“Kısa vadeli stratejilerle uzun süreli başarılar yakalamak mümkün değil.”
1986 yılında Türkiye’deki faaliyetlerine başlayan Jotun Boya kısa sürede iki fabrika açarak...
Şükrü ERGÜN
JOTUN Boya - Doğu Avrupa ve Orta Asya’dan Sorumlu Başkan Yardımcısı
1986 yılında Türkiye’deki faaliyetlerine başlayan Jotun Boya kısa sürede iki fabrika açarak deniz boyaları, endüstri boyaları, toz boyalar ve dekoratif boyalar üretmeye başladı. O günden bugüne alanında ülkenin en önemli oyuncularından biri haline gelen firma, günümüzde deniz boyaları ve endüstriyel boyalarda pazar lideri durumunda. Firmanın faaliyetlerini Şükrü Ergün ile konuştuk.
1986 yılında Jotun'un Türkiye temsilciliğini aldınız...
Evet; Jotun Boya, 1986 yılında Türkiye’deki faaliyetlerine başladı. 1989 yılında Çerkezköy'de Jotun Toz Boya fabrikamız, 1993 yılında ise Jotun Boya fabrikamız kuruldu. Başladığımız günden bugüne kadar sürekli büyüyerek, faaliyet gösterdiğimiz Deniz Boyaları, Endüstri Boyaları, Toz Boya ve Dekoratif Boyalar segmentlerinde en önemli oyunculardan biri haline geldik. Ülkemizde özellikle Deniz boyaları ve Endüstriyel boyalarda pazar lideriyiz, dekoratif ve toz boyalarda da en büyük oyunculardanız ve her geçen gün pazar payımızı arttırıyoruz.
Şu an Jotun'daki pozisyonunuz itibariyle hangi bölgelerdeki operasyonları siz yönetiyorsunuz?
Jotun, 2013’te dünyayı 7 bölgeye ayırdı ve o tarihte Doğu Avrupa ve Orta Asya’nın sorumluluğu bana tevdi edildi. Sorumlu olduğum ülkeler Romanya, Bulgaristan, Azerbaycan, Kazakistan, Türkmenistan, Özbekistan, Gürcistan, Ukrayna, Kırgızistan ve Belarus. Bölgemiz dışında da 30’un üzerinde ülkeye de ihracatımız bulunuyor.
Denizcilik sektöründe kullanılan boyalar, astarlar ve diğer kaplama malzemeleri taşıtın ömrünü uzatma bakımından hayati önemde değil mi? Jotun olarak pek çok alanda pek çok ürününüz var. Peki denizcilik alanında ne tür ürünler üretiyorsunuz?
Gemilerin korunmasını sağlayan, yaşam döngüsü boyunca bakım maliyetlerini düşüren ve operasyonel verimliliklerini arttıran, her geminin farklı ihtiyaçlarını karşılayacak boya sistemlerimiz mevcut. Örneğin geliştirdiğimiz Jotacote Universal S120 düşük VOC seviyesiyle çevre ve insan sağlığına zararlarının azaltılmasına katkı sağladığı gibi, 20 yılı kadar dayanım süresiyle korozyonla mücadelede ve gemi balast tanklarında tek katta PSPC sertifikasına sahip olmasıyla avantaj sunuyor.
Denizcilik endüstrisinin dekarbonizasyon hedefleri, gemi verimliliğinin optimize edilmesi yönünde çözümler gerektiriyor. Yüksek performanslı boya sistemleriyle birlikte, dijital dönüşüm çağında öncü HullKeeper çözüm paketi ve proaktif temizlik yapabilen Hull Skater’la endüstride bir üründen fazlasını, gemi performansını en üst düzeye çıkaran bütüncül çözüm sağlamayı hedefliyoruz.
HullKeeper gemilerin sualtı performansını etkileyen değişken verileri, seyir aktivitelerini, kirlenme basıncını etkileyen faktörleri topluyor, gemi operatörlerine tek bir gemi veya tüm filoları için operasyonel bir profil veriyor. Alarm sistemiyle, kirlenme riskini sürekli olarak değerlendiriyor ve risk belirli bir eşiğe ulaştığında gelişmiş algoritması tarafından bir uyarı vererek tavsiye ve çözüm önerileri sunuyor. Böylelikle operasyonel verimlilik ve maliyet tasarrufuna katkı sağlıyor. HullSkater ise su altını kontrol etmek ve temizlemek amacıyla kullanılabilen endüstride geliştirilmiş ilk robot. Temiz su altı alanı performansını doğrudan etkileyerek operasyon verimliliği arttırılmasına, karbon emisyonlarının azaltılmasına, biyolojik çeşitliliğin korunmasına ve yakıt tasarrufunun sağlanmasına katkı sağlıyor.
Çevre dostu üretim için AR-GE yatırımları da önemli olmalı. Sizin çalışmalarınız ne durumda?
Bizim, ekosisteme zarar vermeme çalışmalarımız ileri seviyede ve işimizin olmazsa olmaz bir parçası. Dolayısıyla ürünlerimizin çevreye ve insan sağlığına duyarlı olmasına büyük önem veriyoruz. Tüm dünyada geçerli Jotun YeşilAdımlar (Jotun GreenSteps) sürdürülebilirlik politikamız ile daha az solvent emisyonu, enerji verimliliği, karbon ayak izinin azaltılması, atıkların geri dönüşümü ve daha az zararlı madde kullanımını üretim sürecimizin kriterleri olarak kullanıyoruz.
Boya endüstrisinde solvent olarak kullanılan uçucu organik bileşenler (VOC), kronik sağlık problemlerine neden olmakta ve ozon tabakasını olumsuz yönde etkilemekte. Ar-Ge çalışmalarımız sayesinde V.O.C oranı düşük ve formülasyonunda kurşun, civa, krom gibi zararlı bileşenleri içermeyen ürünler geliştiriyoruz. Ürünlerimizdeki tehlikeli madde içeriğini ve miktarını azaltmak için hammadde tedarikçileri ile aktif olarak çalışıyoruz. Atık geri dönüşümleri için ise operasyonlarımızda "Azalt", "Yeniden Kullan" ve "Geri Dönüştür" politikasını izliyoruz. Müşterilerimiz ve son tüketicilerimize enerji tasarrufu sağlayacak ürünler geliştirirken hammadde seçimimizi de bu doğrultuda yapıyoruz. Tüm bu çalışmalarımız sonucunda karbon ayak izimizi azaltmayı hedefliyoruz. Bu özelliklerin dünyada bir standart haline gelebilmesi için de birçok kurum ve kuruluşla işbirliği içindeyiz. Örneğin, Çevre Dostu Binalar Derneği’nin (ÇEDBİK) ilk üyeleri arasındayız. Bunlara ek olarak; dekoratif boyalar, toz boyalar ve endüstri boyalarında; Amerika Yeşil Binalar Konseyi (USGBC) tarafından oluşturulmuş sürdürülebilir yeşil binalar sertifikasyonuna uyumlu ürünler geliştiriyoruz, LEED v4 ile uyumlu ürünler sunuyoruz.
Tüm dünyada sanayi sektörü bir üretim darlığı yaşıyor. Ayrıca ham madde krizi ile mustarip. Sebepler malumunuz. Pandeminin sona erdiği açıklanalı çok olmadı. Geleceği nasıl görüyorsunuz?
Dünya zor zamanlardan geçiyor. Enerji ve hammadde maliyetlerinde yaşanan artışlar tüm dünyada olduğu gibi bizim sektörümüzü de etkisi altına aldı. Buna ek olarak ne yazık ki ülkemizde de birçok alanda zorluklar ve belirsizlikler devam etti. Önümüzdeki yılın da zor bir yıl olacağına dair güçlü sinyaller var. Bu doğrultuda da tedbirlerimizi alıyoruz. Biz, her zaman zorlu dönemlerden güçlenerek ve büyüyerek çıktık. Hedefimiz Türkiye’de ve sorumlu olduğumuz bölgede aynı konumumuzu korumaya devam etmek.
Son olarak sektöre tavsiyeleriniz, önerileriniz ve mesajlarınızı alalım...
Boya sektörü çok dinamik bir sektör. Değişen çevre koşullarına ve endüstri şartlarına ayak uyduramayan oyundan düşer; dolayısıyla sektörümüzde AR-GE her şeyden önemli. Kısa vadeli stratejilerle uzun süreli başarılar yakalamak mümkün olmadığından tüm belirsizliklere rağmen uzun vadeli stratejiler ve yıllık revizyonlarla ilerlemek başarılı olmanın tek yolu bence.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.