“Armatörler Varını Yoğunu Krizde Tüketti”
Geçtiğimiz günlerde yeniden bir yapılanma sürecine giren Türk Armatörler Birliği, kurumsal...
Şadan KALKAVAN - Türk Armatörler Birliği Yönetim Kurulu Başkanı
Geçtiğimiz günlerde yeniden bir yapılanma sürecine giren Türk Armatörler Birliği, kurumsal kimliği başta olmak üzere, dernek bünyesinde pek çok değişiklik yaparak yenilenme süreci yaşadı. Başkan Şadan Kalkavan ile yapılan bu değişiklikleri, sektörün durumunu, devletten beklentileri ve gelecek vizyonunu konuştuk.
Türk Armatörler Birliği olarak yeniden bir yapılanma süreci yaşadınız. Bu süreci anlatabilir misiniz? Ne gibi faaliyetler yürütüyorsunuz?
Öncelikle Kurumsal Kimlik üzerinde durduk. Birlik Logo’muzdan başlayarak her türlü matbu evrakın yeniden düzenlenmesini yaptık. Türk Armatörler Birliği’nin 1939 yılında başlayan tarihçesini çıkarttık. Türk Armatörleri için en büyük eksiklik olarak gördüğümüz ortak bilgi paylaşımıyla ilgili olarak yeni bir WEB sitesi hazırladık. Facebook, Instagram, Twitter, Youtube, Linkedin gibi Sosyal Medya’da yerimizi aldık.
Birlik merkezindeki tüm bilgisayar ve ofis ekipmanlarımızı yeniledik. Yeni bir çalışma ekibi kurduk. Ülkemizde Armatörlük mesleğini icra eden kişi ve kuruluşlar ile sahip oldukları gemileri kayıt altına almak üzere bir veri tabanı oluşturmaya başladık.
Üyelerimiz ile iletişim ağı kurduk. Birliğimize ulaşan duyurular süratle ve aynı anda tüm üyelerimize ulaştırılmaktadır. Birliğimizi ve Türk Armatörünün sahip olduğu filoyu detayları ile gösteren bir broşürün Türkçe ve İngilizce olarak hazırlanmasına başladık. Yönetim Kurulu toplantıları dışında; asil ve yedek üyeleri ile birlikte Denetleme Kurulu ve Onur Kurulu üyelerinin katılımı ile genişletilmiş bir Yönetim Kurulu Toplantısı, Dernek Tüzüğünün günün koşullarına uygun hale getirilmesi ve aynı zamanda üyelik işlemlerinin basitleştirilerek üyelik ücretinin düşürülmesine yönelik olağanüstü genel kurul toplantısı ve son olarak üye olmalarına bakılmaksızın tüm Armatör arkadaşlarımızı davet ettiğimiz büyük bir toplantı yaptık.
Kısaca çoğunluğu altyapı çalışması olarak geçen bu faaliyetlerimizi bundan sonraki dönemde üye ve birlik ekseninde daha da güçlü iletişim sağlayacağız. Sorunlar, çözüm yolları için Deniz Ticaret Odamız ile birlikte Hükümet nezdinde girişimlerde bulunacağız.
Tamamen genç Armatör çocuklarının oluşturduğu 2 ayrı komite kurmayı planlıyoruz. Bunlar “Avrupa Birliği Komitesi” ve “Uluslararası İlişkiler Komitesi” olarak faaliyet göstereceklerdir.
2008'deki global ekonomik krizden bu yana denizcilik sektöründe oluşan manzarayı ve yaşanan süreci kısaca özetleyebilir misiniz?
2008 yılında yaşanan kriz sonrası kısa bir panik yaşandı. Öncelikle ticaret durdu. Akreditif açılacak banka bulunamıyordu. Dolayısıyla buna bağlı olarak deniz taşımacılığı da neredeyse durma noktasına geldi. Ancak, 2009 yılında yukarı yönde bir hareket başladı ve en azından gemiler günlük işletme maliyetlerini karşılayacak bir kazanç elde etmeye başladılar. Ancak, 2012 yılının çok kötü geçtiğini düşünürken 2013 yılının son çeyreğini hariç tutarsak bugüne kadar sürekli geriledik. Bugün içinde bulunduğumuz piyasa ise tankerler hariç kelimenin tam anlamıyla felaket. Tankerler en azından düşen petrol fiyatları sonrasında yaşanan hareketlilik ile biraz toparlanmaya başladılar.
Türk Armatörler Birliği'nin 19 Ocak tarihli bildirisinde, 2008 yılında yaşanan global ekonomik krize gönderme yapılarak, devletin zorda olan çeşitli sektörlere yardım eli uzattığından bahisle sektörünüzün de bu türden yardımlara ihtiyacı olduğunu belirtiyorsunuz. Devletin bugüne kadar bu konuda bir girişimi olmadı mı?
Devletimiz somut olarak; tersanelerde yarım kalmış gemilerin tamamlanmasını teminen Kredi Garanti Fonu’nu (KGF) devreye soktu, bir de denizcilik sektörünün bankalara olan kredilerinin yeniden yapılandırılmasına izin ve BDDK’ya yetki veren bir karar aldı. Bu kararını denizcilik sektörü için günümüze kadar sürekli yeniledi.
Bankalar her şeye rağmen denizcilik sektörüne kredi açmak bir tarafa; olan kredilerini de bir an önce tasfiye etmek istiyorlar. Yeni bir kredi için ise “Sektör Bazında” sıcak bakmıyorlar. Son olarak yeni Ulaştırma Bakanımızın girişimleriyle Koster Filosunun yenilenmesine katkı yapacak olan somut bir çalışma olarak Hurda Teşviki devreye alınıyor.
Evet, bu noktada sormak istiyorum. Hükümetin koster filosunun yenilenmesi konusunda Hurda Teşviki kararından neler bekliyorsunuz, siz ne tür katkılar sunuyorsunuz?
Hükümetimizin koster filosunun yenilenmesi ile ilgili olarak yapmış olduğu çalışma halen TBMM’de görüşülmekte olan Torba Yasa’da yerine almış ve Plan ve Bütçe Komisyonundan geçmiştir.
Biz Türk Armatörler Birliği olarak 27 Ocak 2015 tarihinde Deniz Ticaret Odası Meclis Salonunda tüm armatörlere yapmış olduğumuz çalışma ile bir toplantı düzenledik. Hem 2 yıldır yapmakta olduğumuz faaliyetler ile ilgili bir bilgilendirme yaptık hem de Hükümetimizin bu kararı ile ilgili olarak karşılıklı görüş alış verişi yaptık. Bu toplantı sonrasında bir “Çalışma Grubu” kurulması kararlaştırıldı. Bu amaçla 12 Şubat 2015 tarihinde Türk Armatörler Birliği merkezinde yine çalışma grubunda yer almak isteyen armatörleri toplantıya davet ettik. Konu bu toplantıda da yeniden gözden geçirildi ve “Çalışma Grubu” belirlendi. 16 Şubat 2015 tarihinde “Çalışma Grubu” ilk toplantısını yaptı ve gerekli tespitleri yaptı. Bu tespitler bir rapor haline getirildi. Önümüzdeki hafta başında yapacağımız yeni bir toplantıda hazırlamış olduğumuz raporu Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığımıza iletilmek üzere Deniz Ticaret Odası yönetimine sunacağız.
Bu noktada bizim katkımız; TBMM’den çıkacak Torba Kanun’un uygulamasına ilişkin olarak Tebliğ için Bakanlığımıza ışık tutmaktadır. Yapmış olduğumuz çalışmalar dikkate alınarak hazırlanacak Tebliğ bu yasadan olumlu sonuç alınması imkânını sağlayacaktır.
Hurda Teşviki şüphesiz önemli bir gelişme fakat devletten beklentileriniz tam olarak nedir? Yani başka ne tür adımlar atılmalı?
Armatörlük sermaye işidir. Sermaye hem yatırım aşamasında hem de işletme aşamasında gereklidir. Pahalı bir işletmeciliktir. Gemilerin tonajlarına göre günlük sabit işletme giderleri 3 - 10.000 USD arasındadır. Örneğin 180.000 DWT’luk bir Capesize geminin günlük sabit işletme masrafları 10.000 USD civarındadır. Günümüzde ise bu gemilerin günlük getirisi 4.000 USD seviyesine düşmüştür.
Armatör varını yoğunu 7. yılına giren kriz süresince tüketmiştir. İşletme sermayesine ihtiyaç duymaktadır. Bankalar, daha önce belirttiğim gibi, denizcilik sektörüne soğuk bakıyor. Bu noktada en azından bir kamu bankasının kredi imkânlarına ihtiyacımız bulunmaktadır. Esnafa faizsiz kredi veren hükümetimizden armatöre faiziyle, teminatıyla kredi verecek bir bankayı görevlendirmesini bekliyoruz.
2014'ün son günlerinde Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Sayın Lütfi Elvan ile bir görüşmeniz oldu. Bu görüşmede ele aldığınız konulardan bahseder misiniz?
Sayın Bakanımız ile çok samimi bir ortamda görüşme yaptık. Devlet tecrübesi, planlamacı bakış açısı gibi birçok meziyetleri olan Sayın Bakanımızı aynı zamanda paylaşmayı seven ve ortak akıl ile hareket etmeye inanan bir kişi olarak gördük. Kendisini tanımaktan ve Bakanımız olarak görmekten çok mutlu olduğumuzu belirtmek isterim. Kendileri bize sektöre nasıl baktıklarını, denizciliğe çok büyük önem verdiklerini anlattılar. Biz de kendilerine öneri ve beklentilerimizi aktardık.
Geçtiğimiz günlerde açıklanan tersanelerin teminat sorununa getirilen çözüm ile Koster Filosunun yenilenmesi konusunda atılan adımlar söylemlerinin lafta kalmadığını ortaya koymuştur. Kendilerine sektörümüz adına çok teşekkür ediyoruz.
Yeni bir yılın başındayız. Türk armatörü geçtiğimiz yılı nasıl kapattı? 2015 öngörüleriniz nelerdir?
Armatörlerimiz geçtiğimiz yılı çok kötü kapattı. 2015 yılı için beklentilerimiz maalesef 2014 yılından da kötü olacağı şeklindedir. Zaten filomuz sürekli kan kaybetmekte olup son bir yıl içerisinde toplam 275 gemi filomuzdan çıkmış ve tonajımız 27,5 milyon DWT’a inmiş bulunmaktadır.
Türk Armatörler Birliği olarak karamsar bir durumdasınız. Mesela dünya petrol fiyatlarının düşmesi, yeni gemi siparişlerinin az olması sizin açınızdan pozitif olması gereken durumlar değil mi?
Biz karamsar değiliz. Ancak içinde bulunduğumuz piyasa koşulları insanı karamsarlığa itiyor. Dünya petrol fiyatlarının düşmesi tanker armatörlerini biraz rahatlattı. Ancak, büyük paralar ödediğimiz yakıt fiyatlarına tam olarak yansımadı. Ayrıca petrol fiyatlarının geleceği de net değildir. Bu söyleşiyi yaptığımız bugün mesela hafif bir yükseliş trendine girdi. Gemi siparişlerinin az olması diye bir şey söz konusu değil. Bilakis gemi siparişleri normalin üzerindedir. Mevcut dünya kuru yük filosunun %20’si kadar yeni gemi inşa siparişi bulunmaktadır. 2014 yılında dünyada rekor düzeyde yük taşınmış olmasına karşın sırf bu yeni gemi siparişleri nedeniyle sürekli artan gemi arzı navlunları aşağı yöne çekmiş ve çekmeye de devam etmektedir.
Ciddi bir rekabetin yaşandığı uluslararası alanda yaşadığınız sıkıntılar nelerdir?
Tüm dünyada “Çevre” öncelikli bir konu olarak önümüzde durmaktadır. Her şey ‘çevre’ye göre düzenlenmekte, yeni kurallar belirlenmektedir. Daha önceleri “Denizde can ve mal emniyeti” olarak sürekli önümüzde duran bu önemli konuya “Çevre” konusu eklenmiş bulunmaktadır. Armatörler, gemilerinin günlük masraflarını karşılayacak bir kazanç elde edemedikleri bir ortamda; gemilerin baca gazlarını azaltmak için yapılacak yatırım ile balast sularının arıtılarak denize basılması için gemilere balast suyu arıtma tesisi kurulmasının getireceği yüklü yatırım maliyeti nasıl karşılayacaklarını düşünmektedirler.
Armatörleri "nakit zengini" kişiler olarak biliriz. Mesela 2008 öncesi işlerin iyi gittiği dönemde kazanılan paralar, bu zorlu geçen 7 senede işe yaramadı mı?
Armatör aynen sanayici gibidir. Sürekli kendisini yenileme ihtiyacı içerisindedir. Bunu yapmadığı taktirde yok olup gider. Sanayiciden tek farkı gemisi her gün gözünün önünde değildir. Türk Armatörü daha çok gençtir. Daha 1980 yılı başlarında devletimizin 1.200.000 DWT’luk filosu dâhil toplam filomuz 1.800.000 DWT idi.
Kostercilikle başlayan armatörlerimiz zaman içerisinde filolarını büyüttüler, tonajlarını yükseltiler ve gemilerini sürekli yenilediler. İşlerin iyi gittiği dönemdeki kazançlarını tamamen yeni gemi yatırımına yatırdılar. Böylece Türk Deniz Ticaret Filosu neredeyse 32 milyon DWT’a yaklaştı ve dünya sıralamasında 13. sıraya yerleşti. Ancak, kriz sonrası gemi değerlerinde meydana gelen dramatik düşüşler bankalar nezdinde teminat açığına dönüştü. Kısaca denizden kazandıklarını yine denize yatıran armatörlerimiz 7 yıllık kriz süresince de dayanmak için ellerinden geleni yaptı ve yapmaya da devam ediyor.
Sektörün duayenlerini yetiştiren bir ailenin mensubu ve Türk Armatörler Birliği Başkanı olarak sektörün geleceğine dair öngörülerinizi alabilir miyiz? Mesela 2023 vizyonu ile ilgili neler söylersiniz?
Bildiğiniz gibi taşımacılık ticaretin bir sonucu olarak ortaya çıkıyor. 2013 yılı verilerine göre dış ticaretimizin “tonaj” olarak %87’si, “değer” olarak %57’si deniz yoluyla yapılmıştır. Yine 2013 yılı verilerine göre dış ticaretimizde ödenen navlun bedeli 12 milyar dolar olmuştur. Bunun 7,9 milyar dolarlık kısmı yabancı armatörlere gitmiştir.
Hükümetimizin 2023 yılı hedefi 500 milyar dolar ihracattır. Bunun gerçekleşmesi için takriben 700 milyar dolarlık ithalat yapılması gerekeceğinden toplam dış ticaret hacmimiz 1,2 trilyon dolar olacaktır. Bu takdirde navlun açığımızın takriben 30 milyar dolar olacağı hesaplanmaktadır. Bu nedenle filomuzu ihracatın hızına ayak uyduracak şekilde büyütme mecburiyetimiz vardır.
Not: Bu röportajımız Deniz Endüstri dergimizin Ocak-Şubat 2015 - 40. sayısında yayımlanmıştır.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.