Bir devrin gemilerine su ikmalinin yapıldığı Kaptan Paşa Çeşmeleri
Yüzyılımız denizciliğinde, gemilerin yakıt ikmalini yapan Bunker Supplier/ Yakıt İkmal firmaları vardır. Bu firmalar da Bunker-Yakıt İkmal Tankerleriyle gemilere hizmet götürürler. Yine gemilerin su ihtiyacını karşılayan “Water Supplier- Su ikmalicisi” denilen firmalar vardır. Bu firmaların da Water Barge denilen su tankerleri vardır.
Yelken devrinde gemilerin su ikmali için Osmanlı denizciliğinde, özellikle Kaptan Paşalar tarafından çeşmeler yaptırılmıştır. Bu çeşmelerin bir kısmı Kasımpaşa’da olup aynı zamanda halkın su ihtiyacını karşılamak içindir ve bunların bazılarında “Saka Gediği Yoktur”. Yani Saka’lar buralardan su doldurup satamazlar. Kaptan Paşa Çeşmeleri’nden bazıları sahil kenarlarında yapılmıştır. Bu çeşmeler su ihtiyacı olan kadırga, kalyon veya kayık olsun kolaylıkla su ikmali yapmalarını sağlamak içindi. Bu çeşmeler o devirlerin bir anlamda yelkenli teknelerin su ikmal merkezleriydi. Kaptan Paşalar özellikle Kasımpaşa’dan başlayarak Haliç ve İstanbul Boğazı boyunca çeşmeler inşa ettirdiler. Bu çeşmeler bir hayrat olup, halkın ve gemicilerin su ihtiyacını karşılamak amacını taşımışlardır. Ancak zamanımıza doğru Osmanlı Devleti İstanbul Çeşmeleri çoğu sokak veya mahallede ağır tahribat görmüş ve muslukları çalınmış, bazılarının mermer yalakları kırılmış, genellikle yalaklar çöp dökme yeri olarak görülmüştür.
Ülkemizin her köşesinde ata yadigârı bir su medeniyeti yaşamaktadır. Özellikle İstanbul'da yapılmış olan çeşmeler, su ile sanatın ve mimarî görüşün nasıl şekillendiğini göstermesi bakımından büyük bir değer taşımaktadır. Çeşmeler, mimarî üslûpları ile hangi devre ait olduklarını belli ettikleri gibi, kitabe manzumelerindeki hikâyeleri ile de yapanı, yapılış tarihini ve manzumeyi yazan edebiyatçıyı işaret etmektedir. Çeşmeler, genel mimarî yapılarıyla çağlarının modasına uymuşlarsa da sadece bahriyelilerin inşa ettirdikleri çeşmelerde gemilere ait işaretler taşa kazılmıştır. Yedi sene süren İstanbul Çeşmeleri konusundaki çalışmalarımda bazı çeşmelerde kalyonların kıç aynalıklarının kabartmalar halinde yer aldığını görmüştüm. Kitabeleri okuduğumda (Doç. Dr. Mertol Tulum) bunların Kaptan Paşa Çeşmeleri olduğunu anladım.
İstanbul Çeşmeleri üzerine yapmış olduğum çalışmalar sırasında, tespit ettiğim 800 çeşmeden, denizcilere ait olanların bir tanesi istisna edilirse, hepsinde kalyonları kıç aynalıkları vasat, sancak ve iskele fenerlerden oluşan kabartmalar olduğunu tespit ettim.
Özellikle Kaptan-ı Derya Cezayirli Hasan Paşa'nın su ile hayrat yapma tutkusunun, ayrıca bu hizmetinin Kasımpaşa ile Fındıklı, Beşiktaş ve Büyükdere semtlerinde toplanmasının derin bir anlamı bulunmaktadır. Kasımpaşa asırlar boyunca Türk denizciliğinin üssü olmuş, tersanesi, gemi çekek yerleri, kışlaları ve denizci ailelerin iskân mahalleriyle gelişip büyümüştür. Fındıklı ve Beşiktaş, Büyükdere, donanmanın olduğu kadar, ticaret gemilerinin de bir demirleme mahalli, fena havalarda Karadeniz'e çıkmadan önce barınak limanlarıydı.
Türk-İslâm mimarî abideleri arasında, başlı başına çok köklü bir teknik mahareti ve medeniyeti işaret etmesine rağmen, çeşmeler, en ağır tahribata uğrayan eserlerdir.
Aşağıda yer alan çeşmelerin tamamı Kaptan Paşa Çeşmeleridir. Biri Kasımpaşa Zindan Ardı Mevkii’nde olup 70’li yıllarda Belediye tarafından kot vermek için yola gömülmüştü. Yakın yıllarda gömüldüğü yerden çıkartıp restore edilmiştir.
Yalağına kaldırım taşı doldurulmuş olan Kaptan-ı Derya Cezayirli Gazi Hasan Paşa Çeşmesi (Halen Deniz Müzesi’nde) ve aşağıdaki fotoğrafta sarnıcıyla birlikte işgal edilerek duvarına yandaki dükkânın elektriği bağlatılmış olan Kaptan-ı Derya Hüseyin Paşa Çeşmesi de Kasımpaşa’dadır. Fotoğraflar: Osman Öndeş
Makaleme başlarken eklediğim fotoğraf; bir Kaptan Paşa Çeşmesi değildir. Ama bir Osmanlı devri İstanbul Çeşmesi’nin durumunu gösterir. Arşivimde böyle üzüntü verecek pek çok fotoğraf yer alır.
İstanbul Çeşmeleri konusunda bir sınıflama yaparak denizcilerin hayratı olan çeşmelere ilk defa “Kaptan Paşa Çeşmeleri” adını vermiştim. Bu çeşmelerde tuğra madalyonu bulunmamaktadır.
Bazı örnekler vereceğim;
Senelerce yarı belinden fazla toprağa gömülmüş olan Kaptan-ı Derya Süleyman Paşa Çeşmesi; Kasımpaşa Hasköy yolunda, Seferikoz Camii karşısında bulunuyordu. Bu yüzden Seferikoz Çeşmesi olarak da biliniyor. Çeşme 1993 yılında Beyoğlu Belediye Başkanlığı tarafından toprak altından çıkarılmış ve onarılarak eski bulunduğu yerin tam karşısına taşınarak şehir suyu bağlanmıştır.
Kitabesinden anlaşıldığına göre çeşmeye adını veren Süleyman Paşa çeşmenin bânisi değil sonradan ihya ettiren isimdir. Kesme taştan saçaklı olarak yapılan çeşmenin dört köşesi birer gömme sütunçeyle (sütunçe - mimaride duvara yapışık sütun şeklinde kullanılan bir inşaat tekniğidir. Yapılarda süs öğesi olarak kullanılır. Dört köşeli.) hareketlendirilmiş. İki renkli taştan oluşturulmuş sivri kemerin üzerinde mermer kitabe panosu yer alıyor. Kitabenin içinde diğer kaptan çeşmelerinde de olduğu gibi üç adet fener motifi bulunmaktadır.
Küçük Hüseyin Paşa Çeşmesi; Kasımpaşa'da, eski adıyla Deniz Hastanesi yokuşunun alt başına karşı düşen duvardadır.
Beşiktaş’ta Kılıçali Mahallesinde, Yahya Efendi Dergâhı içindeki Cezayirli Gazi Hasan Paşa Çeşmesi; suyu kesilmiş, musluğu yıllardır kayıp ve bakımsız bir halde.
Kasımpaşa'da bir Cezayirli Haşan Paşa Çeşmesi; Camiikebîr ile Haşan Paşa Kışlası arasındaki Talih Sokağındadır. Suyu mevcut olmakla beraber, çeşme hemen hemen yok denecek kadar tahrip edilmiştir. Sadece kitâbesinin bulunduğu mermer kısmı ile üzerinde çıpalar bulunan bir parça kalmıştır. Okunabilen kitâbe: Ber mucib-i vakfiye bu çeşmede saka gediği yoktur diye başlar ve bu hatırlatmadan sonra şöyle devam eder. “Sahib-ül hayrat Kapdan-ı Derya Cezayirli Gazi Haşan Pâşâ - Bu çeşmede saka çalışmayacaktır.” Çeşmenin yapılış tarihi kaydedilmemiştir.
Kasımpaşa'da bir diğer Cezayirli Haşan Paşa Çeşmesi; Camiikebîr civarında, Kızılay Meydanı’na açılan Medrese Sokağındadır. Tamamıyla harap bir halde idi. Haznesi çökmüş, çeşme yüzünün mermerleri altındaki duvar taşları yer yer döküldüğünden, mermer kolonlar askıda kalmıştı. Umarım bunca sene sonrasında imar edilmiştir. Özellikle Kasımpaşa semtinde görülen diğer eserlerine nazaran, muhtemelen sadece bir su ihtiyacı esas alınarak son derece sade hatlarla yapılmıştır. Yalnız bu çeşmede bahriyeli alâmetleri mevcut değildir. Teknesi, yolun asfaltlanması sırasında musluk deliğine kadar yola gömülmüş idi. Benim tespit ettiğim yıllarda musluğu sökülmüş, suyu kesilmişti. Çeşmenin yüzü alın kısmında yatay yarım saçak mermer kirişlerle çerçevelenmiş olup ortasında değirmi bir madalyon içinde kitâbesi vardır.
Kasımpaşa'da, Nalıncı Yokuşu alt başında, Sirkeci Muslihiddin Camii karşısında olan Cezayirli Gazi Haşan Paşa Çeşmesi’nin haznesinin üstü çatılı ve önü geniş bir saçakla çevrilidir. Kot verildiğinden hemen yarı beline kadar yola gömülmüş olup, sonradan yapılan merdivenle yalak ve musluğa ulaşılmaktadır. Ayna taşı ve cephesi kâmilen mermer olup ayna taşı barok süslemeyle bezenmiştir. Haliyle zamanla sahilden hayli uzaklarda kalmıştır. Kitâbesi alın üzerinde kabartma korniş içindedir. Celî sülüs ile sekiz satıra kazılmış olan kitâbe şöyledir:
“Eyledi bû çeşme-sârı müslimîne yadigâr
Kapudan Gaazi Haşan Pâşâ vezîr-i nârndar
Nef'-i sâri hayy-i câri etmeğe sa'y eyleyip
Buldu zemzem gîbi bir âb-ı lâtif-u hoşgüvâr
İçene sahhâ ve icrâ idene ecr-i cezîl
Sâhib-ül-hayrı.”