Koca Piri Reis, balık ölümlerinin yaşandığı İzmir Körfezi'nde
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deniz Bilimleri ve Teknoloji Enstitüsünden bilim insanları, araştırma gemisi Koca Piri Reis ile kötü koku ve balık ölümleriyle gündeme gelen İzmir Körfezi'nden numune alarak ayrıntılı inceleme başlattı.
Kentte 20 Ağustos'ta Bayraklı ilçesi Turan mevkisi sahiline ölü balıkların vurması ve kötü koku sorununun ortaya çıkması sonrası kirlilik kaynağının tespiti ve önüne geçilmesi için çalışmalar devam ediyor.
Bu kapsamda DEÜ Deniz Bilimleri ve Teknoloji Enstitüsünden 12 bilim insanı, deniz araştırmaları için inşa edilen ve 1978'den bu yana hizmet veren Koca Piri Reis gemisiyle körfeze açıldı.
Akademisyenler dün belirledikleri 11 noktadan numuneler alarak laboratuvarda incelemelere başladı.
Deniz Bilimleri ve Teknoloji Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Nil Kula, AA muhabirine, uzun yıllardır İzmir Körfezi'nin belirli aralıklarla izlenmesi ve değerlendirilmesiyle ilgili proje yürüttüklerini belirtti.
Bunun yanı sıra deniz kimyası, deniz biyolojisi, deniz jeofiziği ve kıyı yapılarıyla ilgili ulusal ve uluslararası projeler sayesinde İzmir Körfezi'ni çok iyi bildiklerini aktaran Kula, son zamanlarda kamuoyuna yansıyan balık ölümleri ve alg patlamalarıyla ilgili de çalışma yapmaya karar verdiklerini anlattı.
Bu araştırmayı bir sosyal sorumluluk projesi olarak öz kaynaklarıyla gerçekleştirdiklerini, 12 kişilik gönüllü ekiple göreve başladıklarını anlatan Kula, su ve sediman örnekleri aldıklarını, laboratuvar ölçümlerinin ardından bilimsel verilere ulaşmayı öngördüklerini aktardı.
Bilgi kirliliğiyle de mücadele
İzmir Körfezi'nde deniz kirliliğinin yanı sıra bilgi kirliliğiyle de mücadele ettiklerini dile getiren Kula, şöyle devam etti:
"Çünkü her anlamda alanında uzman hocalarımız, akademisyenler, değerli kamu kurum, kuruluş temsilcileri belirli bir nedeni işaret ediyorlar ve bunların hepsi de aslında bir etken olabilir. Ya da çok farklı bir etken karşımıza çıkabilir. Dolayısıyla biz gerçekten bu balık ölümlerine ve alg patlamalarının nedeninin ne olduğunu tespit edebilmek amacıyla bilimsel verileri kullanmanın daha sağlıklı olduğunu düşünüyoruz. Tahlil, ön inceleme sonuçlarımız muhtemelen birkaç hafta içerisinde çıkacak. Onu da her daim icrai motivasyona sahip olan kamu kurum ve kuruluşlarımızla paylaşmak istiyoruz ki bir şeyler yapabilelim İzmir Körfezi için."
Oksijen değerleri kritik seviyede
Projede yer alan Dr. Öğretim Üyesi Hakan Alyürük de dün İzmir Körfezi'nde fiziksel ve kimyasal ölçümler yaptıklarını, deniz suyu sıcaklığını 28 derece, iletkenliği ise binde 39 ve üstü olduğunu gördüklerini, bunların körfez içinde görülebilen değerler olduğunu kaydetti.
Oksijen değerlerini ise litrede 4-5 miligram ölçtüklerine işaret eden Alyürük, "Çok fazla alışık olmadığımız değerler. İzmir Körfezi'nde 2005 öncesi dönemde litrede 5 miligramın altı, bazı istasyonlarda, bazı durumlarda görülebiliyordu. Dünse 4 ve 5 miligram altını tüm istasyonlarda gözlemledik. Bu tabii olumsuz bir tablo gösteriyor. 2005-2015 arası yaz dönemlerinde litrede 6, 7, 8 miligram gibi değerleri gözlemliyorduk. Dolayısıyla oksijen konusunda olumsuz bir tablo var. Buna sebep olan süreçleri araştırıyoruz. Örneklerimizi aldık. Laboratuvarımızda da analizler gerçekleştireceğiz. Besin elementi analizleri yapıyoruz. Fitoplaktonun aşırı artışına sebep olabilecek diğer bazı ileri araştırmaları yapacağız."
"Sirkülasyonun hızlanmasıyla dağılacağını düşünüyoruz"
Öğretim Görevlisi Dr. Janset Kayaalp ise İzmir Körfezi'ndeki renk değişiminin alg patlamasından kaynaklandığını ifade etti.
Yıllardır körfezde küçük çaplı balık ölümü olayları, oksijen düşmesi, sıcaklığın artması gibi olaylar yaşandığını hatırlatan Kayaalp, şu bilgileri verdi:
"Bu sefer daha akut bir problemle karşı karşıyayız. Yazın tabii ki sirkülasyon zayıflıyor. Sirkülasyonun artışıyla beraber hızla elimine olacağını da düşünüyoruz. Fakat İzmir'in en iç kesimlerinde maalesef oksijen 1'in de altına düştüğü için bu koku problemini yaşıyoruz. Çünkü orada bakteriler çalışıyor ve o kokuyu yaratıyorlar şu anda. Hızlı bir esinti ve sirkülasyonun hızlanmasıyla beraber hızla dağılacağını düşünüyoruz. Ama biz bundan sonra şimdi topladığımız örneklerde neyin tetiklemiş olabileceğine dair kimyasal analizlerimizi gerçekleştireceğiz ve biyolojik analizlerimizle de daha derin bir analiz yapmaya çalışacağız."
Projede Prof. Dr. Şengül Beşiktepe, Doç. Dr. Banu Bitlis Yiğit, Doç. Dr. Canan Eronat, Dr. Tarık İlhan, Dr. Öğretim Üyesi Nuran Özlem Yıldız, Dr. Burcu Omuzbüken, Dr. Mustafa Bilgin, öğrenciler Ahmetcan İmbatesen, Ceren Bozdağ ve Müjdat Aydın da yer alıyor.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.