Mavi Vatana adanmış bir hayat: Merhum Oramiral Özden Örnek
6 yıl önce, 29 Nisan 2018 günü 20’nci Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek’i amansız hastalık sonucu kaybettik. Bu satırlar yazılırken onun en büyük eseri MİLGEM projesinin ADA sınıfı korvetlerinin dördüncü gemisi olan TCG Kınalıada Uzakdoğu seyrinde Hint Okyanusunda Maldivler’e intikal halindeydi. Kınalıada’nın gemi amblemine yer alan sloganı her şeyi özetliyor: “Mavi Vatana Adanmışlar.” Cumhuriyet Donanmasına nitelik ve yetenek boyutunda sınıf atlatan Amiral Örnek Mavi Vatana Adanmış bir bedene ve ruha sahipti. Bugün bedenen aramızda değil, ancak asil ruhu her zaman aramızda. Amiral Örnek devlete deniz gücü ve jeopolitik etkileşim alanında en önemli ve büyük somut katkıları sağlamış büyük bir devlet adamı ve denizci olarak olağanüstü yeteneklere ve mütevaziliği ile öne çıkmış seçkin liderlik özelliklerine sahipti.
MODERN DONANMANIN BABASI
Özden Örnek, gerçek anlamda Cumhuriyet Donanmasını 21’inci yüzyıla hazırladı. Donanmanın gerek kuvvet yapısı gerekse temel doktrin ve stratejinin oluşmasında büyük rolü olmuştur. 2003-2005 yılları arasındaki kuvvet komutanlığı döneminde 50’nin üstünde gemi ve ana sistemin milli yetenek ve olanaklarla envantere katılma süreci projelerinin hepsinin altında onun imzası vardır. 17 yıllık amirallik döneminde sadece deniz gücümüzün donanım ve kuvvet yapısına yönelik girişim ve projeleri ile öne çıkmadı. Strateji, taktik, konsept, doktrin ve hepsinden önemlisi deniz kültürü alanlarında da büyük katma değerler sağladı.
EN BÜYÜK ESERİ: MİLGEM
Cumhuriyet Donanmasına kazandırdığı sayısız katma değerler içinde şüphesiz en büyük ve ölümsüz olanı MİLGEM (Milli Gemi) projesidir. Onun uzun soluklu MİLGEM projesine bakışı, tarihe mal olmuş şu sözleri ile özetlenebilir: “Başaramazsınız dediler. Başardık.” Birleşik kaplar misali, maalesef Cumhuriyet Donanmasının ilerici ve yaratıcı kadroları kadar tarih boyunca vasıfsız, vefasız, nepotist, tutucu, mandacı ve teslimiyetçi kadroları da her dönem olmuştur. Amiral Örnek de MİLGEM projesini raftan indirip ete kemiğe buluşturmaya Donanma Komutanı olduğu 2001 yılında başladığında söz konusu kesimlerin büyük direnci ile karşılaştı. Kendi ifadesi ile “Hayal görüyorsunuz bu proje bir ütopyadır, ülkenin parasını ziyan ediyorsunuz, milli olarak ne kullanabilirsiniz ki dediler. Sırtımızı sıvazlayan inançlı kendine ve ülkemizin sanayine güvenenlerin sayısı o kadar azdı ki… Bir de paranın peşinde koşan menfaatçiler grubu vardı. Kendi para kazanma olanaklarının ortadan kalktığını gördükçe ve projenin yavaş ama kararlı bir şekilde ilerlediğinden emin olunca dolaylı yollardan önce engel çıkarttılar sonra pastadan pay alabilmek için kavgaya katıldılar ve etik dışı araçları kullandılar. Sonunda özveri sahibi dürüst ve ülkesinin yararını düşünenler ve ülkemiz kazandı.” (Özden Örnek, MİLGEM’in Öyküsü-Kırmızıkedi Yayınları)
ÖLMÜŞ PROJEYİ DİRİLTEN LİDER
MİLGEM projesi soğuk savaşın bitmesinden sonra 1992-1995 yılları arasında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı görevini yapan merhum Oramiral Vural Bayazıt döneminde doğdu. Ancak projenin asıl ve asli itici gücü 2003-2005 yılları arasında görev yapan 20. Deniz Kuvvetleri Komutan Amiral Özden Örnek oldu. Amiral Özden Örnek 1995-1997 arasında görev yapan Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Güven Erkaya’nın Açık Denizlere Doğru doktrinini gerçekleştirecek esasları kuvvet yapısına aktarabilmiştir. Açık Denizlere Doğru doktrini gerçekte kıtadan denize çıkan Türk Deniz Kuvvetlerine başlangıç ivmesini ve kendine güven kazanma sürecini başlatmıştır. Amiral Örnek Açık Denizlere iddialı çıkmak için öncelikle kendi gemimizi yaparak bağımsız savunma sanayi yeteneğinin varlığına ihtiyaç olduğunu görmüş ve bunu başarmıştır. Özden Örnek MİLGEM’in Öyküsü kitabında şöyle yazıyor: “Deniz Kuvvetleri geçmişinin büyük kısmında sadece hayatta kalabilmek güdüsü ile farkında olmadan yaşadı. Yeteneğini fark ettiği zaman da yapması gerekeni yaptı. Yeni bir gemi inşa etti.” MİLGEM Projesi 2001 yılına kadar değişik aşamalardan geçti. 2001 yılında maalesef dışa bağımlı çevrelerin baskısı ile durma noktasına ve hatta iptal aşamasına geldi. Bu projeyi devrimci bir ruhla Amiral Özden Örnek diriltti. Deniz Kuvvetleri Araştırma Merkez Komutanlığının (ARMERKOM) kurulması onun ileri görüşü sayesinde hızlandı. Cumhuriyet Donanmasının dışa bağımlılığını sadece savaş gemi dizayn ve inşası ile değil, milli su üstü ve sualtı silahları, atış kontrol sistemleri, başta GENESİS ve ADVENT olmak üzere savaş yönetim sistemlerinin üretilmesi ile azaltmayı bir hayalden ve süslü kelimeler dizininden somut gerçekliğe dönüştürebilmeyi başarabildi. Bu başarısının temel teorisini şöyle izah ediyor: “Deniz kuvvetleri demek teknoloji demektir. Hem de gelecekte size düşmanlık edebilecek donanmadakilerin tıpkısıyla aynı teknoloji. Galip gelebilmek için ise kendi yarattığınız teknoloji. Teknolojiyi kullanabilmeniz için onu anlayabilmeniz gerekir.”
AMİRAL URAN VE AMİRAL ÖRNEK
Donanmamız pek çoğu Amiral Örnek’in başardığı ilkler sayesinde bugünleri gördü. Nasıl ki 1961-1968 yılları arasında görev yapan tarihimizin en genç Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Necdet Uran, Donanma Cemiyetinin, Çıkarma Filotillasının, Amfibi Taburların kurulması ve Türkiye’de ilk kez yerli savaş gemisi inşa sürecinin (TCG Koçhisar Karakol Botu, TCG Berk ve TCG Peyk Refakat muhripleri) mimarı olarak 1974 yılında Kıbrıs Barış Harekatının gerçekleşmesinin önünü açmışsa, Amiral Özden Örnek de onun vardiyasından 42 yıl sonra MİLGEM, Atmaca, Akya vb. gemi ve silah sistemlerinin milli olanaklarla üretilmesinin yolunu açtı. Keşke o da 7 yıl görev yapabilseydi. Şüphesiz bugün çok farklı bir konumda olurduk. Savunma Sanayinin büyük bir senfoni orkestrasına benzetirsek o, orkestranın sadece şefi olmadı aynı zamanda bu büyük eserin pek çok partisyonunu yazdı. Bakmayın son 19 yılda icra edilen gemi kızağa konma, gemi donanmaya katılma törenlerinde isminin hiç anılmadığına ya da ailesinden kimsenin onun en büyük eseri olan MİLGEM törenlerine bile davet edilmediğine… Zamanında J.F. Kennedy ’nin söylediği gibi: “Zaferin binlerce babası vardır, fakat yenilgi yetimdir.” Doğulu toplumların en büyük özelliği kıskançlık ve vefasızlıktır. Bazen en yakınındakiler bile size vefasızlık hatta ihanet içinde bulunabilir. Amiral Örnek de bu vefasızlıktan büyük payını almıştır.
MAVİ VATAN İÇİN ÖDENEN BEDEL
Vefasızlar ve ihanet içinde bulunanlar ne düşünürse düşünsün gerçek olan tek şey bir deniz gücünün oluşum, gelişim ve kullanımında sözün bittiği yer, o gücün ulusal irade altında bağımsız bir şekilde kullanımı ve o güce hayat veren gemiyi, silahı ve materyali ulusal imkanlar ile üretebilme yeteneğini kazanabilmektir. Özden Örnek Amiralin ivmelendirdiği uzun soluklu süreç olmasaydı günümüz savunma sanayinde Türkiye bu kadar hızlı yol kat edemezdi. Türk Savunma Sanayinin lokomotifi Osmanlıdan bu yana daima Donanma olmuştur. Donanma bu başarıların bedelini de her daim ödemiştir. Gerçek kahramanlar ve ter akıtanlar cezalandırılmıştır. Amiral Örnek bugünleri görerek kitabında şöyle diyor: “Kazanılan her mücadelenin bir faturası vardır, eğer o faturayı ilk kez ödemek istemiyorsak ödediğimiz faturayı daima hatırlamamız ve yapılanların bedava olmadığını bilmemiz gerekir. Kazandığımız her türlü yeteneği devam ettirmeli ve daha iyiye doğru geliştirmeliyiz.” O her ne kadar bu sözleri ulusal savunma sanayi yetenekleri kapsamında yazmışsa da mücadele ve ödenen bedel konusunda eklememiz gerekenler vardır. Özden Örnek, emekli olduktan 2 yıl sonra FETÖ isimli alçak emperyal çetenin en büyük hedefi oldu. FETÖ kurgusu ile 2007’de Nokta Dergisinde onun günlüklerine sözde darbe zırvalarını ekleyerek başlatılan acımasız linç, 2010 sonrasında özgürlüğünün çalınmasına neden olacak Balyoz kumpası ile devam etti. Emperyalist çete denizci hegemonya adına Türkiye’ye şu mesajı veriyordu: “Asla denizcileşmeye ve benim iradem dışında büyük donanma geliştirmeye, milli gemi yapmaya yeltenmeyin. Emekli bile olsanız peşinizi bırakmam. Özgürlüğünüzü çalarım.”
Emperyalizm MİLGEM ve Mavi Vatan Uyanışını Öneyemedi. 2007 sonrası dönemde parlamento, iktidar ve muhalefetin umarsızlığı ve çoğunluğun iş birliği ile sürdürülen kumpas davalar sonucu 3,5 yıl Silivri’de kendi ülkesinde bizlerle birlikte tutsak edildi. Donanmaya ve Mavi Vatana bu denli katma değer sağlamış büyük milli bir denizci, emperyalist denizci hegemonyaya meydan okuduğu için içimizdeki hainler, mandacılar, korkaklar ve sapı silik şahsiyetsiz işbirlikçilerin katkısı ile tamamen sahte delillere ve FETÖ hukukuna dayanan sözde yargılama süreci sonunda cezalandırıldı. Onun en büyük, ama en büyük suçu milli gemiyi yapmış olmasıydı. Ancak onu hapse atmalarına rağmen geminin 27 Eylül 2011 tarihinde donanmaya harbe hazır şekilde katılmasını önleyemediler. Mavi Vatan’ın 2011 sonrası toplumsal vizyona dönüşmesini önleyemediler.
TUTULAN SÖZ
Amiral Örnek kitabında MİLGEM’in Öyküsü kitabında şöyle devam ediyor: “2004 yılında Deniz Harp Okulunda öğrenciler ile yaptığım bir sohbet toplantısında bir öğrenci bana ‘komutanım bizim kendi yaptığımız bir savaş gemimiz ne zaman olacak?’ diye bir soru sormuştu. Kendisine ‘üzerinde çalışıyoruz, bittiğini ben göremeyeceğim ama sizler kullanacaksınız’ demiştim. Mahcup olmadığımızı zannediyorum.” Kitabının son cümlesi de şöyle: “Daha yapmamız gereken çok işimiz var.” Kimsenin hiç kuşkusu olmasın. Cumhuriyet Donanması öz değerlerini kurucusu Mustafa Kemal Atatürk‘ten almaya ve korumaya devam edecektir. Deniz Lisesinin kapatılmış, Deniz Harp Okulunun Deniz Kuvvetleri Komuta yapısından koparılmış olmasına ve bahriyenin son 100 yıllık kültürünün dönüştürülmeye çalışılmasına rağmen bu kutsal yuva onun gerçek kurucusuna layık Özden Örnek gibi altın çocuklar yetiştirmeye devam edecektir. Zira ilerleme ve aydınlanma gücünü akıl, bilim ve erdemden alır. Atatürk’ün Amirali Özden Örnek gibi olmak; daima daha nitelikli olanı aramak ve en önemlisi iyi ve haklı tarafta olmak Donanmayı geleceğe daha güçlü taşıyacaktır.
GERİ DÖNMEMEK ÜZERE DENİZCİLEŞMELİYİZ
Artık ders almamız ve Türklerin denizlere ve okyanuslara erişimini dolayısıyla deniz uygarlığına erişimini engelleyecek emperyalist tuzaklara düşmememiz gerekir. Parlamentoda temsil edilip, denizcileşmeyi hükümet programına koyan tek bir siyasi partimizin olmamasına rağmen, 21’inci yüzyılda mutlaka denizcileşmeliyiz. Bu ülkü, Anadolu’da tutunabilmenin gereğidir. Osmanlı İmparatorluğu bu gerçeği göremediğinden yok oldu. Denizcileşmenin lokomotifi de dünya tarihinde de yaşandığı üzere donanmalardır. Aynı durum ülkemiz için de geçerlidir. Denizcileşmenin lokomotifi durdurulmamalıdır. Denizcileşmenin bu topraklarda bağımsız yaşayabilmenin sigortası donanma aynı zamanda siyasete asla alet edilmemelidir. TCG Anadolu’nun 6 Şubat Depreminde kullanılmayıp Başkanlık seçim propagandasının baş rol oyuncusu olması, ya da cumhuriyetin 100. Yılında 100 gemilik donanmanın Vahdettin Köşkünü selamlaması deniz tarihimizdeki yerini almıştır. Ancak tarih yapılan hatalar kadar doğruları ve iyileri de unutmaz. Bugünün pek çok siyasetçisi ve yüksek askeri bürokratının adı yüzyıl sonra hatırlanmayacaktır. Ancak Özden Örnek adı sonsuza kadar hatırlanacaktır.
Dilerim Amiralimizin rotası ve mekânı Mavi Vatanın sonsuzluğu kadar ona huzur verir. O, sadece Cumhuriyet Donanmasının şeref sayfalarında değil, 1000 yıllık Türk denizcilik tarihinin şeref sayfalarındaki ölümsüz ismi ile hatırlanacaktır. Zira, Mavi Vatan uğrunda ağır bedeller ödeyerek katma değer üreten başı göklerde şeref sahibi denizcilerini asla unutmaz.