"İnşa Kalitemiz Dünya Standartlarının Üzerinde"
Sanmar A.Ş. ortaklarından Ali Gürün ile hem römorkör teknolojisinde yeni bir dönem başlatan bu yeni çalışmalar hem de firmanın diğer faaliyetleriyle ilgili keyifli bir söyleşi yaptık.
Ali GÜRÜN - SANMAR Yönetim Kurulu Üyesi
Türk denizcilik sektöründe, yaptığı başarılı gemi inşa faaliyetleriyle ülkemizi yurtdışında başarıyla temsil eden firmalar var. Bunlar arasında özellikle Norveçli firmalara römorkör inşa eden Sanmar A.Ş.'nin Bukser og Berging isimli firma için inşa ettiği LNG ile çalışan römorkörler tüm dünyada heyecanla karşılandı. Sanmar A.Ş. ortaklarından Ali Gürün ile hem römorkör teknolojisinde yeni bir dönem başlatan bu yeni çalışmalar hem de firmanın diğer faaliyetleriyle ilgili keyifli bir söyleşi yaptık.
Sanmar A.Ş.'nin inşa ettiği ve geçtiğimiz ay tanıtımını yaptığı 2 römorkör büyük ses getirdi. Dünyanın LNG yakıtıyla çalışan ilk römorkörünün ülkemizde inşa edilmiş olmasıyla başlayalım isterseniz.
2012 senesinde Norveçli Bukser og Berging AS firması ile 5 adet römorkör inşası için kontrat imzaladık. Geçtiğimiz ay mevcut inşa aşamalarıyla bu römorkörleri yurtiçinden ve yurtdışından gelen davetlilere törenle tanıttık. Törende 3 römorköre isim verildi, 1 römorkörün blok yerleştirilmesi ve 1 römorkörün de ilk kaynak töreni gerçekleştirildi. Sizin de belirttiğiniz gibi inşa edilen 5 römorkörün 2 tanesi dünyanın LNG ile çalışan ilk römorkörleri olması açısından ayrıca önem taşıyor. Bu iki römorkör, inşaları tamamlandığında Norveçli petrol firması Statoil'e ait Kaarstoe Terminali’nde Bukser og Berging tarafından işletilecek. Bizim için çok önem taşıyan ve zorlu bir proje bu. Tersane, tasarımcı, klass kuruluşu ve hizmet verilecek petrol firması ile her aşamasının takip edilip büyük dikkatle ve kontrolle yapılan bir proje.
Bu proje römorkör inşaası alanında sektörü yeni bir teknoloji ile tanıştırıyor diyebilir miyiz?
Şüphesiz... Çünkü Rolls Royce pervane, makine ve doğal gaz kontrol ve emniyet sistemlerine sahip bu römorkörler, kompleks kontrol ve koruma sistemleriyle römorkör teknolojisinde yeni bir dönem başlatıyor. Motorinle çalışan klasik sistemlerde römorkörlerin egzoz emisyon seviyeleri oldukça yüksek. LNG ve motorin emisyonlarını karşılaştırırsak;
- Doğal gaz Sülfür (SOx) emisyonu sıfıra yakın,
- Doğal gaz Partikül atık sıfıra yakın,
- Motorine oranla %26 oranında düşük karbondioksit salınımı,
- Motorine oranla %90 oranında düşük Nox emisyon salınımı olacak.
Yeni sistem çevreye olumlu katkılarının yanında, yatırımcılar açısından başka ne gibi avantajlar sunuyor?
LNG yakıtla çalışacak bu sistemin çevreye olumlu katkılarının yanında, yatırımcı açısından başka avantajları da var. Bu römorkörlerle işletme maliyetlerinin düşmesi amaçlanıyor. Öncelikle LNG yakıtının ucuz olduğu ülkelerde römorkör sahibi ve işletmeciler için önemli bir alternatif haline gelebilir.
Özellikle Norveçli müşterilerinize ürettiğiniz römorkörler, teknolojik donanımlarıyla da öne çıkıyor. Bundan bahsedebilir misiniz?
Sanmar’ın Norveç ile olan iş ilişkisi 2008 yılına dayanıyor. 2008 yılında Ostensjo firmasına ilk römorkörlerini teslim etmiştik. Bir sonraki sene yine Norveçli Stadt Sjotransport firmasına aynı seriden bir römorkör daha teslim ettik. Norveç ile olan ilişkilerimiz 2012 ve 2013 senesinde de devam etti. 2013 başında Ostensjo firmasına ikinci römorkörü inşa ettik. Şu anda da Bugser Berging firması ile ilişkimiz devam ediyor. Norveç’ten gelen talebin en önemli sebebinin kalitemiz olduğunu düşünüyoruz. İnşa kalitemiz dünya standartlarının üzerinde. İnşadaki kalite Norveçli yatırımcıların dikkatini çekiyor. Yapılan değerlendirmelerde tersanemizin Norveç tersaneleriyle aynı kalitede üretim yaptığını görüyorlar. Ve tabii ki daha rekabetçi fiyatta olmamız, aynı zamanda Sanmar’ın römorkör işletmecisi olması Norveç’ten sipariş almamızı sağlıyor.
Sektörde, özellikle de römork inşasında oldukça tecrübeli bir firmasınız. Türkiye'nin bu alanda gerek teknik kapasite gerekse yetişmiş eleman varlığını göz önüne aldığımızda, dünyadaki yeri ne durumda?
Sanmar dünyada en önemli 10 römorkör imalatçısı arasında. Şu anda dünyada bizim ürettiğimiz tiplerde her yıl istatiklere geçen 100 civarı römorkör inşası oluyor. Bunların yüzde 10’dan fazlasını biz inşa ediyoruz. Türkiye’de denizcilik sektörü 2008 krizi öncesi müthiş bir ivme kazanmıştı. Krizden sonra sektör çok daha ürkek davranıyor. Hedeflere ulaşabilmek için çok önemli atılımlar yapılması gerekiyor. Sektör yavaş yavaş toparlanmaya başlıyor. Ancak dünyada önemli rol almak için uzun vadeli strateji ve politikalarla desteklenmemiz gerekiyor. Sadece römorkör ve off-shore inşasında değil, özel maksatlı gemilerin ve de platformların inşa edilebildiği geniş bir üretim havuzu gerekiyor.
Ben de tam bu konuya girecektim; Sürekli olarak Türkiye'nin "özel maksatlı gemiler"in inşa üssü olabileceğine vurgu yapıyorsunuz. Bunu açar mısınız?
Biz Türkiye’nin özel maksatlı gemilerin inşa üssü olabileceğini düşünüyoruz ve vurguluyoruz. Off-shore inşası için Türkiye’ye önemli bir ilgi olduğunu görüyoruz. Off-shore gemi inşasında gözler bize çevriliyken bizim bunu avantaja çevirmediğimiz aşikâr. Ucuz fiyatları açısından cazip olan Uzakdoğu’nun bu yüksek teknoloji gerektiren gemileri inşa etmeleri kolay değil. Avrupa gemi inşa sanayi zaten kriz içerisinde. İspanyol tersaneleri zorlanıyor. Diğer ülkeler finansman sağlamakta zorlanıyor. Bu alanda ilerlemek için Türkiye çok avantajlı.
Firmanızda yapılan AR-GE yatırımı ve çalışmalarla ilgili bilgi verir misiniz?
Geçtiğimiz yıl iki tersaneye toplam 17 milyon dolarlık yatırım yaptık. Tamamen sıfırdan inşa ettik her şeyi. Sistemimizi yüksek verimle kısa sürede inşa yapmak üzere tasarladık. İşçi güvenliği, sağlık ve kaliteyle ilgili modern yatırımlar yaptık. Dünyadaki ve Türkiye’deki mevzuatlara harfiyen uyduk. Yönetim kalitemizi çok yüksek tutmayı hedefliyoruz. Römorkör teslim ettiğimiz ülkelerin, özellikle Avrupa ülkelerinin bayrak kurallarına göre inşa, teknelerde kullanılan teknoloji ve standartlar açısından da sürekli gelişmemizi sağlıyor. Yeni teknolojileri çok yakın takip ediyoruz. Yaptığımız yatırımlardan elde ettiğimiz geliri teknolojiye yatırıyoruz. Mühendis, gemi inşacı ekibimiz çok genç ve dinamik. LNG yakıtlı ürettiğimiz römorkörler de AR-GE ‘ye verdiğimiz önemin kanıtı diye düşünüyorum.
Son yirmi yılda üretiminizin ve ihracatınızın ağırlıklı kısmını tekneler oluşturuyor. Bu konuda Türkiye'nin bugününü ve geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Yılda 15 adet römorkör inşa edebiliyoruz. Sipariş listemizde 2015 yılına kadar 26 adet römorkör var. Yeni sipariş potansiyeli de oldukça yüksek görünüyor. Ancak bunun için daha geniş üretim alanına ihtiyacımız var. Bu konuda arayışlarımız sürüyor. Üretimimizi senede 16-18’lere çıkartmayı hedefliyoruz.
Son yılları hem üretim yaparak hem de ekonomik krizin etkilerini yaşayarak geçirdiniz. Bugün durum nedir?
Kriz döneminde yatırım yapıp bu dönemi çok zarar görmeden atlatabildiğimiz için şanslıyız. Sektörde bir an önce atılımlar yapılmalı. Biz ve bizim gibi önemli işlere imza atan diğer tersanelerin yer sorunu var. Daha geniş alanlarda daha çok üretim ve ihracat yapmak mümkün. Bu konuda devletin sektörü daha fazla desteklemesini bekliyoruz.
Gemi inşa dışındaki faaliyetlerinizden de bahseder misiniz? Mesela Norveç dışında başka ülkelerle de çalışıyor musunuz?
Türkiye’de 7 limanda römorkör hizmetleri vermekteyiz. Bazı limanlarda kılavuzluk hizmetimiz de var. Yurtdışında da Almanya, Norveç ve Bulgaristan’da ortaklarımızla römorkör işletmeciliği yapıyoruz. Yurtdışında kapasitemizi arttırmak için görüşmelerimiz sürüyor. Hedeflerimiz arasında yurtdışı römorkör hizmetlerimizi genişletmek var.
Not: Bu röportaj Deniz Endüstri dergimizin Kasım-Aralık 2013 - 33. sayısında yayımlanmıştır.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.