İklim değişikliği karbon deposu Arktik tundrasını karbon kaynağına dönüştürdü
İTÜ Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan İnce, iklim değişikliği nedeniyle Arktik'te meydana gelen değişimlerin bölgenin karbon tutan değil karbon salan bir ekosisteme dönüşmesine yol açtığını kaydetti.
ABD Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi (NOAA) verilerine göre, binlerce yıldır donmuş topraklarda karbondioksit depolayan Arktik tundrası, orman yangınlarının sayısındaki artışla beraber karbondioksit kaynağına dönüşmeye başladı. Kuzey kutup bölgesindeki kara ve denizleri kapsayan Arktik'teki değişiklikler, yüksek hava sıcaklıkları ve orman yangınları, büyük karibu sürülerinin azalması ve artan yağış miktarıyla ilişkilendiriliyor.
Kutup çevresi orman yangınlarının yol açtığı karbon emisyonu 2003'ten bu yana yılda ortalama 207 milyon ton olarak hesaplanırken Alaska'da geçen yıl permafrost (donmuş toprak tabakası) sıcaklıkları kayıtlardaki ikinci en yüksek seviyeye çıktı.
Hem Avrasya hem de Kuzey Amerika Arktik bölgelerinde 2023-2024 kış mevsiminde kar birikimi ortalamanın üzerinde seyretmesine rağmen geçen kış, Orta ve Doğu Arktik Kanada'nın bazı bölgelerinde son 26 yılın en kısa kar sezonunu yaşadı. Grönland Buz Tabakası kütle kaybı, 2013'ten bu yana en düşük seviyeyi görürken artan sıcaklık nedeniyle tundra yeşilliği, 25 yıllık uydu kayıtlarında ikinci en yüksek seviyeye ulaştı.
Geçen eylül ayında, Arktik deniz buzu, 45 yıllık uydu kayıtlarına göre 6'ncı en düşük seviyeye gerilerken, eylül ayı en düşük buz örtüsü seviyesinin 18'i son 18 yılda gerçekleşti. Geçen ağustos ayında buzsuz olan Arktik Okyanusu bölgelerinin ise 1982'den bu yana yılda 0,3 derece ısındığı tespit edildi.
Arktik'teki yıllık hava sıcaklıkları 1900'den bu yana ikinci en yüksek seviyeye ulaşırken son 9 yıl, Arktik'teki en sıcak 9 yıl oldu. Geçen yaz, Arktik'te kaydedilen en yağışlı yaz olurken, ağustos ayının başlarında yaşanan sıcak hava dalgası Kuzey Alaska ve Kanada'nın birçok bölgesinde tüm zamanların en yüksek günlük sıcaklık rekorlarının kırılmasına yol açtı.
"Permafrostun çözülmesi iklim değişikliğini hızlandırabilir"
Prof. Dr. İnce, AA muhabirine, Arktik ve Antarktik bölgelerinin küresel ortalama sıcaklık artışından çok daha hızlı ısındığını, bu durumun sadece yerel ekosistemler değil, küresel iklim sistemi üzerinde de büyük etkiler oluşturduğunu söyledi.
İklim değişikliği nedeniyle Arktik bölgesinde karbon ve metan depolayan permafrostlarda çözülme meydana geldiğini belirten İnce, "Permafrostun çözülmesi, bu gazların atmosfere salımını artırarak iklim değişikliğini hızlandırabilir. Metan, karbondioksitten 25 kat daha güçlü bir sera gazıdır." dedi.
Arktik'teki buzul erimesi ve Grönland Buz Tabakası'ndaki kütle kaybının küresel deniz seviyesinin yükselmesine yol açtığını ve bu durumun, okyanus ekosistemlerini ve küresel hava sistemlerini etkileyebildiğini ifade eden İnce, hızlı iklim değişikliğinin Arktik ekosistemlerinde büyük değişikliklere neden olduğunu ve soğuk iklimlere adapte olmuş hayvan türlerinin popülasyonlarında azalmalar gözlemlendiğini aktardı.
Kutuplardaki iklim değişikliği etkisinin küresel iklim sisteminde geri besleme döngüleri başlattığını ve sera gazı salımını artırarak küresel ısınmayı hızlandırdığını anlatan İnce, bu döngülerin küresel iklim politikasının ve uluslararası işbirliğinin önemini artırdığını dile getirdi.
Arktik tundrasının karbon depolayan bir ekosistemden karbon salan bir ekosisteme dönüşmesini iklim değişikliğinin en belirgin ve dramatik etkilerinden biri olarak nitelendiren İnce, şöyle devam etti:
"Bu dönüşüm, sıcaklık artışları, permafrost çözülmesi, orman yangınları ve metan salımı gibi faktörlerle hızlanmaktadır. Sıcaklıkların artmasıyla permafrostun çözülmesi, bu gazların atmosfere salımına neden olur, bu da küresel ısınmayı hızlandıran bir geri besleme döngüsü oluşturur. Arktik çevresinde orman yangınlarının artışı, organik materyalin hızlı şekilde yakılmasına yol açmaktadır. Yangınlar sırasında salınan karbondioksit, doğrudan karbon kaynağına dönüşümü hızlandırır ve yangınlar permafrostu ısıtarak çözülme hızını artırır, bu da daha fazla karbonun serbest kalmasına neden olur. Permafrost çözülmesi, metan salımını da artırır ve metan atmosfere salındığında kısa vadede büyük ısınma etkisi yaratır. Artan sıcaklıklar, Arktik bölgesindeki yağış rejimlerini ve kar örtüsünü de etkiler. Yağmurun artması, erken kar erimesine yol açar ve bu da permafrostun çözülmesini hızlandırır. Değişen kar örtüsü, bitki örtüsünün fotosentez kapasitesini olumsuz etkileyerek karbon depolamayı azaltır. Bu etmenler, Arktik tundrasının karbon depolayan bir ekosistemden karbon salan bir ekosisteme dönüşmesine neden olmuştur."
İnce Arktik tundrasının karbon kaynağına dönüşmesinin, küresel ısınmaya, ekosistem bozulmalarına ve biyoçeşitlilik kayıplarının yanı sıra deniz seviyesi yükselmesi ve yerel su kaynaklarının kirlenmesi gibi ek olumsuz sonuçlara da yol açabileceği uyarısında bulundu.
Arktik'teki değişimler küresel iklim sistemini de etkiliyor
Arktik'teki iklim değişikliğinin, sadece bölgesel değil, küresel iklim sistemi üzerinde de geniş kapsamlı etkiler oluşturduğunun altını çizen İnce, bölgedeki ısınmanın, küresel hava akımlarını ve atmosfer dinamiklerini değiştirebildiğini, jet akımını zayıflatabildiğini ve böylece daha düzensiz hava akımlarına yol açarak aşırı hava olaylarının sıklığını artırabildiğini belirtti.
Arktik tundrasındaki karbon salımında yaşanabilecek olası artışlarla beraber karşılaşılabilecek senaryoları değerlendiren İnce, sözlerini şöyle tamamladı:
"Arktik'teki permafrost çözülmesi, sera gazı salımlarını artırarak atmosferdeki gaz konsantrasyonlarını yükseltir ve bu da küresel ısınmayı hızlandırır. Bu süreç, iklim modellerine göre küresel sıcaklıkların 2 derece veya daha fazla artmasına yol açabilir. Bu tür olaylar, özellikle karasal soğuma dalgaları, sıcak hava dalgaları, şiddetli fırtınalar ve kuraklık gibi felaketlere yol açabilecek hava koşullarının sayısını artırabilir. Tarım, su kaynakları ve altyapı üzerinde küresel tehditler oluşabilir. Arktik bölgesindeki buzulların erimesi, deniz seviyelerinin yükselmesine neden olur ve kıyı bölgelerinde büyük tahribata yol açabilir. Küresel deniz seviyesinin 1-3 metre yükselmesi, milyonlarca insanın yerinden edilmesine, kıyı erozyonuna ve tarım alanlarının kaybına yol açabilir."
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.