Denizden Gelen İktidar
15. yüzyılın ortalarına kadar deniz taşımacılığı ve ticareti yerel ve bölgesel ölçekteydi. Ege ve Akdeniz, Hint Denizi ve Uzak Doğu kıyıları, ilkçağlardan 15. yüzyıla kadar deniz ulaşımının ve teknolojisinin doğduğu ve geliştiği yöreler oldu.
15. yüzyılın ortalarından itibaren önce Portekiz ve hemen onların ardından da İspanyol denizcileri çok çeşitli nedenlerle açık denizlere açılarak, denizciliği küresel ölçeklerde gerçekleşen bir etkinlik haline getiren çağı başlattılar. Portekiz denizcileri ve onları destekleyen hükümetleri, Afrika'nın güney ucundan Çin Denizi'ne kadar olan bölgede bir deniz imparatorluğu kurdular. Portekiz'in insan kaynakları ve askeri gücü zayıftı, bu nedenle egemenliklerini denizden geçerek karada gerçekleştirme yerine, askeri deniz güçleriyle denizleri ve kıyıları kontrol etme yoluyla gerçekleştirdiler. Daha zengin insan kaynaklarına sahip olan İspanya ise Atlas Okyanusu'nu geçerek Amerika kıtasına ulaştıktan sonra elde ettikleri topraklara yerleşti ve karasal egemenlik kurma yolunu seçti.
Her iki ülke de deniz aşırı bölgelerden elde ettikleri zenginliklerle büyük güçler ve imkânlar sağladılar. Onların deniz aşırı ülkelerden getirdikleri altın, gümüş gibi değerli madenler ve diğer egzotik ürünler, Avrupa'da özellikle 17. yüzyıldan başlayarak gelişen ekonomik canlanmanın büyük itici güçlerinden biri oldu.
Fakat çeşitli nedenlerle Portekiz ve İspanya denizden elde ettikleri imtiyazları çok uzun süre koruyamadılar. Ekonominin uluslararası eşitsiz gelişimi kuralı, geçerliliğini şaşmaz bir biçimde gösterdi. Belirli tarihsel koşullarda başka avantajlara sahip olan ülkeler, daha önce avantaj elde etmiş ülkelere üstünlük sağlamaya başladı. Örneğin İngiltere ve Hollanda coğrafi keşifler döneminde hemen hiçbir etkinlik göstermemişken, 17. yüzyılda özellikle Hollandalılar ve İngilizler ekonomik ve bilimsel gelişmelerinin verdiği itici güçle deniz araştırmalarına giriştiler, gemi yapım teknolojilerini geliştirdiler, deniz ticaretine verdikleri önemi yükselttiler ve var olan deniz ticareti yollarının sağlamlaştırılması ve yenilerinin geliştirilmesi yönünde önemli adımlar attılar.
Çok sayıda ve uygun limanların varlığı bir ülkeyi deniz ulaşımında avantajlı duruma getirebilir. İngiltere ve Hollanda bu bakımlardan çok şanslıydı. Ayrıca İngiltere ve Hollanda'nın denizdeki gelecekleri de bir ölçüde birbirine bağlıydı. Eğer İngiltere denizde başarı kazanacaksa Hollanda da kazanabilirdi. Deniz gücü olmadan İngiltere zayıf kalırdı, fakat Hollanda belki tamamen yok olabilirdi. Hollanda'nın toprakları nüfusunun ancak sekizde birini besleyebilecek durumdaydı. Fakat ülkedeki imalathanelerini geliştirdiler ve gemi yapımı ve ticareti Hollanda ekonomisinin çok önemli bir bölümü haline geldi. İngiltere de kaynaklarının zenginliği ve denizcilik düşüncesinin önem kazanmasıyla deniz aşırı ticarette önemli mevziler ve yeni sömürgeler kazanmaya başladı.
Günümüzde deniz askeri gücü bakımından ABD'nin diğer ülkelere göre büyük bir üstünlüğü bulunmaktadır.
Elbette denizdeki askeri güç ile ekonomik durum arasında doğrudan bir bağ bulunmaktadır. 1778'de İngiltere ile Fransa arasında savaş patlak verdiğinde Fransa derhal 50 gemilik bir donanma gücünü savaşa hazır duruma getirebilmiş, ama buna karşılık İngilizler dünyaya yayılmış olan gemicilikleri yüzünden 40 gemilik bir donanma oluşturmakta zorlanmışlardı. Fakat aradan daha beş yıl geçmeden İngilizler binin üzerinde gemiyi sefere hazır hale getirmişlerdi.
Zor koşullara dayanıklı gemilerin yapılması ve askeri deniz teknolojisinin gelişmesi deniz aşırı ticaret egemenliğinin en önemli etkenleri oldu. İngiltere'nin, üzerinde güneş batmayan bir imparatorluk haline gelebilmesinin en büyük sırlarından birisi, ekonomik gelişmesine paralel olarak bilimsel ve teknolojik gelişmelere önem vermesi ve bu alanlarda elde edilen başarılı sonuçlardan deniz teknolojisinde de yararlanmış olmasıdır.
Deniz ticareti, kendine has bazı zorluklarına rağmen kara ticaretine göre hem daha hızlı hem de genellikle daha az tehlikelidir. Bu nedenle deniz ticaretine ve egemenliğine önem veren ülkeler büyük uluslararası imkânlar ve avantajlar elde ettiler. Sömürge sistemi esas olarak deniz aşırı ulaşım imkânına bağlı olarak doğmuş ve gelişmiştir. Günümüzde de bu olgu önemini kaybetmemiştir. Bugün de denizlere en çok egemen olanlar, ekonomik sömürgeleri en çok olanlardır.
Deniz ulaşımında ve askeri egemenliğinde tarihsel bakımdan en önemli dönüm noktalarından biri de buharlı gemi teknolojisinin gelişmeye başlamasıdır. (1819'da The Savannah adlı gemi, Atlas Okyanusu'nu ilk defa geçen buharlı gemi oldu). Bu teknoloji sayesinde 19. yüzyılda sadece deniz ticaretinin hacmi büyümekle kalmadı fakat aynı zamanda denizlerin kontrolünde denizaltı gibi yepyeni ve çok etkili bir gemi türü ortaya çıkmış oldu. Denizaltılar, buhar enerjisi kullanarak rüzgara ve küreğe olan ihtiyacı ortadan kaldırmakla kalmadı, görünmeden hareket ederek büyük bir askeri inisiyatif de elde etti. 19. yüzyılın son çeyreğinde denizaltılar artık etkili olmaya başlamışlardı. Fakat bu gemilerin asıl gelişmeleri iki dünya savaşı arasında oldu. 1931 yılında İngiliz Sir Hubert Vilkins, Nautilus adını verdiği denizaltısı ile Kuzey Buz Denizi'ne keşif gezisinde bulundu. İkinci Dünya Savaşı yıllarında denizaltılarda dizel motoru kullanılmaya başladı. Böylece bu gemilerin hızlarında önemli bir artış oldu. 1955 yılında ise ABD tarafından ilk nükleer denizaltı üretildi. Bu denizaltı saatte 20 mil hızla yol alabiliyor ve aylarca deniz altında kalabiliyordu. Daha sonraki yıllarda ABD, Rusya, Fransa ve İngiltere, giderek gelişen teknoloji temelinde nükleer denizaltı yapımını sürdürdüler. Bugün nükleer denizaltılar uluslararası askeri egemenliğin en önemli araçlarından biri haline gelmiştir.
Deniz egemenliği, insan kaynaklarının yüksekliğinden ziyade yüksek teknoloji temeline dayalıdır. Bu nedenle kara egemenliğinden farklı niteliklere sahiptir. Denizleri kontrol edenler karaları da kontrol ederler. Bu ekonomik ve askeri ilke geçerliliğini günümüzde de bütün önemiyle korumaktadır.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.