“Endüstri 4.0’ın etkileri lojistik sektöründe daha da fazla görülmeye başlandı”
Lojistik yapılanma ve tedarik zinciri alanlarında çalışmalar yapan Uluslararası Taşımacılık...
Emre ELDENER - UTİKAD Yönetim Kurulu Başkanı
Lojistik yapılanma ve tedarik zinciri alanlarında çalışmalar yapan Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği (UTİKAD), düzenlediği Geleceğin Lojistiği Zirvesi ile sektöre ışık tuttu. Derneğin çalışmalarını ve gelecek planlarını Yönetim Kurulu Başkanı Emre Eldener ile konuştuk.
Geçtiğimiz günlerde UTİKAD olarak düzenlediğiniz - Geleceğin Lojistiği Zirvesi- ile başlayalım isterseniz. İlgi nasıldı, neler konuşuldu?
Lojistik sektörünün geleceğine ışık tutmayı amaçlayan zirvemiz lojistik sektörü temsilcileri ve tedarik zinciri yöneticilerinden büyük ilgi gördü. Zirvede Blockchain, lojistik sektörünün geleceğine dair öngörüler, küresel ısınmanın lojistik sektörüne etkileri, Endüstri 4.0, tedarik zinciri, dijitalleşme, sürdürülebilirlik, forwarding geleceği konuları detaylı olarak değerlendirildi. UTİKAD olarak ekonomi ve lojistik ekseninde planlanan zirvemizin sektörümüz açısından büyük fayda sağladığını düşünüyoruz. Bunu katılımcılardan aldığımız geri dönüşler de destekliyor tabii ki.
Zirvede öne çıkan başlıklardan biri de dünyadaki baş döndürücü teknolojik değişimler, gelişmeler. UTİKAD olarak bu konudaki vizyonunuzdan bahseder misiniz?
Ülkemizin lojistik sektöründeki öncü sivil toplum kuruluşu olarak akılcı, ilkeli, sorumlu yaklaşımlarımız ve üyelerimizden aldığımız güçle; Türkiye ve dünyadaki lojistik yapılanmanın ve tedarik zincirinin kurgulanması ve optimize edilmesine yönelik her türlü oluşum ile gelişime öncülük etmek.
Özellikle Endüstri 4.0 konusunda UTİKAD olarak birtakım çalışmalar yaptığınızı biliyoruz. E-lojistik kavramını da gündeme getirmiştiniz. Bu konuda çalışmalar ne durumda?
Çalışmalarımız devam ediyor. E-lojistik, nakliye ötesinde; satın alma, depolama, taşıma, müşteri hizmetleri gibi süreçleri kapsıyor. Nesnelerin interneti, büyük veri (Big Data) ve Endüstri 4.0 gibi üretim ve hizmet sektöründe de değişimi beraberinde getiriyor.
Son zamanlarda Endüstri 4.0’ın etkileri lojistik sektöründe daha da fazla görülmeye başlandı. Dijitalleşmenin lojistik sektörüne yansımasını e-lojistik kavramı ile dile getirmek mümkün. 2017 yılının başından itibaren UTİKAD olarak bu konuya odaklandık. Lojistik sektörü hızlı bir değişim sürecinde. İş yapış şekilleri ve süreçleri bu değişimden etkilenecek. Bu değişimi Türk lojistik sektörü de yakalamak zorunda. Tedarik zincirinde bilgi teknolojilerinin yoğun olarak kullanılması ile bu zincir dijitalleşecek. Bu anlamda e-lojistik, temel olarak lojistik faaliyetlerin teknoloji ile desteklenmesidir.
Günümüzde internetin sağladığı erişim kolaylığı ve hızı göz önüne alındığında ticaretin de başka bir dönüşüm içerisinde olduğu, e-ticaretin gündelik hayatımızın önemli bir parçası olduğu söylenebilir. Lojistiğin temel amacı olan doğru ürünü, doğru müşteriye, doğru yerde, doğru şartlarda ve doğru zamanda mümkün olan en düşük toplam maliyetle sunma amacına günümüzde eksiksiz ulaşmak için e-lojistik uygulamalarından faydalanmak gerekiyor.
İnternet alışverişlerindeki hızlı büyüme lojistik sektörü üzerine de önemli bir yük bindirdi. Fakat şimdi sınırı aşan e-alışverişler gibi bir büyüyen dev daha var. Bu konuda gelecekte bizi neler bekliyor?
Endüstri 4.0’ın sektörümüze etkileri ve e-ticaret kavramı güncel bir konumda. E-ticaretteki gelişmelerin yakından takip edilmesi gerekiyor. Hatta sadece yakından takip etmekle kalmamalı, iş süreçlerimizi buna göre organize etmeliyiz. Önceden hazırlıklı davranarak birbirinden farklı ürün özelliklerine göre ve yeni teknolojilerle belirlenecek yeni iş yapma yöntemlerine uygun olarak lojistik iş süreçlerini geliştirmemiz, uzmanlaşmaya yönelerek gelişen ticaret anlayışına uygun çözümler üretmemiz gerekiyor.
Dünya e-ticaret devlerinin kendi lojistiklerini kendi bünyelerinde çözmek gibi bir planları da var. Bu gelişme konusunda neler söylersiniz?
Alibaba ve Amazon gibi e-ticaretin küresel aktörlerinin bu tarz girişimleri olduğunu biliyoruz. Bu girişimlerin örneklerini ülkemizde görmek de mümkün. Küresel anlamda yapılan bu yatırımlar lojistiğin önemini bir kez daha ortaya koyuyor.
Bu gelişmeler karşısında bizler de kendi iş yapış şekillerimizi geliştirmeye, dijitalleştirmeye yönelik yatırımlar ve girişimler planlıyoruz. Bunları hayata geçiriyor ve dijital dönüşüme ayak uydurmak için gereken altyapı sistemlerimizi oluşturuyoruz. Zaten UTİKAD olarak son iki yıldır bu dönüşümü söz aldığımız her platformda dile getirdik, üyelerimizi bu dönüşümü yakalamaları konusunda motive ettik.
Türkiye olarak e-lojistik konusundaki konumumuz ne olacak? Bir lojistik üssü olma potansiyelimiz var mıdır?
Türkiye mevcut coğrafi konumu, denizyolu-demiryolu-karayolu ve havayolu taşımaları için elverişli altyapısı dolayısıyla lojistik üs olma kapasitesine sahip. Elverişli ama eksik bir altyapısı, yetersiz yasal düzenlemeleri var. Bunlar Master Plan ile birlikte çözülebilir ve Türkiye lojistik üs haline gelebilir. Bir yılı aşkın süredir ise Endüstri 4.0’ın, akıllı sistemlerin, bilişim ve teknoloji alanındaki gelişmelerin lojistik sektörüne etkilerini yer aldığımız hemen hemen her ortamda aktardık ve önümüzdeki süreçte de aktarmaya devam edeceğiz.
Lojistik üs olabilmek yalnızca fiziki anlamda değerlendirilebilecek bir terim olmaktan çok, bilgiyi ve teknolojiyi iyi yönetebilmeyi de gerektirecek bir anlam taşıyor. Bu süreci iyi analiz etmek son derece önemli. Biz uluslararası alandaki gelişmeleri yakından takip ederek üyelerimizin iş yapış şekillerini daha iyi ve daha verimli kılacak yenilikleri mümkün olduğu ölçüde yerine getirmeye devam edeceğiz.
Denizcilik sektörü bu durumdan nasıl etkilenecek? Bu alanda ne gibi değişimler bekliyor bizi?
Denizyolu taşımacılığı da tabii ki dijital dönüşümden etkileniyor. Hatta dünya devlerinden Maersk’in IBM ile geliştirmekte olduğu blockchain teknolojisi bu dönüşümün en net örneklerinden biri. Aynı şekilde Porf. Dr. Okan Tuna önderliğinde Dokuz Eylül Üniversitesi öğrencileri tarafından hayata geçirilen Shipsgo da dijitalleşmenin yerli örneği olarak karşımıza çıkıyor. Türk lojistik sektörünün teknoloji devrimi konusunda dünyadaki paydaşlarını takip edeceğinin düşünüyorum. Bu noktada kendimizi geliştirmeye devam edeceğiz ve dünya ticaretinden hak ettiğimiz payı alacağız. Denizyolu taşımacılığı özelinde de son veriler ışığında büyüme ve gelişmenin süreceğini söylemek yanlış olmayacaktır.
Bu arada bünyenizde yer alan Denizyolu Çalışma Grubu’nun faaliyetlerinden de söz eder misiniz?
Lojistik sektöründeki gelişmelerin değerlendirilmesi ve lojistik sektöründe faaliyet gösteren UTİKAD üyesi firmaların karşılaştıkları operasyonel sorunların ele alınması, çözümlerin üretilmesi çalışma gruplarının başlıca işlevleri arasında yer alıyor. Denizyolu Çalışma Grubu’na UTİKAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Globelink Ünimar Genel Müdürü Cihan Yusufi başkanlık ediyor. Çalışma grubu üyelerimiz her ay yaptıkları düzenli toplantılarda denizcilik ve sektör adına yaşanan sorunlar veya operasyonel olarak yaşadıkları sıkıntılarla ilgili görüşmekte olup toplantılarda fikir alışverişi yapıyorlar. Sorunların çözümleriyle ilgili adımlar atıyor ve bunları sonuca kavuşturuyorlar.
İstanbul’da yakında açılacak olan üçüncü havaalanının yanına e-ticaret ve lojistik için serbest bölge kurulacağı açıklanmıştı. Bu konuda son durum nedir?
Yeni Havalimanı’nda çalışmalar son hızla devam ediyor. Bu dev yatırımın hizmete girmesiyle beraber ülke olarak gücümüzün artacağını ve sektörümüze olumlu katkıları olacağını öngörebiliyoruz. Hem yerli hem de yabancı yatırımcılar Yeni Havalimanı’na ciddi bütçelerle yatırımlar yapıyor. Önümüzdeki süreçte bu yatırımların farklı şekilde yapılanması söz konusu olabilir görüşündeyim.
Son zamanlarda yaşanan ekonomik sıkıntılar, dövizdeki hareketlilik sizi nasıl etkiledi. Bu konuda çıkış yolu olarak ne önerirsiniz?
Kur artışından dolayı yaşanan en büyük sorun, hedeflenen maliyetlerin tutturulamaması ve kur farkı zararları. Kur artışlarının ürün maliyetleri üzerine eklenerek piyasaya satılması nedeniyle önemli ölçüde ürün fiyatları arttı. Gerek lojistik firmaları gerekse ithalatçılar potansiyel kur risklerini bertaraf etmek adına döviz forward gibi farklı uygulamaları önümüzdeki dönemde devreye sokacaklardır diye düşünüyorum.
Not: Bu röportaj Deniz Endüstri dergimizin Eylül-Ekim 2018 - 62. sayısında yayımlanmıştır.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.