“Artık deniz taşımacılığında 2008 yılındaki o sıçramayı beklemiyoruz”
Sektöre verdiği desteklerle ve organizasyon konusundaki başarılı çalışmalarıyla...
Hüseyin ÇINAR - Türk Armatörler Birliği – Genel Sekreteri
Sektöre verdiği desteklerle ve organizasyon konusundaki başarılı çalışmalarıyla pandemi sürecinde iyi bir sınav veren Türk Armatörler Birliği, tüm iletişim imkanlarını kullanarak adeta bir kriz merkezi gibi çalıştı. Genel Sekreter Hüseyin Çınar ile hem pandemi sürecindeki çalışmaları hem de birliğin rutin çalışmalarını konuştuk.
Türk Armatörler Birliği, pandemi sürecinde iyi bir sınav verdi. Adeta bir “Toplanma Merkezi” gibi işlev gördü. Bu süreci özetleyerek başlayalım isterseniz.
Yönetim Kurulumuz ve Mükemmeliyet Merkezimiz bu konuda rehberlik edici yönde önemli destekler verdi sektörümüze. İşimizin uluslararası bir iş olması nedeniyle ilk olarak tüm dünyadaki ve ülkemizdeki gelişmeleri mümkün olduğunca tüm sektörümüze sahip olduğumuz bütün iletişim araçlarını kullanarak ulaştırmaya ve herkese ulaşmaya çalıştık. Diğer taraftan merkezimize gemiadamlarını ve onların sorunlarını çözme konusunu aldık. Bu sürecin en önemli kahramanları onlar idi. Yurt dışında kalan bir kısım gemiadamımız oldu. Onlar için çok uğraş verdik. Özellikle Dışişleri Bakanlığı ve elçiliklerle doğrudan irtibata geçtik ve onlar tarafından durumlarının takip edilmesini sağladık. Getirebilmek için çok çalıştık, ancak o günün şartlarında bunu yapmak mümkün olmadı. Gemiadamlarımızın ailelerine nasıl dokunabiliriz, onların sorunlarına nasıl çözüm üretebiliriz konusunu da çokça ele aldık. Özellikle şirketlerimize bu yönde motivasyon sağladık ve uygulama yöntemleri sunduk. İsteyen ailelerin bizlere ulaşabileceğinin duyurusunu yaptık. Bize sorununu ileten ailelerin çözümler üretmeye çalıştık. Ülkemizdeki bazı konsolosluklarla vize konusunda yazışmalar yaptık. ECSA’ya Avrupa ülkelerinden vize konusunda sorun yaratan ülkeler ile iyi uygulamarı örnekleyen bir mektuplaşma yaptık. Yani sorunları çözmek adına her türlü girişimi yapmaya gayret ettik. Bu netice olarak sektörümüz adına bizim görevimiz idi.
Denizcilik sektörü bu salgın sürecinde ekonomik açıdan ne durumda?
Aslında salgın başlangıcında Mart ve Nisan aylarında gerçekten çok zor bir dönemden geçildi. Kuru yükte navlunlar neredeyse 2016 Şubat ayında gözüken en düşük değerlerine kadar indi. Maliyetleri karşılayamaz hale geldi bile diyebiliriz. Ancak bu geçişin kısa süreceğini de tahmin ettik. Bu sürede haziran ve hatta temmuz ayına kadar piyasalarda bir enerji birikimi olacağı yönünde de değerlendirmeler oldu ki, bu değerlendirmeler doğru çıktı. Biriktirilen talep ile arz neredeyse kuru yük tarafında eşleşmenin de ötesine geçerek talep fazlalığı ortaya çıkınca BDI kısa sürede yükseldi. Aslında özetle şunu söyleyebiliriz. Salgın deniz taşımacılığını ekonomik anlamda kısa süreliğine vurdu diyebiliriz. Tanker tarafında da durum daha farklı olmadı. Bu sefer de tam bu döneme rastlayan zamanlarda arz fazlalılığından kaynaklanan sebeplerden dolayı büyük tankerler depolama maksadıyla kullanılmaya başlandı. Bu da tanker piyasasını etkiledi.
Salgının başlamasının üzerinden 1 yıl geçti. Durma noktasına gelen konteyner taşımacılığında hareketlenme oldu mu?
Konteynerde durum biraz daha farklı gelişti. Konteyner piyasası daha çok büyük firmaların etkisi altında kontrol edilebilir hale geldiğinden, aslında 5-6 büyük konteyner firması Mart-Mayıs ayları arasında piyasa arzını kıstılar. Arz kısılınca navlunlar dengede kaldı ve çok büyük değişiklik göstermedi. Daha önceki krizlerde bu durum böylesine manüpile edilememişti. Ancak benim kişisel görüşüm birazcık boş konteynerlerin kalma/yığılma yerleri ile gemilerin bulunduğu mevkiler arasında da bir uyumsuzluk oluştu. Dolayısıyla istenilen yer ve zamanda boş konteyner bulunması sorun oluşturmaya başladı. Daha önce krizlerde uzak doğudan bir konteynerin taşıma ücretinin 300USD’lere düştüğünü gördüğümüz bir konumdan bu değerlerin pandeminin ilerleyen zamanlarında 8000 USD’lere kadar çıktığını görmüş olduk. Bu konuyu TAB Bilimsel Komiteleri Gemi İşletmeciliği Komitesi Direktörümüz Sayın Harun Şişmanyazıcı Bey oldukça etraflıca bir şekilde araştırdı ve inceledi. Çok isabetli tespitlerin yapıldığı bu yazının web sitemizden okunmasını ayrıca tavsiye etmek isterim.
Gemi adamları da bu süreçte ciddi zorluklar yaşadı fakat sizin çok önemli girişimleriniz oldu bu konuda sanırım...
Yani sadece biz değil, herkes bu konuda çok önemli adımlar attı. Yaptığımız girişimlerin bir kısmından yukarıda bahsettim. Ancak Uluslararası kuruluşlar özellikle bu konuda çok ciddi adımlar attılar. Biz de bu adımları ülkemizde öncelikli hale getirdik. Örneğin gemiadamlarının “key worker” kilit çalışan olması için önemli çabalar gösterildi. Örneğin bu kabulü sağlayan IMO üyeleri arasındaki ilk ülkelerden biri olduk diyebilirim. Bu sayede özellikle yasak zamanında dünyadaki tüm gemiadamlarının ülkemiz içindeki yasaklamalardan istisna edilmesi sağlanarak serbest dolaşımlarına imkan yaratıldı. Denizcilik Genel Müdürlüğü de bu konuda öncelikli bir işlev sağladı ve işbirliği içinde bu çalışmalar yönetildi.
Gemi adamlarının aşılanması konusunda neler yapıldı? Aşı pasaportu zorunluluğu çok gündeme getiriliyor çünkü...
Gemiadamlarının aşılanması konusunda da bir girişimde bulunduk. Bu konuya ilişkin olarak 1 Aralık 2020 tarihinde Sağlık Bakanlığı ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığına bir yazı ile talebimizi ilettik. Şu anda gemiadamları 2. aşamanın 9. sırasında yer alıyor. Bizim tahminimiz mayıs ayı içinde gemiadamlarının aşılanmasına başlanacağı yönünde. Tabii biz de gemiadamlarının öncelikli aşılanmasını istiyoruz. Ama baktığınızda çok doğal olarak öğretmenler, askerler gibi ülkenin önde giden savunma ordularını da beklememiz gerektiğini düşünüyorum. Ancak mayıs ayı içinde bir aşılama gerçekleşmezse, belki farklı formülleri de düşünmeye başlayabiliriz.
Ancak gemiadamlarımızın aşılanması da en az öğretmenlerimizin ve askerlerimizin aşılanması kadar önemlidir diye düşünüyorum. Örneğin geçtiğimiz dönemde yaşadığımız konteyner bulma krizinde neler olduğunu çok farklı bir biçimde gördük. İhracaatçılarımız, ellerinde ürün ve karşılarında müşteri olduğu halde ürünlerini gönderemediler. Hem gemi ve hem de konteyner bulmakta inanılmaz güçlük yaşadılar. Bir firmamız neredeyse taşıma sözleşmeleri için 3 ay sonrasına ancak randevu verebildiler.
Bu durumda aynı şekilde. Sağlıklarının ötesinde, sağlıkları tabii daha önemli ama aşı nedeniyle gemiadamlarımızın küresel dolaşım serbestliğinin bu sebepten sağlayamazsak buna benzer krizler kapımızı tekrar çalabilir.
O nedenle gemiadamlarının aşılanma süreçlerini sektör ve Genel Müdürlük olarak çok iyi takip etmemiz gerekecektir.
Türk Armatörler Birliği’nin rutin çalışmalarına da değinelim isterseniz. Mesela Mükemmelliyet Merkezi isimli bir biriminiz var. Misyonu nedir?
Mükemmeliyet Merkezimizi 2017 yılı başında kurduk ve Türk Armatörler Birliğine inanılmaz bir ivme kazandırdı. Bu merkezimiz şu anda birbirinden değerli sektörümüzün duayeni diyeceğimiz kişilerin gönüllü katkılarıyla idare edilmektedir. Merkez genel olarak 9 kişilik bir icra kurulu ile yönetiliyor. Genel sekreterliğimiz de bu merkezin idari işlemlerini gerçekleştiriyor.
Mükemmeliyet Merkezinin amacı derneğin faaliyet alanları ile uyumlu olarak Türk Deniz Ticaret filomuzun nitelik ve nicelik açısından gelişmesine ve rekabet gücünün artırılmasına katkı sağlamaktadır. Merkezin tek organı İcra Kurulu’dur. Ve merkezin genel olarak görevleri şu şekildedir.
• Üye şirketlerin kurumsallaşması için çalışmalar yapmak ve tüm şirketleri ilgilendiren bu alandaki ortak konularda faaliyetler icra etmek,
• Filomuzdaki gemileri nitelik açısından geliştirmek üzere gemilerde yaşanan eksiklik/aksaklıklar konusunda genel uygulama standartları geliştirmek, bu standartları bültenler ile tavsiye niteliğinde tüm şirket ve gemilere yayınlamak,
• Tüm sektörün eğitim ihtiyaçlarını belirleyerek yıllık bazda eğitim programları geliştirmek ve uygulamasını takip etmek,
• Şirketlerin ihtiyaçları doğrultusunda faaliyet, organizasyon, seminer ve konferans, kongre, çalıştay, panel vb. faaliyetleri düzenlemek veya düzenlenmesine katkı sağlamak, gerektiğinde raporlar hazırlatarak sektör ile paylaşımda bulunmak,
Sektör için eğitim ve bilgilendirme faaliyetleriniz de var. Bunlardan bahseder misiniz?
Bizler eğitimin her birim faaliyetimizin önünde olduğunu biliyoruz ve bundan da yola çıkarak özellikle hem bizim belirlediğimiz hem de sektörümüzün kendisinden gelen eğitim ihtiyaçlarını dikkate alarak bu faaliyetlerimizi yerine getiriyoruz. Şimdi bir İktisadi Kuruluş kurma yönünde çalışmalarımız mevcut. Bu işletmeyi de kurduktan sonra eğitimlerimizi daha profesyonel bir anlamda ve daha organizasyonel bir mecraya taşıyacağız. Bu aşamada da sadece senelik 10-12 eğitim vermeyi planlarken sonrasında bu eğitim sayılarını daha da artıracağız.
Biz eğitimleri sektörde diğer eğitim veren kurum kuruluş ve üniversitelerimiz ile konuları çakışmayacak şekilde vermeye gayret ediyoruz. Bu da bize bütünleyici bir imkân veriyor. Bu girişimlerimizi desteklerken ülkemize küçük çaplı da olsa döviz girdisi yaratacak farklı çözümlerimiz üzerinde de çalışmalarımız sürdürüyoruz. Yakın zamanda TAB EĞİTİM | TSA TRAINING adı altında eğitim faaliyetlerimizin nasıl yürütüleceğine dair sektörümüz ile paylaşımlarda bulunacağız. Şu anda deneme ve test aşamasındayız diyebiliriz.
Bir de Mükemmeliyet Merkezimizin düzenlediği etkinlikler, yuvarlak masa toplantıları, workshoplar gibi çalışmalarımız var. Tüm bunların yanı sıra muhtelif çalışma gruplarımız da bulunuyor. Bunları çok efektif kullanamamakla beraber 2021 yılı sonuna doğru bunları da oldukça aktif hale getirmeyi düşünüyoruz. Diğer taraftan da önemsediğimiz en önemli kavramlar, etik, kurumsallaşma ve sürdürülebilirlik kavramları diyebiliriz. Bu kavramlar çerçevesinde de bu konularla ilgili derneklerle görüşmelerimiz devam ediyor. Örneğin Etik ve İtibar derneği ile mayıs ayı içerisinde bir çalışma grubu kuruyoruz. Bu konuyu önemsiyoruz ve ilerletme gayreti içinde olmayı da arzuluyoruz diyebilirim.
Çevre konusunda da IMO’nun 2020 kararları doğrultusunda çalışmalarınız oldu değil mi?
En fazla bu konuyla uğraştık sanırım 2-3 senedir. Bu konu da Mükemmeliyet Merkezimizin ana konularından biridir. Bu konuda çok sayıda eğitim verdik. Çözümler üzerinde tartıştık. Şimdi de sektörümüzün önünde önemli bir çevresel düzenleme bulunuyor. Bu da sera gazı emisyonlarının azaltılması hedefleri ve bu konuda getirilmekte olan regülasyonlar ve denetimlerdir. Bu kez sektörümüzü şimdiden bu köklü değişime ve yıkıcı duruma hazırlamak istiyoruz. Konu gerçekten yatırımcılar ve armatörlerimiz açısından çok önemli. Belki de şu an elinde gemisi bulunan ve gelecek dönemlerdeki kriterleri karşılayamayacak olan gemilerini elden çıkarmak isteyebileceklerdir. Belki de hurdaya vereceklerdir. Bir de bu regülasyonlar diğer taraftan verimlik adına gemilerde önemli yatırımların yapılmasına yol açabilecek ve hatta açacak, yani 2022’den itibaren çevre düzenlemeleri çerçevesinde önemli büyüklükteki yatırımlar gerçekleşecek. O yüzden sadece teknik açıdan değil bu konuyu finans boyutuyla da incelememiz gerekecektir.
İlk çeyreğini geride bıraktığımız 2021 ile ilgili sektör açısından öngörüleriniz tavsiyeleriniz nelerdir?
Artık deniz taşımacılığında 2008 yılındaki o sıçramayı beklemiyoruz. Ve hatta bu regülasyonların getireceği şartlar ile iki hususun ortaya çıkabileceğini değerlendiriyoruz. Öncelikli olarak eski gemiler, eski derken tabii ki çok yaşlı gemilerden de bahsetmiyoruz. Bu gemilere yatırım yapmak rantabl olmayacağı için özellikle kuru yük tarafından gemi arzında bir azalma meydana gelebilecek gibi gözüküyor. Ama bu kısa sürede kapanacaktır. Zaten Uzak Doğu’nun 3 gemi inşaa ülkesi de bu konuda oldukça çaba içerisindeler ve bu bir taraftan çevre anlamında küresel bir katkı sağlarken diğer taraftan gemi inşaa sektörünü de canlandıracaktır. Gemilerin enerji verimliliğinin artırılması konusundaki teknolojileri kullanması açısından da nemli bir boyutta yatırım yapılması gerekecektir.
Not: Bu röportaj Deniz Endüstri dergimizin Mart-Nisan 2021 - 77. sayısında yayımlanmıştır.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.