1. HABERLER

  2. GÜNCEL

  3. ABD’nin gerileme sürecinde denizdeki Hindistan
ABD’nin gerileme sürecinde denizdeki Hindistan

ABD’nin gerileme sürecinde denizdeki Hindistan

Hint Okyanusunu yarımada coğrafyası ile ikiye bölen, batısında Hürmüz ve Bab El Mendeb doğusunda Malacca...

A+A-

Cem GÜRDENİZ – Emekli Tümamiral

Hint Okyanusunu yarımada coğrafyası ile ikiye bölen, batısında Hürmüz ve Bab El Mendeb doğusunda Malacca Boğazlarına komşu olan Hindistan, Avrupa, Afrika ve Asya’yı geniş su yolları ve limanlarıyla birbirine bağlayan stratejik bir konuma sahiptir. Hint Okyanusu yılda yaklaşık 100.000 ticari gemiye; günde 14 milyon varil ham petrol akışı sağlayan tankerlere; başta demir cevheri ve tahıl taşıyan dökme yük gemilerinin dünya çapında üçte birine geçiş sağlıyor. Hindistan sahip olduğu okyanus coğrafyasının hakkını veren bir devlet. 

HİNDİSTAN KITASAL DENİZ GÜCÜ KONUMUNDA
1,429 milyar nüfus ile Çin’i geçerek dünyanın en kalabalık ülkesi olan Hindistan’ın milli geliri 3,7 tn. USD. Tüm neoliberal kapitalist sistemlerde olduğu gibi Hindistan’da gelir dağılımı dengesiz. Nüfusun %1’i yani 14 milyon kişi milli gelirin %45’ine sahipken, 700 milyon kişi milli gelirin %3’üne sahip. Dolayısı ile ülkede az gelişmişlik ve yoksulluk had safhada. Nüfusun sadece %30’u şehirlerde yoğunlaşmış durumda. Geri kalanlar köylerde yaşıyor.  Ekonomisindeki bu nisbi zayıflığa rağmen Hindistan hem nükleer hem de büyük güç statüsünde bir donanmaya sahip. Envanterinde kendi tersanelerinde ürettiği nükleer balistik füze denizaltıları ve uçak gemileri mevcut. Bu durum Hindistan’a küresel jeopolitikte oyuncu olma özelliği kazandırıyor. Mevcut kuvvet yapısı ile Hindistan kıtasal bir deniz gücüne sahiptir. Halen 2 uçak gemisi, 2’si nükleer 19 denizaltı, 75 muharip suüstü gemisi ve 9 amfibi gemiye sahipler. En önemlisi bu kuvvet yapısını destekleyecek gemi inşa ve savunma sanayine sahipler. Daha da ötesi aya uzay aracı gönderecek kadar teknolojide pek çok alanda kendine yeterli olan bir ülke. 

HİNDİSTAN VE ASYA GÜÇLERİ
Küresel sistemin çok kutupluluğa dönüşmesinde büyük rol oynayan devletlerin öncülerinden olan Hindistan, Çin ile jeopolitik rekabet içinde olmasına rağmen 2006 yılında kurulan BRICS’in kurucuları arasında. Benzer şekilde Temmuz 2015 sonrası Şanghay İş Birliği Örgütüne (ŞİÖ) tam üye oldu. Hindistan’ın en büyük ithalat ortağı %17 ile Çin. İhracatta ise en büyük ortağı %18 ile ABD. Diğer yandan Çin ile Güney Tibet sınırı, Çin’in stratejik ortağı Pakistan ile Keşmir sorunu var. Bu sorunlar nedeniyle Pakistan ile 1947, 1965, 1971 ve 1999’da; 1962’de Çin ile savaştılar. Çin-Pakistan stratejik iş birliğinin temeli bu sorunlara dayanmaktadır.  Halen ABD’nin açık düşmanı haline dönüşen Rusya Federasyonu ile Hindistan, soğuk savaş yıllarından bu yana devam eden stratejik ortaklık içinde. Rusya, özellikle Hint Donanmasının arkasındaki askeri teknoloji devi. Bu sayede nükleer denizaltı inşa edebiliyorlar.

HİNDİSTAN VE BATI GÜÇLERİ
Hindistan, diğer yandan AB ve ABD ile dengeli ilişiklere sahip. Bu kapsamda kendisini her geçen gün Hint Okyanusunda sıkıştıran Çin Donanması, Hindistan için 21’nci yüzyılda jeopolitik bir endişe kaynağıdır. Çin ile Hindistan’ın temel sorunlarından birisi gerek Hint Okyanusu gerekse Pasifik Okyanusu kıyısında etki rekabeti üzerinde odaklanıyor. Bu durumu ABD kullanmaktadır. Hindistan, ABD’nin Asya Pasifik’e yönelik pivot stratejisinde en önemli ülkelerin başında gelmektedir. Hindistan donanması, Çin’in dış ticaretinin önemli bölümünün geçtiği Malakka Boğazını, arkasında ABD desteği olduğu sürece batı yönünden kontrol altına alabilir. Donanması son derece küçülen ABD, Çin’i çevreleme ve bu amaçla başta donanmasından yararlanmak üzere Hindistan’ı yanına çekmeye büyük çaba sarf ediyor. 2005 yılında Hindistan ile nükleer teknoloji alanında imzaladıkları iş birliği antlaşması bu ilişkilerin geldiği seviyeye iyi bir örnektir. ABD, bu hamle ile sadece kendi iradesi dışında nükleer güç sahibi olan bir ülkenin nükleer statüsünü tanımakla kalmadı, aynı zamanda iş birliği geliştirdi. Hindistan, 2007 yılında Avustralya, Japonya ve ABD ile Quad -Dörtlü Güvenlik Diyaloğu Girişimine dahil oldu ve Malabar serisi deniz tatbikatlarına başladı. Rusya Ukrayna Savaşı öncesi ABD ile pek çok alanda yakınlaşan Hindistan, askeri alanda birlikte çalışabilirliği (interoperability) ileriye taşımak için 2016’da Lojistik Değişim Anlaşması (LEMOA), 2018’de İletişim Uyumluluğu ve Güvenlik Anlaşması’nı (COMCASA) ve 2020’de Temel Değişim ve İş birliği Anlaşmasını (BECA), imzaladı. Bu gelişmelere paralel olarak donanmasının etki ve ilgi alanını genişletmek için 2018 yılında Singapur ile Changi limanının kullanılması konusunda anlaşmaya vardı. Aynı yıl Endonezya ve Umman ile sırasıyla Sabang ve Duqm limanlarının kullanımı için anlaşmalar imzaladı. Ayrıca Seyşeller, Reunion, Cocos, Assumption ve Reunion Adalarında liman kolaylıkları geliştirmek üzere anlaşmalar imzaladı. 

HİNDİSTAN VE DENGE POLİTİKASI
Özetle soğuk savaş döneminde bağlantısızlar safında yer alan ve bu gruba öncülük eden Hindistan, bugün de Çin gibi büyük bir jeopolitik rakibi olmasına rağmen her iki tarafı dengede tutmaya çalışıyor. Ukrayna Rusya savaşına kadar bu denge ABD lehinde iken savaş dönüm noktası oldu ve ibra Rusya tarafına döndü. 2023 sonunda Hint Dışişleri Bakanı Jaishankar’ın Moskova ziyareti, Rusya’ya uygulanan yaptırımlara katılmayan ve ABD’nin oklarını üzerine çeken Modi ile Putin’in aralarındaki iş birliğinin güçlenmesinde önemli bir hamle oldu. Ukrayna Savaşı sonrası Rusya ile Hindistan arasındaki ticaret 50 milyar USD seviyesine yükseldi. ABD’nin topraklarında Hint muhaliflere izin vermesi, Hindistan’ın başını çektiği küresel güneyin Asya Pasifik’te Rusya ve Çin’e yönelmesi, batının Ukrayna’da kaybeden tarafta olması, ABD ile Çin arasında yumuşamanın başlaması Hindistan’ın Rusya ile yakınlaşmasında rol oynadı. 2024’te iki yıllık aradan sonra Moskova’nın Batı’dan koptuğu bir konjonktürde Hindistan-Rusya zirvesi, yeniden başlayacak. ABD’nin İsrail’in Gazze’deki savaş suçları yüzünden ahlaki üstünlüğünü kaybettiği, Yemen’e BM Güvenlik Konseyi kararı olmadan saldırdığı yani kural temelli dünyayı kendi elleriyle yok ettiği bir ortamda Hindistan’ın Rusya ile yakınlaşma sürecinde elinin güçlendiğini söyleyebiliriz. Bu durum Hint Dışişleri Bakanının Moskova ziyaretinde gündeme gelen savunma sanayi alanındaki işbirliğini artırmada önemli rol oynayacaktır. Bu kapsamda Rus bakanın "bu ziyaretin modern silahların ortak üretimi de dahil olmak üzere askeri-teknik iş birliği umutlarını artırdığını" belirtmesi önemlidir. 

HİNT DONANMASININ BAŞARI ÖYKÜSÜ
Hindistan egemenliğini kazandığı 1946 yılından sonra donanmasını oluştururken gerek kuvvet yapısı gerekse komuta yapısı ile gelenek ve göreneklerinde dahi uzun süre sömürgesi olduğu İngiltere’yi örnek aldı. 1971 yılına kadar denizaltısı olmayan Hindistan, özellikle son 20 yılda inanılmaz bir gelişme göstererek Hint Okyanusu’nda ciddi bir denizci jeopolitik aktör haline geldi. Hindistan, 2004’te yayımlanan ilk deniz stratejisiyle kıyı sularıyla sınırlı, kısıtlı bir stratejiye sahiptiler. 2007 belgesi ile kendi yetki ve ilgi alanlarında yabancı güçlerin varlığını dengeleyen ve sorgulayan bir modele geçtiler. 2009 belgesi ile Hint Okyanusunu kendi güvenlikleri için kontrol ve güvenlik altına almaya odaklandılar. İlk kez bu belgede Hindistan ana karasına bitişik sular birinci ilgi alanları olarak tanımlanırken, Afrika ve Avustralya’nın diğer uzak bölgeleri ikinci ilgi alanları olarak tanımlandı. 2015 deniz stratejisi Ukrayna ve Gazze krizleri öncesinin küresel konjonktüründe Çin’i dengelemek üzere kaleme alındı. Hindistan’ın jeopolitik rakibi Çin’in ağır ağır Hint Okyanusunda varlık göstermeye başlaması ve Pakistan ile artan stratejik iş birliği bu süreçte önemli rol oynadı. Ancak 2015 sonrası çok daha güçlü ve etkin Hint Donanma varlığının ve stratejisinin ortaya çıkmasının temel nedeni dünya ekonomik sisteminin ağırlık merkezinin artık geri dönüşü zor şekilde Asya’ya yönelişi oldu. 2015 belgesi, Hindistan’ın “Hint-Pasifik” terimini ilk kez kullandığı belge oldu. Asya-Pasifik’ten Hint-Pasifik’e geçiş, Hindistan’ın bölgesel siyasette artan özgül ağırlığının da manifestosu oldu. Bu belge ile Hürmüz, Bab el Mendeb, Malakka, Lombok, Sunda Boğazları ile Ombai Boğazı öncelikli ilgi alanlarına dahil edildi. Bu arada Akdeniz, Atlantik Okyanusu ve Pasifik’in uzak bölgeleri ikincil ilgi alanları olarak adlandırıldı. Hindistan 2015 belgesinden sonra 2030 Deniz Kuvvetleri Modernizasyon Planını açıkladı. Bu plan 2030’a kadar üç uçak gemisi, modern savaş gemileri, deniz hava kuvveti için 200’den fazla uçak, yaklaşık 6 Fransız Scorpene sınıfı denizaltı ve 5 nükleer denizaltının satın alınmasını öngörüyordu. Hindistan, Çin’in Hint Okyanusunda denizaltılar ve insansız su altı araçları ile karakollara başlaması sonrasında Malacca Boğazını kontrol eden Andaman ve Nicobar Adaları’ndaki üs ve kolaylıklarını güçlendirdi. 

ABD, BÜYÜK HESAPLAŞMADA HİNT DONANMASINI YANINDA İSTİYOR
Sonuç olarak Hindistan’ın deniz gücü yeteneği ile Çin’e bir endişe kaynağı yaratması ABD’nin nihai hedefidir. Hindistan donanması, Çin’in dış ticaretinin önemli bölümünün geçtiği Malakka Boğazını, arkasında ABD desteği olduğu sürece batı yönünden kontrol altına alabilir. (Bunu tek başına gerçekleştiremez.) ABD’nin önümüzdeki dönemde en büyük hedefi Hindistan’ı yanına tam çekmek ve onun bağlantısızlık ilkesini zamanın ruhu paralelinde Çin aleyhinde değiştirmek ve başta silahlanma olmak üzere Hindistan’ı Rusya’dan uzaklaştırmak olacaktır.  

(12 Ocak 2024 tarihinde Kuzey Irak’ta Pençe Kilit Harekatında şehit düşen Piyade Üsteğmen Gökhan Delen, Piyade Sözleşmeli Er Kemal Batur, Piyade Uzman Çavuş Serkan Sayın, Piyade Sözleşmeli Er Müslüm Özdemir, Piyade Sözleşmeli Er Emrullah Gülmez, , Piyade Uzman Çavuş Hakan Gün, Piyade Uzman Çavuş Ahmet Köroğlu, İstihkam Sözleşmeli Er Muhammed Tunahan Evcin ve Sözleşmeli Er Murat Atar’a rahmet, acılı ailelerine ve Türk milletine başsağlığı diliyorum. 1984’ten bu yana Türk milletine ve Türk anavatanına saldıran ayrılıkçı Kürt hareketini temsil eden PKK ile Irak ve Suriye’deki türevlerinin ardındaki asıl gücün ABD olduğu gerçeğini unutmamak gerekir. Türkiye ABD’nin vekili PKK ile dolayısı ile ABD ile savaş halindedir. Evlatlarımızı şehit eden ateş gücünde ve iradede şüphesiz CENTCOM destekli asker ve sivil unsurların rolü vardır. Bunu gizlemeye bile gerek duymuyorlar. Gururla eğitim fotoğraflarını dahi yayınlıyorlar. Türkiye, bu pervasızlığa dur demelidir. Ankara gerek Irak ve gerekse Suriye’de Amerikan çıkarları aleyhine siyasi, diplomatik ve askeri hamleler yapmalıdır. PKK’ya destek veren ve her iki ülkede de okyanus ötesi işgalci konumda olan Amerikan unsurlarına karşı sınır ötesinde uygulanacak Angajman Tedbirlerini gözden geçirmelidir. Öncelikle Esad ile anlaşarak Suriye’de PKK ve türevleri ile mücadelede yeni bir sayfa açılmalıdır. Türkiye, bölgemizdeki ABD destekli kanserojen yapıyı defetmek üzere Asya güçleri ile iş birliğini geliştirmelidir. Bir yandan şehit verip diğer yandan NATO’ya ve dolayısı ile ABD’ye yaranarak sonuç alamayız. Kürecik ve İncirlik ABD ve İsrail jeopolitik çıkarlarına hizmete devam ediyor… Yemen’e saldıran Amerikan ve İngiliz güçlerinin bağlı olduğu 39 üyeli Birleşik Deniz Kuvveti CMF’ye üyeliğimiz devam ediyor…) 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.