlı, Kocaeli ve Mersin'de bulunan konteyner limanlarının dünyada ilk 100 liman arasına girdiğini belirten Uraloğlu, "2023 yılında 217 limanımızda elleçlenen yük miktarı 521 milyon ton, elleçlenen konteyner miktarı ise geçen yıla göre artarak 12 milyon 566 bin TEU olarak gerçekleşmiştir. Ülkemiz, 1000 grostondan büyük 2 binden fazla sayıda gemisiyle 48,9 milyon dedveyt tona ulaşan deniz ticaret filosu ile dünya sıralamasında 12'nci sıradadır." ifadelerini kullandı.
"Hurdaya ayrılacak gemilerin başvuru tonajını 10 kat artırarak 50 bin grostona yükselttik."
Bakan Uraloğlu, sektörde yapılan yeni düzenlemelere ilişkin ise şunları kaydetti:
"Meclisimize sunduğumuz bir kanun ile Türk Uluslararası Gemi Sicil Kanunu kapsamındaki gemilerimizden alınan kayıt harcı ile yıllık harçlara muafiyet getiriyoruz. Bu da inşallah yakın zamanda faaliyete geçecek. Bu kapsamda, miras intikali devir işlemlerinden harçları kaldırıyoruz. Hisse devirlerinde hisse oranında harç alacağız. Elektrik gibi yeşil enerji ile çalışan gemilerimizden de kayıt harcını kaldırıyoruz, yıllık harçlarda da yüzde elli indirim sağlamış olacağız.
Ayrıca hurdaya ayrılan Türk bayraklı gemilerin yerlerine yeni gemi inşa edilmesi için sektör lehine bu yıl bazı değişiklikler yaparak hurdaya ayrılacak gemilerin başvuru tonajını 10 kat artırarak 50 bin grostona yükselttik. Kılavuzluk ve römorkörcülük ile palamar hizmetlerinin ücretlerini de güncelleyerek, hizmet tarifelerinin uygulanmasına yönelik sektörde uzun zamandır yaşanan karışıklıkları da ortadan kaldırdık."
Uraloğlu, gemi inşa sanayi sektörünün yaklaşık 94 bin kişiye istihdam sağladığını, 85 faal tersane ile Türk tersanelerinin gemi siparişinde dünyada 7'nci, gemi tonajına göre ise 11'inci sırada bulunduğunu ifade ederek, Türkiye'nin 23 gemi geri dönüşüm tesisi ile gemi sökümünde dünyada 4'üncü, Avrupa'da lider konumda olduğunu söyledi.
"Seyir, can, mal ve çevre emniyetini artırmak için denizleri 7/24 takip ediyoruz"
Seyir, can, mal ve çevre emniyetini artırmak için denizleri 7/24 takip ettiklerini vurgulayan Uraloğlu, Bakanlık bünyesinde yer alan Ana Arama ve Kurtarma Koordinasyon Merkezi'nin (AAKKM) sadece Türk Arama Kurtarma Bölgesi içinde değil, dünyanın her noktasında Türkiye ve dünya denizciliğine hizmet verdiğini aktardı.
AAKKM'nin komşu ve diğer ülkelerin kurtarma merkezlerinin de anlık irtibat kurabileceği Türkiye'deki tek merkez olduğunu belirten Uraloğlu, şunları kaydetti:
"Tüm denizcilerimize başta can emniyeti olmak üzere ilgili her alanda kesintisiz hizmet vermektir. Hatta, merhum İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve beraberindekilerin helikopter kazasında düşen aracın bulunmasında bu merkezimizden de faydalanıldı. Olay gününde ilk etapta helikopterin bir sinyal verip vermediğini takip ettik ve İran tarafıyla hemen irtibata geçtik. Ama maalesef muhtemelen sinyal sisteminin kapalı olması veya helikopterde o sinyal sisteminin olmadığı görmüş olduk. Gururla belirtmek istiyorum ki bu tür kazalar sonrasında merkezimize gelen ihbarlarla 2023 yılında 339 olayda 806 kişinin kurtarılmasına vesile olduk, doğrudan içinde olduk."
"KKTC'de kurulacak olan Doğu Akdeniz Gemi Trafik Hizmetleri Sistemi Projesi'ni de başlattık"
Abdulkadir Uraloğlu, yeni projelere ilişkin ise "Doğu Akdeniz'de etkinliğimizin artırılması amacıyla KKTC'de kurulacak olan Doğu Akdeniz Gemi Trafik Hizmetleri Sistemi Projesi'ni de başlattık. Projemizi 2026 yılında hayata geçirmeyi planlıyoruz. Projenin tamamlanmasının ardından hem ülkemizin hem de KKTC'nin Mavi Vatan'daki hakimiyetini önemli ölçüde artıracağız. Önümüzdeki yıl Marmara Gemi Trafik Hizmetleri Sistemi projesini de başlatmayı planlıyoruz." dedi.
Çevrenin ve denizlerin korunması adına atılan her adımın gelecek nesillere daha güvenli bir dünya bırakma yolunda önemli bir gelişme olduğunu dile getiren Uraloğlu, bu noktada da Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı olarak denizlerde seyir emniyeti, can, mal güvenliğiyle birlikte çevre güvenliğini artırmaya yönelik yatırımları da tüm hızıyla sürdürdüklerini söyledi.
Yapacakları yeni düzenlemeyle limanlara gelen gemilerden "Gemi Emisyon Bedeli" tahsil edilmesi ve bu bedelin sadece denizciliğin yeşil dönüşümü kapsamında Türk Bayraklı gemilere destek olarak ödenmesini sağlayacaklarını anlatan Uraloğlu, şöyle devam etti:
"İlgili kanunun bu ay yasalaşmasını planlıyoruz. Sadece gemiler için değil, liman tesislerimiz içinde uzun yıllardır sürdürdüğümüz Yeşil Liman uygulamasını güncelleyerek emisyon salınımının azaltmayı hedefliyoruz. Ayrıca bildiğiniz üzere gemilerimizde ve limanlarımızda çevre dostu yenilikçi liman teknolojiler için 'Denizcilikte Dekarbonizasyon ve Yeşil Deniz Taşımacılığının Desteklenmesi' projemiz de Avrupa Komisyonu tarafından kabul edildi. Oluşturulacak mekanizma ile sektörümüze Avrupa İmar ve Kalkınma Bankasından 20 milyon avro hibe, 50 milyon avro uzun vadeli uygun maliyetli kredi desteği alacağız."
Deniz turizm araçlarının marinalara kalkış işlemlerinde kullandıkları kağıt ortamındaki seyir izin belgesi uygulamasını, bu işlemleri kolaylaştırmak ve bürokrasiyi azaltmak için dijital ortama taşıma işleminde de son aşamaya gelindiği müjdesini paylaşan Uraloğlu, "On binlerce vatandaşımız bu işlemleri liman başkanlığına gitmeden internet üzerinden halledebilecekler. İnşallah sistemi bu ay devreye alacağız." diye konuştu.
"Gemi İnsanları Bilgi Sistemini güncelleyerek devreye aldık"
"1 milyonu aşan amatör denizcimiz ve 140 bin aktif gemi insanımız hiç şüphesiz denizcilik sektörümüzün en önemli parçalarıdır." diyen Bakan Uraloğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Gemi insanlarımızın tüm işlemlerini daha kolay ve hızlı bir şekilde gerçekleştirmesini teminen, Gemi İnsanları Bilgi Sistemi'ni güncelleyerek devreye aldık. Bu sayede gemi insanımızın tüm denizcilik işlemleri çok daha hızlı ve sistematik olarak yürüterek başvurularını ortalama 3 gün içinde sonuçlandırıyoruz. Yeni kurulan sistem sayesinde de vatandaşlarımız dünyanın herhangi bir yerinden, gemide görevdeyken bile e-Devlet entegrasyonu üzerinden neredeyse hiç belge sunmadan başvuru yapabilir ve işlemlerini takip edebilirler. Ayrıca amatör denizcilerimiz için de çalışmalarımız devam etmektedir."
"Kalkınma Yolu Projesi de küresel ticaretin gelişimi açısından çok önemli"
Denizcilik sektörünün Rusya-Ukrayna Savaşı, İsrail'in Gazze'yi işgali, Kızıldeniz ve Basra Körfezi'ndeki gemilere düzenlenen saldırılar gibi küresel nedenlerle önemli dönüşümlerle karşı karşıya olduğuna dikkati çeken Uraloğlu, şöyle konuştu:
"Tüm bu ateş çemberinin ortasında, Kuzey-Güney ve Doğu- Batı lojistik koridorlarının kesiştiği yerde bulunan Türkiye'miz bölgenin en güçlü ve istikrarlı ülkesidir. 22 Nisan'da Türkiye, Irak, Katar ve BAE arasında mutabakatı imzalanan 'Kalkınma Yolu Projesi' de küresel ticaretin gelişimi açısından çok önemli bir projedir.
Bildiğiniz üzere Uzakdoğu ülkeleri ve Çin'den Avrupa'ya yapılan ticaret Kuzey, Orta ve Güney olarak adlandırdığımız üçlü koridor üzerinden ilerlemektedir. Bu koridorlardan Güney koridoru Kalkınma Yolu ile stratejik açıdan kesişmektedir. Kalkınma Yolu ile Çin'den başlayan taşıma zinciri, Basra Körfezi'nde inşa edilmekte olan Irak'ın Faw Limanı'na kadar uzanarak önce Türkiye, sonra Avrupa'ya kadar genişleyebilecektir. Bu hat, aynı zamanda Kuşak Yol girişiminin Çin-Hindistan limanlarından hareketle deniz yoluyla Süveyş Kanalı'nı kullanarak, Akdeniz'den Avrupa'ya uzanan eksene de önemli bir alternatif olabilecektir."
“Kuzey-Güney ve Doğu- Batı Lojistik Koridorlarının Kesiştiği Yerde Bulunan Türkiye’miz Bölgenin En Güçlü ve İstikrarlı Ülkesidir”
Denizcilik sektörünün Rusya-Ukrayna Savaşı, İsrail’in Gazze’yi işgali, Kızıldeniz ve Basra Körfezindeki gemilere düzenlenen saldırılar gibi küresel nedenlerle önemli dönüşümlerle karşı karşıya olduğunu vurgulayan Uraloğlu, “Tüm bu ateş çemberinin ortasında, Kuzey-Güney ve Doğu- Batı lojistik koridorlarının kesiştiği yerde bulunan Türkiye’miz bölgenin en güçlü ve istikrarlı ülkesidir. 22 Nisan’da Türkiye, Irak, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri arasında mutabakatı imzalanan Kalkınma Yolu Projesi de küresel ticaretin gelişimi açısından çok önemli bir projedir. Bildiğiniz üzere Uzakdoğu ülkeleri ve Çin’den Avrupa’ya yapılan ticaret Kuzey, Orta ve Güney olarak adlandırdığımız üçlü koridor üzerinden ilerlemektedir.” ifadelerini kullandı. Güney koridorunun Kalkınma Yoluyla stratejik açıdan kesiştiğini söyleyen Uraloğlu, Kalkınma Yoluyla Çin’den başlayan taşıma zincirinin, Basra Körfezi’nde inşa edilmekte olan Irak’ın Faw Limanı’na kadar uzanarak önce Türkiye sonra Avrupa’ya kadar genişleyebileceğini söyledi. Uraloğlu, bu hattın Kuşak Yol projesinin Çin-Hindistan limanlarından hareketle deniz yoluyla Süveyş Kanalı’nı kullanarak, Akdeniz’den Avrupa’ya uzanan eksene de alternatif olacağını söyledi.
Denizciliğin gücünü aynı zamanda özel sektörden de aldığını kaydeden Uraloğlu sözlerine şu şekilde devam etti:
“Türkiye Yüzyılı’nda denizciliğimizi en üst seviyeye çıkarmak adına hepimize önemli görevler ve sorumluluklar düştüğünün farkında olarak inşallah sektörümüzü her alanda geliştirmek için birlikte çalışarak başaracağız. Sizlerin problemlerini biliyoruz. Çözüm üretiyoruz ve iş birliği yapıyoruz. Bunu da yapmaya devam edeceğiz. Bu vesileyle 3. Türkiye Denizcilik Zirvesi’nin öngörülen amaçlara ulaşma sürecinde başarılı sonuçlar vermesini ve denizcilik sektörü için yararlı olmasını diliyorum. Bir kez daha başta IMO Genel Sekreteri Ansenio Dominguez ve IMO Sekretaryası olmak üzere tüm yerli ve yabancı konuklarımıza büyük destek ve yüksek katılımları için teşekkür ediyorum. Mavi Vatanımızın güvencesi, denizlerdeki bağımsızlığımızın simgesi Denizcilik ve Kabotaj Bayramımızı tekrardan kutluyorum.” dedi.