50. yılda kıyıbaşı Girne’den Ana Vatan ve Mavi Vatan’a bakan kahramanlar
20 Temmuz 1974 Cumartesi sabahı 08:47’den itibaren Türkiye’nin Doğu Akdeniz jeopolitiğinin kritik fay hattı kırıldı.
Cem GÜRDENİZ – Emekli Tümamiral
Kıbrıs Barış Harekatının akışı içinde Girne batısındaki 80 metrelik kıyıya sahip Yavuz plajına birinci dalgada gücü zafere taşıyan Grup Komutanı Deniz Güverte Bnb. Yılmaz Şener emrindeki 13 LCM tipi çıkarma gemisi yaş kapak attı. Amfibi Dz. Pd. Alayı Komutanı Deniz Güverte Yarbay Neşet İkiz’in bulunduğu çıkarma aracının kapağı Kıbrıs’ın ıslak kumuna değdiğinde karargahının harekât subayı Deniz Piyade Üsteğmen Ahmet Aksu kendisine dönerek: “Çok şükür bu günleri gördük komutanım.” Dedi. Türk Deniz piyadeleri “Allah Allah” sesleri arasında ok gibi ilk dalganın gemilerinden fırladı. Deniz piyadeler kavurucu Temmuz sıcağı ve aşırı nemli 20 saatlik deniz geçişinden sonra yoğun ateş altında kıyıbaşını tutmak üzere karaya çıkmıştı. Kıbrıs Türk’ünün son 20 yıldır çektiği acılara, katlandığı yokluklara ve aşağılanmalara son verme zamanı gelmişti. 1958 sonrası en büyüğü 1963 Kanlı Noel katliamı olmak üzere 1974 Kıbrıs Barış Harekâtına kadar 700 Türk’ün kaybedildiği 16 katliam yaşanmıştı. Artık anavatan yavru vatanın imdadına geri dönememek üzere yetişmişti.
JEOPOLİTİK SAVRULMA VE KIBRIS KÖRLÜĞÜ
1952’de NATO üyesi olan Türkiye, kendi çıkarlarını göz ardı eden jeopolitik savrulma dönemine girmişti. NATO Türkiye’ye sadece Karadeniz ve Boğazların sorumluluğunu vermişti. Ege ve Akdeniz ilgi alanı dışında tutulmuştu. Türkiye’nin 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Kurucu Anlaşmasında garantörlük hakkı tanınmış olduğu halde, devlet, denizaşırı harekât yeteneği gerektiren bu sorumluluk için harekete geçmemişti. Denizde jeopolitik körlüğümüze neden olan batı oryantasyonu, 1963 Kanlı Noel’i ile son buldu. NATO üyeliğinin ne Kıbrıs’taki soydaşlarımızı ne de Ege ve Akdeniz’deki çıkarlarımızı korumaya yetmediği acı bir şekilde ortaya çıktı. Haziran 1964’te Ankara’nın kısıtlı olanaklarla adada gerçekleştirmeye çalıştığı askerî harekât ABD Başkanı Lyndon Johnson’ın küçültücü mesajı ile durduruldu. 1964 Erenköy, 1967 Geçitkale direnişlerinde sadece hava kuvvetlerimizin jetleri kalıcı özelliği olmayan havadan baskı harekâtı uygulayabildi. Diğer yandan 16 katliamın 6’sı 1964 Ocak ayında adaya yerleşen BM Barış Gücünün sözde koruması altında cereyan etti. Türkiye, batının şemsiyesi altındaki şımarık Rumların oldu bittilerine deniz aşırı amfibi harekât yeteneğimiz oluşmadığı için 20 Temmuz 1974 sabahına kadar kesin sonuç alıcı şekilde tepki veremedi. Adayı kontrol edebilmek için denizden gelen gücün kıyıdaki düşman mukavemetine rağmen karaya çıkarılması gerekiyordu. Zırhlı birlikleri denizden intikal ettirecek ve adaya büyük bir güç yığınağı yapacak kuvvet yapısına yani çıkarma gemilerine ve deniz piyadelere sahip değildik. Bunun için kıyıbaşının tutulması ve korunması şarttı.
KIYIBAŞI MIZRAĞIN UCUDUR
Üç kuvvetin müşterek icra ettiği amfibi harekatta düşman topraklarında kıyıbaşı hattının tutulması olmazsa olmazdır. Bu hat tutulamazsa savaş kazanılamaz. Zira kıyı başı tutulmadan başta tank olmak üzere zırhlı araçlar karaya çıkarılamaz. 20 Temmuz 1974 sabahı adaya yaklaşan Türk askeri gücünün ilk hedefi kıyıbaşını tutmaktı. Kıyıbaşı tutulduktan denizden güç intikali ile koordineli uçar birlik ve hava indirme birlikleri ile amfibi hedef sahası emniyete alındıktan sonra ada içlerine ilerlemek mümkündü. Ancak bunun için ağır Rum yığınaklanmasına karşı Türk tankları kıyıya çıkarılmalıydı. Tankı ancak tank durdurabilirdi. O nedenle deniz piyadeler ne pahasına olursa olsun kıyıbaşını tutmalı ve müteakip dalgalarda kara kuvvetlerine ait piyade ve zırhlı birliklerin kısa sürede adaya çıkarılması sağlanmalıydı.
ÖLÜM RİSKİNİN EN YÜKSEK OLDUĞU GEMİ
Demir bir kaba benzeyen çıkarma gemisi içinde çıkacağı yerde neyle karşılaşacağını bilmeyen deniz piyadesi ve kıyıya doğru yaklaşan gemi personeli aslında bilerek ve isteyerek kaderlerinin bilinmezliğine ilerliyorlardı. İnsan hayatında o anlardan daha belirsiz ve riskli bir başka ortam yoktur. Ya ölecekler ya da hayatta kalacaklardı. 20 Temmuz sabahı Amfibi konvoyun 15 Mekanize Çıkarma Aracı (LCM); 10 Tank Çıkarma Aracı (LCT); 19 Malzeme Çıkarma Aracı (LCU)‘nun gemi komutanları gemilerinde sadece Türk Leventlerini değil aynı zamanda Kurtuluş Savaşından sonra ilk vatan savaşına katılan Türk ulusunun onurunu da taşıyordu. O kıyıbaşı tutulacak ve zırhlı araçlarla piyadeler Kıbrıs’a çıkarılacaktı. Yoğun ateş altında iki ve üçüncü dalgalar da kıyıya çıkarıldı. 0930’dan itibaren 150 metrelik bir koridor ile Girne’ye bağlanan asfalt yola ulaşılmış ve kıyıdaki birikme önlenmişti. Dördüncü dalga saat 10:00’da kıyıya kapak atmıştı. İlk şehidimiz bu dalgada verildi. Onarım timinde bulunan tersane işçisi Ahmet Ersoy kıyıdan açılan ateşle şehit düştü.
KIYIBAŞI 13.00 SIRALARINDA TUTULDU
Bu başarının ardından Mersin’e geri dönen çıkarma gemileri 21 Temmuz ve ateşkesin olduğu 22 Temmuz tarihlerinde durmaksızın asker, cephane ve zırhlı araç taşımaya devam etti. Bu şekilde Kıbrıs Barış Harekatının gerek birinci gerekse ikinci safhalarının başarısı mümkün oldu. 41 gemi ve birlik komutanı ile 38 deniz piyade subayının emir ve kumandası altındaki amfibi gücümüz Büyük Taarruzdan tam 52 yıl sonra denizaşırı bir harekatla Doğu Akdeniz jeopolitiğini alt üst eden zaferin kapısını açtı. 20 Temmuz 1974 Kıbrıs Zaferi, Türklerin 20. yüzyılda Sakarya ve Büyük Taarruzdan sonraki en büyük askeri zaferi olarak tarihe geçti. Doğu Akdeniz jeopolitiği değiştirilmişti.
ÖZGÜRLÜK DENİZDEN GELECEK
Merhum Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın 1998 yılında Lefkoşe’de yapılan KKTC Denizcilik Şurasında yaptığı konuşmada söz konusu jeopolitik değişimde denizin önemini çok güzel şekilde açıklıyor: “Özgürlük Kıbrıs Türküne denizden gelmiştir. Kıbrıs Türk halkı bunu bilir ve denizi çok sever. Bu halk silahlı Rum çetelerinin baskısı ve kuşatması altında yaşadığı ellili ve altmışlı yıllarda, deniz yoluyla getirdiği silahlarla direndi. Rumların bütün çıkış yollarını kapattıklarını sandığı günlerde bile Bereketçiler ve daha niceleri küçük balıkçı tekneleri ile karanlığı delerek, Kıbrıs Türkü’nün cesaret ve direncini arttıracak silahları getirdiler. Bundan daha da önemlisi umut getirdiler. Anadolu’nun sonsuz cömertliğini ve sabrını getirdiler. 1974 harekâtında da Mehmetçik denizden geldi ve Kıbrıs ile Anadolu arasındaki denizin, Yavru vatanın Anavatana nasıl kopmaz bağlarla bağlandığını, dosta ve düşmana bir kez daha gösterdi…Bugün artık denizden gelen özgürlükle çok şükür kurtuluş mücadelemizi tamamladık. Devletimizi kurduk.”
ŞEHİTLERİMİZ
Kıbrıs’ta Yunan ve Rum Türk katliamını önleyerek, 15 Kasım 1983 tarihinde ilan edilen KKTC ile bağımsız Türk ada devletinin kapısını açan Silahlı Kuvvetlerimiz, 20-22 Temmuz 1974 arasındaki birinci harekât ve 14-18 Ağustos 1974 arasındaki ikinci harekât sırasında 38 subay, 37 astsubay ve 409 er/erbaş şehit verdi. Adadaki Türk halkının canını, namusunu ve onurunu koruyan Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) ise Barış Harekâtı sırasında Lefkoşa, Boğaz, Serdarlı Gazi Magosa, Larnaka, Limasol, Baf, Erenköy, Yeşilırmak, Lefke Sancaklarında 331 Mücahit ve 239 sivil olmak üzere 570 şehit verdi. Türk Silahlı Kuvvetleri şehitlerinin toplamıyla beraber Kıbrıs Barış Harekâtında kaybettiğimiz şehit sayısı 1078’dir.
KIYIBAŞI VE TCG KOCATEPE ŞEHİTLERİMİZ
Çıkarma gemileri ile deniz piyadeleri ve zırhlı birlikleri kıyıya taşıyan ve Kıbrıs adası etrafında deniz kontrolünü sağlayan Deniz Kuvvetlerinin Barış Harekâtında toplamda 3 subay, 16 astsubay, 49 er ve 1 işçi olmak üzere toplam 69 şehidi var. 1 İşçi (Ahmet Ersoy/İçel),1 deniz piyade astsubay ile 12 deniz piyade er dışında 54 denizci şehidimizi 21 Temmuz 1974 öğleden sonra ciddi bir komuta kontrol karmaşası sonunda hava kuvvetlerimiz tarafından batırılan TCG Kocatepe (D354) muhribinde kaybettik. TCG Kocatepe’nin 3 subay, 15 astsubay ve 36 er şehidinin kabri mavi vatanın derinlikleri oldu. Onları Akdeniz’in bağrına teslim ettik. Bu yazımda tarihe not düşmek amacıyla Kıbrıs Barış Harekâtında şehit düşen toplam 69 denizci personelimizin isimlerini paylaşmayı ve onları rahmet ve minnetle anmayı borç bilirim.
DENİZ PİYADE ŞEHİTLERİMİZ
Astsubay Ücvş.Necati Sıvacılar, Selçuk Yıldırım. Erbaş/Erler: Hasan Dutlu/Balıkesir, Recep Aldıkaçtı /Çanakkale, Ali Yatma/Muğla, Hüseyin Ersoy/İzmit, Rıdvan Çakır/Aydın, Kenan Çepni/Trabzon, Harun Köse/Samsun, Hüseyin Kapıcı/Sinop, Halil Aydemir/Çanakkale, Osman Dağlı/Muğla, Sabri Tütüncü /Trabzon, Hasan Özkara/İzmir.
TCG KOCATEPE ŞEHİTLERİMİZ
Subaylar: Bnb. Metin Sülüş, Üstğm. Necati Gürkaya, Tğm. Caner Gönyeli, Astsubaylar: Kd. Bşçvş. İsmet Yılmaz, Kd. Bşçvş. Temel Şimşir, Bçvş. İsmet Dülgeroğlu, Üçvş. Ayhan İncekara, Üçvş. Orhan Durusoy, Üçvş. Mehmet Kurt, Kd. Çvş. Erhan Yıldırım, Kd. Çvş. Hasan Diş, Çvş. Yahya Bakır, Çvş. Adnan Mavidemir, Çvş. Cemil Akın, Çvş. Nuri Urun, Çvş. Mehmet Çetin, Çvş. Nadir Güneş. Erbaş/Erler: İbrahim Koçak/Antalya, Kenan Nazlı/Aydın, Naim Özkan/ Balıkesir, Osman Velet/ İstanbul, Abdullah Yıldız/Muğla, Hayati Sezer/Mudanya, Hasan Bayraktar/İskenderun, Mevlüt Ergüven/İskenderun, Kadir Toraman/Çarşamba, Uğur Tatlı/Isparta, İbrahim Parlar/İskenderun, Mustafa Aydın/Trabzon, Rahmi Tepebaş/Rize, Zafer Baydar/Bodrum, Taner Seyhan/İzmir, Bektaş Kocakaya/Çanakkale, Ali Türkmen/İskenderun, Yusuf Cansevdi Muğla, Mehmet Cihan/Ordu, Recep Balcı/Tekirdağ, Hasan Sönmez/Hatay, Osman Nuri Ocak/Ünye, Ali Nihat Gerede /Mudanya, Uğur Öztop /Muğla, Mehmet Bozkurt/İzmir, Hasan Özdemir/Çeşme, Cemal Yılmazsoy/Antalya, Naci Kamış /Burhaniye, Koray Nar/İstanbul, Gafur Kaynar/Muğla, Ömer Faruk Ercan/İstanbul, Ahmet Uğur /Zonguldak, Kemal Cansev/Zonguldak, Süleyman Teke/Aydın, Asım Özdemir/Muğla, Halil Kalafatoğlu /Kastamonu, Osman Çetiner/Muğla,
KIYIBAŞINI TUTMAK ÜZERE GÖZÜNÜ KIRPMADAN ÖLÜME GİDENLER
20 Temmuz sabahı Anadolu’da oluşturulan kara gücünü deniz üzerinden Girne kıyısına aktararak kıyıbaşını tutan deniz piyadelerimiz ve çıkarma gemilerinin kahramanlarından bugün hayatta olan denizcilerin en genci 70’li yaşlarında. Türk ordusunun adaya çıkışının yolunu açan başları dik bu kahramanlara, buradan minnet, vefa ve saygı ile selam duruyoruz. Tutulan kıyıbaşı Anadolu’nun ve Kıbrıs Türkünün onurunu tarihe teslim etmiştir. Tarihe not düşmek ve gelecek kuşakların hatırlamasını sağlamak maksadıyla Girne’de Kıyıbaşını tutmaya yani ölüme gözünü kırpmadan gitme kahramanlığını gösteren çıkarma gemileri komutanları ile deniz piyade görev grubu personelinin isimlerini paylaşmayı borç bilirim. Milletimiz bu isimleri unutmayacaktır.
ÇIKARMA GEMİLERİ PERSONELİ
Deniz Görev Grup Komutanı: Tuğamiral Emin Göksan (Vefat); Kurmay Başkanı: Dz. Alb. Ertuğrul Üçler (Vefat); Çıkarma Gemileri Komodoru: Dz. Kur. Alb. Ahmet Özon (Vefat); TCG Ertuğrul Tank Çıkarma Gemisi Komutanı Dz. Gv. Bnb. Ergun Çakırer (Vefat) Grup Komutanları; Dz. Bnb. Erdinç Karagöz (Vefat); Dz. Bnb. Fikret Inık (Vefat); Dz. Bnb. Yılmaz Şener / SAT SAS Komutanı: Dz. Bnb. Yılmaz Cengiz (Vefat) /TCG Kuvvet Römorkörü Komutanı: Ütğm. Armağan Yüzbaşı / LCT Komutanları: Ütğm. İsmail Kıran TCG LCT 103 K.; Ütğm. Ali Yavuz LCT 104 Komutanı; Ütğm. Özden Gökçek LCT 105 Komutanı; Ütğm. Deniz Asuğman LCT 107 Komutanı; Ütğm. Akyar Kentmen LCT 108 Komutanı; Ütğm. Erdal Sayın LCT 110 Komutanı; Ütğm. Ahmet Er LCT 111 Komutanı; Ütğm. İlkin Sungur LCT 113 Komutanı; Ütğm. Erol Aytürk LCT 114 Komutanı; LCU Komutanları: Ütğm. Rafet Altan LCU 206 Komutanı; Ütğm. Ferit Atalay LCU 207 Komutanı; Ütğm. Azmi Yazıcı LCU 208 Komutanı; Ütğm. Fahri Aktay LCU 209 Komutanı; Ütğm. Haluk Göçmen LCU 210 Komutanı; Ütğm. Fikret Günel LCU 211 Komutanı; Ütğm. Şakir Alpagut LCU 213 Komutanı; Ütğm. Aziz Duman LCU 214 Komutanı; Ütğm. Tayfun Taylan LCU 215 Komutanı; Ütğm. Ateş Alpaygil LCU 216 Komutanı / LCM Komutanları: Astsb. Bçvş. İsmail Candan LCU Ç.301 (Geçici) Komutanı; Astsb. Bşçvş. Selçuk Soyüret LCU Ç.303 Komutanı; Astsb Bçvş. Baki Yurdaer Akgün Ç.307 Komutanı ; Astsb Bçvş. Selçuk Ilgın (Vefat) Ç.309 Komutanı ; Astsb Bçvş. Sedat Sır Ç.310 Komutanı ; Astsb Bçvş. Ali Sarıkaya Ç.312 Komutanı ; Astsb Bçvş. Osman Engin Ç.314 Komutanı ; Astsb Bçvş. Şenel Taşkın Ç.315 Komutanı ; Astsb Bçvş. Mustafa Erkan (Vefat) Ç.317 Komutanı ; Astsb Bçvş. Tacettin Titiz Ç.319 Komutanı ; Astsb Bçvş. Mahmut Argun (Vefat) Ç.320 Komutanı ; Astsb Bçvş. Refik Öztürk Ç.311 Komutanı ; Astsb Bçvş. Gazi Kaya Ç.316 Komutanı; Astsb Bçvş. Ertan Mete (Vefat) Ç.306 Komutanı .
DENİZ PİYADE SUBAYLARI
Dz. Gv. Yb. Neşet İkiz, Deniz Piyade Alay Komutanı / Tabur komutanları: Dz. Pd. Bnb. İlhan Aloğlu (Vefat); Dz. Pd. Bnb. Tahsin Güven (Vefat) / Karargâh Subayları: Dz. Yzb. Rıdvan Ündev (Vefat); Dz. Pd. Ütğm. Yüksel Keçeci; Dz. Pd. Ütğm. Seyit Âli Muhtar; Dz. Pd. Kd. Ütğm. Yıldır Yoro (Vefat); Dz. Pd. Ütğm. Orhan Ölmez; Dz. Pd. Kd. Ütğm. Ahmet Aksu; Dz. ikmal yüzbaşı Nazif İl (Vefat), Dz. İstihkam Teğmen Ferhat Kolat; Dz. İstihkam Ütğm. İbrahim Üskül / Bölük Komutanları: Dz. Pd. Ütğm. Salih Ocaklı; Dz. Pd. Ütğm. Mehmet Aras; Dz. Pd. Ütğm. Mustafa Yılmaz; Dz. Pd. Ütğm. Hüsnü Zeybek; Dz. Pd. Ütğm. Hasan Volkan (Vefat); Dz. Pd. Ütğm. Mustafa Nihat Çetin; Dz. Pd. Ütğm. Muhsin Ergene; Dz. Pd. Ütğm. Mustafa Kılıç (Vefat). Takım Komutanları: Dz. Pd. Ütğm. Sırrı Ogan; Dz. Pd. Ütğm. Aykut Seçen; Dz. Pd. Ütğm. Mesut Günsev; Dz. Pd. Ütğm. Deniz Taşkın; Dz. Pd. Ütğm. Mümtaz Uçar; Dz. Pd. Ütğm. Nabi Duru; Dz. Pd. Ütğm. Necdet Bayacan; Dz. Pd. Tğm. Bülent Alkan; Dz. Pd. Ütğm. Sabahattin Topuz; Dz. Pd. Tğm. Savaş Uzunali (Vefat); Dz. Pd. Tğm. Halit Küçükkural; Dz. Pd. Ütğm. Ahmet Kapsız; Dz. Pd. Teğmen Şevket Terdöken (Vefat); Dz.Pd. Tğm. Ömer Kurt (Vefat), Dz.Pd.Tğm.Raşit Yaşlı, Dz. Pd. Tğm. Belgütay Varımlı (Vefat), Dz. Pd. Ütğm. Raif Sümer; Dz. Pd. Atğm. Halil Kolağasıoğlu; / Tabipler/İkmal Sınıfı: Dz. Tbp. Ütğm. Erdoğan Yörük; Dz. Tbp. Atğm. Sadık Canlı (Vefat), Dz. İkmal Yzb. Sarper Atay. Deniz Piyade Astsubayları: Bçvş. Niyazi Korlu, Kd. Çvş. Mümin Gedik, Kd. Üçvş. Neşet Atalay (vefat), Kd. Üçvş. Rüştü Ural, Kd. Üçvş. Orhan Girgin, Üçvş. Mustafa Bakkal, Üçvş. Cemil Can, Kd. Çvş. Muhtar Dur, Çvş. Sezgin Girgin, Kd. Çvş. Turan Aydın, Kd. Çvş. Abdullah Hünkaroğlu, Çvş. Atilla Çakar, Çvş. Bestami Pekel, Çvş. Osman Kalay, Çvş. Mustafa Edebali, Çvş. Mehmet Akyıldız, Kd. Bşçvş. Kamil Temeltaş, Bçvş. Sefer Metin, Kd. Çvş. Muslih Taylan (vefat), Kd. Çvş. Salih Kaya, Kd. Çvş. Hilmi Ay, Kd. Çvş. Zülkar Atasoy, Kd. Çvş. (Vefat) Asıl, Kd. Çvş. Erol Kurt, Kd. Çvş. Rıdvan Göçmen, Kd. Çvş. Nedim Uysalol, Kd. Üçvş. Naci Soğoğlu, Kd. Çvş. Nevzat Güler, Sıhhiye Kd. Çvş.İsmail Koca, Kd. Üçvş Fehmi Özutku, Üçvş. Hüseyin Akgül, Kd. Üçvş. Bülent Fındıkçı.
KIYIBAŞI ASLA TERK EDİLEMEZ
Dilerim 20 Temmuz 1974 günü tutulan kıyıbaşı asla terk edilmez ve Türk askeri adadan geri çekilmez. Dilerim KKTC, Annan Planı rezaletinde olduğu gibi federal çözüm tuzaklarına tekrar düşmez. Böylesine jeopolitik bir hatanın sonrasında hiçbir KKTC Hükümeti güven ve huzurla nefes alamaz. Anadolu güneyden kuşatılır. Unutulmamalıdır ki, “Beş Parmak Dağlarından Türk bayrağı inerse Ankara’da uyuyamayız, Mavi Vatanı koruyamayız.” Kıbrıs Barış Harekâtında TCG Kocatepe’de ve Kıbrıs topraklarında hayatını Anadolu’nun geleceğine feda eden şehitlerimizin ruhları önünde tazimle eğiliyor, gazilerimizi minnet ile anıyorum.
Bu yazıyı deniz şairi annem merhume Rahime Gürdeniz’in 20 Temmuz 1974’te Girne’de kıyıbaşının tutulduğu gün, büyük bir heyecanla yazdığı Kıbrıs Destanı isimli şiirle bitirmek isterim.
KIBRIS DESTANI
Ey Dünya milletleri, bir kulak verin;
Şahlanan, kükreyen, coşan,
Akdeniz’i doldurup taşan,
Bu ses, bu hız, bu kükreyiş,
Bu kabına sığmayış,
Esaretten hoşlanmayan,
Haksızlığa göz yummayan,
Bir milletin sesidir…
Duyduğumuz top sesleri,
Bu pırıl pırıl süngüler,
Savaş, kavga için değil
Barış için bir çağrıdır…
Sabahın ilk ışıkları henüz suya düşmeden,
Barış oldun, ışık oldun yere bastın sen,
Allah Allah nidaları göğü doldurdu,
Okunan, ezanların en kutsalıydı bu
Ey Allah’ım Türk anası neler doğurmuş;
Göğsü tunçtan, bilekleri Hak’ka doğrulmuş,
Durduramaz artık onu palikaryalar.
Tuttuğu yol Hak yoludur,
Hak yolunda ölmek var…
Bir milletin nabzında
Tek vücut şaha kalktınız.
Türk’ün cesaretini tekrar
Dünyaya anlattınız…
Yine bir destan yarattınız
Yalnız hürriyet için
Yine duyurdunuz dünyaya sesinizi,
Türk hürdür, hür doğacak.
Hürriyet için yaşar…
Kemaller, Ahmetler, Mehmetler, Mustafalar
Ne helal süt emzirmiş sizi doğuran analar,
Sizi öpmek istiyorum tek tek
O temiz mert alnınızdan.
Kucaklamak istiyorum tek tek hepinizi,
Yollarınıza bayraklar asacağım,
Davullar, zurnalar çalacak,
Kızlar, halay oynayacak,
Yine kanınızla tarihe şan kattınız,
Türk’ün büyüklüğünü dünyaya anlattınız,
Yine Türk anasını
Dualarla peşinize kattınız…
Kıbrıs’ta barış uğruna destanlar yarattınız…
Ey dünya milletleri sıraya girin,
Türk askerinin önünde bir eğilin.
Hürriyet, barış için korkusuz ateşe giren,
Kahraman Türk askeri,
O mübarek kanını
Barış uğruna helal ediyor
O mübarek kanlar ki bayraklara renk veren,
Şehitler bahçesinde meleklere gül veren,
Hürriyet uğruna bak bir Mehmet
Can veriyor…
Girne, Lefkoşe, Kıbrıs korkma,
Değilsin yalnız,
Bir millet var arkanda, soyuna can veriyor,
Dünya barışı için yoluna kan veriyor,
Ey analar, bacılar, kızlar, gelinler gelin,
Aslan Mehmet geliyor, yoluna güller serin,
Tek tek kucaklayalım, bağrımıza basalım,
Gazamız mübarektir, onları kutlayalım,
O pak alnınızı uzatın, öpmek istiyorum,
Hepinizi tek tek kucaklamak istiyorum…
Rahime GÜRDENİZ
(Bu şiir Donanma Vakfının Dergisi ‘’Derya’’nın Ekim 1974 sayısında yayınlanmıştır.)
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.