II.Dünya Harbi yıllarında İskenderun Limanı’na iltica eden Fransız Donanması’na ait 16 gemi
18 Temmuz 1941 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nin birinci sayfasındaki haber; “İskenderun limanına iltica etmiş olan Fransız gemilerinin özel fotoğrafçımız tarafından çekilmiş fotoğrafı.”
Sunuş
Türk denizciliği konularında unutulmaz çalışmalar yapmış olan Doç. Dr. Mustafa Hergüner 10 Kasım 2017 günü vefat etti ve Tavşancıl’da aile mezarlığına defnedildi. Ardında her biri kapsamlı belge çalışmalarından olan makaleler ve eserler bıraktı. Kendisini rahmetle anıyorum.
Çalışmalarından biri 2013 yılında Mersin Deniz Ticaret Odası Deniz Ticareti Dergisi’nde yer alan“İkinci Dünya Savaşı’nda Mersin-Fransız Gemilerinin İlticası” başlıklı makalesidir.
Bu makalesi tamamıyla arşiv kaynaklıdır ve İskenderun’a iltica edişinden başlayarak, Fransız gemilerinin kafile halinde Mersin’e ve daha sonra iki konvoy halinde Erdek’e intikal serüvenini anlatır.
Doç. Dr. Ferdi Uyanıker 2019’da Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Türk Tarihi Anabilim Dalı Cumhuriyet Tarihi Bilim Dalı’nda Doktora Öğrencisi olarak “Il. Dünya Savaşı Sürecinde Türk Donanmasındaki Gelişmeler” konulu teziyle hayranlık dolu belge ve arşiv çalışmasını gerçekleştirmiştir. Bu tezindeki konulardan biri İskenderun’a iltica eden Fransız gemilerine ait BOA ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı belgelerinden oluşan bir anlatım gerçekleştirmiştir.
Dr. Öğretim Üyesi Cevdet Teke, 2020 yılında Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Etüt Dergisi’nde bu konuda belgelere dayalı çok değerli bir makale yayınlamıştır.
Dr. Fikret Çiftçi’nin “II. Dünya Savaşı Yıllarında Türkiye’ye Sığınan Fransız Elan Gemisi” başlık makalesi İnönü Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Aralık 2020 yılı Cilt 9 Sayı 2, Sf.510- 513, de yer almıştır ki, son derece ayrıntıları içeren bir akademik çalışmadır.
Çalışmalarına ve kişiliğine, deniz ticareti tarihine hudutsuz saygısı, sevgisi ve unutulmaz emeği olan Müh. İlker Meşe bu konuda bana da bilgi ilettiğinde, kendisi sayesinde araştırma yapmaya başladım. İlker Meşe kendi çalışmasını Denizcilik Dergisi (Haziran 2023) sayısında “Fransız gemileri nasıl Türk Donanmasına geçti” başlığıyla internet ortamında yayınlamıştır.
Bu mükemmel çalışması için kendisini bir kez daha kutlarım. Sadece bu makalesinin değil, Müh. İlker Meşe imzalı her çalışmasının takibini içtenlikle öneririm. Bana gelince, bu konuda kendimce eksik kaldığını gördüğüm bazı kısımlar vardı; Birincisi bu gemilerin başka fotoğrafları muhakkak vardı. Öncelikle Deniz Kuvvetleri Komutanlığı- Deniz Müzesi fotoğraf arşivinde olması gereken bu fotoğraflara ben ulaşamadım.
Fransa’nın II Dünya Harbi tarihi arşivine ulaşmak, alışkın olmadığım için sabahtan akşama günlerce beni meşgul etti. Sağ olsun İngiltere’de Denizcilik Tarihçisi David Asprey, Fransa kaynaklı bazı belgeler gönderdi. Böylece bu gemilerden Marius Chambon’un bir yıl önce İskenderun Karaağaç’ta demirlediğini öğrenmekle kalmadım, aynı zamanda gönderdiği Karaağaç’ta demirli iken çekilmiş fotoğraflarını da arşivime kaydettim. Bir husus da “Adour” değil, adının L’Adour” olduğunu ve La Ciotat'ta bulunan Société Provençale de Construction Navale’de inşa edilen L’Adour’un 9 Ekim 1938'de denize indirildiğini Fransız belgelerinden tespit etmiş oldum.
Bu gemilerin tüm sicil kayıtlarını Lloyd’s Register of Shipping yıllıklarından taradım ve arşivime kopyaladım. Aklımda kalan bir soru var; Neden A-570 TCG Akar’ın ve P-505 Kaldıray’ın fotoğrafları yok… “Neden” sorusuna cevap bulamıyorum. Yapılmış olan tüm arşiv çalışmaları metinlerden oluşmaktadır.
Bu doğrultuda Galata adı verilmiş olan römorkörün akıbeti hakkında bir ilan da buldum; makineleri ve seyir aletleri sökülüp alınmış ve çıplak teknesi hurda olarak satışa sunulmuştur. Bu ilan Galata römorkörünün son adresinin Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü olduğunu göstermektedir.
Bu konudaki gazete ilanını devam eden makalemde bulacaksınız.
Akar adı verilen tanker konusunda iki yaşamsal tanıklığım var; Fransız gemileri İskenderun’a iltica ettikleri 1941 yılında ben babam Mk. Bnb. Nurettin Öndeş’in İskenderun’da görevli olması nedeniyle ailece bu kentte ilk okul öğrencisi idim. Bu gemiler İskenderun’a intikal ettiklerinde Fransız gemilerinin içinde en büyüğü 15.000 tonluk tanker L’Adour gemisi idi ve İtalyan denizaltısının saldırısına uğramış, bordasına bir torpido isabet etmişti, gemi yaralı idi, diğer bir geminin yedeğinde gelmişti. Sahile yakın demirlemişti. Tankerin yarası sancak kıç taraf bodoslamasına yakındı ve son derece büyük bir yara idi. Sanırım bu yara suüstünde kalacak şekilde, balast tankları ve yakıtı tahliye edilmişti.
İkinci hatıram ise, L’Adour- Akar tankeri ile (A-570) 1959’da Gölcük’ten Portsmouth yaptığımız seyir olmuştur. İngiltere’den satın alınan 4 muhribin tüm personeli Akar ile Portsmouth’a intikal etmiştir. Ben de Kılıçali Paşa gemisine tayin edildiğimden böyle bir seyahati Akar ile yaptım. Bizlere kıç tarafta güverte üzerine geçici koğuşlar inşa edilmişti. Yemeklerde zaman zaman Amerika yardımından verilmiş dondurulmuş hindilerden yapılan kızartmaları ve sair yemekleri lezzetle yerdik. Daha sonra Kılıçali Paşa muhribinin yenileme çalışmalarının yapıldığı Govan-Glasgow’daki Harland&Wolf Tersanesi’ne intikal etmişimdir.
Fransız Donanması Tarihi Merkezi arşiv kayıtlarında Marius Chambon ve Marseillais 3 römorkörleri hakkında şu bilgi mevcuttur; “Le Théâtre Méditerranéen - Tome I du 2 September 1939 & 25 Juin 1940”; Marius Chambon ve Marseillais 3 römorkörleri, Mare tankeri ve Donanma römorkörleri tarafından çekilen çeşitli dubalar Laborieux, Cépet, Rhinocéros, Goliath, Samson ve Cotentin, 9 Aralık 1939'da 52. Mayın tarama gemileri filotillasına bağlı “AD 291 Avocette”, “ADE 292 Massalia” ve “AD 293 Jean Mic” ile Toulon'dan Beyrut’a intikal etmek üzere sefere başladılar. Grup, kötü hava koşulları nedeniyle Korsika Adası’nda bir süre havanın dinmesini bekledikten verdikten sonra Bizerte'ye ulaştı.
Yardımcı mayın gemisi “X 35 Finistère” tarafından takviye edilen grup, 1 Ocak 1940'ta yeniden yola çıktı ve 24 Ocak'ta Beyrut'a ulaştı.
Beyrut’a intikal seyri rotasında Malta, Argostoli, Korint, Kalamaki, Pire ve İskenderun- Karaağaç'ta bir süre bekleme yaptılar.
French Steamtugboat Marius Chambon in İskenderun- Karağaç coast. Date- January 1940 (Source: David Asprey; Caledonian Maritime ResearchTrust).
Bir diğer arşiv bilgisi Fransız La Ciotat Tersanesi’ne aittir: Tam boy: 132 m 16 m genişlik; 4.500 ton boş tonaj ve 12.100 ton tam dolu; 5.200 HP gücü; 15 knazami seyir sürati olan “L'Adour”, 9 Ekim 1938'de La Ciotat'ta bulunan Société Provençale de Construction Navale kızaklarından denize indirildi. L’Adour1936–1938 dilimlerinde finanse edilen altı yakıt ikmal gemisinin prototipiydi. Kaynak: https://clausuchronia.
Bu makalem, benden önceki tüm yazarlara olan saygım doğrultusunda eksik kalmış veya hatalı olan birkaç maddeyi belgelere dayalı olarak tamamlamak olacaktır. Ancak ilk kapsamlı anlatım Doç. Dr. Mustafa Hergüner’e aittir. Kendisini rahmetle anıyorum ve bu makalesinden bir bölümü aynen naklediyorum; “… Fransa 22 Haziran 1940’ta Alman ve İtalyan orduları tarafından işgal edilmişti. Bu işgalin ardından Fransa’da üç ayrı otorite oluşmuştu: Almanya ve İtalya’nın işgalindeki topraklar, Almanya’ya bağlı olan Mareşal Petain tarafından kurulan Vichy Hükümeti ve her iki durumu kabul etmeyen, o sırada Londra’da bulunan General de Gaulle’ün kurduğu Hür Fransız Hükümeti. Bu bağlamda Fransa’ya ait savaş ve ticaret gemilerinin bir kısmı General de Gaulle emrinde (Hür Fransız Hükümeti) savaşa girerken, bir kısmı müttefiklere katılmamış ve intihar ederek kendi kendilerini batırmış, bir kısmı da çeşitli ülkelere iltica etmişti. Fransız gemilerinin Türkiye’ye iltica etmelerinin temel sebebi Suriye’nin İngiltere tarafından işgal edilmesi veya işgal edilmek mecburiyetinin doğması idi.
Irak’ta eski bir Osmanlı subayı olan, I. Dünya Savaşı’nda İngilizlere karşı savaşan, dolayısı ile Alman yanlısı olan Raşit Ali Geylani Almanların, Yugoslavya ve Yunanistan’ı ele geçirmesinden iki gün önce 4 Nisan 1941’de isyan ederek ülkeyi ele geçirmişti. Bu sırada Hitler ile henüz arası bozulmamış olan Stalin, Raşit Ali Hükümeti’ni tanımıştı.1
Böylece Almanya Basra Körfezi’ne inme fırsatı yakalamış oluyordu. Raşit Ali Geylani’ye yardım için Türkiye coğrafyasından örtülü biçimde geçiş izni isteyen Almanya bu izni alamayınca Beyrut ve civarını işgal etmeye karar vermişti. İsyanın Müttefikler için bir tehdit oluşturabileceğini değerlendiren İngiltere, Suriye’yi General de Gaulle’nin temsil ettiği “Hür Fransız Hükümeti” adına işgale karar vermişti. İngiltere bu arada Irak’ı da işgal ederek Raşit Ali’yi ülkeden kovacaktır (31 Mayıs 1942). Önce İran’a sığınan Raşit Ali, 24 Temmuz’da Türkiye’ye gelecek ve Aralık 1941’de Almanya’ya gidecektir.
İngiltere’nin Suriye’deki Vichy hükümetine bağlı kuvvetlerle mücadelesi 2 ay sürdü. General Dontz komutasındaki Fransız kuvvetleri Temmuz ortalarına kadar direnişlerini sürdürdüler. Nihayet 14 Temmuz 1941’de Akka’da imzalanan mütareke ile Fransız kuvvetleri teslim oldu.2 Bu sırada Fransızların Beyrut Deniz Üssü’nde gemileri bulunmakta idi. İngiltere ve Hür Fransız Hükümeti bu gemilerin Türkiye’ye sığınmasını kararlaştırdılar. Bu karara halen uluslararası bir kimliği olan Alman yanlısı Vichy Hükümeti karşı çıkmadı. Dolayısı ile görünüşte gemileri Türkiye’ye veren; Almanya ve İtalya’nın kontrolündeki Vichy Hükümeti oldu. Esasen yapılacak başka bir harekette yoktu. Nitekim gemiler mütarekeden üç gün önce yani 10 Temmuz’da Türkiye’ye iltica ettiler.3
5 mayın tarama, 2 karakol, 2 tanker, 3 römorkörden oluşan 12 gemi ile 4 adet mazot ve su dubasının bulunduğu grup, Beyrut’tan İskenderun’a gelerek Türkiye’ye iltica talebinde bulundular. Fransız gemilerinin içinde en büyüğü 15.000 tonluk L’Adour gemisi idi ve İtalyan donanmasının saldırısına uğramış bordasına bir torpido isabet etmişti, gemi yaralı idi, diğer bir geminin yedeğinde gelmişti. Fransız filosunu Beyrut Deniz Üs K.’nı Yarbay (Yb) Girand Jourdan İskenderun’a getirmişti. 10 Temmuz 1941’de Yb. Girand Jourdan’ın komutasında İskenderun’a gelen Fransız filosu Hatay Valisi Şükrü Sökmen Süer’e müracaat ederek iltica talebinde bulunmuştu. Raşid El- Geylani Hitler yanlısı idi.
Uluslararası Deniz Hukuku paralelinde o sırada yürürlükte olan Zapt ve Müsadere Kanunu’na göre gemilerin silahları ve cephanesi İskenderun Üs Komutanlığı depolarına götürülmüş personelin de ellerindeki tabancaları alınmıştı.4
Bu işlemler yapıldıktan sonra Mersin’deki Deniz Harp Okulu ve Deniz Lisesi’nden yeteri kadar subay ve astsubay getirildi. Her gemiye bir subay/ astsubay ve iki er verilerek enterne işlemi tamamlanmış oldu. Bu arada gemilerde sadece görev yapacak personel bırakılmış diğer 200 Fransız askeri personeli, Isparta’daki mülteci kampına gönderilmişti. Artık gemiler Türk askeri personelinin kontrolünde olacaklardı. Böylece uluslararası hukuk açısından iltica olayı gerçeklenmiş oluyordu. Gemiler enterne edilmesi yani iltica işlemleri bitirildikten sonra Mersin’e getirildiler.5
Deniz Harp Okulu ile Deniz Lisesi ve Astsubay Okulu Mersin’de eğitim görmekte idi ve gemiler için gerekli Zapt ve Müsadere subayları buradan sağlanmıştı. Gemilerin Marmara’ya intikali için son hazırlıklar burada yapıldı. Bu cümleden olarak gemilere yakıt ve kumanya verildi, L’Adour’un da acil onarımı yapıldı.
II. Dünya Harbi koşullarında 6 adet ticaret gemisinden Etrüsk vapuru “Donanma Ana Yatak Gemisi" yapılmıştı.6 Gemiye uçaksavar ve su üstü topları konmuş, askeri personel ile donatılmıştı. Etrüsk ile eş olan Sus vapuru da Deniz Yolları’ndan alınarak yine aynı askeri maksatla donatılmıştı. Fransız gemilerinin getirilmesi için Sus gemisi görevlendirildi. Gemi Komutanı Kurmay Albay Sururi Açıkalın aynı zamanda konvoy komodoru olarak görevlendirildi. Sus gemisinin Mersin’e gelişinin ardından Marmara’ya intikal seyrine geçildi.7
Fransız gemileri Sus vapurunun rehberliğinde iki ayrı konvoy halinde Marmara Denizi’ne Erdek Limanı’na getirildiler. Konvoyların tespitinde gemilerin büyüklükleri ve süratleri dikkate alındı.8
Birinci konvoyda 15 bin tonluk L’Adour’a (sonradan donanmaya katılarak AKAR adını almıştır) bordasında üç küçük tonajlı gemi yedeklendi. Aynı konvoyda Sansin (Donanmadaki adıyla TCG KALDIRAY) adlı ağ gemisi, Acovette (Donanmadaki adıyla TCG KEPEZ) mayın tarama gemisi ve Marius Chambon bulunmakta idi. Konvoyun sürati 7 mil civarında idi.
İkinci konvoyda ise 1.100 tonluk Djabel (sonradan Deniz Yollarına verilerek BAŞARI adını almıştır) adlı akaryakıt gemisi ve Elan hücumbotu (daha sonra Fransa’ya geri verilmiştir), Vailance (Deniz Yolları idaresine geçtikten sonra BEYKOZ adını almıştır) su gemisi Jean Mic ve Marsellais (Deniz Yollarına geçtikten sonra BOZCAADA ve GALATA adlarını almışlardır) römorkörleri bulunmakta idi. Fransız filosunun beraberinde getirdiği dört adet mazot ve su layterleri İskenderun ve Mersin Deniz Üs Komutanlıklarına verilmişti.9
Her iki konvoyun intikali toplam 3.5 ay sürmüştü. 23 Temmuz-4 Kasım 1941 tarihlerinde yapılan bu seyir bir taraftan Akdeniz’in en sıcak olduğu günlere tesadüf ettiği gibi diğer taraftan da Almanya’nın 22 Haziran 1941’de Rusya’ya saldırdığı ve bu saldırısında başarı üstüne başarı kazandığı bir dönemdir. Dolayısı ile Almanya’nın müttefiki olan İtalya Akdeniz’de ve özellikle 12 ada civarında yani Türk konvoyunun intikal rotaları üzerinde tam anlamıyla egemendir. Diğer taraftan Akdeniz ve Ege Denizi’nde en büyük tehdit mayın silahıdır. Nitekim Mustafa Kaptan yönetiminde Bartın Limanı’na kayıtlı Kılıç motoru 5 Haziran 1941 gecesi Anamur Burnu açıklarında mayına çarpıp batmıştı.10
Refah Şilebi de İngiltere’den alınacak gemilerin ve uçakların personelini götürürken 25 Haziran 1941’de aynı deniz sahasında batmıştı. Burada ilave edelim ki savaş sonunda özellikle Bodrum Körfezi’nde mayın taraması yapan gemilerimiz pek çok mayını tarayacak ve imha edecektir.11
Bu nedenle konvoylar hem kıyılarımıza son derece yakın geçiyor ve hem de denizdeki mayınları gözetlemek için gündüzleri seyir yapıyorlardı. Türk konvoyları her ne kadar sahillerimize son derece yakın geçmelerine ve tamamıyla ‘zararsız geçiş’ yapmalarına12 rağmen yine de İtalya hava ve su üstü unsurlarının takip ve kontrolünden kurtulamamışlardı. İntikal sırasında Alman ve İtalyan Hava Kuvvetleri’ne ait uçakları yaklaşık 40 kez keşif maksadı ile konvoyların üzerinde uçmuşlardı. Ayrıca bir veya iki İtalyan savaş gemisi konvoyu devamlı bir şekilde ‘Yakın takipte’ bulunmuştu.13
İkinci konvoy 19 Ekim günü İstanköy adası ile Bodrum arasında kalan deniz sahasından geçerken İtalyan savaş gemileri heyecanlı saatler yaşatmıştı. Ege seyrinde Bodrum sancak taraftan bordalanıp İstanköy adasına yaklaşılırken konvoyun pupasında bir İtalyan karakol gemisi tespit edilmişti. Bu şekilde seyir ile Akyarlar önlerine gelindiğinde bu sefer Leros adasından yani kuzeyden iki İtalyan hücumbot konvoya yaklaşmaya başlamıştı. Bunun üzerine Fransız gemilerinin sahillerimizde karaya oturtulması izni verilirken Sus gemisinde bulunan askeri personel ‘top başı’ yaparak muhtemel bir çatışma için "savaş yerlerine" geçmişlerdi. Konvoy bu şekilde Gümüşlük’ü ve Yalıkavak Burnu’nu geçtikten sonra Güllük Limanı’na gelerek demirlemişti.14
Ancak bu işler olurken Bodrum Burnu kıyısından itibaren kuzeye doğru bir toz bulutunun kalktığı ve bu tozun konvoyun hareketine bağlı olarak kıyı boyunca devam ettiği görülmüştü. Konvoy gemilerinin demirlemesinin ardından, hatta demirleme sırasında sahilden biri yüzbaşı diğeri üsteğmen iki kara subayını taşıyan bir sandal gelmişti. Subaylar aceleyle gemiye çıkıp komutanla görüşme talebinde bulunmuşlardı. Gelenler sahilde teşkil olunmuş ‘Kıyı topçu bataryaları’ subayları idi. Konvoyu takip ettiklerini ve eğer bir çatışma olsaydı kıyıdan yapacakları "top atışları" ile gemilerimize destek sağlayacaklarını anlatmışlardı. Gemilerden görülen toz bulutu kıyı topçu bataryalarının hareketlerinden kaynaklandığı böylece anlaşılmıştı. Bir anlamda Kara-Deniz işbirliğinin yaşandığı bu olay elbette ki Konvoy’daki subayları çok memnun etmişti. Gelen subayları yemeğe alıkoyarak hoşça vakit geçirmişlerdi. Konvoyların intikalinde başka olaylar da olmuştu. Birinci konvoyun intikali sırasında 29 Temmuz 1941 günü Kuşadası Körfezi’ne demirlenmişti.
Seyir sırasında Fransız askerlerinin giderek Türk askeri disiplinine uydukları dikkatten kaçmıyordu. Çanakkale’ye varıldığında sakallı hiçbir Fransız askeri kalmadığı gibi, bu kişiler karaya çıktıklarında artık temiz kıyafetler giymekte idiler. Konvoylar anlattıklarımızın dışında önemli bir olaya tesadüf etmeden Çanakkale Boğazı’ndan içeri girdiler. Hızırreis gambotu konvoyları Çanakkale yaklaşma sularında -Bozcaada iskelesinde- beklediğinden Erdek Deniz Üssü’ne kadar olan seyir bu gambotun rehberliğinde yapıldı.15
Bir müddet Erdek’te kalan gemiler daha sonra Haliç ve Gölcük’teki tersanelere gönderilerek onarımları yapıldı. Bu arada gemilere Türk Bayrağı çekilmesi için Fransız Hükümeti (Vichy Hükümeti) ile görüşmelere başlandı. Burada en büyük sorun gemilerin savaş veya ticaret gemisi olarak değerlendirmesi idi. Türkiye tarafsız olduğundan savaş gemilerini satın alamıyordu. Daha sonra TBMM’de yapılan görüşmeler sonunda gemilerin savaş gemisi olmadığına karar verildi.16 Çünkü gemiler İngiltere ile bir çatışmaya girmemişlerdi.
Fransız Hükümeti yapılan antlaşma ile bu gemiler Türkiye Cumhuriyeti tarafından satın alınmış sayıldı. L’Adour, Djebel, Sansin, Vailante, Avocette, Jean Mic, Cid, Marsellais 3, Marius Chanbon, Cyrus adlarını taşıyan gemilerin savaş satış mukavelesi, Türkiye adına Numan Menemencioğlu, Fransa Vichy Hükümeti adına Ankara Büyükelçisi G. Bergery tarafından 26 Mayıs 1943 günü Ankara’da imzalanmıştı. Aynı gün kabul olunan 4491 sayılı kanunda belirtilen Mukavele’ye göre:
1-Savaştan sonra Fransa -ödenen parayı geri vermek kaydı ile bu gemileri alabilecekti.
2- Gemilerdeki silahlar bir depoda bekletilecekti.
3- Halen Isparta’da "Mülteci Kampı’nda" bulunan gemi personelinin ülkelerine gidişleri Türk Hükümeti tarafından sağlanacaktı.
4- Fransa, Almanya ve İtalya ile mütareke imzalandığından, bu ülkelerin satışı onaylaması gerekli idi. Onay Türk Hükümeti tarafından yaptırılacaktı.
5- Elan adlı yelken ve motorla giden Gulet satış dışında bırakılmıştı. (Fransa savaş sonunda bu gemiyi almıştır.)
Daha sonra 15 Eylül 1943 günü kabul olunan 4219 sayılı kanunla gemiler 5.800.000 lira bedelle satın alınmıştı.17Yine bu tarihlerde Fransız bandıralı ancak Alman Hükümeti emrinde olan Saint Didier adlı şilep İngiliz uçakları tarafından bombalanmış ve gemi Antalya Körfezi’nde batmış 260 kişi kurtarılmış, 20 kişi kaybolmuştu. Kurtarılanlardan 5’i de hastanede ölmüş, kalan 255 askeri personel yine Isparta mülteci kampına gönderilmişti.18 Yapılan görüşmeler sırasında Fransa bu personelin de ülkelerine dönmelerini talep etmiş, bu teklif Türkiye tarafından kabul olunmuştur.
Gemiler Marmara’ya getirilmelerinin ardından Haliç (Taşkızak) ve Gölcük tersanelerinde onarıma alınmışlardı. Onarımları 21 Mart 1944’te tamamlandıktan sonra, gemiler Donanma Komutanlığı ile Deniz Yolları İdaresi’ne dağıtılmışlardı.19 Böylece Fransa’dan alınan bu 11 gemi İkinci Dünya Harbi’nin son yıllarından itibaren Türkiye’nin hizmetine girmiş oluyorlardı. Bunlardan 1938 yapımı ve 15.000 tonluk L’Adour adlı akaryakıt gemisi önce 1944 - 1947 yıllarında İstanbul adıyla Devlet Deniz Yollarında çalıştı. 1947 yılında Donanma Komutanlığı’na devredilen İstanbul, TCG AKAR adıyla (A-570) donanmaya verilmiş ve yıllarca hizmet ettikten sonra 1974 yılında hizmet dışına ayrılmıştır.20
Djabel adlı 1100 tonluk tankere Başarı adı verilerek Devlet Deniz Yolları’na teslim edildi. Başarı 1967 yılına kadar çalıştıktan sonra Kazım Kaptanoğlu’na satıldı.21 Diğer gemilerden: Kepez mayın tarama gemisi, Kalkan hücumbotu, Kaldıray kurtarma ve ağ gemisi olarak Türk Donanması’na yıllarca hizmet ederken Beykoz su gemisi, Bozcaada ve Galata römorkörleri de Devlet Deniz Yolları envanterine geçti.22 Özellikle Sansin adlı kurtarma ve ağ gemisi Donanma Komutanlığı’nda Kaldıray adını aldı. 60 metre boyundaki Kaldıray Boğazlar’ın savunulması için Ağ kapama maniaları ve deniz kazalarında batık çıkarılmasında kullanılmış ve 1976 yılında hizmet dışına ayrılmıştır. 23
DİPNOTLAR
1-Orhan Avcı, "İkinci Dünya Savaşı’nın Irak ve Suriye’ye Etkileri", Bildiri, Altıncı Askeri Tarih Semineri I. C. Ankara 1998, s. 55-71
2- Cumhuriyet 15 Temmuz 1941
3- Cumhuriyet 11 Temmuz 1941
4- Gemilere 10 Temmuz 1940 tarihinde yürürlüğe giren 3849 sayılı Zapt ve Müsadere Kanununa göre işlem yapılmıştır. Bu kanun halen yürürlüktedir.
5- Ayın Tarihi Sayı 92 Ankara 1941. s. 7
6- Oktay Sönmez, "Anılarda Gemiler", İstanbul 2001 s. 91-93
7- Şemsettin Bargut "İkinci Dünya Savaşı Anıları" İkinci Dünya Harbi Hatıraları, Genkur. Yay. Ank 1999 s. 181-185 (Ş.Bargut Sus gemisinde görevli bir subaydır)
9- Şemsi Tarın, "Fransız Gemilerinin İntikali", "İkinci Dünya Harbi Hatıraları, s. 15-16 (Ş.Tarın; Ütğm rütbesi ile Anocette -sonradan Kepez adını almıştır- mayın tarama gemisinde "Zapt ve Müsadere Subayı" olarak görev almıştır.
10- Şemsi Bargut, "Bir Plesisor’un Anıları" İstanbul 2000, s. 59-63 (Gemilerle ilgili bilgiler Deniz Kuvvetleri’nin "Cumhuriyet Donanması 1923-2005" ile Eser TUTEL "Gemiler ve Süvariler" İstanbul 1999 eserinden alınmıştır.)
11- Cumhuriyet 6 Haziran 1941
12-Dnz. Kuv.’leri Lalahan Arşivi "II. Dünya Savaşı Dosyası" s. 428
13- Zararsız Geçiş; Uluslararası Deniz Hukuku’na göre geçiş yapılan sularda egemen ülkenin hükümranlık hakkına hiçbir zarar verilmeden ve sadece intikal için yapılan geçiştir. Fotoğraf çekilmez, sürat değişikliği hele stop etme hiç yapılmaz mevcut topların başında insan bulundurulmaz (M.H)
14- Şemsettin Bargut "İkinci Dünya Harbi Hatıraları" s. 186
15- Aynı Yer
16-Şemsettin Bargut S. 185
17- Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi (BCA) 30.10.55.322.27 (Donanma K.lığının 14 Ağustos 1942 tarihli yazısı)
18- Cumhuriyet 18Temmuz 1941
19- Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Tutanakları VII. Dönem Cilt. 8, s. 121
20- Cumhuriyet 8 Temmuz 1941
21- Cumhuriyet 21 Mart 1944
22- Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, "Cumhuriyet Donanması 1923-2000" İstanbul 2005 s. 128
23- Oktay Sönmez, "Anılarda Gemiler" İstanbul 2001 s. 92-95
Bu arşiv çalışmamı II. Dünya Harbi yıllarında Türkiye’nin İskenderun Limanı’na iltica eden Fransız Donanması’na ait 16yardımcı gemiden iki römorkör konusunda yaptım;
Türkiye Cumhuriyeti II. Dünya Harbi’ne girmedi ama deniz ve kara sınırlarını hemen yanında meydana gelen sıcak ve soğuk savaştan etkilendi. Ancak izlemiş olduğu “Etkin bir tarafsızlık” sayesinde savaşın dışında kalmayı başardı. Bunun yanında yaptığı ikili anlaşmalardan 1934 yılında yaptığı Balkan Paktı antlaşmasındaki bütün görevleri yerine getirdi. Alman Birliklerinin 6 Nisan 1941 yılında Yunanistan’ı işgali ile başlayan süreçte, gerekli siyasi ve insanı yardımları yerine getirdi. Bunun yanında, özellikle Ege ve Orta Akdeniz Harekât Alanında Türkiye’ye sığınan asker ve sivil 150 bin civarında insanın topraklarımıza sığınmasına yardımcı oldu. Bunların çoğunluğu askeri ve sivil gemiler de kıyı ve limanlarımıza sığınmış oluyordu. Hatta, İzmir Limanına sığınan İtalya’ya ait 3 hücumbot ve 7 sivil gemi savaş boyunca burada kalmış, askeri ve sivil personeli bölgedeki Alaybey Tersanesi’nde çalışmışlardır. Savaş sonunda da Alman, Rus ve Fransız savaş gemileri de sığınmıştır. Bu gemilerin bir kısmı daha sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin envanterine geçmiştir.
Fransa’ya ait 5 mayın tarama gemisi, 2 karakol gemisi, 2 tanker,3 römorkörden oluşan 12 gemi ve 4 adet mazot ve su tankerinin bulunduğu grup, Beyrut’tan İskenderun’a gelerek 10 Temmuz 1941’de Türkiye’ye iltica etmişti. Fransız gemileri arasında en büyüğü 15,000 Tonluk L’Adour isimli tanker idi ve İtalyan harp gemilerinin saldırısına uğramış bordasına bir torpido isabet etmişti, gemi yaralı idi.
11 Temmuz 1941 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nin birinci sayfasındaki haber; “Bir Fransız filosu İskenderun limanına iltica etti.”
Gazetelerde yer alan haberlere göre Suriye’de panik başlamıştır. Bu arada Beyrut’tan İskenderun’a iltica eden Fransız gemi sayısı 11 olmuştur. Son grupta filo kumandanı da bulunmaktadır. Daha bir kısım Fransız gemisinin İskenderun’a gelmekte olduğunu açıklamıştır. Suriyeli bazı aileler pasaportlarıyla Antakya’ya akmaktadırlar.
Vichy hükümeti Hür Fransızlarla müzakere etmeyi kabul etmemiştir. Fransız mahfillerinden beyan olunduğuna göre, bu akşam saat 18’e kadar Suriye’deki Fransız Komiseri General Dentz, İngilizlerden cevap alamamıştır. Siyasi mahfillerdeki kanaate göre İngilizlerin müzakereci olarak de Gaulle'cülerden General Catroux'yu tayin etmek fikrinde olmaları muhtemeldir ki, bu takdirde Fransa sonuna kadar harbe devam edecektir.
Filistin’deki İngiliz Kuvvetleri başkumandanı General Wilson, Suriye’deki Fransız kumandan General Dentz'den, Beyrut’u açık şehir ilan etmesini istemiştir.
15 Temmuz 1941 tarihli Cumhuriyet Gazetesi birinci sayfasında “İskenderun’a sığınan Fransız Harp Gemileri hakkındaki manşet haber.
15 Temmuz 1941 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde İskenderun Limanına iltica etmiş Fransız gemilerinin enterne edilen zabitan ve mürettebatı yarın trenle İskenderun’dan nakledileceği belirtilmekte ve bu gemilerin silahlardan arındırılması işinin tamamlanarak cephanelerinin karaya taşındığı, bu işleme Hatay Valisi Şükrü Sökmen Süer’in ve Tümen Komutanı Tuğbay Şükrü Kanatlı’nın bizzat nezaret ettiği duyurulmaktadır.
Petrol tankeri Beyrut limanında bombardımana uğrayarak bir torpido isabeti aldığından yaralıdır. Torpido iki bölmeyi hasara uğratmıştır fakat diğer bölmeler gemiyi batmaktan muhafaza etmiş ve yaralı bir halde yoluna devam ederek İskenderun’a kadar gelmiştir. Memleketimize ilticaya karar vermiş olan bu filoya yarbay rütbesinde olan Beyrut Üssü Bahri kumandanı, kumandanlık etmektedir.
Bugün Fransızların milli bayramı olması nedeniyle gemi zabitanı tarafından İskenderun’daki Fransız mezarlığına çelenk konulmuştur. Bu mezarlık Hatay’ın Fransa işgalinden kurtarılması çarpışmalarında ölen Fransız askerleri bulunmaktadır. Mezar taşlarında “Mort Pour la Patrie- Vatanları için öldüler” yazılıdır!
Son hadiseler nedeniyle Suriyeliler güney hudutlarımızdan özellikle Hataya akın etmektedirler. Varlıklı olan Suriyeli aileler otellere yerleşmektedir. Bu suretle İskenderun, Antakya, Reyhaniye ile Soğuk oluk otellerinde boş oda kalmamış gibidir. Gelenler muntazam pasaportları hamil olan Suriyeli ve Lübnanlı ailelerdir. Aralarında mühim sayıda Musevi aileler de vardır ki toplu bir halde kalmaktadırlar. Suriye’nin tamamı zengin ailelerinden Müderriszâdeler de Antakya Harbiye’de bir otelin bütün odalarına yerleşmişlerdir.
Gelenlerin anlattıklarına göre Halep’in ilk defa bombardımanı çok ani ve şiddetli olmuş, en işlek caddeler ve mahallelerle istasyonların civarı bombalanmıştır. Bilhassa Halep’in Şam istasyonu tamamen harap olmuştur; Şehirde panik olmuş, fakir aileler binalarda gecelemeye mecbur kalmıştır. Zenginlerden birçoğu memleketimizin yolunu tutmuşlardır.
Gelişmeler şöyle devam etmiştir; Gemiler enterne edilmesi yani iltica işlemleri bitirildikten sonra Mersin’e getirildiler. Donanma emrine alınan bu gemiler arasında yer alan üç tankerden L’Adour’a önce “İstanbul” ardından “Akar”, Cynus’a Beykoz ve diğer tankere de Başarı adları verildi. Beykoz isimli tanker uzun yıllar İstanbul adalara su taşıyarak görev yaptı. Ayrıca Marseillais 3 römorkörü “Galata” adı verilerek 1943 tarihinde Devlet Denizyolları ve Limanlar İşletmesi Umum Müdürlüğü’ne tahsis edildi. Bununla birlikte Marius Chambon römorkörü Bozcaada adı verilerek 1943 tarihinde T.C. Münakalat Vekaleti Devlet Denizyolları ve Liman İşletmeleri Umum Müdürlüğü’ne verildi. İstanbul Liman İşletmesi’nde römorkör olarak çalıştı. Diğer gemiler ise Kaldıray ağ gemisi ve Kalkan römorkörü isimleriyle Ulaştırma Bakanlığı kadrosunda olarak Donanma hizmetine alındı. Daha sonra Kalkan römorkörü Fransız Donanması’nda da mayın arama tarama işlerinde kullanıldığı için Donanma Komutanlığı kadrosuna aktarıldı. Kaldıray ağ gemisi ise P.T.T.’nin deniz kablosu ve şamandıra işlerinde kullanılması sebebiyle Ulaştırma Bakanlığı kadrosunda tutulmak istense de Donanma işlerinde de kullanılacak olması sebebiyle, günlük 280 Türk lirası karşılığında 18 Ocak 1944 tarihinden itibaren Milli Savunma Bakanlığı tarafından kiralandı. Ardından Kalkan römorkörü ve Kaldıray ağ gemisindeki sivil personel gemiden ayrıldı.
Yine Almanlara ait olan ve Türk karasularına girerek gözaltına alınan “Habicht römorkörü” ile “Katya motoru”, Alman Hükümetinin teslim olmasından ve halihazırda ortada bir devlet bulunmamasından ötürü, devletlerarası hukuka uygun bir şekilde savaş ganimeti sayılarak, Genelkurmay Başkanlığı’nın 8 Haziran 1945 tarihli emriyle Donanmaya dahil edildi. Habicht römorkörü kullanılabilir bir halde olduğundan “Görev” adı verilerek deniz kadrosuna katıldı. Katya motoru ise tamir edilemeyecek durumda olduğundan kadroya alınmadı.1Bu römorkörlerden biri “Galata” adı verilen “Marseillais 3” römorkörü idi.
Lloyd’sRegister 1924-25 kataloğu kayıtlarında 2 Marseillais kaydı var;
Marseillais 9 WoodScrewTug - 1892 yılında G.Saccomanno/ Lerici’de Société Générale de Remorquage et de Travaux Maritimes , S.A. Marseille2adına inşa edilmiş.
Marseillais 18 SteamScrewTug-1907 yılında Hollanda Kinderijk’te Gebroeders Jonker Tersanesi’nde 3Société Générale de Remorquage et de Travaux Maritimes, S.A. Marseille adına inşa edilmiş.
Marseillais 9’un ilk adı “Jean D’Agreve”, daha sonra “Union Operaia” adını almış… ve Batmış…
Lloyd’sRegister of Shipping katalogları 1945’ten itibaren devam ediyor.
Ben 1949-50 kataloğunu esas aldım. Marseillais 3, 1931 Cochrane & Sons Ltd. -Selby’de inşa edilmiş.
Cochrane & Sons Ltd. Selby - Yorkshire bölgesinde Selby ayrı bir tersaneler bölgesi idi. Buradaki tersaneler çoğunlukla yelkenli ve ayrıca römorkör gibi küçük tonajlı gemi inşaatları yaparlardı.
Cochrene & Sons Ltd. ilanında şunlar yazılı; “Cochrene & SonsIron & Steel Shipbuilders and Engineers, Selby.Speciality- SteamTrawlers, Steam Herring Drifters and Line Fishing Vessels. Also Builders of Coasting Steamers, Tugboats, Steam Pilot Cutlers, Barges, & c.”
1939’da Marseillais 3 römorkörü Fransız Deniz Kuvvetleri emrine alındı ve 9 Aralık 1939’da karakol gemisi olarak kullanılmak üzere Beyrut Limanı’na gönderildi.
Türkiye’nin İskenderun limanına iltica diğer Fransız gemilerinden biri olarak 28 Kasım 1943’te T.C. Münakalat Vekaleti Devlet Deniz yolları ve Limanlar İşletmesi umum Müdürlüğü emrine verildi ve adı “Galata” olarak değiştirildi.
Marseillais 5 isimli römorkör Kasım 1942’de Marsilya’da Alman güçleri tarafından Şubat 1943’te kadar Ege bilgesinde kullanıldı. 12 Şubat 1943’te İngiliz denizaltısı HMS Saracen tarafından Fransa’nın Sardineaux Burnu açıklarında top ateşi ile batırıldı.
Marius Chambon Marsilya limanı’nda.(Ortadaki römorkör)
Galata-Marsellais 3 Römorkörünün 1949-50 Lloyd’s Register yıllığındaki sicil kaydı.
Marseillais 3 1931 Mart ayından başlayarak Société Générale de Remorquage et de Travaux Maritimes, S.A., Marseille adına inşa edilmiş. Çalışma bölgesi Marsilya Limanı. Lloyd's Register arşivine göre; 123 gt., Width x Length x Depth: 78.0 x 22.1 x 11.5 ft. Main steam engine T. 3 Cy. C.D.Holmes & Co.Ltd. /Hull inşa.
1939’da Fransız Deniz Kuvvetleri emrine alındı ve 9 Aralık 1939’da karakol gemisi olarak kullanılmak üzere Beyrut Limanı’na gönderildi. Türkiye’nin İskenderun Limanına iltica diğer Fransız gemilerinden biri olarak 28 Kasım 1943’te T.C. Münakalat Vekaleti Devlet Deniz Yolları ve Limanlar İşletmesi Umum Müdürlüğü emrine verildi ve adı “Galata” olarak değiştirildi.
Galata römorkörü 1945 yılında hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü emrine verilmiş ve 1947 yılında makinesi ve kumanda aletleri sökülmüş olarak çıplak tekne halinde satışa çıkartılmıştır. Bu konudaki ilan hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü Satın Alma komisyonu vasıtasıyla 20 Kasım 1947 tarihli gazetelerde ilan edilmiştir.
Marseillais 5 isimli römorkör Kasım 1942’de Marsilya’da Alman güçleri tarafından Şubat 1943’te kadar Ege bilgesinde kullanıldı. 12 Şubat 1943’te İngiliz denizaltısı HMS Saracen tarafından Fransa’nın Sardineaux Burnu açıklarında top ateşi ile batırıldı.
“Bozcaada” Buharlı Römorkör (Steam Trawler) (Ex- Marius Chambon)
II. Dünya Harbi devam ederken Fransa İngiltere ve ABD’den yardım göremiyordu. 16 Haziran 1940'ta Başbakan Reynaud istifa etti. Mütareke yanlısı Mareşal Petain tarafından yeni bir hükümet kuruldu. Alman yanlısı bu hükümetin kurulmasıyla coğrafi olarak Türkiye’ye yakın olan 11 Fransız gemisi İngilizler tarafından ele geçirilmekten kurtulmuş ve yeni hükümet gemilerin Türkiye’ye sığınmalarını emretmiştir. Böylece emir alan Fransız gemileri Türkiye'ye sığındı. Önce Le Cid, Adour, Avocette, Elan, Marseillais 3 ve Marius Chambon adlı 6 Fransız gemisi 9 Temmuz 1941’de İskenderun’a gelerek Türkiye’ye sığındı. Aynı gün Türkiye'ye sığınan gemi sayısı 6’ya ulaştı. 10 Temmuz’da 5 gemi daha gelerek Türkiye’nin İskenderun limanına sığındı. Böylece Fransız gemilerinin toplam sayısı 11’e ulaştı. Toplamı 16 olacaktır.
MariusChambon Ocak 1940 tarihinde İskenderun Karaağaç Limanı’nda. Kaynak: David Asprey.
Fransa, İskenderun limanına sığınan gemilerin fırtınaya maruz kalmaları halinde batabilecekleri için bir an önce güvenli bir limana nakledilmesi gerektiğini bildirdi. Gemilerin iki parti halinde Marmaris Limanı’na sevk edilmesine karar verildi. Ancak bir sene öncesine ait bir bilgiyi de eklemeliyim; Çok değerli İngiliz denizcilik tarihçilerinden David Asprey, Marius Chambon’un Ocak 1940 tarihi itibarıyla İskenderun-Karaağaç’ta demirli olduğunu gösteren bir fotoğrafını gönderdi. Doğrusu şaşırdım. Askerî denizcilik tarihçisi Dz. Öğt. Doç. Dr. Alb. Ferdi Uyanıker “II.Dünya Savaşı Sürecinde Türk Donanması” başlıklı yüksek lisans Tezi’nde Fransız gemileri hakkında İskenderun’a iltica ettikleri Temmuz 1941 tarihi itibarıyla bilgi vermektedir. Anlaşılmaktadır ki, İskenderun’a bir yıl önce de gelmişler ve bu kafiledeki Fransız gemileri Ocak 1940’ta İskenderun Karaağaç’ta bir süre demirleme yapmışlardır.
Kaynaklar:
-Dz. Ögr. Doç. Dr. Alb. Ferdi Uyanıker; “II. Dünya Savaşı Sürecinde Türk Donanması”, Yüksek Lisans Tezi, 2019.
-Société Générale de Remorquage et de Travaux Maritimes, S.A., Marseille.
-Shipyard Gebroeders Jonker in Kinderdijk (municipality of Alblasserdam). The shipyard of theJonker brothers was founded in 1812. Arie Jonker and Cornelis Smit, from the Oude Werf, were goodfriends. Between the yards of the Smit'ten, a piece of outdoorland, consisting of pilot whales and buntings, was raised and turned into a yard.